Bölüm 361: Telefon

Çeviri: RassNt  

Benim peşimde değil gibi.

Gao Ru Xue nihayet nefeslenecek zaman bulduğunda ayakkabılarını çıkarmadan evdeki bütün ışıkları yaktı. Karanlık yok oldu ve gerginliği azaldı.

Dış kapı hala açıktı ama iç kapıyı açmak tehlikeli olacaktı. Ya kör noktada saklanıyorsa?

Her yeri kapatan Gao Ru Xue masadan meyve bıçağını aldı. Tıp öğrencisi olarak insan vücudundaki hayati noktaları biliyordu. Elinde bıçakla gerginliği iyice azaldı. Oturma odasına oturarak telefonla Chen Ge'yi aradı. Bu onu yirmi beşinci arayışıydı ve hat hala meşguldü.

Hala meşgul mü? Saat on oldu. Gao Ru Xue telefonundaki mesajlara baktı. Chen Ge ile iletişim kurmak için birçok yol denedi ama cevap bulamadı.

Ona bir şey mi oldu? Hat her seferinde meşgul. Kiminle konuşuyorsa konuşma bu kadar uzun süremez, tabii.. Gao Ru Xue bir şey hatırlamış gibiydi. Tabii bir hayaletle telefonda değilse.

Gao Ru Xue telefonunun problemini anladı. Önceki gece iki oda arkadaşı geri döndüğünde yanlarında bir ‘arkadaş’ getirmişlerdi.  O zaman telefonundaki herkese yardım mesajı göndermişti ve herkesin cevabı ‘arkana bak’ olmuştu. Sadece Chen Ge'nin numarası buna istisnaydı.

Geçen gece arkamda yatan gölge Chen Ge ile alakalı bir değişiklik yapamadı. Chen Ge'nin mesajlarını değiştiremedi.

Gao Ru Xue'nin zihninden bu düşünce geçtiğinde telefon parmaklarının arasından kaydı.

Hayalet Chen Ge ile alakalı hiçbir şey değiştirmedi. Bana cevap vermek için Chen Ge'yi taklit edemedi, o yüzden Chen Ge'yi aradığımda numara sürekli meşgul ve bağlantı kurulamıyor.

Diğer bir deyişle Chen Ge ile iletişim halinde olmadığım sırada o şey muhtemelen telefonumu kontrol ediyordu. Eğer durum buysa biraz önce babamı aradığımda cevap veren kişi muhtemelen gerçek babam değildi. Babamın rolünü oynayan hayaletti.

Gao Ru Xue'nin yüzünden soğuk terler aktı. Bir kaza yaşanmasından korktuğu için bilerek oda arkadaşlarından kaçınmış ve eve gelmişti ama telefonda ‘babasına’ gece evde kalacağını söylemişti.

Eğer tahmini doğruysa hayaler onun yatakhaneden ayrılıp eve geldiğinden haberdardı. Gözleri yerdeki telefona dikildi ve hareket edemedi. Aniden vücudu üşüdü.

Tam bunları düşünürken telefonun ekranı yandı. Böyle bir vakitte birisi onu arıyordu. Telefon soğuk zeminde titredi. Ses onu huzursuz etti. Biraz tereddüt ettikten sonra eğilip telefonu aldı. Arayan Doktor Gao idi!

Parmakları kabul edip etmemek arasında gidip geldi. En sonuda açmaya karar verdi.

"Sorun ne? Neden telefona geç cevap verdin?" Tanıdık ses Gao Ru Xue'ye böyle bir anda güvenlik hissi sağladı.

"Telefonum sessizdeydi, o yüzden görmedim." Gao Ru Xue daha önce aklından geçirdiği bahaneyi söyledi. Telefonun diğer ucundaki kişiyi test etmek istedi. Sadece babasıyla kendisinin bileceği bir şey sormaya hazırlanırken Doktor Gao önce davrandı, "Şu an evden dışarı çıkma. Son zamanlarda ortalık çok karışık. Hastanede hala işlerim var, o yüzden biraz gecikeceğim."

"Tamam anladım."

Telefon kapandı. Karşıdaki kişi onun niyetini anlamış gibi soru sorma fırsatı vermemişti. Birisi bütün hareketlerimi izliyor gibi hissediyorum.

Gao Ru Xue'nin içinde meyve bıçağını alıp telefonun ekranına saplama dürtüsü uyandı. Derin derin nefes aldı ve en sonunda mantığı kazandı. Telefon muhtemelen hayalet tarafından kontrol ediliyor ve muhtemelen kapının arkasında bir katil saklanıyor. Şimdi ne yapacağım?

Burası 13. kattı, yani pencereden kaçması imkansızdı. Ön kapıyı kullanmak istedi ama dışarıda katilin olup olmadığını bilmiyordu. Adam gitmiş olsa da koridor güvenli olmayabilirdi.

Eğer polisi ararsam hayalet cevap verebilir ve beni kurtarmaya gelen polis olmayabilir. Belki de pencereden bağırıp yardım istemeliyim, fakat Xi Xia Hu'da çok az yaşayan var. Neyse, şu an deneyebileceğim tek yöntem bu.

Gao Ru Xue pencereye yürüdü ve perdeyi açarak pencereden dışarı baktı. Saat ondu ama konut bölgesi karanlıklar içindeydi. Bütün ışıklar sönmüştü.

Bu nasıl mümkün olabilir?

Sadece Xi Xia Gölü'nden yansıyan sokak ışıkları hafif bir ışık sağlıyordu.

Halüsinasyon mu görüyorum?

Gao Ru Xue daha da korkuya kapıldı. En başta yardım için bağırmak istedi ama konut bölgesinde kesinlikle bir terslik vardı. Bölge sessizdi ve havada garip bir atmosfer vardı.

Pencereden dışarı bakınca Gao Ru Xue'nin takside hissettiği garip his geri döndü. Sanki her yer güvensizdi, sanki her köşe başında bir tehlike bekliyordu. Bunun ardından komşu daireye baktı. Hatırladığı kadarıyla komşu daireler boştu. Soldaki dairenin pencereleri kapalıydı ve içi boştu. Sağdaki dairenin pencere eşiğinde saksıda ölü bitkiler vardı.

Gao Ru Xue hayal kırıklığına uğradı. Yukarıdaki 14. katta bulunan aileye baktı. Pencerenin kenarında gözleri oyulmuş bir insan yüzü ona bakıyordu.

Gao Ru Xue geriye doğru sendeledi ve sırtını dolaba çarptı.

Ceset mi? Bu binada gerçekten bir cinayet mi işlendi? Bir üst dairede?

Bıçağı kaptı ve perdeyi yukarı doğru yırtmak için bıçağın ucunu kullandı. Yukarıdaki daireye tekrar baktı ve insan yüzü ortadan kaybolmuştu. Yerinde çamaşırlar vardı.

Gözlerim yanıldı mı?

Biraz tereddüt ettikten sonra polisi aramak için telefonunu aldı. Polisin cevabı normaldi ama bir terslik hissetti.

Gao Ru Xue saçlarını çekti. Bu hissiyat oda arkadaşıyla yüz yüzeyken hissettiğine benzerdi. Çok normal görünüyorlardı ama onların öyle olmadığını biliyordu.

Babamın sesi, polisin cevabı ve taksici de dahil her şey normale benziyor ama neden bir terslik olduğunu hissediyorum? Sorun ne?

Gao Ru Xue Chen Ge'yi yirmi altıncı kez aradı. Telefon çaldıktan sonra yapay ses cevap verdi. "Üzgünüm, aradığınız numara şu an meşgul... Lütfen öldükten sonra tekrar deneyin..."