Bölüm 87:

avatar
548 3

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 87:


Cüneyt, teknoloji kulesinden bildiği kadarıyla eğer gerekli süper iletken teknolojisi ve özel soğutma mekanizması oluşturmaz ise gelinebilecek maksimum limitin bu olduğunu biliyordu. 



Bu nedenle keyifliydi. 



Çok geçmeden ekip soğuyan motoru sökerek incelemeye başladılar. Uzun süre yapılan incelemenin ardından Ahmet, Cüneyt’in yanına gelerek “Patron, motorun iç kısmı zannedilenden daha fazla zarar görmüş. Normalde materyallerin ısı dayanıklılığı daha fazlaydı ama ne olduysa beklenenden daha da ısınmış, bu durum beklenmedikti. Fakat normal hızda bir sorun olacağını pek sanmam” dedi. 



“Güzel, olabilecek en iyi seviye bu, fazla ısınmasının sebebi ise şu anda 1 km rakımlı bir yerde bu testi yapıyoruz. Atmosfer kalınlığı bu noktada çok fazla, bu motorun çalışacağı mesafeler en az 10 kilometre yüksekler olduğundan herhangi bir sorun olmaz. O yükseklikteki havanın inceliği ve sıcaklığı, motorun maksimum itki anını uzatabilir, tahminimce bu süre 15 dakikaya kadar uzar. Normal çalışma hızında ise herhangi bir sorun olmaz.” dedi Cüneyt ve etraftakileri sevindiren açıklamalar yaptı. 



Fakat çok geçmeden birisi geldi ve “Patron, motor çok güçlü ve güzel, fakat enerji tüketimi çok fazla. Sıradan bir elektrik bataryası ile sanıyorum en fazla 5 dakika normal hızda çalışabilir” dedi. 

Bunu söyledikten sonra herkes bir anda kendilerine geldiler. Evet, bu doğruydu. Sıradan jet motorları için kullanılan sıvı yakıt tüketmiyordu yaptıkları motor.  



Elektrik motoru kullandığından belirli devirlerden sonra elektrik tüketimi geometrik olarak artıyordu. 



Her ne kadar Cüneyt’in teorileri elektrik verimliliğini çok artırıp kabul edilebilecek bir düzeyde tutsa da 15 dakikalık bu testte harcanan elektriğin miktarı 500 KwH kadardı. Bu ise bir evin 5 aylık elektrik tüketimiydi. 



Atomik Matriks Bataryaların varlığını bilen yoktu. Bu nedenle bilim adamları Cüneyt’in neden elektrik ile çalışan bir jet motoru, daha doğrusu çeşitli motorlar, buna jet, yüksek verimli dizel motorları da dahil, yapmaya çalıştığını bilmiyordu. 



Aslında Cüneyt, 3 tarafı denizler ile çevrili olan Türkiye’de deniz ve hava hakimiyeti için gerekli teknolojileri üretmek istiyordu. Denizde genellikle dizel turboşarj motorlar, elektrikli şarj motorlar veya permament vektör motorlar kullanılırdı. 



Ağırlığı 10 bin tonun üzerindeki gemilerde kullanılan motorların neredeyse hepsinde elektrikli şarjlı motorlar kullanılırdı. 



Bu motorların en büyük avantajı çok yüksek torkları idi. Bu sayede gemi ne kadar ağır olursa olsun denizde ilerliyordu. 



Fakat elektrik tüketimi canavar gibiydi ve o elektriği gemi motoru çalışırken üreten bir dizi jeneratör vardı.  



Kısaca koca gemilerin motoru elektrik motoruydu ama yakıt olarak dizel yakıt kullanırlardı.  



Hava kuvvetleri meselesi ise daha karmaşıktı. Türkiye’nin nato ülkesi, kısacası ABD’nin yalakası ülkeleri olmasından dolayı kendi silahlanmasının yerine dış ülkelerden alınan savunma cihazları vardı. 



1980 teknolojileri ile üretilmiş jet motorları halen kullanılıyor, onlarca ülkenin ortak olarak çalıştığı F35 projesinden ile atılmak üzereydi. 



 

Kendi ülkenin hava savunma sisteminin ABD’nin uçakları veya hava savunma sisteminden olması bir ironiydi. 



Yunanistan ile sürekli olarak it dalaşı yapan Türk hava kuvvetleri, iki tarafta ABD malzemeleri kullanarak birbiriyle çatışıyordu. 



Bu aynı mahallenin abisinin duvarda oturup iki çocuğu birbirine dalaştırmasına benziyordu. 

Bu durumun değişmesi gerekliydi ve en mantıklı yöntem, kendi savunma sisteminin yerli olarak üretilmesiydi. 



Savaş uçağı sadece başlangıçtı. Bundan sonra savunma sistemleri, akıllı füzeler, lazer silahları ve en nihayetinde raylı tüfek olarak bilinen railgun’lardı. 



“Tamam gençler, batarya konusunu çok fazla düşünmeyin, şimdiki işimiz başladığımız projeyi devam ettirip sağlam bir savaş uçağı üretebilmek. Gerekli izin belgelerimiz hazır, önümüzde bir deniz vardı ve onu geçtik, şimdi ise derede boğulmayalım.” dedi Cüneyt. 



Herkes işlerinin başına dönmeye başladı. Esasında tek bir motor değil iki farklı motor yapmışlardı. Bu motorlardan birisi maksimum itmede harap olmuş olsa da diğer motor sağlamdı ve ileri testler için hazırdı. 



Bunun yanında ekip, Cüneyt ile birlikte boş durmamış ve motoru oluşturan parçaları üretecek bir üretim bandı da oluşturmuştu. Her ne kadar bu bant bütün üretim sürecini kapsamasa da seri üretim için sorun yoktu.  



Ortalama bir motor için 10 saatlik yoğun bir otonom süreci ve maddi kaynak gerekliydi. 



Hesaplamalara göre bir tek motorun maliyeti yaklaşık 10 milyon dolardı. Buna Arge masrafları ve işçi maaşları eklenmemişti. Eğer onlar da eklenseydi maaliyet daha da artardı. Fakat şimdilik böyle kalitede bir motoru bu fiyata üretmek, özellikle yerli malzemeler ve teknolojiler kullanmak gayet kabul edilebilirdi. 



Sonuçta 1980 lerde ortaya çıkan ve Türk ordusunun da kullanmaktan çekinmediği F16’ların 2020 satış fiyatı 45-50 milyon dolar arasındaydı. Üstelik F16’lar tek motorluydu ve yakıt olarak pahalı bir yakıt kullanıyordu. 



Uçaklarda motor sistemi dışında dikkat edilmesi gereken diğer noktalar da olsa da en maliyetli ve teknoloji içeriği en yüksek olan nokta motordu. 



Bunların dışında Kimya branşı, özel bir radar emici boya üzerinde de çalışıyordu. Materyal departmanının Cüneyt ile keşfettiği 20 den farklı yeni malzeme de havacılık için uygun malzemelerdi.  



Bunlar kullanılarak uçağın iskeletini ve radar sistemini yapmak mümkündü. 



Asena’nın varlığı da yazılım konusunda kolaylık sağlıyordu. 



Esasen bir savaş uçağında en önemli noktalardan birisi de uçağın yazılım sistemiydi. 



Lockheed Martin firması savaş uçağı üretmenin yanı sıra dünyanın en iyi yazılım şirketiydi. 



Söylenenler doğruysa F22’nin çalışması için gerekli operasyonel sistemin toplam kod miktarı yaklaşık 120 milyon satırdan oluşuyordu. Üstelik dünyada hatasız ve noksansız çalışan en iyi yazılımdan birisiydi. 



Bu nedenle Asena’nın varlığı kendini göstermesi gerekliydi. Her ne kadar akademideki insanlar yazılım bilseler de oturup yazmaya kalksalar buna fizik müsaade etmezdi. En azından kısa sürede bitirmek için. 



*** 



Akşam olduğunda eve gelen Cüneyt, aylardır gelen yorgunluk olsa gerek bugün biraz haddinden fazla yorulmuştu. Daha doğrusu bitkin düştü de denebilirdi.  



Aslı ile şimdilik  biraz daha konuşabilse de henüz kız-erkek arkadaş düzeyinde değildi. Bunun yanında gençliğinde kurduğu okul okuyup iyi bir iş sahibi olma ve ailesine bakma hayalleri de aylar öncesinde ulaştığı hayallerdi. 



Evde anne ve babasıyla birlikte kalıyor, kardeşi ise gün içinde onunla birlikte Arge merkezine giderek ileri eğitimini tamamlıyordu.  



Dışarıdan bakıldığında her şey istenilen ölçüde ilerliyordu. Daha doğrusu plana uygun. 



Bu ise Cüneyt’in iç dünyasında bir boşluğa düşmesine neden olmuştu. 



Her ne kadar üniversite zamanında pek arkadaşları olmasa da üniversite okurken ki kimliği ve son aylarda Derya’lar ile olan münasebetleri, Cüneyt’in kafasında derin bir iz bırakmıştı. 



Öyle ki, kendisini meşgul etmediği zamanlarda bu boşluk hissi artıyordu.  



Şimdi bile günün yorgunluğuyla evine gelmiş, annesinin yaptığı yemeği yemiş ve televizyonun karşısında boş boş televizyon izliyordu. 



“Türkiye’nin önde gelen iş adamlarından Çobanoğlu Holding’in sahibi Turgut Çobanoğlu, öyle görünüyor ki sektörden çekilmeyi ve emekliliğinin keyfini çıkarmaya hazırlanıyor. Son aylarda holding’te bulunan hisselerini piyasa değerinin bir miktar altında satan Turgut Çobanoğlu, artık işinin peşinde koşmak istemediğini, sektöre eli yetkin yeni insanların girmesi gerektiğini söyledi.” 



“Ekonomi köşemizde yaptığımız röportajda Turgut bey, mal varlığını oğlu Alper’e aktarmadığının nedenini bize ‘onun daha kendisini geliştirmesi lazım, her zaman babasına güvenerek iş yapamaz’ diyerek açıklamıştı. Bu durum gerçekten alışıldık bir durum değil sayın seyirciler. Türkiye tarihinde bir ilk te denebilir.”  



Televizyona her ne kadar pek özenle bakmıyorsa da akşam haberlerinin tekrarını izlerken ekonomi köşesinde böyle bir habere denk geldi Cüneyt. 



Daha sonra akşam yemeğindeki konuşmalarını hatırladı ve bugün çalışanlarına söyledikleri aklına gelerek ayağa kalktı ve telefonu eline alarak terasa doğru yürüdü. 



 

Bölüm Sonu 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44402 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr