133. Bölüm : Gölge ve Kan

avatar
1323 54

My Vampire System - 133. Bölüm : Gölge ve Kan


Çevirmen : Clumsy


Kasedeki kanı içen Quinn, kendisini bambaşka biri gibi hissediyordu. Kan Bankası dolmuş, tüm bedeni bütünüyle iyileşmişti. Ama her şeyden önemlisi güneşin nihayet ufukta kayboluşuyla gece çökmüştü.

 

Bu sırada Sil, "Daha fazla dayanamayacağım, çok yoruldum." diye sızlandı. Dalkiyle verdiği mücadele ona çok ağır gelmişti. Raten gibi savaşmaya takıntılı biri de olmadığı için pes ederek kontrolü bir kez daha Vorden’a bıraktı.

 

Vorden üçlü grubun en güçsüzüydü ve aynı zamanda tek bir zihin ve tek bir güç kullanabiliyordu. Dolayısıyla Sil’le yer değiştirdiği saniyede Dalkinin üzerindeki baskı muazzam bir şekilde zayıfladı.

 

Dalki bir anda bir ayağını diğerinin önüne atabilir hale geldi; şu anda hissettiği baskının miktarı eskisine kıyasla bir hiçti.

 

'Bunu özel biri sanmıştım ama görünen o ki tek yapabildiği beni birazcık oyalamakmış!' diye düşündü.

 

Quinn bu olanları görüyor ve başının dertte olduğunu biliyordu. 2 çeviklik puanıyla 18’e ulaşmış, çizmelerinin de desteğiyle bu sayı 22’yi bulmuştu. Dalkinin Vorden’a yönelişini izlerkense boştaki puanla ne yapacağına bir an önce karar vermesi gerektiğini hissetti.

 

Ve hiç tereddüt etmeksizin o puanı da çevikliğe verişiyle toplam 23’e ulaştı. Sonra da tüm hızının yanı sıra çizmelerindeki Rüzgar Yürüyüşü yeteneğini de kullanarak Dalkiye doğru hücuma geçti.

 

Zaten Vorden’ın başı belada olmasa bile o puanı çevikliğe verirdi. Dalkinin gücü denk olamayacağı kadar yüksekti ama hızlı olmasına rağmen o konuda Quinn’den iyi değildi, yani Quinn bu yolla ona ayak uydurabilirdi.

 

Ekstra istatistik puanları ve çizmelerini aktive edişiyle Dalkinin saldırılarından ucu ucuna da olsa kaçınabilirdi.

 

İnanılmaz bir hızla ilerleyen Quinn, yalnızca birkaç saniye içerisinde bulunduğu binayla diğerleri arasındaki mesafeyi kapatmayı başardı. Ve menzile girdiği anda yeni bir Kan Tokadı yolladı. Saldırısı kumları parçalayarak dosdoğru hedefine ilerledi.

 

Ancak Dalki son saniyede kafasını geri çekti ve saldırı burnunu teğet geçti.

 

Ardından kafasını çevirip Quinn’e baktı ve oğlanın mükemmel durumda olduğunu gördü.

 

"Ama bu nasıl mümkün olabilir ki? Şimdiye ölümün eşiğinde olacağından emindim." dedi Dalki.

 

Aynı saniyede Vorden olduğu yere yığılıp kaldı. Tüm enerjisini ve MH puanlarını tüketmişti. "Artık her şey sana bağlı, Quinn." dedi. "İyi şanslar."

 

Dalki hücuma geçti ve Quinn tüm bedenine kan ve adrenalinin hücum ettiğini hissetti. Bu şekilde mutlak bir konsantrasyonla Dalkinin saldırısını bekledi.

 

Saldırı kafasına doğru gelirken eğildi ve yeni bir Kan Püskürtmeyle yumruk atarak yakında olmanın avantajını değerlendirdi. Bu sayede Dalkiyi kendisinden birkaç adım uzaklaştırmayı başardı.

 

[60/65 HP]

 

Mücadele bu şekilde devam ederken Quinn Dalkinin saldırılarından kaçınıyor ve yakınlaştıkları her seferde onu uzaklaştırmak için kan güçlerini kullanıyordu.

 

Sağlığı düzenli şekilde, usul usul azalıyordu.

 

[48/65 HP]

 

"Ne yapıyor o?" diye sordu Erin. "Saldırıları çok güçsüz, o şeye hiç zarar vermiyor, neden o önceki saldırısını kullanmıyor ki?"

 

"Bence bir şeyler için oyalanıyor." yanıtını veren Vorden da artık diğerleriyle birlikte yerde oturuyordu. "Ama ne için olduğu hakkında hiçbir fikrim yok."

 

Quinn’in kesinlikle Dalkiden bir darbe almaması gerekiyordu. Saldırılarının delice güçlü olmasının yanı sıra en ufak bir darbede çizmelerinin gücü devre dışı kalır ve bu da onu epeyce yavaşlatırdı.

 

Ama bir süre kaçındıktan sonra çizmeleri sürenin doluşuyla ister istemez etkisiz hale geldi. Derken yeni bir pençe saldırısı yaklaştı ve darbe yiyecekmiş gibi görününce de Anlık Adım kullanıp Dalkinin hemen arkasında belirmekten başka şansı kalmadı.

 

Quinn, 'Lanet olsun, tek bir Anlık Adım hakkım kaldı, daha fazlası beni tüketir.' diye düşündü.

 

Fakat Dalkinin canı da bir o kadar sıkkındı.

 

"Seni küçük Keenan, paramparça olacaksın." deyip iki yumruğunu da kaldırdığı gibi yere çarptı, bir krater yaratarak yerden molozların çıkmasına sebep oldu.

 

Ama bu herhangi birine zarar verme amaçlı bir saldırıya benzemiyordu. Kalkan molozlar öylece yükselip hızla yere dönmüştü. Yalnızca öfke ve hüsranını bir nebze azaltma yoluydu. Tabii aynı zamanda bir etkisi daha olmuş, kudretini bir kez daha sergilemişti.

 

Bu sırada Quinn, Dalkiden birkaç adım uzaklaşarak hızlıca durum ekranını açtı.

 

[MH: 40/100]

 

Quinn’in beklediği şey de buydu, yeniden gölge gücünü kullanabilmek için MH puanlarının geri dönmesi gerekiyordu. Artık gece çöktüğü için Gölge Boşluğu kullanmasına gerek yoktu. Maalesef o yetenek aktifken MH puanları geri dönmüyordu.

 

Quinn başından beri kaçınmak için elinden gelen her şeyi yapıyor, tüm enerjisini Dalkinin saldırılarını atlatmaya odaklıyor, doğru anı bekliyordu. Ve nihayet gölge güçlerini yeniden kullanabilecek hale gelmişti.

 

Dürüst olmak gerekirse MH puanları dolsun diye biraz daha oyalanmak istiyor ama mütemadiyen kaçınmak işleri fazla riskli hale getiriyordu.

 

Kafasını kaldıran Dalki, Quinn’in üzerine gelmeye başladığını görerek şaşırdı.

 

Ve "Demek nihayet saldırmaya karar verdin, peki!" diye bağırdı.

 

Quinn parmaklarını birleştirmiş halde elini uzatarak tek bir kırmızı aura hattı gönderdi. O hat ilerleme fırsatı bulamadansa Quinn’in ayaklarının altındaki gölge harekete geçti.

 

İlerleyen gölge, kan aurasını olduğu yerde kavradı ve gölgenin diğer ucu Quinn’in eline asılıp kaldı.

 

Tüm bu yaşananlar izleyicilerin gözüne Quinn elinde kocaman, kırmızı siyah bir tırpan tutuyormuş gibi yansıyordu. Karanlık gölgeler Quinn’in eline ulaşırken kıvrımlı kan aurası, gölgelerin sımsıkı tuttuğu keskin bir bıçak gibi hareket ediyordu.

 

İki rakibin arasında hala hatırı sayılır bir mesafe vardı fakat Quinn, buna rağmen gölge tırpanını savurdu.

 

Bunu gören Dalkiyse korkmadı, aksine tırpanın kendisine ulaşamayacağını düşündüğü için birazcık kafası karıştı. Fakat ileri doğru savrulan tırpan gözlerinin önünde büyümeye başladı.

 

Quinn’in kendi tarafını da savuruşuyla gölgeler genişledi ve kırmızı aura kısmı Dalkiye hemen yanından ulaşmayı başardı. Bu darbeyi yiyen Dalki birkaç adım geri itildi, aynı saniyede keskin bir acı duydu ve kafasını eğdiği anda tam da kaburgalarının olduğu yerde koca bir kesik açıldığını, yarasından yeşil kanlar sızmaya başladığını gördü.

 

İşte Quinn’in Logan’ın odasında geçirdiği hafta boyunca pratiğini yaptığı şey buydu. Kan yetenekleriyle gölge yeteneklerini birleştirmenin bir yolunu aramış ve sayısız deneme yanılmanın sonucunda bu saldırıyı geliştirmişti.

 

#Oo tırpan saldırısı, alırız bir dal. Henüz işleyişini tam olarak çözememiş olsam da havalı bir şeye benziyor, e Dalki abimizin yeşil kanını da yere akıttığına göre başarılı bir üretim olmuş. Peki bu saldırı yeterli olacak mı, bizimkinin kalan azıcık enerjisi ve MH puanları savaşı sonuna dek götürmesini sağlayabilecek mi? Bu soruların cevapları için okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr