Bölüm 93:

avatar
481 4

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 93:


Turgut’un yaşadığı iç aydınlanma ve çeşitli duygular bir kenara Cüneyt çoktan onların yanına yaklaşmış ve Turgut beye bir sonraki nesil etiği olan hafif eğilerek selam vermiş daha sonra el sıkışmıştı. 



Açıkçası Cüneyt eski Türk geleneklerini bu bağlamda kullanmayı prensip haline getirmişti. Raab gelenekleri ile bozulan ve unutulmaya yüz tutmuş bir gelenekti bunlar. Tabi el sıkışma çağımızın getirdiği bir etik davranışıydı. 



Ardından Ayşe hanıma da aynısını yapmış ve sonunda Alper ile karşılaşıp onunla el sıkışmıştı. 

Alper ile ilk karşılaşması olmasına rağmen aralarında belki de yaşlarının yakınlığı olsa gerek belki de ikisi de teknik düzeyde işler yapıyor olsa gerek bir yakınlık hemen kurulmuştu. 



Öte yandan Aslı’nın yanına gelip ona da “Merhaba” demişti. Tabi Melek dah küçüktü ve kızkardeşi ile yaşıttı. Ona da bir merhaba demişti. 



Çardakta oturan Cüneyt, çok geçmeden merhabalaşmayı bitirdi ve “ Turgut amca, bu robotları getirmemdeki neden esasında biraz da benim bencilliğim. İlerde bir süre sizi ağırlamak isterim. Bu zaman zarfında sizin kendi işleriniz ile ilgilenme fırsatınız olmayabilir. Fakat endişelenmeyin, bu robotlar bir farklı teknoloji sayesinde sizin gibi hareket edebilecekler, sizin yapmak istediğiniz şeyleri de sizin düşünce tarzına göre yerine getireceklerdir. Endişeniz olmasın” dedi ve elini sallayarak Turgut beyin kukla robotunu çağırdı. Ardından ona bir komut vererek robotun adeta birebir aynı Turgut beyin sesiyle ve mizacıyla hareket ettiğini gösterdi. 



Açıkçası bu büyük verinin ve Asena sağ olsun dijital ortamda toplanılan verilerin analizi sonucu oluşturulan bir akıllı programdı. Plan R de kullanılan akıllı yazılımlarla alakası yoktu. Sadece boş bir

işletim sistemi gibi akıllı yazılım kurulmuştu robotlara.  



Gökdede uyduları sadece iletişim ve navigasyonu değil veri transferini de kullanan uydulardı. Bu uydular sayesinde robotlara istediği noktadan güncelleyebilir, onların yazılımlarını istediği zaman istediği şekilde denetleyebilirdi. 



Plan R’de bulunan robotların çoğu sürekli olarak yeni talimatlar alıyor, bu talimatlar sonucunda Cüneyt’in bir çok işi rast gidiyordu. Geçen bu zaman diliminde kimse gelip Cüneyt’in şirketlerini denetlememiş, bırakın denetlemeyi, şirket ile ilgili en ufak bir hareketlenmede bile hemen üstü kapatılmıştı. 



Normalde bu kadar yüksek elektrik faturası ödeyen, yine aynı şekilde vergi ödeyen bir şirketin TMSF raporunda halka bilgi için sunulması gerekirdi ama burası Türkiye idi. Burada sen işi yapardın ve yasaları sana göre düzenlerdin. Yasaya göre iş yapmazdın. 

Gerçekten de robotun davranışlarını gördükten sonra Turgut bey rahatladı ve havadan sudan konuşmaya başladılar. 



“Vakit çok geç olmadan isterseniz hazırlanalım, hem siz de yarın güne erken başlayacaksınız, bavullarınız hazır mı?” dedi Cüneyt çok geçmeden. Sonuçta buraya oturmaya gelmemişlerdi. 



“Bavul olarak çok fazla bir şey olmaması için uyardım, sonuçta hava aracının kapasitesini düşünerek..” dedi Turgut bey. 



“Turgut amca önemli değil. Dilediğiniz kadar malzemeyi taşıyabilir bu Avar. İstediğiniz şeyleri söyleyin, robotlar sizin için onları kargolasın” dedi Cüneyt.  



“Bu çok iyi olur..” dedi Ayşe hanım kenarda, her ne kadar o da çoğu şeyi götürmek istese de o da Turgut bey gibi düşünerek olabildiğince az şeyi hazırlamıştı. 



“Asena, Ayşe teyze’nin kargolarına yardımcı ol” dedi Cüneyt. Çok geçmeden kenarda ayakta duran robotlar hareketlenerek. Her ne kadar robotların üretim materyalleri değişse de ortalama 60 kilo kadardılar ve kol güçleri 300 kilogram kadardı. Bu nedenle hemen Ayşe hanım ve diğerlerinin emirleri ile hızlı bir şekilde Avar yolcu gemisini doldurmaya başladılar. 



Robotların çalışma efektifliğini daha önce gören Cüneyt herhangi bir hisse kapılmamıştı, sadece en fazla içinden derin bir iç çekiyordu fakat diğerlerinin düşüncesi onunla bir değildi. 



Alper inşaat sektöründe iş yapan birisiydi ve projeleri yakından takip eden birisi olarak işgücünün ve yetkin eleman yetiştirmenin ne derece zor olduğunu biliyordu. O, kendisine ve ailesine benzeyen robotların 10 dakikadan kısa bir süre içinde 4-5 tonluk malzemeyi herhangi bir zorluk çekmeden büyük gemiye yerleştirdiklerini gördüğünde gözleri alevlendi ve adeta Süperman’ın gözünden çıkan ışınlara benzedi. 



Öte yandan Turgut bey de işgücüne alevlense de o makro ölçekte robotların getireceklerini düşünüyordu. 



Aslı ve Melek ise karmaşık düşüncelerde değillerdi. Aslı’nın kozmik tekniği ve bilinçaltındaki değişimi kabullenmesi sağ olsun artık sıradan bir insan kategorisinden yavaşça ayrıldığını ve bu robotların bu şekilde çalışmasının onun için normal olduğunun kanaatindeydi. Fakat yine de


Cüneyt’in teknolojisine gıpta etmekten duramadı. 



Ayşe hanım ise robotların harıl harıl çalışmasından gayet memnun idi. Ona göre bunların sıradan bir insandan farkı yoktu. Özellikle robotlardan Alper’e benzeyeni çok çalıştırması, kızlarına ve kocasının  robotlarına ise hafif işleri yaptırmasının dışında onun için değişen bir şey yoktu denebilirdi. 



Çok geçmeden her şey hazırlandı ve robotlar tekrardan kenarda ayakta sıraya geçtiler.  



“Görünen o ki gitme vakti geldi” dedi Turgut bey, 15 dakikalık süreç onun için epey göz açıcı olmuştu. Bu efektif çalışmayı ona verseler ilerde neler yapabileceğini düşünmekten kendini alamıyor ve iç çekiyordu. 




Onun bu halini gören Cüneyt, elbette ne düşündüğünün farkındaydı. Fakat o, en azından kısa vadede bu iş gücünü kendi elinde tutmak istiyordu. 



“Öyleyse gidelim, Turgut amca, Ayşe teyze, Alper abi, Melek, Aslı, siz Avar’a binin, ben diğer araç ile sizi arkadan takip edeceğim” dedi Cüneyt. 



Geçen bu zaman içinde hem büyük drone olan Avar’ın içini hem de küçük drone Algan’ın içini herkes incelemişti. Geçen gelindiğinde fırsatını bulamamışlardı ama bu sefer iyice incelemişlerdi. Turgut bey küçük drone’nin adı her ne kadar küçük olsa da içinin geniş bir sedan araçtan büyük ve oturakların ikili olduğunu biliyordu. Bu nedenle “Aslı, sen Cüneyt ile beraber bizi takip edin” dedi. 



Her ne kadar bu duruma karşı çıkmak istese de Aslı, biraz düşündükten sonra “ Tamam” dedi. 



Daha sonra grup ikiye ayrıldılar ve Avar ile Algan’a doğru yola çıktılar. 



** 


Alper, Avar’a önden ilk binen biriydi ve içeriye girdikten sonra dışarıdan göründüğünden daha geniş olduğunu fark etti. 



Her ne kadar dışarıdan uzun bir midibüs gibi görünse de içeri bindiğin vakit yüksekliğin en azından 2 metreden fazla olduğunu görebilirdin. Bunun yanında eni ise en azından 3 metreye yakındı.  

Arka tarafta kargoların olduğu yer, robotlar sağ olsun birbiri ile mükemmel denebilecek şekilde hizalanmış, ayrı bir blok gibi duruyordu, ama eğer kargo olmasaydı orasında en az 3 metrelik bir alan vardı.  



Buna rağmen kendileri durduğu kısımda bile en azından 10 metrelik bir uzunluğa, 3 metrelik bir ene ve 2 metreden uzun bir yüksekliğe sahip olduğunu gördü. 



Kenarda camlar sayesinde dışarıyı rahatlıkla görebiliyor, ön tarafta ise pilot ve onun yardımcısının oturabilmesi için ise bir kabin olduğunu görüyordu. 



Koltuk düzeni ise havayollarının birinci sınıf koltukları ile eşdeğer düzeydeydi, fakat onun görebildiği şey koltukların montajlarının sökülebilip bu alanın farklı amaçlar için de kullanılabilecek bir şekilde olmasıydı. 



Çok geçmeden kendisi ön tarafta bulunan koltuğa oturdu ve yanındaki koltuğa kardeşi Melek oturdu, arkasındaki koltuklara ise anne ve babası oturdu. Tabi onlar da Avar’ın içini pür dikkat inceliyorlardı. 



Koltukların kenarlarında bulunan bir sonradan çıkarılabilecek mekanizma ile entegre tablet bilgisayar çıkabiliyordu. Hava yollarında olduğu gibi kabin servisi yoktu ancak koltukların kenarlarından tablet bilgisayarların çıkması fena değildi. Üstelik Cüneyt (aslında Asena) düşüncesi sağ olsun tableti sabit tutacak ergonomik bir kol yardımı ile sürekli elinde tutman gerekmiyordu. 

Tabletlere gelecek olursak her birisi Samsung S6 tabletleriydi ve piyasa satış fiyatları aşağı yukarı 5000 TL seviyelerindeydi. Cüneyt her ne kadar her şeyi kendisi üretmek istese de zaman kısıtlıydı ve para ile almak kolaydı. 



İçindeki uygulamalar ise farklıydı. Android işletim sistemini optimize etmiş, ‘dijital ikame’ planında kullanılacak bir çok uygulama ise şimdiden yüklenmişti. Tabi ana akım uygulamalar da yüklüydü. 

BU nedenle Melek, hemen bilgisayardan Netflix’e girerek çeşitli gençlik dizisini açmış ve izlemeye başlamıştı. Öte yandan Alper ve Turgut bey ise haber kanalları gibi yerleri izliyordu. Ayşe hanıma gelirsek o da youtube videoları izliyordu. 



Çok geçmeden kapı kapanmaya başladı, kapısı da iki parça yukarı doğru açılan bir kapıydı. İlk parçası tavan ile entegre ve ayaklara kadar inebilen bir tek parça entegre, diğeri ise oval yapıdaki gemiye binmeyi kolaylaştıran 2 basamanlı merdiven olabilen bir alt parçaydı. Kapıların boyutu malzeme, insan yada diğer cihazların rahatlıkla giriş yapabilmesi için 2 metreye yakında ve kapanırken senkornize bir şekilde kapanıyordu. 



“Uçuş başlamak üzere, lütfen yerlerinize oturunuz”  



Kapıların ardından hemen bir duyuru anonsu duyuldu, helikopterlerin aksine rolantide çalışan bir motoru yoktu. Elektrikli ultrasonik jet motoru olduğundan çalıştırma aşamasından sonra yüksek devirlere sadece saniyeler içinde çıkıyordu.  



Neyse ki dışarıdaki uğultu her ne sebep olursa olsun içeriye girmiyordu. 



Bir sarsılmanın ardından ailenin garip bakışları arasında Avar, sanki hiç yükü yokmuş gibi özgürce havalandı ve gecenin karanlığına karıştı. 



 

Bölüm Sonu 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44406 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr