134. Bölüm : ***

avatar
1388 49

My Vampire System - 134. Bölüm : ***


Çevirmen : Clumsy



Quinn'in Kan Tokadıyla Gölge Kontrolünü birleştirdiği yeni saldırısı Dalkinin bedenine ulaşmış ve aynı saniyede normal bir Kan Tokadı gibi dağılarak gözden kaybolmuştu.

 

[47/65 HP]

 

[35/100 MH]

 

Gölge ve kan yeteneklerini birleştirmek, Quinn’in daha güçlü bir kombinasyon yeteneği yaratmasını sağlamıştı. Gölgesini Kan Tokadına bağlaması sayesinde tokadın gücüne kendi gücünü de katabilmişti. Böylece gölgesi saldırının esnek olmasına, özgürce hareket edebilmesine imkan tanımıştı.

 

Saldırıya eklenen ekstra kuvvet ve momentumla birlikte de gücü artarken menzili Kan Tokadının doğal sınırı olan beş metrenin ötesine geçebilmişti.

 

Quinn’in henüz çözüm bulamadığı iki problem daha vardı. Kan Tokadını tutan gölge darbe alır veya Quinn yeterince hızlı davranamazsa Kan Tokadı gölgenin ellerinden kopup gidebiliyordu. Diğer problemse saldırının hedefine ulaştıktan sonra yitip gitmesi, yani tek seferlik olmasıydı. Elbette ki saldırıları için gölgeyi kullanmak MH puanı da harcatıyordu ama bu konuda yapılabilecek hiçbir şey yoktu.

 

Dalkinin belinden kanlar akmaya devam ediyor ve yere dökülüyordu fakat sırtındaki sivri çıkıntı giderek daha hızlı titreşiyor, daha fazla ışıldıyordu.

 

Dalkinin yaralandığını ve kanının aktığını gören Quinn, heyecana kapılarak bir kez daha hücuma geçti.

 

Dalki ise, "Hadi, bana yine saldırsana!" diye bağırdı.

 

Ve Quinn tam da Dalkinin söylediği şeyi yaptı ama bu defa gölgesini kavramadan önce havaya bir Kan Tokadı yolladı. Sonra da Dalkinin tepesinden aşağıya doğru savurdu.

 

Saldırı öngördüğünden hızlı gerçekleşince Dalkinin tek yapabildiği yukarıdan gelen saldırıyı engellemek için kollarını tam zamanında kaldırabilmek oldu.

 

Saldırı başarıyla sonuçlandı ve Dalkinin yere yığılmasına sebep oldu. Önkollarından yeşil kanlar damlıyordu ama Dalki, yaralarını görmezden gelip bir kez daha ayaklandı ve hücuma geçti.

 

'Bu Dalki aptal falan mı?' diye düşündü Layla. 'Sürekli zeki olduklarını duyuyordum. Bazıları bizden de zekiyken bu neden koşup duruyor ki?'

 

Bu noktada Quinn bile endişelenmeye başlamıştı. Saldırılarının işe yaradığı bariz olmasına rağmen Dalki bir tuhaf davranıyordu. Ama şu an için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Bu yüzden bir kez daha gölge tırpanıyla saldırıya geçti, fakat Dalki bu defa sıçrayıp darbeden kaçınmayı başardı.

 

"Daha da mı hızlandı bu?!" dedi Quinn.

 

"Unuttun herhalde." dedi Dalkiyse. "Sana ne kadar zarar görürsem o kadar güçleneceğimi söylemiştim zaten." Sonra da yumruğunu kafasının üzerine kaldırdı ve Quinn’in suratına doğru savurdu.

               

Quinn’in bu yumruk saldırısını engellemek için gölgesini kımıldatmaktan başka şansı yoktu ancak Dalki o saniyede kendisini gölgesiyle savunamayacağı kadar büyük bir hızla beline tekme attı. Saldırının hedefe ulaşışıyla da Quinn, kaburgaları bir kez daha kırılarak kenara fırladı.

 

[3/65 HP]

 

[Kan Bankası otomatik olarak kullanıldı]

 

[53/65 HP]

 

Quinn’in bedeni daha havadayken iyileşmeye başladı ve kemikleri yerine oturdu. Ardından iki elini de kumların içerisine sokarak kendisini yavaşlatmaya çalıştı ve en nihayetinde de duraksadı.

 

"Bu dövüşü kazanamam." dedi Quinn. "Her şeyimi kullansam bile benim için fazla güçlü."

 

"Kendine gel Quinn!" diye bağırdı kafasının içerisindeki sistem. "Vampir olalı yalnızca birkaç hafta oldu ve daha şimdiden böyle bir düşmanı alt edebileceğini sandın. Zamanla gelişeceksin ama şu anda önemli olan tek şey hayatta kalman."

 

Peki nasıl hayatta kalacaktı ki? Kan Bankasını tüketmişti ve şu an için aklına gelen tek yanıt daha çok kana ihtiyacı olduğuydu. Başka insanların da olduğu bir yere gidip Kan Bankasını doldurursa bir ihtimal o şey ölünceye dek kan saldırılarını sürdürebilirdi.

 

Çizmelerindeki bekleme süresi sona eren Quinn bir kez daha Rüzgar Yürüyüşü yeteneğini kullanabilir hale gelmişti. Böylece üzerine gelen Dalkiye doğru koşmaya başladı. Bu sırada Dalkinin savaşmaktan keyif alırmış gibi sırıtışını da diğerlerinin yüzlerindeki dehşeti de görebiliyordu.

 

"Bunu yapabilirim! Bunu yapmak zorundayım!" diye bağırdı.

 

İleri doğru koşuyor, yönünü hiç değiştirmeden dümdüz ilerliyordu ve tam da Dalki saldırmaya hazırlanırken—

 

"Anlık Adım!"

 

Yeteneğini kullanan Quinn, darbeden kaçınıp Dalkiyi ardında bırakmayı başardı. Sonra da dümdüz ilerleyerek diğerlerine yöneldi.

 

Dalkiyle Quinn mücadele ederken Layla da etraflarından dolaşarak diğer üçlüye katılmıştı. Hepsi de suratlarında bir huşuyla sessizce olup bitenleri izliyordu.

 

'Ne yapıyor bu?!' diye düşündü Layla. 'Kaçmamız mı gerekiyor, o yüzden mi bize doğru geliyor?'

 

O sırada Quinn, "Bana kan lazım!" diye bağırdı. "Bu şekilde Dalkiyle dövüşemem, daha çok kana ihtiyacım var!"

 

Layla tek bir soru bile sormadan anında avcunda ikinci bir kesik açarken Erin de yeni bir buz kasesi şekillendirdi. Neler olduğunu bilemese de Layla’nın geçen seferki eylemi Quinn’i daha güçlü hale getirmişti ve şu anda hayatta kalmak için tek şansları Quinn’di.

 

Ancak kafalarını kaldırdıkları saniyede hepsinin de suratı asıldı, çünkü Dalki çoktan Quinn’in hemen arkasına geçmişti. Kuvvetinin yanı sıra hızı da artmıştı. Dalki her yönüyle gelişmişti.

 

Quinn’se tüm bunları fark etmekte geç kalmıştı, Dalki saldırısının ortasındaydı. Quinn Dalkinin mücadelenin ortasında bu denli gelişeceğine hiç ihtimal vermemiş olsa da anlaşılan az önce söyledikleri doğruydu.

 

Böylece Dalkinin yumruğu ileri atıldı, dosdoğru ete ve kemiğe nüfuz ederek karşısındaki bedenin bir ucundan girip diğer ucundan çıktı.

 

İşte Quinn o saniyede nihayet Dalkinin hemen arkasında olduğunu fark edebildi. Layla’nın topladığı kanı almaya öylesine odaklıydı ki ardında olup bitenlerin farkına varamamıştı.

 

Bir bedeni delip geçen yumruktan aşağı kırmızı kanların damladığı görülüyordu. Ancak nüfuz edilen o beden Quinn’e ait değildi. Yumruğu karşılayan kişi Peter’dı.

 

Peter güçsüz bir şekilde, ağzını tıkayan kanları tükürerek, "Quinn…" dedi. "Lütfen… bağışla... beni." Ve bedeni yere devrilip yumuşak kumlara çarparken kanları çölü kırmızıya boyamaya devam etti.

 

Evet, Quinn’in yardıma en çok ihtiyaç duyduğu anda öne çıkıp yanında durma cesaretini yalnızca Peter sergileyebilmişti. Ancak yaptığı şeyin bedeli korkunç olmuştu…  

 

#134. Bölüm : Bir Fedakarlık

#Valla bu bölüme ne desem, nasıl bir yorum yapsam bilemedim. Peter’ın çektiği çileleri gördükten ve hikayesini okuduktan sonra biraz üzülmüştüm, şu son yaptığı fedakarlığı gördükten sonraysa hiç değilse ben Peter’ı affettim arkadaşlar, kusura bakmayın. Peki bu bir son mu? Peter öylece ölüp gidecek mi? Quinn’in elinde bir koz kalmamışken ve Peter’ın karnında koca bir delik varken Dalkiyle nasıl mücadele edecekler? Tüm bu soruların cevapları için okumaya devam!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr