Cilt 4 Bölüm 117 [ Aşk Mektupları ] (2/3)

avatar
3659 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 117 [ Aşk Mektupları ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Subaru, ‘Benim aklım çoktan o konuya takıldı’ diye düşünse de Emilia’nın teklifine hızlıca bir baş sallayışla onay verdi.

 

Bu öpücük Subaru için ilkti, Emilia için öyle olduğu da kesindi. Hisleri açığa çıkmıştı ve çözülmesi gereken dağlar kadar şey vardı. Ve Subaru’nun bir de kaçınılmaz Rem konusuna değinerek bahanelerini bir araya getirmesi gerekliydi.  

 

Her halükârda,

 

Subaru: “Oh. Geçmişi düşünüyorsun, herhalde pek sakinsin Emilia-tan.”

 

Emilia: “Sakin miyim? Emin değilim. Blöf yapıyor olabilirim.”

 

Subaru: “Ama blöf yapabiliyorsan kafan yerinde demektir. Bu işin üstesinden geleceksin. Bahse girebilirim.”

 

Subaru tüm dişlerini göstererek başparmağını kaldırırken Emilia gizemli bir şekilde başını kaldırdı.

 

Emilia: “Neyin üzerine?”

 

Subaru: “Bir randevuya çıkmamız üzerine.”

 

Emilia: “Peki sen kazanırsan ne olacak, ben kazanırsam ne olacak?”

 

Subaru: “Ben kazanırsam seninle randevuya çıkabilirim, eğer sen kazanırsan da benimle randevuya çıkabilirsin.”

 

Emilia ağzından küçük bir kahkaha kaçırdı ve ikili kısa bir süreliğine karşılıklı gülümsedi.

 

Sahiden de Emilia stresli veya tedirgin görünmüyordu.

 

Emilia: “Yargılamayı aşacağıma bahse girerim.”

 

Subaru: “Tamamdır, ben de yargılamayı aşacağına bahse girerim.”

 

Emilia: “Peki ya ikimiz de kazanırsak ne olacak?”

 

Subaru: “İki randevu.”

 

Emilia: “Uh-huh.”

 

Emilia her zamanki gibi Subaru’nun flört çabalarını rahatlıkla bir kenara atmıştı.

 

Ardından ileri doğru süzülmeye başladı. Yıldız ışıklarının altında ışıldayan gümüş saçları rüzgarda dans etmekteydi. Subaru ise onun uzaklaşışını izleyerek elini kaldırmıştı.

 

Subaru: “Dikkatli ol. Arabalara ve erkeklere göz kulak ol.”

 

Emilia: “Şapşallığı bırak.”

 

Emilia'nın bedeni buruk bir gülümseme eşliğinde mezarın derinliklerinde kaybolmuştu.

 

Işıksız koridorun onu karanlığına alışıyla silueti Subaru’nun görüşünden çıkmıştı.

 

Artık Subaru’nun Emilia için yapabileceği bir şey yoktu.

 

Bundan böyle hepsi onun üstesinden gelmesi gereken problemlerdi.

 

Garfiel: “Bu kadar endişeli görünmeyi bırak Kaptan. Seni daha az erkeksi gösteriyo.”

 

Subaru: “Dostum, seni bir ortaokul öğrencisi olarak düşününce söylediğin bu şeyleri kabullenebildiğimi fark ettim. Bir zamanlar ben de senin gibiydim.”

 

Garfiel huzursuz haldeki Subaru’nun yanına gelip onu azarlamış, Subaru ise omuz silkmişti. Bu sırada Garfiel bir şey anımsamışçasına yumruğunu avcuna geçirdi.

 

Garfiel: “Oh doğru ya, Kaptan. Biz dövüşürken beni uçurdun ya, o neyin nesiydi?”

 

Subaru: “Görünmez Takdiri mi diyorsun?”

 

Garfiel: “Gör... ne?”

 

Subaru: “Görünmez Takdir. TANRILARIN DUYUMSANAMAZ İRADESİ. Havalı değil mi?”

 

Garfiel: “Çılgınca havalı cidden.”

 

Garfiel kendine bir yoldaş bulmuştu.

 

Görünmez Elin tınısı kötüydü, Subaru Görünmez Takdirin daha uygun olacağını umuyordu. Her halükârda Garfiel’in bu konuda soracağı tek şeyin tekniğin ismi olacağı şüpheliydi.

 

Garfiel: “Büyü... diildi. Sadece bi histi ama öyleymiş gibi gelmedi.”

 

Subaru: “Dürüst olmak gerekirse onu tanımlama konusunda benim de bir fikrim yok. Ama doğaüstü olduğu kesin. Ne kadar denersen dene kopyalayamazsın.”

 

Garfiel: “Denemiycem bile. Göremeyen birine saldırmak tavuk işi.”

 

Subaru: “Ta-tavukmuş, serseriye bak...!”

 

Görünmez Takdirin harikalığı hakkında hemfikir olmak isterken şok edici bir şekilde küçümsenmişti.

 

Garfiel hiçbir şekilde özür diler gibi görünmeden “Pardon, benim hatam” dese de işi daha fazla üstelemedi. Muhtemelen hissetmişti. O doğaüstü şeyi kurcalamanın kimseye hayrı olmayacaktı.

 

Subaru: “... Cidden ne karma ama...”

 

Görünmez Takdir—şüphesiz ki—Petelgeuse’in Görünmez Eliydi. Bir kuvvet farkı olsa ve Subaru yalnızca tek bir el üretebilse de hissiyatı tam olarak aynıydı.

 

Peki neden o mide bulandırıcı delinin gücü Subaru’nun içerisinde belirmişti? Belki de bunun Echidna’nın bahsettiği Cadı Faktörüyle bir alakası olmalıydı.

 

Cadı Faktörü. Bu kelimeler kulağa hiç hoş gelmiyordu ve zamanında Petelgeuse de bu tabiri kullanmıştı. Ayrıca bu Subaru’nun Görünmez Eli ilk kullanışı değildi. Bir önceki döngüsünde de kaplan formundaki Garfiel’den kaçınmak için bilinçsizce kullanmıştı.

 

Yani cadı faktörü Subaru’nun içerisinde yavaş yavaş kök salmaktaydı.

 

Subaru artık Shamac kullanamayacağını biliyordu. Geçidini hor kullanarak işlerliğini yok etmişti. Büyü dünyasıyla olan bağlantısı artık algı sınırlarında değildi.

 

Büyü güçlerini yitirmiş, onun yerine doğaüstü bir güç kazanmıştı.

 

Subaru: “Elimde hiçbir koz olmamasından iyidir. Onu kullanınca bir tekniğim oluyor gibi ama pek de fark yaratıyor sayılmaz…”

 

Ne olursa olsun Subaru’nun mücadelelerdeki seçenekleri çok kısıtlıydı.

 

Küçük kurnaz beynini zorladıkça zorluyor, felaketlerden kaçınırken başkalarının yardımına bel bağlıyordu.

 

Yüzleşmesi gereken duvarlar her zamanki kadar yüksekti.

 

Garfiel: “Oh, aklıma bişi geldi Kaptan.”

 

Subaru: “Ne oldu? Bu arada bu Kaptan işi beni cidden geriyor.”

 

Garfiel: “Alışırsın. Her neyse, özür dilemem gereken bi konu var.”

 

O isim değişikliğini kabullenmemiş olsa da Garfiel aynı şekilde devam ediyordu. Aynı şey Emilia için de geçerliydi ama Subaru konuşmaların akışına buruk bir gülümseme eşliğinde ayak uydurmak zorundaydı.

 

Garfiel’e devam et anlamında omuz silkerken Garfiel’in parmakları yara izinin üzerinde geziniyordu.

 

Garfiel: “Harika benliğim mezara gitti. Ve harika benliğim yargılama odasına da girdi.”

 

Subaru: “Uh-huh.”

 

Garfiel: “Ve onları gördüm. —Evet, erhm. Onları.”

 

Subaru'nun kaşları bir anlığına çatılmıştı—ancak Garfiel’in ne söylemek istediğini anlar anlamaz gözleri irileşti.

 

Şok olan Subaru'nun kulakları kıpkırmızı kesilmeye başlamıştı.

 

Onları görmüştü, onları görmüştü, görmüştü, görmüştü, görmüştü!!

 

Garfiel: “K-kötü bişi yapmaya çalışmıyodum. Ama bi şekilde oldu...”

 

Subaru: “K-konuşmayı kes! Hemen bunları unut! Seni, lanet olsun… Unutmuşum! Yani… Yani senin mezara gireceğini düşünemedim ki! Ve sonra da… augh, s*ktir!”

 

Kafasını sıkan ve sallayan Subaru’nun yüzü giderek daha da ısınıyordu.

 

Garfiel ise iğrençleşen bu durumu acımayla izliyordu. Belki de bu, yumruk dövüşü sırasında olanlardan bile daha mide bulandırıcıydı.

 

Subaru: “Unut onları! Tek isteğim bu! Tamamdır, konuşma sona erdi! Bitti!”

 

Garfiel: “Peki, öyle olsun... Ama onları görünce ne düşündüm biliyo musun, sen tamamıyla inanılmaz bi moronsun… ama yine de ölmediğine sevindim.”

 

Subaru: “Konuşma sona erdi demiştim, beyinsiz bir velet falan mısın sen!? Dur bir dakika! Sen bir veletsin tabii!”

 

Garfiel kendisine velet denmiş olmasına rağmen Subaru’nun zayıf noktasını bularak üstün taraf olmayı başarmıştı. Ve Subaru’nun mutsuzluk çığlıklarına kahkahalar ata ata mezarın merdivenlerinden inmeye koyuldu.

 

Garfiel’in ardından açıklığa, diğerlerinin yanına ilerlemeye başlayan Subaru ise bir yandan Emilia’nın iyiliğini istemeye, bir yandan da o ‘tezahüratları’ fark etmemesi için dua etmeye başlamıştı.

 

O şey ulaşması gerekenden başkasına ulaştığı takdirde işi biterdi.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Emilia: “İşte geldim...”

 

Taş koridordan çıkan Emilia yargılamanın yapıldığı odaya ulaşmıştı.

 

Soğuk, rutubetli havada hafiften ışıldayan duvarların rehberliğinde ilerliyordu, bakışları odanın arkasındaki kapıya çevrilmişti. O kapalı kapı yargılamanın temizlenişiyle açıklanacak olmalıydı. Garfiel gruba döndüğünde kapı açılmamıştı. Bu da demek oluyordu ki Emilia—

 

Emilia: “İçeri girmek için elimden geleni yapmalıyım.”

 

Kapının derinliklerinde ne olabileceğini bilmiyordu.

 

Ama yargılama bununla sınırlı değildi, Cadı ona devamı olacağını söylemişti.

 

Cadının yargılamalar hakkında söylediklerini düşünürken göğsüne bir acı saplandı. Bu, beyaz cadının kendisini karşılama şeklinden kaynaklıydı—

 

Emilia: “Ha?”

 

Anlık düşüncelere kapılan Emilia’nın bakışları odada dolanırken tuhaf bir şeye takılmıştı.

 

Dizlerine sarılıp geceyi beklediği vakitlerde koridorun yarısında kaldığı için odanın bu noktasına hiç ulaşmamıştı. Yani son iki gün içerisinde bu alana ilk gelişiydi.

 

Ve yalnızca iki gün geçmesine rağmen burada bir şeyler değişmişti.

 

O şeyin varlığı üzerine düşünen Emilia en sonunda tuhaflığın sebebini fark etti.

 

Emilia: “Bu...”

 

Parmak uçlarını duvarın üzerinde gezdirerek mırıldandı.

 

Menekşe gözleri karanlığa alışmaya başlamıştı. Artık değişikliği net bir şekilde yakalayabiliyorlardı.

 

Emilia: “Seni aptal, Subaru.”

 

Emilia kendisini güleç bir sesle bu sözleri sarf ederken bulmuştu.

 

Çünkü öyle yapmalıydı. Bu manzaraya bakıp da benzer şeyleri söylememek imkansızdı.

 

Emilia: “Tam bir aptalsın.”

 

Sözlerinin aksine ifadesine bir şefkat işliydi. Duvarın dokunduğu kısmında, yukarısında, hatta duvarın tüm yüzündeki değişiklik, baştan aşağı şu şekildeydi:

—Karalamalar. Resimler, harfler, duvara iri ve eğri büğrü şekilde yontulmuş şeyler…

 

Mesela Puck’ı anlatan sevimli bir kedi çizimi. Ve yine etrafı yazılarla çevrili pek çok Puck görüntüsü…

 

 

Bir çocuğun elinden çıkmış gibi görünen bu karmaşık oymaların Emilia için yapıldığına en ufak bir şüphe yoktu.

 

<Başarabilirsin, yapabileceğini biliyorum!> <Ben ve Puck seni destekliyoruz, her şey güzel olacak> <Hoşlandığım bu kız bir harika! Kendine güven!> <Hepsi bitince randevuya çıkalım!> <Yürü be Emilia!> <Hiç kimse bizden bir şey beklemiyor. Onlara yanıldıklarını göstermekten daha keyifli bir şey olabilir mi?> <Seni seviyorum! Ve sana inanıyorum!>

 

Emilia: “Aptal... aptal, aptal, aptal… Kuş beyinli Subaru.”

 

Yargılamaya meydan okumak zorundaydı, kendisini acılı ve nahoş bir şeyle yüzleşmeye hazırlıyordu ve işte şimdi, burada onu desteklemeye çalışan adam yüzünden ağlıyordu.

 

Anlıyordu.

 

Artık anlıyordu.

 

Emilia buraya en son iki gün önce gelmişti. Yani Subaru’nun bu karalama ve yazıları yazması için tek bir fırsatı olabilirdi.

 

İşte o fırsat Subaru’nun Emilia’nın yanından ayrıldığı andı. Ne yaptığını inatla söylemediği o önemli an…

 

Emilia: “—Mm. Haklısın. İşte başlıyorum, Subaru.”

 

Parmaklarını kelimelerin üzerinde sevgiyle gezdiren Emilia, orada kazılı sözlere karşılık verdi.

 

Ve ansızın derin bir uykuya dalıyormuş, kelimeler bulanıklaşıyormuş hissine kapıldı.

 

Yargılama başlıyordu.

 

Korkunç geçmişi geliyordu.

 

—Ama Emilia’nın dudakları gülümsemeyi sürdürüyordu.

 

#Sonunda Subaru'nun Emilia'yı bırakıp ortadan kaybolduğu zaman ne yaptığını öğrendik :) 
Valla bölümün ortalarında bu Garfiel ne diyor, Subaru niye delirdi, ben mi bir şey kaçırdım diye düşünüyordum ama sonlara gelip de ne olduğunu anlayınca bayağı güldüm 
Subaru-Emilia fanları için yine güzel bir bölümdü. Ve Emilia'nın yargılamasına da bir adım daha yaklaşmış bulunuyoruz. Heyecanlı bir şekilde devam edeceğim, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr