Bölüm 226: Deli Gücü

avatar
4663 35

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 226: Deli Gücü


 


Güneş batarken Alacakaranlık Ormanda uzunca bir süre devam edecek olan alacakaranlık periyodu başlıyor ve Seviye 80 hayaletler ortaya çıkıyordu. Hayaletleri yenmek imkansızdı. Güçlerinden ötürü güneş battıktan sonra hiç kimse Alacakaranlık Ormanda kalmıyordu.

 

Gecenin karanlığının getirdiği tehlikeye rağmen gün içerisinde orman son derece güvenliydi. Bu süre zarfında yalnızca Seviye 25 yaratıklar doğardı.

 

Beş yüz kişiden kalabalık bir Mavi Düşen Gökyüzü grubu ormanda kasılıyordu. Çoğunluğu Seviye 25 civarında olan bu grup, loncanın elitleri olarak kabul ediliyordu. Ayrıca aralarından daha da güçlü olan yüz tanesi bizzat Mavi Düşen Gökyüzü oyun organizasyonundandı. Teoride böyle büyük bir grup kasılırken güvende olmalıydı. Ne de olsa bu gruba yalnızca büyük loncaların gücü yeterdi.

 

Ne yazık ki Solgun Yaprak Oyun Organizasyonu mensubu, tepeden tırnağa Altın kademe setlerle donanmış beş yüz oyuncu onlara katliamın tanımını öğretmek üzere yaklaşıyordu. Büyük bir metal canavarı andıran oyuncular müthiş bir ivmeyle Mavi Düşen Gökyüzü grubunun içine daldı. Dalmasıyla birlikte yüz düşman öldüren Solgun Yaprak grubu, kalan düşmanlara acımasızca saldırıya geçti.

 

Geri kalan dört yüz kişi, başlarında profesyonel oyuncularla İzmaritin grubuna direniyordu. Her iki taraf da kayıplar veriyordu, ama Mavi Düşen Gökyüzünün kaybı Solgun Yaprağın on katından fazlaydı.

 

Solgun Yaprak oyuncuları koordineli takım çalışmasının güzel bir örneğini sergiliyordu. Hırsız takımı fark edilmeden düşmanın arkasına sızıp Rahiplere pusu kuruyordu. Bu sırada ön saflardaki Savaşçılar bir kez daha şiddetle hücuma geçmişlerdi. Hücum ettikleri sırada Sarsılmaz İradenin ışığı üzerlerini sarıyordu. Yoğun çabalarına rağmen Mavi Düşen Gökyüzü oyuncuları sürekli olarak geri çekilmez zorunda kalıyordu.

 

İzmaritin planlarına göre ilk hamleleri bu beş yüz kişilik grubu süratle dağıtmaktı. Sonrasında oyalanmadan Alacakaranlık Ormandan çekilip kırmızı isimlerini temizleyecek bir bölge arayacaklardı. Ardından tekrar Mavi Düşen Gökyüzüne saldıracaklardı.

 

Lâkin iki yüz kadar düşman öldürmüşlerken hiç ummadıkları bir şey yaşandı.

 

Haberleri duyduğu anda Mavi Düşen Gökyüzü lideri Berrak Gökyüzü adamlarına haber salarak yakında bulunanları, saldırıya uğrayan gruba desteğe gönderdi. Şanslıydı, çünkü binden fazla oyuncu o bölgeye yardıma koşacak kadar yakındı.

 

Bu kişiler beş ila en beş kişi arası takımlar halinde bölgeye dağılmışlardı. Solgun Yaprak casusları bölgeyi kolaçan ederlerken bu küçük takımları görmezden gelmişlerdi. Neticede hepsi de küçük takımlardı ve beş yüz kişiye karşı herhangi bir tehdit oluşturmuyorlardı. Fakat takımların küçüklüğü, bölgeye yayılmış düşmanların dev sayılarını gizlemek için kullanılmıştı. Şu anda bu düşmanların hepsi Solgun Yaprak grubunun bulunduğu yere gelmişti. İzmaritin ivmesi kesilmiş ve bütün planları suya düşmüştü.

 

Her geçen saniye savaşa katılan Mavi Düşen Gökyüzü oyuncularının sayısı artıyordu. İzmaritin sırtına binen yük de gittikçe ağırlaşıyordu.

 

Patron, sayıları durmadan artıyor! Beş yüzden fazlasını öldürdük ama biz de elli kişi kaybettik.” Soğuk Zirve Mutlak Kılıç üzerine gelen Mavi Düşen Gökyüzü Vahşisini geri püskürttü. Onun güçlü darbesine maruz kalan Vahşi havaya savrulmuştu.

 

İzmarit geçen zamanı hesapladı. Burada daha fazla kalırlarsa Mavi Düşen Gökyüzünün ana gücü de yakında ulaşacak demekti. Yanındaki her bir oyuncu Mavi Düşen Gökyüzünden birkaç kişiye bedel olsa da ardı arkası kesilmeyen bir düşman akınına karşı koyabilecek güçleri yoktu.

 

Bölgeden çıkıyoruz! Herkes ayak uydursun!” Gür sesiyle emrindekilere seslenen İzmarit Taarruz becerisiyle iki düşmanına bindirip onları sırt üstü yere düşürdü. Ardından çantasından bir tane daha iki elli büyük kılıç çıkarıp Deli Gücünü etkinleştirdi. Artırılmış gücü sayesinde iki elli kılıcı tek elle yönetebiliyordu.

 

Hortum Kesişi!

 

Etrafını sekiz Vahşi birden sarmışken öyle bir patladı ki her birine beş yüz hasar verdi.

 

Dehşet verici hasar değerlerine Vahşiler korkulu gözlerle bakakaldılar.

 

İzmarit heybetli cüssesi ve dikenli zırhıyla öylece dikiliyordu. Büyük kılıçları tek elinde oyuncak gibi savurup düşmanlarına korku salarken çelikten bir devi andırıyordu.

 

Deli Gücü becerisi İzmaritin gücünü birkaç katına çıkarıyordu. Bu beceri Savaş Tanrısının Doktrini Setinin bonusuydu. Kısa süre öncesinde beş yüz kişi birlikte Seviye 30 haritalardan Karanlık Tanrının Tapınağı haritasına sefer düzenlemişlerdi. Olağanüstü özelliklere sahip bu setle dışarı çıkan İzmaritten başka sağ kalan olmamıştı. Setin bonusu olan Deli Gücü becerisi bile değerini katbekat artırıyordu. Deli Gücü, güç katlama özelliği dışında iki elli kılıçları tek elle kontrol edebilme imkanı da sağlıyordu. Becerilerinin bekleme süreleri kısalıyor, fakat savunması ve canı %30 azalıyordu. Etkinlik süresi beş dakikayken, iki günlük bir bekleme süresi vardı.

 

Becerinin etkileri şaşırtıcıydı. İki elle kullanılan büyük kılıçlar, aynı seviye ve kademedeki tek elli kılıçlara kıyasla %60 daha yüksek özelliklere sahip olurdu. Diğer elinde tuttuğu ikincil silahın yarı hasarı birincil silahının hasarına ekleniyordu.

 

Büyük kılıcın zaten devasa bir saldırı gücü varken %50 güçlendirme de ikincil silahtan eklendiğinde akıllara durgunluk veren bir saldırı değeri elde ediliyordu. Bu gücün karşısında kim durabilirdi?

 

Bir Hortum Kesişiyle daha etrafa saçılan kılıç ışıklarıyla yarım düzine Vahşi ve Dövüşçü yere yığıldı.

 

Mavi Düşen Gökyüzü güçleri arasında neredeyse hiç Rahip kalmamıştı. Sonradan gelen grupların Rahipleri de henüz savaş meydanına varamamıştı.

 

Öndeki Savaşçılar temizlendiğinde İzmarit arka taraftaki Büyücülere yöneldi. Acımasızca düşmanlarını birer birer alt ederken yenilmez görünüyordu.

 

İzmaritin üzerine büyüler yağıyor, rengarenk saldırılar vücudunda patlıyordu. Canı ve savunması azaldığından hızla ölüme yaklaşıyordu. Ancak ölmesine ramak kala gökyüzünden inen narin ışıkla canı doldu. Can çubuğunda kritik değişimler meydana geliyordu. Bir ara canı tek hanelere kadar düşmüştü. Neyse ki Rahipler her seferinde imdadına yetişiyor ve onu hayatta tutuyordu. Böylece o da acımasız saldırılarına devam edebiliyordu.

 

Geberin!” İzmarit kılıcıyla Mavi Düşen Gökyüzü Büyücüleri arasında kanlı bir çizgi çekti. Zayıf büyü sınıfları onun çılgın saldırıları altında birbirleri ardına yere düşüyorlardı.

 

Güçlü Vahşiler ve hatta tank Dövüşçüler bile onun büyük kılıçlarının iki saldırısına dayanamıyorken kumaş zırhlı Büyücülerin saniyeler içinde yok olmasında şaşılacak bir şey yoktu.

 

Cesetlerden dağlar, kandan ırmaklar oluşmuştu.

 

İzmaritin adı öyle kırmızıydı ki her kim görse korkuyla titrerdi. Mavi Düşen Gökyüzü oyuncuları onu korku dolu gözlerle izliyordu. Hatta korkudan altına edenler bile vardı. Yoluna çıkanların tek sonu kılıcıyla biçilmekti.

 

Sağa sola kılıcını savuran bu devle kim dövüşebilirdi?

 

Soğuk Zirve Mutlak Kılıç İzmaritin ayak izlerini izleyerek üçüncü büyük kılıcı savuruyordu. Mavi Düşen Gökyüzünün Büyücüleri onun karşısında domino taşları gibi yıkılıyorlardı.

 

Patron, daha fazlası geliyor! Doğudan ve güneyden bir sürü düşman yaklaşıyor!

 

Kuzeye gidiyoruz!” İzmarit takımını gözden geçirdiğinde onlarcasının daha öldüğünü anladı. Kayıplar İzmaritin içini acıtıyordu. Zira bugün onu takip eden her bir yoldaşı Solgun Yaprak Oyun Organizasyonunun belkemiği olan elitlerdi. Öfke halinde yöneticilerin uyarılarını görmezden gelip en iyi oyuncularını getirmişti. Fakat şu anda bunun büyük bir hata olduğunu düşünmekten kendini alamıyordu.

 

Sonuçta organizasyonun yegane amacı bağlı olduğu şirkete kar getirmekti. Öldürülen birkaç oyuncusunun intikamını almak değildi. Lâkin Otlaklar önünde Mavi Düşen Gökyüzü eliyle katledilen kişiler kardeşleriydi. Her ne kadar kendi dikkatsizlikleri de bir sebep olsa da, o kişiler kalabalık bir grup tarafından etrafları sarılıp öldürülmüştü. Öldükleri için para kaybedecek o kişiler bakacak aileleri olan kardeşleriyken İzmarit bu durumu nasıl görmezden gelebilirdi?

 

Bugün başımıza gelenler benim dikkatsizliğimin meyvesidir. Sizi düşmanın ortasında tuzağa düşürdüm. Bütün kardeşlerimin kayıpları benim, yani İzmaritin sorumluluğumdadır!Yıllardır yaptığı birikimleri kardeşlerinin kayıplarını telafi etmeye ucu ucuna da olsa yetmeliydi.

 

Patron! Biz seni kendi rızamızla takip ettik! Suçlu hissetmene gerek yok. Ölümümüz seninle alakasız!

 

En kötü bonuslarımızı kaybederiz. Birkaç seviye düşüp ekipmanlarımızı kaybetmemiz bize koyar mı?

 

Solgun Yaprak grup sohbeti, ölen oyuncuların mesajlarıyla dolup taşmıştı.

 

Hepimiz ölsek bile patronu güvenli bir yere götürmeliyiz! Savaş Tanrısının Doktrini Seti kesinlikle düşman eline geçmemeli!

 

Hepsi de şu anda kuşandıkları setleri elde etmek için günler boyu süren zorluklara katlanmıştı.

 

İsimleri kırmızıyken öldüklerinde üzerlerindeki her bir parça ekipmanı kaybedeceklerdi. Diğer bir deyişle bütün çabaları boşa gitmiş olacaktı. Gelecekte kazanacakları para da ciddi manada düşecekti.

 

İzmarit verdiği ani karardan ötürü pişmanlık duyuyordu. Harekete geçmeden önce doğru düzgün araştırma yapmamış, etraflı bir plan hazırlamamıştı. Etrafta çok sayıda Mavi Düşen Gökyüzü oyuncusunun bulunması bütün hesaplarını boşa çıkarmıştı.

 

Ölen ve şehirde tekrar dirilen bir oyuncu grup sohbetinden bağırdı.Patron, yaklaşık 9.000 Mavi Düşen Gökyüzü Oyuncusu oraya geliyor! Bir an önce gitmen gerek!

 

İzmarit sırtında soğukluk hissetti. Mavi Düşen Gökyüzü güçlerinin bu kadar hızlı toplanması beklentilerinin dışındaydı. Berrak Gökyüzünün loncasını idare etmekte ne denli mahir biri olduğu anlaşılıyordu.

 

Kardeşlerim, kuşatmayı yaracağız! Acele edelim!

 

Büyük kılıçlarını savurmasıyla birkaç Mavi Düşen Gökyüzünden birkaç Büyücüyü savurup attı. Ormanın sınırlarında Mavi Düşen Gökyüzüne ait gruplar etraflarını sarmak için ilerliyordu. Çok geçmeden bütün kaçış yolları kapanmıştı.

 

Düşman grubun başında liderleri Berrak Gökyüzü vardı!

 

Berrak Gökyüzü uzun boyuyla İzmaritten aşağı kalmıyordu. Gümüş renkli zırhıyla gücünü gösteren bir Şövalyeydi. İzmariti tespit ettiğinde yüzünde soğuk bir ifade belirmişti.

 

Aralarında derin bir nefret olduğu aşikardı.

 

Aslında İzmarit, Mavi Düşen Gökyüzünün kurucularından biriydi. Eskiden organizasyonda %30 hissesi vardı. Ancak ikisinin yollarını ayırmasıyla sonuçlanan bazı şeyler yaşanmıştı. İzmarit yanında kalabalık bir grupla birlikte Mavi Düşen Gökyüzünü terk edip Solgun yaprağı kurmuş ve Tuoba ailesinin mali desteğini arkasına almıştı.

 

O günden sonra iki organizasyon karşılaştıkları her yerde rekabete tutuşmuş ve aralarındaki düşmanlık gitgide daha da derinleşmişti.

 

Düşmanlar yüz yüze geldiğinde gözlerde öfkenin parıltısı görülür!

 

Berrak Gökyüzünün ortaya çıkışı Solgun Yaprağın bütün hızını kesmişti.

 

Lanet olsun! Berrak Gökyüzü geldi!” İzmarit düşmanına baktı. Ellerindeki büyük kılıçları öyle sıkı kavramıştı ki kollarındaki damarlar belli oluyordu. Gözleri tıpkı öfkeli bir aslanınkiler gibi bakıyordu.

 

Patron, bütün kaçış yollarımız tıkanmış. Rahiplerimizden bazılarının da manası bitmek üzere!” Dört bir yandan Mavi Düşen Gökyüzü oyuncuları yaklaşıyordu.

 

Biraz sonra 9.000 Mavi Düşen Gökyüzü üyesi bölgeye ulaşacaktı. O zaman geldiğinde Solgun Yaprak tarihinin en büyük felaketlerinden biriyle yüzleşecekti!







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr