Bölüm 81: Kara Gladyatör

avatar
5151 40

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 81: Kara Gladyatör


 

Kara Gladyatör diğer iskelet ejderhaya insafsızca saldırarak ejderhayı yeraltı zindanının duvarlarına çaldı.

 

Şimşek çakmasını andıran gümbürtüler, ejderhaların bir orada bir burada devam eden savaşının şiddetini gösteriyordu. İnsafsız saldırıların arasında iskelet ejderha kuyruğunu Kara Gladyatörün göğsüne kırbaç gibi savurdu. Saldırının gücü karşısında Kara Gladyatör birkaç adım geri çekilmek zorunda kaldı. Ancak bu saldırıdan pek etkilenmemiş olacak ki dengesini kazandığı anda tekrar iskelet ejderhanın üzerine atıldı.

 

Savaş iyice kızıştığında Kara Gladyatör ve iskelet ejderha, kadim çağlardan kalan iki devin tutuştuğu ölüm kalım mücadelesini canlandırıyorlardı sanki.

 

İki ejderha savaşırlarken Nie Yan envanterinden Kan Arbaletini çıkarıp temas anında ek hasar veren Siyahaltın Oklarıyla doldurdu. Arbaleti göğüs hizasında tutup hedefine nişan aldı ve ateşledi. Oklar iskelet ejderhaya isabet ettiğinden ejderhanın üzerinden üç hasar değeri fırladı. Hasar fazla yüksek olmasa da yeterince yüksekti. Üç okun toplamda verdiği hasar en azından 30-40 arasındaydı. Zırh delme özelliği tutturulduğu zaman ise Nie Yan’ın oklarla verdiği toplam hasar 100 civarlarına kadar çıkabilirdi.

 

İki ejderha da bütün güçleriyle savaşıyorken Nie Yan kenardan düşman ejderhaya oklarını ateşlemek için uygun fırsatı kolluyordu.

 

Nie Yan iskelet ejderhayı kontrol etmek için art arda dört defa Hortlak Ayini kullandığı için hoşnut değildi. Dördüncü denemesinden önce hızlıca canını yenilemesi gerektiği için bütün can yenileme eşyalarını kullanmaya mecbur kalmıştı.

 

Kalan canına baktı. Bir defa daha Hortlak Ayini denemeye yetecek kadar canı yoktu. Canı bu kadar azken kendisini rahatsız hissediyor olsa da bandajlarının ve diğer yenileme eşyalarının bekleme süresi dolmadığından elinden bir şey gelmiyordu.

 

Kara Gladyatörün acımasız saldırıları ve Nie Yan’ın ok atışları sayesinde iskelet ejderhanın canı kritik bir noktaya kadar gerilemişti.

 

Kafasından bu iskelet ejderhayı da hizmetkarı yapmak geçiyordu ama mevcut durumda Kara Gladyatörün de canı iyice azalmışken bu düşünceyi terk etmek durumunda kaldı. Savaşı daha fazla uzatır, son hamleyi mümkün olduğunca geciktirirse Kara Gladyatör diğer iskelet ejderha tarafından öldürülebilirdi. Kara Gladyatörü kontrol etmek uğruna o kadar canını feda etmişken süresinin son anına kadar kullanmadan ölmesine göz yumması mümkün değildi.

 

Savaşın başladıktan sonraki 22. saniyede Kara Gladyatör pençelerini savurarak diğer iskelet ejderhanın göğsünü hedefledi. Ve böylece iskelet ejderhanın canı tükenmiş oldu. İskelet ejderhanın ölümünün ardından göğsünden uğursuz alevler çıktı ve yukarı doğru süzülürken bir süre sonra ortadan kayboldu. Artık sahipsiz olan iskelet gümbürtüyle yere yığıldı.

 

Ejderha yere yığıldığında neşeli bir melodi duyuldu ve Nie Yan’ın vücudu parlak bir ışıkla kaplandı. Sonunda Seviye 6’ya ulaşmıştı.

 

Seviye 10 Hortlak Ejderha Gladyatörü öldürmesi ona büyük miktarda tecrübe kazandırmıştı. Kendisinden beş seviye yukarda olduğu için de normalde kazanacağı tecrübenin on yedi katını kazanmıştı.

 

Nie Yan kemik yığınına yürüyüp Hortlak Ejderhadan düşen eşyayı aldı. Eşya şaşırtıcı şekilde Altın kademe omuz siperlikleriydi. Özellikleri 57-62 savunma, Güç +13 ve Direnç +17 idi. Kesinlikle iyi denebilecek kalitedeydi. Muhtemelen müzayede evine yüksek bir fiyattan alıcı bulabilirdi.

 

Güç ve Direnç bonusu verenleri bir kenara, Altın kademe bir çift omuz siperliği sadece verdiği savunmadan ötürü bile diğer özellikleri pek de iç açıcı olmasa dahi yüksek bir fiyata satılabilirdi. Bu ekipmanın değeri, Kılıç Parıltısı’na satmayı düşündüğü Aslan Kralın Kalkanından yalnızca birazcık düşüktü.

 

En azından 20 gümüş teklif vermediği sürece hiçbir oyuncu bu omuz siperliğini satın almayı düşünemezdi. Elbette arkadaşlar ve tanıdıklar bu durumdan müstesnalardı. O zaman arkadaşlıklarının ne kadar güçlü olduğuna göre fiyat değişebilirdi.

 

Hortlak Ejderha Gladyatörü öldürüp Seviye 6 olduktan sonra tecrübe çubuğunun %13’ü dolmuştu. Oyuncu sıralamasında ilk sıradaki oyuncunun şu anki seviyesi sekizdi. Ve ilk sıra bir Büyücüye aitti. İnanç’ta Hırsız avlanmada ne kadar hızlı olursa olsun bir Büyücüye yetişmesi imkansızdı. Bazı güçlü Büyücüler vur-kaç taktiğiyle, araziden yararlanarak veya yüksek seviye büyüler kullanarak kendilerinden daha yüksek seviyedeki çok daha güçlü yaratıkları öldürebilirlerdi. Yetenekli Büyücüler bazı patronları tek başlarına ve hiç hasar almadan öldürebilirken yakın dövüş sınıfına giren karakterler bunu başaramazdı. Tabii, Nie Yan gibi sıra dışı biri bu kaidelerle açıklanamazdı.

 

Nie Yan, savaşın bitmesiyle yanına gelen Kara Gladyatöre baktı. Devasa bedeni derin kesiklerle ve sıyrıklarla kaplıydı. Ancak yaraları gözle görülebilir bir hızla iyileşiyorlardı. Bu öyle basit bir iyileşme değildi. Orijinal haline dönmek yerine iskelet ejderhanın pençelerinde kılıçtan keskin çıkıntılar oluşuyordu. Çıkıntılar, zaten korkunç olan gücünü çok daha farklı bir seviyeye taşıyordu. Gözlerindeki uğursuz yeşil alevler titreyerek düşmanının bakmaya korkacağı ürkütücü, ölümcül bir enerji yayıyordu.

 

Azametli duruşuna rağmen Kara Gladyatör başını eğerek Nie Yan’ın önünde diz çöktü.

 

Kontrol altındaki bir yaratık olarak Nie Yan’ın her sözü onun için bir emirdi!

 

Nie Yan da ona istediği her emri verebilirdi.

 

Nie Yan üzerindeki tuzak çukuruna baktı. Artık buradan çıkabilirim.

 

Kara Gladyatörün kemik pençelerinin birine çıkarak kendisini yukarı kaldırmasını emretti. Yeterli yüksekliğe kaldırıldığında pençeden sıçrayarak yüzeye geri döndü. Kara Gladyatör sahibinin hemen ardından sıçrayarak dev cüssesiyle yüzeye sert bir iniş yaptı.

 

Yanında böyle muhteşem bir yardımcı ile sıradan iskeletler onu korkutamazdı.

 

Şu andan itibaren üç saat boyunca Kara Gladyatörün koruması altında olacaktı. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek için Sulgatanın Gölgesini ele geçirmeliydi.

 

Yeraltı zindanından kaçtıktan sonra Sulgatanın merkezine doğru yol aldı. Yanındaki Kara Gladyatör, hem Nie Yan’ın, hem de etraftaki binaların cüce gibi görünmelerine yol açıyordu.

 

Nie Yan yeni bir bölgeye giriş yaptığında, bölgedeki iskeletler hızla üzerine hücum ettiler. Ancak Kara Gladyatörün kuyruğu, iskeletleri ekin biçer gibi dağıtıverdi. Bu yöntemle, hedefine doğru ilerlerken tecrübesi de hızla yükseldi.

 

Kara Gladyatör iskeletlerin büyük çoğunluğunu temizlediğinde Nie Yan da kalan İskelet Büyücülere Hortlak Ayini büyüsü yapmaya çalışıyordu. Bu şekilde Kara Gladyatör, dört İskelet Büyücü ve kendisiyle birlikte altı kişilik bir grup oluşturmuştu. İskelet Büyücülerden ikisi buz büyüsünde, birisi ateş büyüsünde ve diğeri de yıldırım büyüsünde ustalaşmıştı. Büyücülerin şu anki görevleri Nie Yan’ın dört bir tarafını korumaktı.

 

Dış şehrin karmaşık yollarında ilerlerken zihninde hayal meyal hatırladığı, önceki yaşamından kalma anılar canlandı. Burada avlanarak seviye kasmaya çalışıyor ve iç şehrin girişini arıyordu.

 

Burada seviye atlama hızım bayağı yüksek. Tecrübe çubuğuna baktı. Yarım saat civarı zaman geçmesine rağmen tecrübe çubuğunda %8’lik bir yükselme söz konusuydu. Avlanma hızı, hortlakların yeniden doğma hızından daha yüksek olunca kısa sürede çevresini tertemiz ediyordu.

 

Tam bölgedeki yaratıkları temizlemişken arkasından gelen sesler işitti. Sesler hortlakların çıkardıklarına benzemiyordu. Bu sesler ne? Buraya benden başka gelenler mi olmuş?

 

Burada seviye kasmak epey hızlı ama iskeletlerin sayıları çok fazla. Neredeyse canımızdan oluyorduk. Geri dönüp bir tane daha mı Rahip çağırsak? İki Rahip belli ki yetmiyor. Burada kasılmaya devam etmek için en az üç tane lazım.

 

Fazladan Rahibe gerek yok bence. Kutsal Büyücü olabilir ama. Hortlaklara iki kat hasar vurduklarından kasılma hızımız da bayağı artar.

 

Haklısın. Geri dönüp bir Kutsal Büyücü bulalım.

 

Bu yolun sonuna doğru Lider sınıfı bir İskelet Büyücü var. Çevresini mi saralım?

 

Arkasından gelen sesler Nie Yan’ı şaşırtmıştı. Arkasını döndüğünde yolun sonundan köşeyi dönüp kendisiyle karşı karşıya gelen sekiz oyuncu gördü.

 

Bu sırada birbirleriyle sohbet etmekte olan oyuncuların sesleri kesildi.

 

Ha? Niye susuyorsunuz? Dilinizi mi yuttunuz?” Gruptan bir Esrarlı Büyücünün kafası karıştı. Grup arkadaşlarının bakışlarını izlediğinde onun da sesi kesildi.

 

Orada, yolun sonunda Hırsız kıyafeti giyen bir oyuncu duruyordu. Tek bir bakışla ekipmanının, özellikle de ellerindeki hançerlerin normal eşyalar olmadıklarını anlamışlardı. Bu Hırsız nereden çıkmıştı? Daha da ilginç olan ise Hırsızın yanında duran dev iskelet ejderhaydı. Koyu kırmızı metali andıran kemikleri, dev cüssesi, uzun, sivri kuyruğu ve keskin pençeleriyle karşılarında duran bu ejderha, bölgede kol gezen sıradan hortlaklardan çok daha güçlü olduğunu belli ediyordu.

 

İskelet ejderhanın yanında dört tane İskelet Büyücü Hırsızın etrafına toplanıp koruma çemberi oluşturdular. Göz yuvalarındaki titrek alevler, birden ortaya çıkan oyuncu grubuna bakıyordu.

 

Yalnızca iskelet ejderhanın varlığı bile Hırsızın gizemini artırmaya yetiyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44352 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr