Cilt 4 Bölüm 117 [ Aşk Mektupları ] (3/3)

avatar
3685 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 117 [ Aşk Mektupları ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Subaru: “Sözümden dönüp aşk mektupları yazıyorum ama onları ilk gören bir başkası oluyor… Hayatım bitti…”

 

Garfiel: “Çok abartıyosun...”

 

Ayakta bile duramayacak kadar şokta olan Subaru’yu çevrelemiş bulunan Garfiel ve diğerleri istedikleri kadar şaşkın görünebilirdi.

 

Ama bu şaşkınlıkla Emilia’nın çıkmasını beklemekten başka yapabilecekleri bir şey yoktu. Ona inanarak burada beklemek kulağa hoş gelse de oturup beklemek de herkes için bir sınav, bir yargılama sayılırdı.

 

Subaru: “Garfiel’inki yaklaşık bir saat sürdü... yani Emilia’nınkinin de o kadar sürmesini bekleyebiliriz.”

 

Otto: “Haklı sayılabilirsin, tabii başaracağını varsaya—ow!? Ayrıca awgh!?”

 

Otto'nın düşüncesiz cevabının ödülü Ram’dan gelen bir dirsek olmuştu. Otto’nun Ram tarafından dürtülüşü ise Garfiel’in yüzünün kıskançlıkla seğirmesine ve parmağının Otto’nun alnıyla buluşmasına yol açtı.

 

Otto aldığı darbelerle sendeleyip yere yığılır ve hiç kimse bundan bahsetmezken,

 

Subaru: “Aslında sana ve Garfiel’e sormak istediğim bir şey vardı, Lewes-san.”

 

Lewes: “Bana ve Gar-bo’ya sormak istediğin bir şey mi?”

 

Lewes, bakışlarını huzursuz bir şekilde Subaru’ya çevirmişti.

 

Saklanmış ve kasıtlı olmasa da Subaru ile diğerlerinin Garfiel’i yenme planlarına katkıda bulunmuştu. Hala Garfiel’e nasıl yaklaşacağını bilemiyor gibiydi ve nine-torun sohbetlerinin bir süreliğine oldukça garip olacağını düşünüyordu.

 

Fakat bu konuda endişelenen tek kişi Lewes’ti, Garfiel’in ona karşı en ufak bir negatif duygusu yoktu.  

 

Subaru: “Evet. Bir soru. Gerçi şu anda anlayıp anlayamayacağın biraz şüpheli, Lewes-san.”

 

Şu anda şüpheli olması Theta için şüpheli olduğu anlamına geliyordu.

 

Alpha, Beta, Theta ve Sigma dört Lewes temsilcisiydi. Garfiel problemi çözüldüğüne göre Subaru, Leweslerin Sığınağın özgürleştirilmesi karşısındaki duruşunun da düzeldiğini umuyordu, yine de teyit etmekte fayda vardı.

 

Ama en önemlisi, hala tam olarak doğru hissettirmeyen bazı şeylerin varlığıydı.

 

Subaru: “Garfiel, artık tamamıyla Sığınağın özgürleştirilmesi tarafındasın, değil mi?”

 

Garfiel: “Taraf meselesi diil Kaptan. Harika benliğim sana yenildi. O yüzden Sığınağı özgürleştirme yolunda önüne çıkmiycam. Ve değişen Sığınaktaki insanların acı çekmiyceğinden emin olcam… Benim duruşum bu.”

 

Subaru: “Doğru ya, senin duruşun bu.”

 

Garfiel: “Eh?”

 

Parmağını kaldıran Subaru Garfiel'in konuşmasını sonlandırmıştı.

 

Garfiel şaşırmış görünüyor, geri kalanlar ise merakla dinliyordu. Hiç kimse Garfiel’in garip bir şey söylediğini düşünmemişti. Fakat Subaru tedirgindi.

 

Subaru: “Buraya geldiğimizde ne özgürleşme yanlısı ne de karşıtıydın, ortadaydın… Yani düşüncelerin şimdi söylediklerinle çok benzerdi.”

 

Garfiel: “... Hangi tarafa yakın olduğumu söylersem bana karşı tetikte olursunuz diye düşünmüştüm.”

 

Subaru: “Ama sen bize karşı bir anda ve alenen tetikte olmaya başladın. Belki tökezledik veya bir pot kırdık ya da kaplanın kuyruğuna takıldık diyelim… Ama her halükarda o değişikliğin sebebi neydi?”

 

Tuhaftı.

 

Garfiel hiç değilse Emilia’nın yargılamayı aldığı ilk güne veya aşağı yukarı yargılamayı alma vaktine dek Subaru’nun grubuna arkadaşça yaklaşmıştı.

 

Yargılamada tökezleyişinin ardındansa düşmanlığını sergilemeye başlamıştı. Subaru’nun cadının miasma’sını yayışıyla birlikte Garfiel kendisini düşman ilan etmişti.

 

Ama Garfiel Subaru’dan miasma kokusunu almış olamazdı. Yani bunu başka biri fark etmiş ve Garfiel bu gerçeği öğrendikten sonra Subaru’ya düşman kesilmişti. Garfiel’e miasma bilgisini veren ve onu bu düşmanlığa iten kişi ise—

 

Subaru: “Sığınağın özgürleştirilmesinden yana olmayan Lewes-san beni gözlüyordu.”

 

Sessizleşen Lewes’i izleyen Subaru, önünde bağladığı ellerinden bir parmak kaldırdı.

 

Karşısındaki Lewes, Lewes Theta idi—yani Sığınağın özgürleştirilmesi taraftarı olmayan tek Lewes taklidi.

 

Alpha ve Beta özgürlük yanlısıydı, Sigma ise nötrdü. Theta gerçek Lewes Meyer'in geçmişini bildiği için Sığınağın özgürleştirilmesine tehlikeli gözüyle bakıyordu. Tahminlerine birkaç nokta daha ekleyen Subaru’ya kalırsa diğer Leweslerin Garfiel’in fikrini değiştirmiş olması pek ikna edici değildi.

 

Bu sırada Garfiel suratını büzerek başıyla onay verdi.

 

Garfiel: “Tam isabet, Kaptan. Ninem bana bi şey söylemişti...”

 

Lewes: “Yanlış anladın Su-bo. Gar-bo’ya ondan hiç bahsetmedim...”

 

Sesleri eşzamanlı çıksa da sözleri birbiriyle çelişmişti.

 

Subaru kaşlarını çatarken Garfiel ve Lewes’in bakışları birbirine çevrildi. Ve Garfiel ağzı kocaman açılırken bir parmağını sersemlemiş haldeki Lewes’e uzattı.

 

Garfiel: “N-ne halt diyosun? Bana o kızın Yargılamayı aldığı ilk gece söyledin ya. Kaptandan Cadı kokusu almıştın. O yarı cadı da aynıydı, belki cadının yardımcılarıdırlar demiştin… Ve o yüzden ben de…”

 

Lewes: “Bahsetmiş miydim...? Yo, Su-bo’nun etrafındaki miasma’yı fark etmiştim ve Emilia-sama'nın kökeni hakkında da bilgim var ama… bununla bir alakası yok. Ben Roz-bo’nun çerçevesine olabildiğince uymak için karar vermeye çalışıyordum ve...”

 

Subaru: “Dur! Orada dur bakalım! Lewes-san, bu konuyla bir alakan olmadığını söyledin.”

 

Lewes Garfiel'in iddialarını reddetmişti.

 

Garfiel ise kulaklarına inanamıyor gibiydi. Ama bu sözler Lewes’in ağzından çıktığına göre doğru olmalıydı.

 

Çünkü Sığınak halkı Sığınak sınırlarındayken yalan söylememe konusunda kontratla bağlıydı.

 

Subaru: “İnsanların yalan söylemediğini düşündüğü durumları bir kenara bırakırsak Lewes-san'ın bir şey yapmadığı konusundaki söylemi yalan olamaz.”

 

Garfiel: “Ama benim söylediklerim de doğru!”

 

Subaru: “Senden şüphelenmiyorum... Sana yalan söylendiğini biliyorum. Lewes-san, tüm Lewes-sanlar az önce söylediklerini onaylar mı?”

 

Lewes solgun bir suratla onay verdi.

 

Bu da demek oluyordu ki Alpha, Beta, Theta veya Sigma Garfiel'in tavır değiştirmesine yol açmamıştı.

 

Ama Garfiel de tavır değişikliğinin sebebinin Lewes olduğunu söylüyordu.

 

Subaru başını kaldırarak Garfiel'in suratına baktı.

 

Dişlerini birbirine çarpıp başını sallarken en ufak bir yalan belirtisi sergilemiyordu. Garfiel’in kişiliği yalan söylemeye müsait değildi.

 

Ve Sığınağın Bariyeri olma bahanesi ortadan kalkınca bu durum iyice bariz olmuştu.

 

Subaru: “Ram.”

 

Ram: “... Bir insanın şeklini değiştirmesini sağlayacak bir büyü yok. Roswaal-sama bile böyle bir şey yapamaz.”

 

Subaru: “O zaman ne olduğunu düşünüyorsun?”

 

Ram’ın verecek bir yanıtı yoktu.

 

O da bu çelişkiyi nasıl çözümleyeceğini bilemiyor olmalıydı. Ama Subaru bunun genel hatlarıyla Roswaal’ın bir tuzağı olduğuna ikna olmuş haldeydi. Ya da daha başka bir seçeneğin olamayacağına…

 

Subaru: “Emilia çıkana kadar beklemek isterdim ama...”

 

Emilia mezara gireli yalnızca on dakika olmuştu. Subaru, yargılamanın üstesinden gelip dışarı çıktığında onu açık kollarla karşılamak istiyordu. Onu tebrik etmek istiyordu.

 

Ama—

 

Subaru: “Önce Roswaal’ı sorguya çekelim. Son saatinde ne kötülükler yaptığını öğrenmemiz lazım.”

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

—Emilia bir rüyanın içerisinde uyanmaya uyanış denip denilemeyeceğinden emin değildi.

 

Daha bir dakika önce taş odanın içerisindeyken Yargılama odasından ayrılmış ve kendisini tanıdık bir ormanın içerisinde bulmuştu.

 

Uzun ağaçlarla dolu bir çevredeydi, teninde soğuk bir rüzgar dolanıyor ve ayaklarının altında ılık toprak uzanıyordu.

 

Bu anılar, hatıralar...

 

Yargılaması esnasında görmesi gereken beyaz, karlı orman manzarası…

 

Ama henüz başlamamıştı.

 

Kar yağmıyordu, Emilia’nın bilincini karşılayan şey yeşillikti.

 

Ve orada,

 

???: “Hey. Son günlerde gerçekten katılımcımız bol.”

 

Nerede olduğunu teyit etmeye çalışarak nefesini tutan Emilia bir ses işitmişti.

 

Emilia'nın bu hayal dünyasındaki ziyareti şekillenmişti. Şu ana dek var olmayan bir hatıranın manzarasında, bir ağaç gölgesinin altında, her şey tamamen doğalmışçasına duran biri bulunuyordu.

 

Baştan ayağa siyah kıyafetlere bürünmüş bu kişi saçı ve teni kar beyazlığı taşıyan bir kadındı. Yalnızca iki ton barındıran ama onlarla yücelen güzel cadı.

 

Yargılamanın sunucusu, geçmişlerin sergilendiği mezarın lordu—Açgözlülük Cadısı Echidna.

 

Ağaç gövdesinden destek alan cadının kalkık kafası Emilia’ya dönüktü.

 

Emilia ise doğruca kendisine dikilmiş gözlere karşılık vererek nefesini tutmuş haldeydi.

 

Echidna: “Gerçekten pek bol. Sıcak bir karşılamayı hak eden ikili—ve davetsiz gelen, hak etmeyen kişi.”

 

Emilia: “...”

 

Echidna: “Tüm o iğrençlik gösterisinden sonra utanmazca geri dönebilmen harika. Ben bile pes etmekteki başarısızlığın ve arsızlığından sonra şok olmadan edemedim.”

 

Cadı Emilia’yı küçümseme ve kin dolu sözleriyle yaralayarak izliyordu.

 

Daima nazik bakışlar sunan o kara gözlerin şu anki donuk, kara gözlerle hiç alakası yoktu. Emilia şu ana dek gördüğü düşmanlıklar sayesinde bunu ayırt edebiliyordu.

 

Lakin bu, bildiklerinden tamamen farklı boyutta bir kindi.

 

Bugüne dek ‘gümüş saçlı yarı-elf’ olarak kendisine yönelen kesici kinin sebebi, mantığı noksandı.

 

Ama cadının kini öyle değildi.

 

Bu gümüş saçlı yarı-elfe değil, Emilia’ya odaklı bir düşmanlıktı.

 

Echidna: “Aksilikler yaşadın, bas bas bağırdın ama umursamadığın bir adamın seni kucaklamasını sağladın, seni kaltak. Dünyamın kutsallığını bozan pislik. O seni defalarca bağışlayıp dururken senin utanmazlığın ve kendini beğenmişliğin, namussuzluğun... —Bu konuda düşünüyorsun, cadı-çocuk?”

 

Bu kötü sözler son zamanlarda Emilia’nın kalbine kazınmıştı.

 

Aslında bu düşmanlığa direnemeyip Yargılamadan vazgeçmiş değildi. Ama bu kelimeler kalbini aşındırmaya ve geçmişine direnme kapasitesini elinden almaya başlamıştı.

 

Cadı Emilia’nın Yargılamayı almasını veya üstesinden gelmesini istemiyordu.

 

Cadının Emilia’nın Yargılamanın üstesinden gelişi konusunda en ufak bir beklentisi dahi yoktu.

 

<Hiç kimse bizden bir şey beklemiyor. Onlara yanıldıklarını göstermekten daha keyifli bir şey olabilir mi?>

 

Subaru sahiden de haklıydı.

 

Ve Emilia da bu yüzden kolunu kaldırarak parmağını göğe doğrulttu.

 

Bu hareket, Natsuki Subaru’nun korkusuzluğunu ve cesaretini ilan ederken yaptığı hareketti.

 

Emilia: “Benim adım yalnızca Emilia. Elior Ormanında doğan Buzul Cadısı.”

 

Emilia cadının gözünü korkuttuğunu fark etmişti.

 

Ve bu tatminle göğe kaldırdığı parmağını cadıya çevirdi.

 

Emilia: “Yoldaş bir cadının kini benim boynumu bükemez. Sonuçta ben baş belası bir kadınım.”

 

#Öncelikle eski ingiliz çevirmen 'cadının kızı/çocuğu' gibi bir tabir kullanmıştı, bu ise 'cadı-çocuk' tabirini kullanmış. Sanırım ne söylenmek istediğini orijinal dilinden pek çözememişler, ileride ne söylemek istendiğini anlarız diye düşünüyorum.
Bu bölümde sorgulanacak iki ana noktamız var. 
1. Garfiel'in Subaru'ya düşman kesilmesinin sebebi bir 'Lewes' . Ama bizim Lewes taklidimiz 4 taklidin de böyle bir şey yapmadığını söylüyor ve bu konuda yalan söylemeleri mümkün değil. Yani ya yaptıklarından haberleri yokken böyle bir şey yaşandı( her nasılsa) ya da bu işin altında başka bir bit yeniği var. Roswaal sorgusu bu konuda bir fikir verir diye ümit ediyorum.
2. Cadı Emilia'ya neden böylesine düşman ve sarf ettiği o sözlerin, iddiaların altında ne yatıyor? 
Zaten tonlarca soru biriktirdiğimiz serimizde yepyeni merak uyandırıcı şeyler geldi. O zaman her zamanki gibi yepyeni sorular ve cevaplar için okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr