Çevirmen : Clumsy

Quinn’in tüm bu olanları sindirmek için birkaç adım geri çekilip biraz vakit ayırması gerekti. Az önce okuduğu şeylere inanamıyordu. O son mesajı gördükten sonra aklında tek bir düşünce belirmişti.

"Ben Vampir miyim?"

Belki de başından beri gerçeklerden kaçmaya çalışıyordu ama bu, emin olması için gereken son şeydi. Kitabı okuduktan sonra bazı şüpheleri varken güneşte güçsüzleşmesi, gece görüşü ve sistemin kan içmesini istediği mesajıyla her şey üst üste gelmişti.

Şimdiyse kan içmek zorunda olduğu, aksi takdirde öleceği söyleniyordu. Quinn öylece kalakalmıştı ve baygın halde yerde yatan Rylee’ye bakıyordu.

Her nedense onu Rylee’nin bedenine çeken bir şeyler vardı, bu düşünceyle yutkundu. Ve farkına bile varmadan ağır ağır ilerlerken ansızın Rylee’nin boynunda atan nabzını görebilir hale geldi. Kan, damarları boyunca akıyordu.

<Bonus Görev bahşedildi>

<Bir istatistik puanı kazanmak için kurbanınızın kanını için>

"Bunu nasıl yapacağım ki!" diye düşünen Quinn, tabaktaki bir et misali Rylee’ye bakıyordu.

Layla, marketten çıktığı andan bu yana Quinn’i izliyordu. Quinn’in maskeyi aldığını ve Rylee’yi takip ettiğini gördüğünde ne planladığına dair bir fikir edinmişti. Görünmemek içinse güvenli bir mesafede, ağaçların arasında beklemişti.

İşte bu süreçte her şeyi görmüştü. Quinn’in maskeyi taktığını ve Rylee’yi yere serdiğini görmüş ama sonrasında neler döndüğünü anlayamamıştı. Quinn acı çekiyormuşçasına yere çökmüştü ve şimdi de Rylee’ye çok tuhaf bakışlar attığını düşünüyordu.

Bir saniye sonraysa Quinn’in yere eğildiğini ve Rylee’nin bedenini hafifçe kaldırdığını gördü.

"Yok artık…" dedi Layla. "Planladığı şey... onu öpmek olamaz değil mi, nesi var bu çocuğun?"

Quinn Rylee’yi kaldırıp kaldırıp indiriyor, ne yapacağına karar veremiyordu.

"Lanet olsun, filmlerde çok daha kolaydı." diyordu. "Dişlerimi birine geçirme düşüncesi, öff, yapamıyorum işte."

En sonunda Rylee’nin bedenini olduğu yerde bırakarak okula dönme kararı aldı.

Layla’ysa, "Tüm bunlar ne anlama geliyor acaba, neden bir şey yapmadı ki?" diye düşündü.

Quinn, okula doğru dönerek maskeyi çantasına geri koydu. Ve almış olduğu dondurmanın erimiş olduğunu fark etti ama nedense artık pek iştah açıcı görünmüyordu.

Midesinde yemekle bastıramayacağını bildiği bir açlık vardı ve buna ne kadar direnebileceğini merak ediyordu.

Nihayet okula geri döndüğünde ilk iş olarak tuvalete uğrama kararı aldı. Fark edilir bir değişiklik var mı diye aynada kendisine baksa da eskisinden farksız görünüyordu. Ardından dişlerine daha yakından bakabilmek için dudaklarını kaldırdı ama onlar da aynıydı.

"Ohh, hiç değilse kimse bana bakıp da anlayamayacak herhalde. Madem öyle dişlerim neden acıdı acaba?"

Quinn, seviye atlayıp evrimleşmesinin ardından bir değişiklik oldu mu diye görmek için durum ekranını açtı.

<İsim: Quinn Talen>

<Irk: Halfling>

<HP: 15/15>

<Exp: 50/200>

<Kuvvet: 10>

<Çeviklik: 10>

<Canlılık: 10>

<Kullanılabilir nitelik puanı: 1>

Quinn'in sağlığı yüzde elli artarken geri kalan her şey aynı görünüyordu. Dürüst olmak gerekirse bu durum epey canını sıkmıştı ama bu bilgilerin hemen altında, boşta bir nitelik puanı olduğunu görebiliyordu.

Sisteme bastığındaysa kuvvet, çeviklik veya canlılığını bir puan arttırabileceğini gördü. Ve bir müddet düşünerek bir puanı çevikliğine eklemekte karar kıldı.

<Çeviklik: 11>

Rylee gibileriyle karşılaşma ihtimaline karşın kuvvetini arttırmak istese de bu sorunun üstesinden iyi bir canavar silahıyla gelebileceğini ve bunu yaparak istatistiklerini ziyan edeceğini düşünmüştü. Şu anda istediği şey, bir suikastçı gibi hızlı ve çevik olabilmekti.

Quinn, sistemin neden yalnızca bir puan verdiğini merak etti, sonra da kendisine verilen ekstra görevi anımsadı. Kurbanının kanını emseydi bir puan daha kazanacaktı.

Şu ana dek iki ekstra istatistik puanı olabilecekken seviye atlayarak yalnızca bir puan edinmişti. Eğer güçlenmek istiyorsa bu, en hızlı yol olacaktı.

Ama bunu yapıp yapamayacağından emin değildi, sistemi daha çok araştırmaya ve bulabileceği bir şey olup olmadığını görmeye ihtiyacı vardı.

Artık izleyeceği bir yol vardı ve sisteminin vampirliğe benzer olduğunu biliyordu. Belki de onlar hakkında daha çok şey öğrenirse kan içmenin başka bir yolu olup olmadığını da çözebilirdi.

Bu düşünceyle Vorden ve Peter’ın birlikte pratik yaptığını duyabildiği odasına dönmeye karar verdi. Peter, askeriyenin ona verdiği güç kitabını öğrenmek için çabalarken Vorden ona ders veriyordu.

Quinn odaya giriş yaptığında Vorden ve Peter ikilisi onu her zamanki gibi selamladı.

"Neden bu kadar uzun sürdü?" diye sordu Vorden. "Kaybolmuş olabileceğini düşündük."

"Yok ya, birazcık şehri keşfettim sadece." dedi Quinn. "Ama biraz yoruldum, sanırım erkenden uyuyacağım."

"Belki de biz de bugünlük bu kadar demeliyiz artık." dedi Peter.

Böylece grup, ışıkları kapatarak uyumaya geçti. Tabii tek bir kişi hariç.

Quinn uyuyamıyordu, karnında inanılmaz bir ağrı ve zihninde pek çok düşünce vardı. Yine de er ya da geç gözlerini kapatıp uykuya dalmayı başardı.

Ancak ertesi sabah uyandığında ağrısı ve acısı eskisinden de kötüydü. Başı çatlıyordu ve duyuları fena halde tetikteydi. Quinn’in ilk işi sistemi açmak oldu.

<10 saat geçti>

<Açlığınız kuvvetlendi>

<10 HP kaybettiniz>

<HP: 5/15>

<Sağlığınız saat başı azalmaya devam edecek>

Durum kötüydü, Quinn nihayet başka bir şansı veya başka bir yol bulacak vakti olmadığını idrak ediyordu. İnsan kanı içmeli ve bunu beş saat içerisinde yapmalıydı.

#Seviye atlayarak çevikliği arttıran taze vampirimiz ilk iş olarak çevikliğini arttırdı, şimdiyse ölmemek için birinin kanını içmek zorunda. Aslında benim aklımda ‘meraklı’ bir aday var ama Quinn’in karşısına çıkan ilk bahtsız da olabilir. Bakalım beş saat içerisinde bu sorunu çözebilecek mi ve çözecekse de bunu nasıl yapacak, hadi günün son bölümünde görüşmek üzere!