34. Bölüm : ***

avatar
2350 52

My Vampire System - 34. Bölüm : ***


Çevirmen : Clumsy



Odanın kapısına bastırılan Layla, nefes almakta zorlanıyordu. Vorden önkoluyla kızın boynuna inanılmaz bir kuvvet uyguluyordu ve suratları arasında yalnızca birkaç santim vardı.

 

Layla, "Senin... sorunun ne!" diye homurdanmayı başardı.

 

"Hey Vorden, sanırım canını yakıyorsun?" dedi Peter sessizce.

 

Vorden bir anda kızın boğazına daha da büyük bir şiddetle bastırmaya başladı, Layla tüm gücüyle mücadele ediyor ve yakın zamanda bir şey yapamazsa bayılıp kalacağından endişe duyuyordu.

 

"Küçük olan senden hoşlanmıyor, diğeriyse müdahale etmemem gerektiğini söylüyor ama neticede sorunların icabına bakması gereken kişi her daim ben oluyorum." dedi Vorden.

 

Layla'nın suratı kıpkırmızı kesiliyor, nefes almakta zorlandıkça boynundaki damarlar patlayacakmışçasına şişiyordu.

 

"Hey! Ciddiyim Vorden, fazla ileri gidiyorsun!" diye bağırdı Peter.

 

"Kapa çeneni!" diye bağıran Vorden’sa Peter’a bakmak için kafasını çevirdi. "Benim adım Vorden falan da değil!!"

 

Vorden’ın dikkati bir nebze dağılmış ve boğazına bastıran kolu gevşemişken Layla, bu fırsatı değerlendirdi. Beline asılı sadağına uzandı ve oklarından birini çekti. Sonra da Vorden’ın uyluğunun üst kısmına sapladı.

 

"Ağğhh!" diye bağırırken irkilen Vorden, Layla’yı bıraktı.

 

Layla da telekinezi gücüyle çabucak ikinci bir ok çekerek Vorden’ın suratının önüne uçurdu.

 

"Sakın hareket edeyim deme, seni psikopat!" dedi Layla. "Yemin ederim ki kımıldadığın anda bu oku beynine saplamaktan yana hiç tereddüt etmem."

 

Peter, önünde yaşanan tüm bu olaylar yüzünden paniklemeye başlıyordu. Aralarına girmesiyse mümkün değildi, zarar görmekten ödü kopuyordu.

 

"Quinn sana göz kulak olmamı neden istedi hiç bilmiyorum, bana sorarsan senin gibi biri olmadan durumu çok daha iyi olurdu."

 

"Bekle, Quinn böyle mi söyledi gerçekten?" dedi Vorden uysal bir ses tonuyla. "Bak, az önce olanlar için üzgünüm, ben yalnızca Quinn’in başına ne geldiğini öğrenmek istemiştim."

 

Vorden böyle söylerken kaşları hafifçe seğiriyordu. Karakteri 180 derece dönmüştü ve Layla, ne yapacağını bilemiyordu. Nedense içinden bir ses bu oğlanın tehlikeli olduğunu ve mümkün olsaydı onunla hiçbir şekilde muhatap olmayacağını söylüyordu.

 

Ama şu anda yeni bir krize girip girmeyeceğini kimselerin bilemeyeceği Quinn’i bulması gerekiyordu. Sırrını bilen tek kişiydi ve Quinn’in ona ihtiyacı vardı.

 

"Yalnızca bugünkü dövüş dersinde bir aksilik yaşandı, hepsi bu." dedi Layla. "Revirde değildi, o yüzden odasında olabilir diye düşündüm ama çoktan çıkmış anlaşılan. Ben olsam endişe etmezdim."

 

Diyen Layla, okunu yeniden sadağına yerleştirerek bir hışımla odadan çıktı. O Vorden’dan uzaklaştığı andaysa Vorden, kopyaladığı telekinezi gücüyle oku çıkartarak bir kenara fırlattı.

 

"Hey, sen iyi misin dostum, az önce biraz tuhaf davranıyordun?" dedi Peter.

 

"Hı hı, iyiyim." dedi Vorden.

 

"Sana yalan söylüyor, bir şeyler varmış gibi hızla koşturuşunu görmedin mi, hadi onu takip edelim."

 

"Belki de Quinn’le aynı dövüş sınıfında olan diğer öğrencileri sorgulamayı deneyebiliriz, bize ona bunu kimin yaptığını söyleyebilirler."

 

"Oh, intikama bayılırım, belki dönüş yolunda o tatlı kızın başına da bir kaza gelebilir."

 

"Hayır, size onun Quinn’le yalnızca arkadaş olduğunu söyledim, göremiyor musunuz, o da Quinn için en az bizim kadar endişeleniyor. O iyi biri."

 

"Ehh, ben ondan hoşlanmıyorum."

 

"Katılıyorum, ondan kurtulmalıyız."

 

"Ee, Vorden, sen iyi misin?" diye sordu Peter yeniden. "Bayağıdır öylece durmuş yere bakıyorsun."

 

"Ha? Oh şey, yalnızca şu bacağımdaki yaraya baktırmak için revire gitmeliyim. İlk fırsatta döneceğim." diyen Vorden ise odadan ayrılıp dışarı yöneldi.

 

****

 

Quinn bir süredir güvenli bir mesafeden Fei’yi izliyordu ama Fei okul dışına çıkacak gibi görünmüyor ve Quinn’in vakti tükeniyordu.

 

<12/ 20 HP>

 

Sağlığı daha fazla düşerse Layla’nın yanına gitmesi, hedefini bulmayı başka bir zamana bırakması gerekecekti. Ama Quinn, bu kadar iyi bir fırsatı bir daha asla bulamayacağını hissediyordu. İnsanlar çok nadir yalnız kalırdı, hele ki bu kişi Quinn’in kin güttüğü biriyse!

 

Derken Fei, merdivenleri çıkarak çatıya dek ilerledi. Arkasından kapalı kapıya ulaşan Quinn ise hızlıca hareket edip kapıyı hafifçe aralayarak içeriye göz attı.

 

Çatı katına bakınıp şansına sevinen Quinn’in gördüğü üzere Fei, oradaki tek kişiydi.

 

"Şans bugün benden yana."

 

Quinn, çantasından maskesini çıkartarak yüzüne yerleştirdi. Çatıya adımını atmadan önce de güç seviyesini gizlemek adına eski üniformasından kopan bir parçayı kullanarak saatini sardı.

 

Koca okulda eldiven kullanan pek fazla birinci sınıf öğrencisi yoktu. Fei kol saatindeki güç seviyesini görecek olursa kimliğini ele verirdi.

 

Quinn, kapıyı açacağı anda metalden çıkacak gıcırtı sesinin Fei’yi birilerinin varlığından haberdar edeceğini biliyordu, yani her şeyi bir an önce halletmeliydi.

 

"Hazır ve başlaa!" diyen Quinn, kapıyı iterek saniyesinde Fei’ye doğru koşturdu.

 

Fei arkasını döndüğü andaysa görebildiği tek şey, gizemli, maskeli bir adamdan yayılan pençe şeklinde kırmızı izler oldu.

 

"Lan…" Tepki vermekte geciken Fei’nin yapabildiği tek hamle elini kaldırmak oldu. Ancak darbe aşırı güçlüydü, kırmızı izler tenine ulaştığı andaysa kanı çekildi. Yaşadığı şey, beş keskin bıçak tarafından aynı anda kesilmek gibiydi.

 

Her şey bununla sınırlı da kalmamıştı, darbe öyle güçlüydü ki Fei’yi havaya sıçratmayı başarmıştı. Quinn, 12 Kuvveti ve eldivenlerden aldığı ekstra 3 puanla toplam 15 Kuvvete ulaşmış, ayrıca eldivenlerin saldırı gücünü %5 arttırması da saldırısını tahmin ettiğinden çok daha güçlü hale getirmişti.

 

Böylece Fei, bedeni nihayet çitlere vuruncaya dek havada süzülmeyi sürdürdü, sonrasındaysa yere yığılarak kendinden geçti.

 

<11/20 HP>

 

Karşılık vermek için gücünü kullanma fırsatı dahi bulamamıştı. Her şey bir anda olup bitmişti. Kollarından damlayan kanlar yerde ufak bir kan gölü yaratıyor ve Quinn, dişlerinin uzamaya başladığını fark ediyordu.

 

Ağır ağır Fei’ye doğru yürüyor, kalp atışlarının hızlandığını hissediyordu. Tatlı kokular giderek kuvvetleniyor ama Quinn, yerdeki kanları umursamıyordu. Onun asıl ilgisini çeken, Fei’nin boynunda attığını gördüğü o tek damardı.

 

Quinn, Fei’yi hafifçe kaldırarak hiç düşünmeksizin dişlerini boynuna sapladı.

 

Ve birden çok bildirim belirinceye dek kanını içmeye devam etti.

 

<20/20 HP>

 

<Kan Bankası 100 ml dolduruldu>

 

<A+ grubu kan tüketildi>

 

<+1 Kuvvet istatistiği>

 

<50 exp kazanıldı>

 

Ancak Quinn son birkaç damla kanın tadını çıkartırken ansızın çatı kapısının açılma sesi işitildi.

 

"Hah, yine bu çatıda buluşmak isteme sebebin neydi?" diyen Loop, kafasını ovuşturdu. Ve sonra da kafasını kaldırdı. Arkadaşının etrafında bir kan gölü oluştuğunu ve boynunun maskeli bir adam tarafından dişlendiğini görebiliyordu.

 

İşte o anda, "Seni canavar, çabuk bırak onu!" diye bağırdı.

 

#34. Bölüm – Suçüstü Yakalanmak!

#Öncelikle bölüm adını spoiler olmasın diye yıldızladığımı ve bundan sonra bu tarz isimleri yıldızlayıp bölüm sonunda not düşeceğimi belirteyim.

Bölümü yorumlamaya geçecek olursam, öfkeli vampirimiz bu sefer masum masum yere dökülen kanları toplamak yerine doğrudan boyna daldı, mideyi de bankayı da bir güzel doldurdu. Ama son anda yakalanması fena oldu. Fei hiçbir şeyi anlayamadan çat diye bayıldı da Loop bu kan emme sahnesini bile gördükten sonra bu mesele nereye bağlanacak çok merak ediyorum doğrusu. Aynı şekilde üç karakterli Vorden’ın odadan çıkıp neler yapacağını da. Maalesef bu cevapları almak yarına kalacak, tekrar görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr