Bölüm 29: Xiao Wan, Doktor Kafakıran

Çeviri: RassNt  

Geceyarısı Cinayeti senaryosunun kapısı tık sesiyle kapandı ve bu gevrek ses adeta tıp öğrencileri grubunun kalplerinin etrafında bir zincir gibi kilitlendi.

"He San, önceki deneyimine göre şu an en iyi hamlemiz ne olur?"

"Mümkün olduğunca hızlı şekilde çıkışı bulmak!"

…

Chen Ge kapıyı kilitledikten sonra hemen Xiao Wan'a dekor odasında buluşmaları için çağrı yaptı.

"Patron, ne bu acele? Ziyaretçiler binaya girdiler değil mi?" Xu Wan ölü makyajı ve Minghun setinin hayalet gelin giysisiyle ortalıkta korkutucu bir şekilde dolanıyordu.

"Üçüncü kata yeni bir senaryo inşa ettim; adı Geceyarısı Cinayeti. Yeni senaryo için tıp öğrencisi grubu çok iyi test deneği olacak." Chen Ge kapıyı açtı ve siyah telefonu kullanarak ihtiyacı olan şeyi aradı.

"Ama yeni senaryoların kullanılmadan önce park yönetimi tarafından onaylanması gerekmiyor mu?" Xu Wan kenarına basmamak için geleneksel eteğini bileklerin üstünde tutarak onu takip etti. "Patron, ne arıyorsun?"

"Bizzat kendi yaptığım üniformayı."

"Üniforma mı?"

Chen Ge odanın en derinlerinde tanıdık bir ahşap kutu fark etti. Bir zamanlar içinde siyah telefonu ve oyuncak bebeği barındıran bu kutunun aniden odada belireceğini hiç düşünmemişti. Chen Ge kutuya doğru yürüyerek içine baktı. Kutunun içinde tuhaf bir çekiç, kanlı bir cübbe ve sarı bir kayıp ilanı kağıdı vardı.

"Buldum." Chen Ge cübbeyi çıkardı. Şaşırtıcı şekilde normal bir doktor önlüğüne benzeyen bu cübbe inanılmaz ağırdı. Bunun sebebi muhtemelen kumaşın içine dikilmiş olan demir zincirlerdi. Zincirlerin üzerine çeşitli acı seviyelerinde insan yüzleri kazınmıştı.

"Patron, bu üniformayı sen mi yaptın?" Xu Wan burnuna giysiden gelen kan kokusuyla birlikte istemsizce birkaç adım geriledi. "Onu giymeyebilir miyim?"

"Korku Evinin özelliği oyunculardır, Xiao Wan. Drama okulunda öğretmenlerinin verdiği dersleri hatırla. Bir oyuncu kendini her role alıştırmalıdır." Chen Ge cübbeyi açtı ve içinden sahte insan derisinden bir maske düştü. Chen Ge de giysinin böyle bir şey ile birlikte geleceğini bilmiyordu. Eğilerek onu aldı ve hızlı bir bakış attıktan sonra tüyleri ürperdi.

Maske, erkek yüzü parçalarının birbirine dikilmesiyle oluşmuştu. Kaba görünüyordu ama bu durum onun korku faktörünü artıran bir özellikti.

"Patron, bunu da giymem gerektiğini söyleme bana." Xu Wan çoktan kapıya kadar geri çekilmişti.

"Bir dene lütfen. Genel olarak nasıl göründüğünü merak ediyorum. Sonraki sefer hayalet ben olacağım, tamam mı? Lütfen..." Chen Ge yalvarıyordu ama ses tonu tıpkı peri masallarında sıradan bir adamın içinde gizlenen iblisi andırıyordu.

"Pekala... deneyeceğim." Xu Wan en sonunda yumuşadı. Deri maske ve giysiyi kabul ettikten sonra hayalet gelin elbisesini Chen Ge'nin önünde çıkardı ve yeni üniformasını giydi. Sanki karşısında Chen Ge'nin durmasını önemsemiyor gibiydi. "Patron, dürüst olmak gerekirse üniforma anlayışını güncellemen gerekiyor."

Xu Wan zincirleri vücudunun etrafına doladıktan ve deri maske ile kanlı giysiyi giydikten sonra sanki tüm kişiliği değişmiş gibi göründü. Her yanını bir çılgınlık, habislik ve acımasızlık hissi kaplamıştı.

"Fena değil." Chen Ge, kendi kendini korkutacağını düşündüğünden onun aynaya yaklaşmasına izin vermedi. "Hadi, bunu da yanına al."

Chen Ge kutudan garip görünüşlü çekici aldı. Çekiç yaklaşık kırk santimetre uzunluğundaydı. Sapı sanki insan omurgasından yapılmış gibiydi. En ucunda onu cübbenin içindeki zincire bağlayan bir çengel vardı ve çekicin başının iki tarafında kan almak için kullanılan iğneler mevcuttu. "İçi boş olduğundan çok ağır değil ama onunla koşmaya kalkarsan zeminde sürükleyebilirsin."

Xu Wan, Chen Ge'nin garip fikirlerine çoktan teslim olmuştu. Tek yaptığı başıyla onaylamak ve çekici almak olmuştu.

"Telefonunu dış cebine koy ve kulaklığının çalıştığından emin ol. Kanalı açık tut ve eğer artık bir sorun yoksa başlayalım."

"Başlayalım mı? Patron, sen de mi senaryoya gireceksin?" Xu Wan ona doğru bir bakış attı. Deri maskenin altından gelen güzel sesi farklı bir ürkütücü havaya sahipti.

"Tabii ki. Hadi, yapalım şunu. Ziyaretçiler muhtemelen bizi beklemekten sıkılmışlardır."

Chen Ge onu Geceyarısı Cinayeti senaryosuna gönderirken kendisi ana kontrol odasına geri döndü. Birkaç dakika sonra ekranda yedi öğrencinin gölgelerini buldu. Bu yedili belli ki Gao Ru Xue'den daha korkaklardı. Yüzlerindeki ifadelere bakınca gergin oldukları belliydi.

O kadar zaman geçti hala girişte mi oyalanıyorlar? Sanırım onları biraz itmeliyim.

Chen Ge önce Kara Cuma müziğini açtıktan sonra Xu Wan'a seslendi.

"Xiao Wan, bu yeni senaryo çok büyük; sadece üçüncü kat değil, ikinci ve birinci katta da bazı kısımları var. Senaryonun en sağ ve en solunda merdivenler var, o yüzden amaçsızca dolanma yoksa kaybolursun. Şimdi emirlerimi dikkatle dinle."

"Anlaşıldı."

Xu Wan ile iletişimi bitince kendine de biraz makyaj uyguladı ve çalışanların geçidinden Geceyarısı Senaryosuna giriş yaptı. Siyah telefonu kullanarak setteki ondan fazla dekor ve tuzağı isteği gibi kontrol edebilecekti. Bu küçük kolaylık bile Geceyarısı Cinayeti'ni diğer iki senaryoya göre daha oynanabilir kılıyordu.

Karanlık katta, odalardan birinin banyo küveti bir kenara itildi. Chen Ge oradan dışarı çıktıktan sonra her şeyi eski haline getirdi.

"Xiao Wan, muhtemelen 207 numaralı odanın oradalar. Sol merdivende kal ve sonraki emrimi bekle." Bunun ardından gözlerini karanlığa alıştırdıktan sonra sağ merdiveni kullanarak üçüncü kata çıktı.

Tıp öğrencisi grubu hala "tehlikenin" yaklaşıyor olduğundan haberi yoktu. Hala rastgele dokarlara bakarak işe yarar ipuçları bulmaya çalışıyorlardı.

"Genel loşluk ve düşük sıcaklıktan başka bu Korku Evinde korkutucu görünen bir şey yok, acaba fazla mı temkinli davranıyoruz?" Grubun en küçüğü ve konuşkanı Maymun'du. "Kardeş Feng, sanırım iki gruba ayrılmalıyız. Bu yolla daha hızlı arama yaparız. Eğer böyle birbirimize yapışırsak yavaş ilerleyeceğiz."

Maymunun bahsettiği Kardeş Feng, uzun olan gençti. Geceyarısı Cinayeti senaryosuna girdikten sonra yaptıkları onca hazırlığın beyhude olduğunu fark ettiğinde biraz huzursuz olmuştu. Fakat zaman geçtikçe yavaş yavaş bu yerin hayal ettiği kadar korkutucu olmadığını fark etmeye başlamıştı. "Bu fena fikir değil. Pekala o zaman Maymun ve Lao Song, yanınıza kızların ikisini alın ve soldaki odaları arayın; geriye kalan üç kişi de sağ tarafa bakacak."

"Bunu çok önceden yapmalıydık. Ne diye bu kadar korkmuş gibi davrandığınızı anlamıyorum! Burası bizim morga göre çocuk parkı gibi kalıyor." Konuşan kişi kızlardan biriydi, grubun içinde boyalı saçlarıyla göze çarpıyordu. Gao Ru Xue'den farklı olarak onun yüzünde çok az makyaj vardı ve bir öğrenciye göre daha olgun görünüyordu.

"Kız Kardeş Hui, Kardeş Feng, gardımızı indirmememiz lazım; hala beraber kalmamız gerektiğini düşünüyorum." He San grubun içinde daima somurtkan duran kişiydi. "Bu Korku Evinin patronu normal mantıkla anlaşılabilecek birisi değil. Hiçbiriniz canlı yayını görmediniz, o canına hiç kıymet vermeyen delinin biri!"