Bölüm 85: Gizli Bölme

avatar
4746 46

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 85: Gizli Bölme


 

Ok havada süzülüp en yakın İskelet Celladın göğsüne isabet etti. Ansızın saldırıya uğrayan yaratık kükreyerek Yitik’in üzerine koşmaya başladı.

 

Onun kükremesi etraftaki İskelet Cellatları da harekete geçirdi ve sürü halinde Yitik’e hücuma geçtiler.

 

Hepsi birden geliyor!

 

Bu manzara karşısında Yitik hemen arkasını dönüp kaçmaya başladı. Taş yığınının üzerinden atlayarak koşuya geçti. Böyle dehşet dolu bir manzara karşısında kim sakin kalabilirdi ki?

 

Lakin bu sadece başlangıçtı. Yarım dakika boyunca bu İskelet Cellatları oyalamakla görevlendirilmişlerdi. Yani işi daha yeni başlıyordu.

 

İskelet Cellatlar kuzeydoğuya yığılırken Nie Yan uzaktan onları izliyordu. Yaratıklar gittikçe daha da uzaklaştılar ve bir süre sonra meydan boşaldı. Nie Yan Kara Gladyatör ve diğer hizmetkarlarıyla birlikte piramidin girişine yöneldi.

 

Meydanın kuzeydoğusundaki İskelet Cellatlar harabeler arasında ortalığı birbirine katıyorlardı. An be an yıkılan binaların sesleri Nie Yan’ın kulağına geliyordu. Oyuncular da büyüleriyle yaratıklara saldırıyorlardı. Gökyüzü büyülerin parıltısıyla aydınlanmıştı.

 

Büyük riske rağmen zaman kazanmaya çalışan Genç Yedi ve diğerlerinin büyüleri, acımasızca yaratıkların üzerlerine yağıyordu.

 

Bu kişiler Nie Yan’a yardımcı olmak hususunda son derece samimiydiler. Eğer gerçekten Sulgatanın Gölgesine ait parçayı elde etmesine yardımları dokunursa yalnızca iyilik borcunun arkasında durmayacak, reddetmiş oldukları Altın kademe omuz siperliğini de onlara hediye edecekti. Oyunda bile olsa kişi söz verdiği zaman, sözünün arkasında durmalıydı. Başkalarıyla iyi geçinmek için en iyi yöntem buydu. Ve insanlarla iyi geçinmek, oyunda elinin her yana uzanabilmesini sağlayacak dev bir ağ kurması için şarttı. Bir zorluklar karşılaşıp yardıma ihtiyaç duyduğu anlarda, yardım bulması çok daha kolay olabilirdi.

 

Sistem: Oyuncu Yuvarlak Sehpa öldü.

 

Nie Yan’ın grup penceresinde oyunculardan birinin isminin karardığını gördü. Bunun anlamı, Genç Yedi’in grubundan birinin öldüğüydü. İskelet Cellatların aggrosunun verdiği baskı çok ağırdı. Bir iki kişinin ölmesi şaşırtıcı olmazdı.

 

Kuzeydoğudaki savaş sürerken, Nie Yan grubun dayanıp dayanamayacağından endişe etmeye başlamıştı. Ancak şu noktada elinden bir şey gelmezdi. Piramide doğru iyice hızını artırırken grubun dayanması için dua ediyordu.

 

İskelet Büyücüleri yanında getirmek Nie Yan için elverişsizdi. Dolayısıyla Kara Gladyatörle birlikte piramide giderlerken, büyücülere kalmalarını ve etrafta farm yapmalarını emretti. Onlar kendi başlarına farm yaparlarken Nie Yan ve Kara Gladyatör piramidin girişine güvenle vardılar.

 

Girişteki iki metal kapının üzeri, kadim ve özenle işlenmiş figürlerle doluydu. Kapılar fazla büyük değillerdi. Gerçi zaman şehrin geri kalanında olduğu gibi kapının da güzelliğini alıp götürmüştü. Öyle ki artık pas tutmuş ve aşınmış bir haldeydi.

 

Piramide girdim. Siz de bir an önce uzaklaşın.Nie Yan grup sohbetinden durumunu bildirdi. Ancak tam bu sözleri sarf etmişken Genç Yedi’nin grubundan ikinci bir oyuncunun daha isminin karardığını gördü. Nie Yan’a destek vermek için hiç de azımsanmayacak kayıplar vermişlerdi. Neyse ki ölenlerden düşen ekipmanları geri alabilmişlerdi.

 

Anlaşıldı, bölgeden çıkıyoruz.Biraz daha kalsalardı neler olabileceğini tahmin etmek zordu. Nie Yan’ın talimatını aldıktan sonra gruptan geriye kalanlar anında savaştan çekildi.

 

Teşekkür ederim. Geri döndüğümde sözünü verdiğim ekipmanı teslim ederim.

 

Sorun değil. Kasabaya dönmeden biraz daha kasılacağız.

 

Piramide girdikten sonra uzun, ince ve de karanlık bir geçitten geçti. Geçmiş bilgilerine dayanarak yol boyunca gördüğü tuzaklardan sakındı.

 

Geçitteki gizli mekanizmalar son derece tehlikeliydi. Mekanizmayı tetikleyen bahtsız oyuncular ani bir ölümle karşılaşabilirlerdi. Nie Yan pürdikkat ilerliyordu. Birazcık bile rahatlama lüksü yoktu.

 

Neyse ki önceki hayatında bütün tuzak çeşitlerini gördüğünden, burada karşısına çıkan tuzaklar ona yabancı gelmemişti. Bu sayede tedbiri elden bırakmadığı sürece tuzaklar onun için tehlike olmaktan çıkıyordu.

 

Geçitteki merdivenlerden aşağı inerken, piramidin derinlerinden gelen kan dondurucu esinti Nie Yan’ı biraz ürkütmüştü.

 

Geçidin sonuna vardığında karşısına çıkan yeni bir yol değil, geniş bir havuzdu.

 

Piramidin içine giden yol bu havuzun altındaydı!

 

Nie Yan suya daldı. Arkasında Kara Gladyatörle birlikte havuzun tabanına doğru yüzüyorlardı. Kara Gladyatör hortlak olduğundan solunum gibi bir ihtiyacı yoktu. Yani suyun altında kaldığı süre onun için hiçbir şey ifade etmiyordu.

 

Geçit, su altında mühürlenmiş haldeydi. Dört bir yanda pürüzsüz taş duvarlar varken geçidin içi karanlık ve ürperticiydi. Öyle karanlıktı ki bakan kişinin geçitteki herhangi bir şeyi görebilmesi mümkün değildi.

 

Nie Yan yüzmeye devam etti. Acelesi olmadığından fazla hızlı yüzmüyordu. Hem bu sayede olası su altı canavarlarının saldırılarına karşı daha rahat hazırlanabilirdi.

 

Tam o anda solundaki taş duvarlardan hissettiği garip şey, Nie Yan’ı alarm durumuna geçirdi. Duvarın içinde gizli bir mekanizma vardı.

 

Temrenleri siyah ve keskin iki ok duvardan fırladı.

 

Oklar arkalarında baloncuklar oluşturarak Nie Yan’a doğru hızla ilerliyordu.

 

Suda takla atıp başını yana eğdi. Oklardan biri sol yanağının dibinden geçip gitti. Kalbinden ve başından vurulmasına ramak kalmışken kıl payıyla oklardan kurtulmuştu. Ve bunu olağanüstü reaksiyon hızına borçluydu.

 

Oklar Nie Yan’ı ıskaladıktan sonra karşıdaki duvara saplandılar.

 

Tehlikeyi ucu ucuna atlattıktan sonra daha da dikkatli bir şekilde ilerleyişini sürdürdü.

 

Sualtı geçidinin derinlerine inmişken bir bölgedeki duvarların üzerindeki kesik ve benzeri izler gözüne takıldı. Üzerlerinde kadim harflerle yazılmış bazı şeyler vardı.

 

Önceki hayatında buraya ulaşabilmiş olan oyunculardan çok azı duvardaki yazıları tanımlayabilecek kabiliyette olmalıydı. Hatta belki de hiçbiri bu yazıları okuyamamıştı. Ancak Nie Yan bu harfleri tanıyordu. Bunlar ejderhaların gizli totem işaretleriydi. Ve üzerlerindeki iki aşınmış harf de ejderha lisanına ait harflerdi!

 

Nie Yan Ejderha Lisanını Ortak Yönetim Dönemi Vakayinamesinden öğrendiğinden harfleri gördüğü anda tanımıştı.

 

Efsaneye göre şehir düşmeden önde Sulgata’nın efendisi bütün hazinelerini şehrin içinde bir yere saklamıştı. Bu efsanelere inanan çok sayıda oyuncu şehirde altına bakılmadık taş bırakmamışlardı. Buna rağmen kimse hazineye dair ipucu bile bulamamıştı.

 

Ejderhalar yıkım taraftarıydı. Bütün varlıkları yok etme yanlısı olan aleve ve küle inanırlardı. Duvardaki totem işaretleri kuşkusuz eşsiz bir yere dayanıyordu!

 

Göğsünden gelen boğulma hissi ile nefesinin tükenmekte olduğunu anladı. Hemen Su Tiksinti İncisinin su altında nefes almasını sağlayan özelliğini etkinleştirerek duvarın etrafında araştırma yapmaya başladı. Fakat birkaç çatlak dışında pürüzsüz olan duvardan dikkate değer bir şey bulamadı.

 

Fazla mı düşünüyorum yoksa?

 

Ejderha totem işaretlerinin buraya alelade yazılmadığından emindi.

 

Hislerine güvenerek araştırma alanını genişletti ve elini duvarın altındaki oyuğa soktu.

 

Orada beş parmağa uygun tasarlanmış beş küçük delikle karşılaştı. Delikler o kadar sığdı ki üstünkörü üzerinden geçilmesi gayet muhtemeldi.

 

Belki de sır, bu beş delikle bağlantılıydı.

 

Sağ elinin parmaklarını deliklerin üzerine yerleştirerek hafifçe bastırdı. Delikler baskı sonucu içe göçtüler.

 

Bir arşın uzağında taş bir blok duvardan ileri çıktı.

 

Duvarın içinde gizli bir bölme vardı! Bölmeyi açığa çıkaran mekanizma oldukça iyi gizlenmişti. Uzun uzun aranmadığı sürece bulunması imkansızdı.

 

Önceki hayatında herhangi birinin totem işaretlerini bulup bulmadığından emin değildi ama gizli bölmeyi bulan biri olmadığına emindi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr