“Ne olmuş yani onur öğrencisiyse? İndimde osuruktan farkı yok. Öyle cılız bir vücudu eminim tek yumruğumla uçurabilirim. Hey… bu gece ikimiz bir otele gidip eğlenelim mi? Ne dersin?” Bao Wei adındaki genç adam Lin Jia’nın poposunu kavradı. Biraz sonra eli daha da derinlere, eteğinin içlerine girmeye başlamıştı.

“Hehe. Burası babamın yeri biliyorsun değil mi? Yakalanırsan ölene kadar döver seni.” Lin Jia, Bao Wei’ye daha fazla müsaade etmeyerek elini bir kenara itti. Buna rağmen hareketleri mümkün olduğunca nazikti. Onu azarlarken bile kıkırdıyordu.

Nie Yan ikilinin masa arkasındaki hareketlerini yakaladığında içten içe sırıtıyordu. Arkasını dönüp gücünü test etmek için makinalara yöneldi.

İlk makine çekme gücünü test etmeye yarıyordu. Oturup iki elini makinanın tutamaklarına uzattı. “Ihhh…” Ikınaraktan tutamaklara iyice asıldı. Ani kuvvet değişimine tepki veren makinanın ekranındaki sayılar hızla değişmeye başladı.

「60 kg」→「80 kg」→ 「100 kg」→「161 kg」→「162 kg」

Nie Yan daha fazla tutamayacağını anlayınca tutamakları yavaşça bıraktı. “Hah…” Ve sonunda nefesini bıraktı.

Bu değerler, geçmişteki haline göre çok düşüktü. Ancak şu anki fiziğine bakılarak konuşulursa bu değerler mükemmel denebilecek düzeydeydi.

Sonraki makine ne kadar ağırlıkla squat yapabileceğini test ediyordu. Makinaya yürüdü ve sırtında giderek artan yükü kaldırmaya başladı.

「80 kg」→「90 kg」→ …

Makinada görülen sayı yavaş yavaş yükseldi. Sonunda amatör dövüşçülerin limitlerini bile geçerek 90 kilograma ulaştı.

“Hey, nereye bakıyorsun?” Bao Wei, yanındaki Lin Jia’yı dürttü.

Lin Jia’nın bakışları belli bir yere sabitlenmişti. Kendi kendine mırıldanırken zihnindeki şoku atlatmaya çalışıyordu. “Bu nasıl olur?”

“Ne nasıl olur?” Bao Wei başını çevirip Lin Jia’nın baktığı yöne döndü. Döndüğü anda neye uğradığını şaşırmış halde öylece kalakaldı.

Nie Yan’ın vücudunun hem kısa, hem de çelimsiz olduğu açıkça görülüyordu. Ancak şu anda o küçük vücuduyla ağırlığının birkaç katını taşır şekilde squat pozisyonundaydı. Makinaya bakan biri ekranında yazan sayının 160 kilogramın üzerinde olduğunu görebilirdi! Böyle bir şey korkunç bir güç gerektirirdi. Bu kişi ne tür bir canavardı?

Uluslararası yarışmalarda 1000 kg üzeri squat yapabilen atletlerin sayısı hiç az değildi. Fakat bu tür insanlar özel antrenmanlardan geçmiş, eşsiz güce sahip adamlardı. Ortalama dövüşçüler 200-300 kg squat ağırlığına sahipse, bu oldukça etkileyici denebilecek bir durum olurdu. Ningjiang gibi küçük bir kasabada, 160 kg üzeri squat yapabilecek kişilerin sayısı iki elin parmaklarını geçmezdi. Peki Nie Yan böyle çelimsiz bir fizikle öyle devasa bir güce nasıl kavuşmuştu?

Squat makinasında 160 kg yaptıktan sonra hemen yandaki makinaya yumruk gücünü test etmeye gitti. Bir süre gerildikten sonra Nie Yan temel dövüş duruşu aldı. Yumruğunu çıkardığında aniden harekete geçen bir çita gibiydi.

Yumruğun makinaya çarpma sesi salonda yankılandı. Makine ekranında görülen 130 kilogramlık sayı yumruk gücünü gösteriyordu.

「Yumruk Gücü: Yeni bir rekor kırıldı!」

Ningjiang küçük bir kasaba olduğundan, uzmanların Lin Ailesi Dövüş Sanatları Tesisi gibi yerlere pek sık uğradığı olmazdı. 130 kg gibi düşük bir sayı da yeni bir rekor kırmaya yetmişti. Daha kalabalık yerlerde yaşayanlar bu sayıyla rekor kırılmış olmasına gülerlerdi.

Vücudumun temelleri fena değil. Ardından reaksiyon zamanını test eden makinaya yürüdü.

Bacak gücü, kol gücü, karın gücü vs. şeyler dövüşçülerin temellerini oluşturuyordu. Bu yüzden Nie Yan herhangi bir dövüş tekniği öğrenmemiş olsa dahi, şehir seviyesinde bir dövüşçü olabilirdi. Yalnızca fiziksel özelliklerine dayanarak bile şehirlerde düzenlenen müsabakalarda finale kalabilirdi.

「Reaksiyon Hızı: Yeni bir rekor kırıldı!」

「Tekme Gücü: Yeni bir rekor kırıldı!」

「Koşu Hızı: Yeni bir rekor kırıldı!」

Lin Jia, Nie Yan’ın tesisteki rekorları birer birer kırdığını gördüğünde şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibiydi. Dünya tersine dönmüştü. Şu an baktığı kişi gerçekten Nie Yan mıydı? Hatırladığına göre Nie Yan üflesen uçacak cılız bir çocuktu. Yeteneğinin bu derece fazla olduğunu kim nereden bilebilirdi ki? Makinaların önceki rekorlarını babası belirlemişti. Ve şimdi altı tanesinde yeni rekor kırılmıştı. Diğerlerinde ise Nie Yan’ın sayıları babasınınkiyle hemen hemen aynıydı. Eğer böyleyse Nie Yan daha güçlü olmuyor muydu?

“Bu herif kim? Tam bir canavar.” Bao Wei sesi titreyerek sordu. Adam evdeki korumalardan bile güçlü. Neyse ki onunla uğraşmadım. Yoksa o gücüyle bana tek tekme atsa omurgalarım kırılırdı.

Lin Jia kalbinde acı bir duygu hissetti. Nie Yan daha önce hiçbir zaman onun önünde böyle bir gösteri yapmamıştı. Daha önce Nie Yan’ın böyle olduğunu bilseydi, onun yatağına girmek için elinden geleni yapardı. Lin Jia’ya göre, erkek dediğinin kadını fethetmesi gerekiyordu. Erkek ne kadar güçlüyse, kendini o kadar güvende hissederdi. Keşke daha önce bu kadar güçlü olduğunu bilseydi… Fakirse ne olmuş? Bu gücüyle liseden sonra 1 numaralı askeri akademiye başvursa, şüphesiz kabul edilirdi. Bu akademiye girmek, parlak bir geleceğe sahip olmak demekti. Geçmişte ne kadar kör ve aptal olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu. Emsalsiz bir yeşimi, ayaklar altında sürünen bir çakıl taşı sanmıştı.

Reaksiyon hızım hala yeteri kadar iyi değil. Reaksiyon süresi dövüşlerin sonucunda direkt etkiliydi. Ayrıca İnanç oynarken de reaksiyon ve düşünme hızları oldukça önemli etkenlerdi.

Tesisin arenasının etrafında büyük bir kalabalık toplanmıştı. Arenada dövüşmekte olan iki kişiyi izlemek için oradaydılar. Ancak şu an herkesin dikkati Nie Yan’ın üzerindeydi.

Herkes onun kim olduğunu merak ediyorlardı.

Tesise korku hâkim olmuştu. Nie Yan başını kaldırdığında bütün bakışların kendi üzerinde olduğunu gördü. Arenada dikilen iki iri yapılı adama baktı. İkisi de 180 cm boylarındaydı ve vücutları kas yığınını andırıyordu. Tek bakışla uzun zamandır vücut geliştirdikleri anlaşılabiliyordu.

Nie Yan da şu anda yeteneklerini test etmeye can atıyordu. İki adama bakıp hiç düşünmeden sordu: “Hey, arenadakiler. Benimle dövüşmek ister misiniz?”

“Y-yok, gerek yok!” Nispeten uzun olan mavi şortlu adamın dizleri boşalmak üzereydi.

“Teşekkür ederim, ben de ilgilenmiyorum!” Kırmızı şortlu diğer adam da reddetti. Bu teklif şaka gibiydi. Aklı başında olan hiç kimse yumruk gücü 130 kg, tekme gücü 260 kg olan biriyle dövüşmek istemezdi. Onlar bir yana, Nie Yan şehir müsabakalarına katılsa bile önüne çıkanı darmadağın edebilecek güçteydi. Tek yumruğuyla birini üç aylığına hastanelik edebilirdi.

Nie Yan adamların cevaplarını duyunca hayal kırıklığına uğradı. Anlaşılan, bugün dövüşme zevkini tadamayacaktı. Saate baktığında 2 saatinin dolmak üzere olduğunu gördü. Geri dönüp resepsiyon masasının yolunu tuttu.

Masanın yanında dikilen Bao Wei, Nie Yan’ın yaklaştığını görünce dalkavukça gülümseyerek kenara çekildi ve Nie Yan’a yol açtı.

Lin Jia saçını toplayıp kendisine göre büyüleyici olan gülümsemesiyle Nie Yan’ı karşıladı. Nie Yan’a göre ise bu gülümseme mide bulandırıcıydı.

“Şunu iade edeceğim.” Nie Yan kartı masaya bıraktı.

“Kardeş Nie, iki saatlik kullanım ücretini ödemene gerek yok. Bu seferlik benden olsun. Şu da rekorları kırdığın için kazandığın ödül. Toplam 26.000 ediyor.” Lin Jia, Nie Yan’a bir banka kartı uzattı.

Bütün antrenman tesislerinde böyle ödüller görmek mümkündü. Bir müşteri gelip de herhangi bir makinada yeni bir rekor belirlerse, belli bir miktar para ödülü kazanırdı. Bu da bir çeşit işti. Bu makinaların rekor verileri bütün ülkeye ulaştırılıyordu. Yeni bir rekor kırıldığında ve de sonuçlar gerçekten yüksek çıktığında tesisin itibarı artıyordu. Tesisler de kendilerine daha fazla uzman çekebilmek adına rekor kıranlara para ödülü verme yöntemine başvuruyorlardı.

26.000, büyük bir tesisin yaklaşık bir günlük kazancına eşitti.

“Teşekkürler.” Nie Yan kartı cebine koydu. Lin Jia gibi insanlardan nefret etse de, kendisine para veren insanları geri çevirmek gibi bir huyu yoktu. Bu parayla çok daha kaliteli besinler alabilirdi.

“Kardeş Nie, bu gece biraz boş zamanım var. Akşam Transında benimle bir şeyler içmek ister misin? Ben ısmarlıyorum.” Lin Jia bu sefer de baştan çıkarıcı olduğunu düşündüğü bir tonla konuşmuştu.

Akşam Transı, Ningjiang’da oldukça meşhur bir işletmeydi. Mekân üst kalite denebilecek düzeydeydi ve içeride çok sayıda ayrı ayrı tasarlanmış özel odalar vardı. Bu odaların birçoğu, uygunsuz sahnelere ev sahipliği yapmıştı. Elbette Lin Jia’nın daveti şüphe uyandırıcıydı. Bir erkek ve bir kız gözlerden ırak özel bir odaya giriyor… sonrasında ne olacağını söylemeye gerek mi vardı?

Lin Jia güzel denebilecek düzeyde olsa da, Nie Yan geçmiş hayatında çok sayıda güzelle tanışmıştı. Hem, Xie Yao’nun yanında Lin Jia da kimdi?

“Kusura bakma, reddetmek zorundayım.” Nie Yan fazla oyalanmadan arkasını dönüp çıkışa yöneldi.

Lin Jia, güzelliğiyle Nie Yan’ı baştan çıkarabileceğini düşünüyordu. Kapının anında yüzüne çarpılması, onun için son derece beklenmedik bir hadiseydi. Orada öylece kalakalmıştı. Nie Yan ona âşık değil miydi? Bu teklifiyle aşk mektubunda belirttiği duygulara karşılık vermiş olmuyor muydu? Nie Yan’ın soğuk ve ilgisiz tavrı onu öfkelendirmişti.

Kapıdan çıkmadan önce Nie Yan arkasını döndü. “Okul başladığında sınıftakilere başka bir okula transfer olduğumu ve bir ara onları ziyarete geleceğimi söyle.”

“Okul mu değiştiriyorsun? Nereye gideceksin?”

Nie Yan, “Orası seni ilgilendirmez.” dedikten sonra tesisten ayrıldı.

“O adam seni reddetti ama bu gece ben boşum. Akşam Transına beraber gitmeye ne dersin?” Bao Wei hemen masaya yanaşıp Lin Jia’nın göğsüne elini uzattı.

“Defol!” Lin Jia sinirle Bao Wei’nin elini tokatlayıp uzaklaştırdı.

“Sen önüne gelenle yatabilecek basit bir fahişesin. Kendini bir halt sanma!” Bao Wei, reddedildiği için sinirlendi ve o da dönüp tesisten çıktı.

Lin Jia, Nie Yan’ın uzaklaşmakta olan sırtına baktı. Peh! Seni fakir velet! Bir anda göklere uçtun da beni beğenmez mi oldun? Yine de Lin Jia durumun realitesinin farkındaydı. Nie Yan bu yetenekle muhtemelen göklere uçacaktı. O ise burada pişmanlıkla oturup Nie Yan’ın arkasında küfürler ve hakaretler yağdıracaktı.