Bölüm 227: Öldürme Niyeti

avatar
4469 33

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 227: Öldürme Niyeti


 


İzmarit ve Berrak Gökyüzü arasındaki düşmanlık, Mavi Düşen Gökyüzü üyelerinden bazıları farklı organizasyonlara geçmek istedikleri zaman başlamıştı. İzmarit için bu isteğin herhangi bir sakıncası yoktu. Sektörde organizasyonlar arasındaki transferler oldukça yaygındı. Yollar ayrıldığında arada dargınlık olmazdı. Nitekim gelecekte yollar tekrar kesişebilirdi. Fakat Berrak Gökyüzü böyle düşünmüyordu. Ayrılmak isteyen üyelere küfürler yağdırmış, bacaklarını kırmakla tehdit etmişti. Buna rağmen Mavi Düşen Gökyüzünden ayrılmak isteyenlerin akıbeti ise İzmaritin kulağına geldiğine göre tehditlerdekine benzer olmuştu.

 

İzmarit bu vaka sonrasında Berrak Gökyüzünün insafsız biri olduğunu görmüştü. Onun gibi biriyle daha fazla haşır neşir olmak istemediğinden kardeşlerini de alıp Mavi Düşen Gökyüzünden ayrılmış ve Solgun Yaprağı kurmuştu. Lâkin kendi organizasyonunu kurmanın çeşitli zorlukları vardı. Emrindeki pek çok kişi takip edilmiş ve saldırıya uğramıştı. Bacakları kırılıp yarım yılını yatakta geçiren bile olmuştu. Bütün bunların mesulü Mavi Düşen Gökyüzüydü.

 

O zamandan beri Solgun Yaprak ve Mavi Düşen Gökyüzü arası düzelmemişti. Solgun Yaprak, Mavi Düşen Gökyüzünün müdahaleleri yüzünden uzun bir süre rahat hareket edememişti. Ta ki Tuoba Ailesi Mali Grubundan yatırım alana kadar. O günden sonra Mavi Düşen Gökyüzü korkusundan geri çekilmek zorunda kalmıştı. Ancak bu yatırımın ağır bir bedeli vardı ki Solgun Yaprağın her bir üyesi resmen köle muamelesiyle bir sözleşme imzalamıştı.

 

İzmaritin ve kardeşlerinin organizasyona verdikleri emek hafife alınacak cinsten değildi. Solgun Yaprak bugünkü başarısına ulaştıysa eğer o emekler sayesindeydi. Başarıların temelinde yatan sebep buydu.

 

Solgun Yaprak ve Mavi Düşen Gökyüzü arasındaki husumet hiç sonlanmamıştı. Daha önce dövüştükleri sanal gerçeklik oyunlarında güçleri hep kafa kafayaydı. Solgun Yaprağın bu hale düşmesinin sebebi İnanç’a başladığında bir lonca kurmuş olmamasıydı. Gerçi burada hata İzmaritte değildi. Mavi Düşen Gökyüzü bağımsız bir kuruluş olsa da Solgun Yaprak Tuoba ailesine bağlıydı.

 

İzmaritin aklına bacağı kırılan kardeşi geldiğinde ifadesi değişti. Berrak Gökyüzüne bakan sanki o değil de vahşi bir hayvandı.

 

“Touba ailesinin iti, bugün benim elimde öleceksin! Herhalde pek kıymetli Savaş Tanrısının Doktrini Setini kaybetmek içini sızlatacaktır!”

 

“Kan borcu kanla ödenir! Bugünün nefreti unutulmayacak!” İzmarit kafasından Berrak Gökyüzünü öldürmenin planlarını yapıyordu. Şu anda harekete geçip onun başını almayı denese bile Berrak Gökyüzü de ona gelmediği sürece onca oyuncu arasından istediğini yapması imkansızdı.

 

“Hah! İntikamından evvel Tuoba ailesine ne bahane uyduracağını düşünsen daha iyi olur. Savaş Tanrısının Doktrini Setini kaybettiğini öğrendiklerinde seni kovmaları muhtemel. İşte o zaman başıboş bir sokak köpeğinden farkın kalmayacak!”

 

Soğuk Zirve, Ahşap Lütfu, koruyun beni!İzmarit grup sohbetinden emrini verdi. Belli ki Berrak Gökyüzüne saldırmak konusunda gözünü karartmıştı.

 

Soğuk Zirve elini İzmaritin koluna koyup kılıcını indirdi.Patron, acele karar verme. Az önce aldığım habere göre Niuren Birliği bize desteğe geliyormuş.

 

Niuren Birliği mi? Niçin buraya geliyorlar? Kendisi de bir lider olduğundan Nie Yan’ın gözünden olayları değerlendirebiliyordu. Niuren Birliğinin buraya gelmesini mantıkla açıklayamazdı. Neticede aralarındaki ilişki işçi ve işveren ilişkisiydi ve sözleşmelerinin geçerlilik süresi bir aydı. Solgun Yaprağın geçici süreyle Niuren Birliğine katılması, İzmaritin Suikastçılar Cemiyetinde prens rütbesi istemesi ve Niuren Birliğinin gücünü ölçmek amaçlıydı.

 

İş ortağı için Mavi Düşen Gökyüzünü karşısına almasına değer miydi? Değmezdi elbet! Nie Yan pervasız davranmıştı.

 

İzmarit Nie Yan’ın yanında bütün Niuren Birliğini getirmesini beklemediği gibi Mavi Düşen Gökyüzünü karşısına almayı göze alacağını da düşünmüyordu. İçinde tanımlaması güç duygular belirdi. Astlarından Nie Yan’ın lonca sohbetinde yaptığı bildiriyi ve ardından Niuren Birliği oyuncularının tamamından gelen desteği öğrendiğinde ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu.

 

Derin bir iç çekti. Niuren Birliği oyuncularının Solgun Yaprağı kardeş olarak görecekleri ve bedelini umursamadan yardıma koşacakları ummadığı bir şeydi.

 

Sanki arkadaşı olarak görmediği birinden kan kardeşi muamelesi görmüştü!

 

İzmarit kendinden utanıyordu.Herkes savunmaya geçsin! Niuren Birliğinden kardeşlerimiz gelene kadar hayatta kalmaya çalışın! Loncaya kısa zaman önce katılmış olmamıza rağmen bizim için Mavi Düşen Gökyüzünü karşılarına alıyorlarsa eğer, bugünden sonra bütün Niuren Birliği oyuncuları biz Solgun Yaprak üyelerinin kardeşi demektir. Bundan böyle onlara zarar verecek bir şey yapmayacağız. Sözümüzden dönersek göklerin gazabı bizi bulsun!

 

Emredersiniz!

 

Üç yüzden fazla Solgun Yaprak oyuncusu daire şeklinde dizilip Mavi Düşen Gökyüzü saldırılarına kararlılıkla direnmeye başladılar.

 

Bölgeye gelen düşmanların sayısı arttıkça üzerlerine gelen büyülerin yoğunluğu da artıyor, birer birer yoldaşlarını kaybediyorlardı.

 

O sırada bir astı Berrak Gökyüzünün yanına geldi. “Patron, Niuren Birliği güçleri bize doğru geliyor. En azından 10.000 kişiler.”

 

Berrak Gökyüzünün yüzü düştü. Solgun Yaprak ve Niuren Birliği arasındaki ilişki basit bir iş ilişkisi değil miydi? Ne diye yardıma geliyorlardı? Yoksa edindiği istihbarat yanlış mıydı?

 

Tuoba Ailesi uzun zaman önce Solgun Yaprağın iş amaçlı Niuren Birliğine katılımını duyurmuş ve hiçbir lonca savaşına katılmayacaklarını da özellikle belirtmişti.

 

Berrak Gökyüzü İzmarite ve sağ kalan diğer Solgun Yaprak oyuncularına baktı. Sık saflardan oluşan bir savunma çemberi kurmuşlardı. Bir süre daha dayanacaklarına şüphe yoktu.

 

Daha fazla oyalanırlarsa Niuren Birliği güçleri yetişecekti. İzmarit buradan sağ çıkarsa eline bunun gibi bir fırsat daha geçmeyebilirdi.

 

Berrak Gökyüzü kesin kararını verip yanındaki elitlere bağırdı. “Savunmalarını aşın. Solgun Yaprak bugün yok olacak!”

 

Sesi duyulduğunda herkes tarafından şiddetli bir büyü enerjisi dalgalanması hissedildi. Uzaklara bakan gözler gökyüzünde oluşan alev bulutlarını tespit etti. Çok geçmeden azgın alevler aşağıya, Mavi Düşen Gökyüzü üyelerinin üzerlerine yağmaya başladı.

 

−207, −230…

 

İleri seviye büyülerden olmadığı halde bu büyünün verdiği hasar da göz alıcıydı. Çok geçmeden Mavi Düşen Gökyüzü Oyuncuları arasında bir boşluk oluştu. Oradaki herkes büyü sonrası can vermişti!

 

Niuren Birliği oyuncuları dört bir yandan akın ettiler. Altın setler içerisindeki Savaşçılar ormandan fırlayıp düşmana koşuyordu.

 

“Saldırın!” Niuren Birliği oyuncularının naraları gökleri inletiyordu. Şaşaalı Kılıç Parıltısı öncü olarak ilerlerken yüzlerce büyü vücudunda patlıyordu. Büyücülerin arasına daldığında bayağı azalmış olan canı Rahipler tarafından dolduruldu.

 

Mavi Düşen Gökyüzü Büyücülerinin ağızları açık kaldı. Böylesi dayanıklı bir Dövüşçü nereden çıkmıştı?

 

Kılıç Parıltısı çok sayıda Büyücünün dikkatini üzerine çekmişti. Arkasındaki Savaşçılar rahatlıkla yetişip önlerine çıkan Büyücüleri biçip geçtiler.

 

Ölümsüz Hergele, Yaz Böceği, Mucize Dansçı ve Niuren Birliğinin diğer büyücüleri büyü bombardımanı başlatmıştı. Mavi Düşen Gökyüzü Savaşçıları arasında büyü patlamaları meydana geliyordu. Hasar değerleri göğe yükseliyor, düşman bedenleri birbirleri ardına yere yığılıyordu.

 

Ölümsüz Hergele muzip bir gülümsemeyle kafasını kaşıdı. “Böyle canlı bir şenliğe bir neden davet edilmedik acaba?”

 

Niuren Birliği elitleri Mavi Düşen Gökyüzü oyuncuları içinde katliam başlatmıştı. Nice düşman oyuncusu karşılık veremeden telef olmuştu. İşbirliği ve taktik konusunda hiçbir Mavi Düşen Gökyüzü oyuncusu yiğit Niuren Birliği oyuncularının ellerine su dökemezdi.

 

Nie Yan ansızın İzmaritin arkasında beliriverdi. “Hey, İzmarit, ne sıkıcı adamsın sen yahu. Böyle bir şenliğe Niuren Birliğini niye davet etmedin?”

 

Tam hücuma geçmeyi düşündüğü sırada Nie Yan’ı gören Berrak Gökyüzü yerine mıhlandı. Bu Hırsız da nereden çıktı? Solgun Yaprağın etrafı hala adamlarıyla çevriliydi. Bunca adamı yolu tıkamışken birinin arkalarına sızması inanılmaz bir olaydı!

 

Bu kişi… Çılgın Hırsız Nirvana Alevi!

 

Onu gören Mavi Düşen Gökyüzü oyuncularının içlerinde korku peyda olmuştu.

 

Çılgın Hırsız ismi anıldığında herkesin aklına Fırın Ormanlarındaki imkânsız görünen başarısı geliyordu.

 

Nie Yan’ın savaş meydanındaki varlığı düşmanı için olağanüstü bir caydırıcıydı. Harekete geçtiği anda ölmesini istediği kişi ölüyordu. İnsanların asıl korktuğu da buydu.

 

Nie Yan, Solgun Yaprak ve Mavi Düşen Gökyüzü arasındaki husumeti, detaylarına hakim olmasa da biliyordu. İzmarit ve Berrak Gökyüzünün tavırlarına bakarak kimin haklı, kimin haksız olduğunu anlayabiliyordu.

 

İzmaritin yanındakiler de Nie Yan’ı gördüklerinde küçük dillerini yutmuşlardı.

 

Nie Yan’ın şakayla karışık sözlerine karşılık İzmarit özür diler gibi bir tonla konuştu. “Bu meselede hata bende. Geri döndüğümüzde Niuren Birliğindeki kardeşlerimizden bizzat özür dileyeceğim.”

 

Kardeş… Birine hitap etmenin belki de en sıcak yöntemlerinden biri. İzmarit bu sıcaklığı hücrelerinde hissediyordu.

 

“Anlaşılan olaylar iyice büyüyecek. Muzaffer Dönüş, Parlak Kutsal Alev ve Kutsal İmparatorluk da gelmek üzereler. Belki başka loncalardan da katılım olacak. Bu artık Solgun Yaprak ve Mavi Düşen Gökyüzü arasındaki bir mesele olmaktan çıktı.” Nie Yan’ın gözleri düşman saflarındaki gümüş zırhlara bürünmüş Şövalyeye takıldı. “Şuradaki Berrak Gökyüzü mü?”

 

“Aynen, ta kendisi.” İzmaritin gözleri öfke saçıyordu.

 

Nie Yan İzmaritin üzerindeki ekipmanlara baktı. Birkaç gün içinde kendine Savaş Tanrısının Doktrini Seti toplamış. Hmm? İki büyük kılıç birden kullanıyor. Fena değil, gerçekten etkileyici.

 

“Deli Gücünün ne kadar zamanı kaldı?”

 

İzmarit afalladı. “Yaklaşık bir dakika.” Nie Yan neden böyle bir soru sormuştu ki?

 

“Berrak Gökyüzü kendinden pek emin görünüyor. Ne dersin, ikimiz gidip onu öldürelim mi? Karşımda durması bile gözlerimi rahatsız ediyor.” Nie Yan elindeki hançerle oyuncak gibi oynuyorken hiç istifini bozmuyordu.

 

Solgun Yaprak oyuncularının nutukları tutuldu. Berrak Gökyüzü onlarca oyuncu tarafından korunuyordu. Belki de bu sözleri Nie Yan’dan başka hiç kimse sarf edemezdi.

 

“Yapabileceğimizden emin misin?”

 

Çılgın Hırsız yeni bir destan daha mı yazacaktı?

 

Nie Yan umursamaz bir tavırla güldü. “Değilim tabii ki de. Biz Hırsızların saldırıları pek kuvvetsizdir. Hançerimle onun zırhına en fazla birkaç çizik atabilirim. Adam tank gibi.”

 

İzmarit bu sözlerin ardında yatan anlamı hemen görmüştü. Nie Yan Berrak Gökyüzünü öldürme onurunu ona bırakıyordu!

 

“Berrak Gökyüzünü öldürmeme yardım edersen bugünden sonra benim kan kardeşimsin!”

 

“Demek öyle? Bugüne kadar beni kardeş olarak görmemen açıkçası biraz üzdü. Ama önemli değil. Ben karşılıksız sevmeye alışığım.”

 

İzmarit Nie Yan’ın şakasına utanç içinde gülerken Nie Yan birdenbire ortadan kayboldu. Harekete geçme zamanı gelmişti. Büyük kılıçlarını sıkıca kavradı. Öldürme niyeti gözlerinden okunuyordu!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr