Bölüm 100;

avatar
486 3

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 100;


12 Aralık 2020, Ankara 



Yeni yapım bir askeri lojmanların bulunduğu bir mahallede, yine o lojmanların birinde 4. katın balkonunda bir adam akşam semalarında Ankara’nın sokaklarına bakıyordu. 



Kendisi şimdilerde pek moda olan sandalye takımında oturuyor, yanında ise bir masa ve masasının üzerinde ise sigarası, çakmağı ve kültablası duruyordu.  



Adam, aynı zamanda sigarasını içerken gözleri dalmış bir şekilde uzaklara bakıyordu. 



“Kamil, bugün hava pek soğuk, içeri gel üşütme”  



Çok geçmeden evin içinden 40’lı yaşlarında bir kadın seslendi. Kadının etrafında entelektüel bir ifade vardı. Aynı zamanda vücudu duruş olarak dik durduğundan onu gözlemleyen birisi bu kadının bir Askeri personel olduğunu bilirdi. 



Uzakları dalgınlıkla izleyen Kamil, kendine geldi ve “Birazdan gelirim, sen yat istersen, yarın tatil ne de olsa ben biraz daha duracağım dışarıda” dedi. 



Kadın, kocasının son aylarda garip bir şekilde başlayan bu davranışlarına alışmış olacak, çok fazla düşünmeden “Tamam ben yatıyorum o zaman” dedi ve içeri odalara gitti. 



… 



Karısının içeri gittiğini gören adam elinde yarısından fazlası yanmış olan sigarasını ağzına götürdü ve tek seferde tamamını çekerek bitirdi, ancak sigarası bitmesinden sonra içeri gitmedi ve halen balkonda uzaklara bakmaya devam ediyordu. 



Kukla No 1563 olan bu kişi, aslında Askeriyede oldukça yüksek makamda olan birisiydi. Kendisi emirlerinde Ankara’nın hava savunma istihbaratını tutan kişiydi.  



Ankara, Türkiye’nin başkenti ve siyasi merkezi olmasından dolayı elbette sıradan vatandaşların bilemediği bazı sırlara da ev sahipliği yapıyordu. 



Kamil Candan, esasında bir korgeneral rütbesine sahip 3’üncü havaikmal bakım biriminin komutanıydı. Bunun yanı sıra diğer görevi ise yakın zamanlarda alınan hava savunma cihazlarının Ankara merkez koruma ünitesinin lideriydi.  



Hava savunmasının yanında sürekli olarak radar ile Ankara ve çevre iller semalarında gerçekleşen her durumda kendisi en üst düzey yetkiyi alan 2 farklı kişiden birisiydi. 



Tabi bunların yanı sıra kendisi pekte düzgün bir birey değildi. Bu noktada bir kariyere gelene kadar harp okulundan şimdiye kadar sayısız ismi gömmüş birisiydi. Yine aynı şekilde ülkenin en önemli sayılabilecek bilgilerini yurt dışı kaynaklı insanlara da sızdıran birisiydi. 



Asena’nın derin araştırması ve büyük veri analizleri sonucunda bu mevkideki birisinin bu işlemleri yapmış olabileceği sonucu ortaya çıkmış, Cüneyt’in emrine bile gerek olmaksızın Plan R listesine adını altın harflerle yazdırmıştı. 



Bundan iki ay önce rütin bir gezi esnasında bir şekilde kuklası ile değiştirilmişti. 



Fakat sayılardan da anlaşılacağı üzere kukla sayısı epey fazlaydı. 



Her ne kadar fikir makinesi ve kuantum bilgisayarlar sayesinde kişilerin anıları çok hızlı bir şekilde okunsa da, o okunan anıların yeni bir kukla yazılımı ile kuklanın kendisine aktarılması yeterince hızlı olmuyordu. 



Bunu gören Cüneyt, aylar öncesinde gerçekleştirdiği yöntem ile son 10 günlük hafızayı hızlıca yeni robot kuklaya aktarıyor, kalan anıları ise gökdede uydusuyla kuklalara uzaktan göderiyordu. 



Bu yöntem hem Asena’nın Plan R’yi daha hızlı uygulamasına hem de yüksek rütbelerdeki kişilere ulaşmanın kolaylaşmasına sebep olmuştu. 



Bir kişinin anıları, bütün hayatı ve o kişinin hatırlayabildikleri ele alındığında onlarca PB(Petabyte) veri etmekteydi. Üstelik bu durum Cüneyt’in geliştirmiş olduğu yeni bir veri işleme alogaritması ile olmuştu. 



X82 adı verilen bir yeni nesil yazılım sayesinde sıradan bir veri 100 katına kadar, video içerikler 130 katına kadar ve ses ile alakalı içerikler 20 katına kadar sıkıştırılabiliyordu. Bu yazılım her ne kadar Dijital İkame adı altında uygulanmak istese de kukla görevleri için büyük bir kolaylık sağlamıştı. 

Fakat yine de bu kadar sıkıştırma neticesinde çok büyük miktarda veri elde edilmiş oluyor, kişinin kalitesine göre 10 ile 40 PB arası veri oluşuyordu. 



Terahertz iletişim bandıyla uzaydan verileri güncellemek her ne kadar kolay olsa da bu bile günler, hatta aylar sürebiliyordu. 



Sonuçta ThZ iletişim bandının üst limiti 1000gbps kadardı. Fakat açıkça söylemek gerekirse bu Stratosferin hemen dışındaki uydular için geçerli bir hızdı, Cüneyt’in uyduları 36bin Km seviyelerinde başladığından sinyaller atmosfere girerken bir zayıflama neticesiyle 600-700 gbps limitine düşebiliyordu. 



Üstelik her kuklanın amacı farklıydı ve güncelleme öncelikleri değişiyordu. 



Bugün Planda büyük bir balık olduğundan Plan R’ye katılan toplamda 5344 kuklanın son güncellemeleri ve yeni emirleri gelecekti. Bu nedenle Kamil gibi bir çok birey, şu anda ve şu saatte bir şekilde açık hava ile temas halinde göklerden emir bekliyordu. 



… 



Çok geçmeden bütün hazırlıklar tamamlandı ve Kamil yerinden kalkıp içeri odaya gitti. Karısı her ne kadar yatacağını söylese de TV karşısında yemek yapan aşçıların yarıştığı bir programa bakıyordu. 



“Benim biraz işim var, iki saate dönerim. Sen beni bekleme yat istersen” dedi karısına bakarak. 



“Hayırdır, bu saatte ne işi? Önemli mi?” dedi karısı. Sonuçta aynı müessesede çalıştıklarında gece gelebilecek ‘emir’lere alışıktılar. 



“Önemli bir iş değil. Sadece orada olmam gerekli” dedi ve karısından onay alınca adam evden çıktı. Çok geçmeden otoparkta, kendi aracına binerek askeri birliğine doğru yol aldı. 



10 dakikalık bir yol sonucu birliğine varan adam, kapıdaki askerlerin kontrolünden geçerek kendi ofisine doğru yöneldi. Karanet’e bağlı ve yüksek güvenlikli bilgisayarına giriş yaptı ve birkaç emir verdikten sonra oradan ayrılıp başka bir alayın yolunu tuttu. 



… 



Bugün Kamil gibi birçok kişi, eş zamanlı olarak çeşitli işleri yapmışlar ve en nihayetinde Asena’nın yazmış olduğu bir program, Askeri sistemde çalışan dijital cihazların içine girmiş oldu. 

Askeriyedeki eski tip manuel kullanım gerektiren cihazlar ise garip bir şekilde bakıma girdiler.  



… 



Ertesi sabah Cüneyt, meditasyonunu her zaman olduğu gibi yapmış ve duş alıp kıyafetlerini giymiş, ARGE merkezine gitmeye hazırlanırken, 



“Lider, Plan R başarı ile tamamlandı. Şef No. 1, başarılı bir şekilde değiştirildi. Kendisi şu anda Villa No 1’de “ dedi Asena. 



Bunları duyan Cüneyt, sonunda günün geldiğini ve her ne kadar emin olsa da son anda bir aksilik çıkmaması için endişeli kalmaktan dolayı uzun süredir tuttuğu sinirlerini gevşetti. 



“Güzel, bu harika” dedi ve “Kuklanın hafızasını en hızlı şekilde güncelle, bir an önce kukla görev yapabilsin, ekranlara çıkabilsin” dedi. 



Sonuçta Şef No.1 sıradan bir vatandaş değildi. Sürekli olarak ekranlara çıkan, birilerine gaz veren, bazılarını hedef gösteren, hamaset sahibi bir insandı. Kendisi, en küçük gezilerde bile kilometrelere varan koruma orduları ile gezen birisiydi. 



Asena’nın görevi düzgün bir şekilde tamamlayabilmesi gerçekten uzun süren ve detaylı planlanan planlar silsilesi sonucu olmuştu. Kısacası o koruma ekibindeki üst düzey liderler bir şekilde kuklaydılar.  



Açıkçası ülkenin içinde bulunduğu durumda ve o kişinin yaratmış olduğu atmosferden oluşan bir konjektür vardı. Kendisinin olağanüstü yetkileri vardı ve hemen hemen devletin her kademesindeki kişiler onun yalakalarıydı. Ayrıca  yıllardır oluşturmuş olduğu bir tarz vardı ve bu tarz sayesinde onun gibi düşünen insanlar, bu kişiyi pek seviyorlardı.  



Cüneyt ise artık önünde onu tutabilecek hiçbir engel olmadığını görmüştü. 



Bölüm Sonu 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44406 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr