Bölüm 86: Mücevher

avatar
4660 44

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 86: Mücevher


 

Taş blok öne çıkıp da gizli bölmeyi açık ettiği zaman gökkuşağı renginde bir ışık ortaya çıkıp karanlık su altı geçidini aydınlattı. Nie Yan bölmeye yüzüp içeri baktığında ışık gözlerini aldığından bir şey göremedi. Ancak gözleri yavaş yavaş ışığa alıştıktan sonra bölmenin içinde dağınık halde eşyalar gördü. Manzara gizli bölmenin daha öncesinde açıldığını ve muhtemelen NPCler tarafından talan edildiğini gösteriyordu. Yine de çok sayıda eşya geride kalmıştı. Bu eşyalar çeşitli tür ve kalitedeki mücevherlerdi.

 

Nie Yan mücevherleri toplayıp düzene koydu. 5 tane Talih Mücevheri (1), ve onlardan daha değerli olan iki tane Direnç Mücevheri (1) ve üç tane de Yaşam Mücevheri (1) vardı. Mücevherler en düşük kalitede olsalar dahi oyunun mevcut halinde oldukça az bulunur eşyalardı. Talih Mücevheri (1) 5 gümüşten gidiyordu. Diğer mücevherler, yani Direnç ve Yaşam Mücevherleri ise henüz pazara düşmediğinden fiyatlarını kestirmek zordu. Fakat Mücevher Ustaları bu mücevherleri ekipmanların yuvalarına taktıklarında, ekipmanların değerlerinin uçacağı aşikardı.

 

Ekipmanlarda genelde mücevher yuvası bulunmazdı. Oyuncu eğer yuva açtırmak istiyorsa Mücevher Ustasına yuva başı 2 gümüş ödemek zorundaydı. Altın kademe ekipmanlara en fazla iki yuva açılabilirdi. Kara Altın kademede bu sayı üçe çıkarken Efsanevi kademedeki yuva sayısı beşi buluyordu. Yuvalar açıldıktan sonra 3 gümüş de Mücevher Ustasının yuvaya mücevher takması için ödenmeliydi. Ekipmanlara takılan Direnç Mücevheri (1), Direnç statüsünü beş artırırken, Yaşam Mücevheri (1) elli sağlık puanı veriyordu.

 

Bu etkiler, büyük loncaların mücevherler yüzünden birbirlerine düşmesine sebep oluyordu. Lakin üretim oldukça düşük olduğundan mücevherler hiçbir zaman pazara düşmüyordu. Dolayısıyla belirli bir pazar fiyatları yoktu. Oldukça ender eşyalar olduklarından Kara Altın kademenin altındaki eşyalara mücevher takmak bir nevi mücevheri israf etmek demekti. Elbette kalkan, yüzük, kolye vs. bazı özel Altın kademe eşyalara takıldığı da olmuyor değildi.

 

Zengin oldum! Nie Yan bugünün hasadından gayet memnundu. Buradan sonra olacaklar bir yana, piramide girdiğine değmişti. Bu mücevherleri müzayede evinde satışa çıkarsa oyuncular arasında çetin bir satın alma mücadelesi başlatmış olacaktı. Tabii, mücevherleri satma gibi bir planı yoktu. Onları kullanarak ekipmanlarının kalitesini yükseltebilirdi. Satacak olsa bile kendi ihtiyaçlarını ve arkadaşlarının ihtiyaçlarını giderdikten sonra elinde fazla mücevher kalırsa ancak onları satardı.

 

Mücevherler Nie Yan’a büyük mutluluk getirmişti.

 

Küçük bir keseye mücevherleri doldurduktan sonra emin olmak için bölmenin içini tekrar kontrol etti. Başka bir şey bulamayınca bölmeden çıkıp geçidin derinlerine doğru dalmaya devam etti.

 

Etrafındaki duvarları dikkatle incelese de başka bir keşifte bulunamamıştı.

 

Bölmeden çıkmasının üzerinden on dakika kadar zaman geçmişken üzerinde bir ışık huzmesinin parıldadığını gördü. Işığı takip ederek nihayet su yüzeyine ulaştı. Vardığı yer birkaç yüz kişiyi rahatlıkla barındırabilecek dev bir odaydı. Odanın tam ortasında altın bir lahit duruyordu. Lahit beş metre uzunluğunda, iki metre genişliğinde ve iki metre boyundaydı. Yüzeyinde özenle işlenmiş çeşit çeşit ejderha figürleri vardı.

 

Odada lahit dışında hiçbir şey yoktu.

 

Etrafta hiç yaratık yok sanırım. Nie Yan suda çıkıp zemine ayak bastı. Ardından lahde doğru yürümeye başladı. Kara Gladyatör de hemen arkasından sudan çıkıp peşine düştü.

 

Arkasında derin bir tarih yatan Sulgatanın Gölgesi, Hırsızlar için efsanevi bir eşyaydı. Rivayetlere göre Sulgatanın efendisi Seres Tot, Karanlık Çağlarda hüküm sürdüğü sırada bu ekipmanı kullanırmış. Ancak savaş başladığında ekipmanı üç parçaya ayrılmış. Şu anda da yeniden birleştirileceği günü bekliyordu. Bütün parçalar bir araya getirildiğinde muhteşem güçlere sahip olan ekipman yeniden gün yüzüne çıkacaktı.

 

Parçalar kendi başlarına o güçten mahrumdu. Dolayısıyla efsane niteliğindeki ekipmanın gücünü elde edebilmesi için bütün parçaları toplaması şarttı. Ve Nie Yan diğer iki parçanın da yerini biliyordu. İkinci parça Seviye 30 bir bölgedeyken üçüncü parça Seviye 60 bir bölgedeydi. Seviye 30 ve 60 şu an oldukça uzaktı. Ama en azından gelecekteki hedefleri netti.

 

Efsanevi kademe ekipmanlar bütün oyuncuların arzuladığı ama bir türlü kavuşamadığı eşyalardı. Birini ele geçirme şansı elindeyken Nie Yan bu şansı geri teper miydi? Önce bu parçayı ele geçirecek, ardından seviyesi yeteri kadar yükseldiğinde sırasıyla diğer parçaları ele geçirecekti. Şu an için efsanevi eşya gücünü elde edemeyecekti ama gelecekte elde edebilmek için sağlam bir temel atmış olacaktı.

 

Yaklaştıkça lahdin üzerine kazınmış olan harfler belirginleşti. Öncesinde gördüğü totem işaretleri gibi bu harfler de Ejderha Lisanında yazılmıştı.

 

EFENDİ SERES TOT’UN KABRİ
KİM Kİ ONU RAHATSIZ EDER, SONSUZA DEK LANETLENİR!

 

Nie Yan’ın aradığı parça lahdin içindeydi. Doğal olarak lahdi açması gerekiyordu.

 

Sulgata’nın Gölgesi’ne ait parça artık elinin ucundaydı!

 

Bu sırada Kara Gladyatör öne çıkıp Nie Yan’ın yanında durdu. Gözlerindeki yeşil alevler şiddetle titriyordu. Her ne kadar aklı olmayan düşük seviyeli bir yaşam formu olsa da içgüdüleri sayesinde Nie Yan’ın yanına gelip onu koruması gerektiğini anlamıştı.

 

Nie Yan hemen Kara Gladyatörün bilgi penceresini açtı. Anlaşılan mezara girdikleri sırada statü zayıflatma etkisine maruz kalmıştı.

Karanlık Baskı: Bütün statüler %20 düşürüldü.

 

Kara Gladyatörün statüleri tam %20 azaltılmıştı.

 

Lahdin içerisinde ne korkunç bir varlığın yattığını merak eden Nie Yan’ın kalbine tereddüt düşmüştü. Sulgata’nın Gölgesi’ne ait parçayı ele geçiremeyip üstüne bir de ölürse, dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olacaktı.

 

Piramit konusunda elinde olan bütün bilgi kulaktan dolma şeyler olunca detaylar konusunda kendisinden emin olamıyordu. Önündeki altın lahit ise ona tamamen yabancı bir şeydi.

 

Buradan Dönüş Parşömeni kullanılıyor mu?

 

Hemen bir Dönüş Parşömeni çıkarıp denedi. Parşömeni etkinleştirmede sorun yok gibiydi. Kaçmak için parşömen kullanabileceğini görünce biraz olsun rahatladı. Durum kötüye giderse parçayı aldığı anda parşömeni kullanarak kaçabilirdi. Hem Kara Gladyatör de güçsüz düşmüş olmasına rağmen etten duvar olabilecek kadar güçlüydü.

 

Madalyonun bir yüzü risk, diğer yüzü ödüldü. Risk olmazsa ödül de olmazdı.

 

Nie Yan kararını verip lahde yürüdü. Lahdin kenarında küçük bir metal düğme vardı. Bu düğme, lahdi açmaya yarayan mekanizmanın tetiğiydi. Gönülsüzce düğmeye bastı ve hemen Kara Gladyatörün arkasına geçti. Lahitten tehlikeli bir şey çıkarsa Kara Gladyatör onu koruyabilirdi.

 

Lahdin içindeki çarklar yavaşça dönüyorlardı. Çarkların sesleri Nie Yan’ın içine korku tohumları serpiyordu. Kapak yavaşça aralandı. Metalin metale sürtünme sesi, kara tahtaya sürtülen tırnak sesine benziyordu.

 

Lahdin kapağı tamamen açıldığında Nie Yan’ın karşısına üzerinde ağır zırh giyen bir mumya çıktı. Mumya çoktan çürümüştü. Çoğu yerde kemikleri görünüyordu. Başında altın bir taç vardı. Kolları karnında çaprazlanmış, ellerinde sıkıca kavradığı uzun kılıcın ucu başına doğrultulmuştu. Belli ki öldüğü sırada bile vakarlı duruşundan hiçbir şey yitirmemişti.

 

Krusadyum, Siyah Işık Kristali. Nie Yan zırhın malzemelerini gördüğü anda kalp atışları hızlandı. Bunlar paha biçilemez şeylerdi!

 

Maalesef mumyanın üzerindeki ekipmanları kullanamazdı. O kadar ağırlardı ki, o ekipmanlar üzerindeyken bütün gücünü kullansa bile vücudunu yerinden oynatamayabilirdi.

 

Nie Yan gözleriyle lahdin içini taradı ve mumyanın hemen yanında duran ahşap bir kutu gördü. Kutu gayet sıradandı. Öyle ki o kadar sıradan bir kutunun altından yapılma bir lahdin içinde bulunması şüphe uyandırıyordu. Kutuyu gördüğü anda Nie Yan’ın gözleri parlamıştı. Bu kutu, buraya geliş amacıydı.

 

Nie Yan’ın kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu.

 

Sulgatanın Gölgesi: Nice Hırsızın ağzının suyunu akıtan efsane karşısında duruyordu! Elini uzattığında erişebilecek kadar yakındı ve alınmayı bekliyordu! Onun yerinde kim olursa olsun bulutların üzerinde uçuyormuş hissi yaşayacağına kuşku yoktu!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr