Bölüm 86 :

avatar
535 4

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 86 :


Cüneyt’in birden herkese seslenmesi ve bunu da ciddi bir tonla yapması, etrafta başka işlerle uğraşan adamları da meraklandırıp hemen onun çevresine gelmelerine neden oldu. 



Etrafına bakan Cüneyt “Gençler, meditasyonları ve egzersizleri hepiniz biliyorsunuz, geçen bu zaman diliminde bu tekniğin getirdikleri konusunda umarım hepinizin bir görüşü vardır” dedi ve etraftakiler kafalarını sallayarak onayladılar. 



Onlar meditasyonun adının kozmik teknik olduğunu bilmiyorlardı. Egzersizler de aynı şekilde bir çeşit vücut geliştirme antrenmanları zannediyorlardı.  



“Meditasyonlarda ve egzersizlerde kazandıklarınız zannettiğinizden de fazla, beyin gelişimi ve sağlıklı birey olmak bir kenara insan ömrünü de uzatan bir etkiye sahip” dedi Cüneyt. Fakat bu durumu da buradakiler bekliyordu. Onlara göre insan ömrünü uzatmak demek 10-15 yıl fazladan yaşamaya eşdeğerdi.  



Söylediklerinin farklı anlaşıldığını hisseden Cüneyt “Meditasyonlar sonucu artan insan ömrü sizin zannettiğiniz gibi 5-10 yıl süreli bir artış değildir. Eğer meditasyonlarda üst düzeye gelebilirseniz insan ömrü 200-500 yıl kadar artabilir” dedi. Tabi anlatırken Cüneyt’in de sakladığı bazı şeyler vardı. Mesela seviye 4 ten sonra insan ömrü artık kalite olarak değişecek ve en  az 500 yıl, en fazla ise ucu açık bir şekilde artacaktı.  



Fakat bu durumu açıklamak gereksizdi ve şimdiki zamanda buradaki bireylerin yanlış anlamasına müsait olabilecek şeyler oluşabilirdi. Zamanla herkes daha kolay kabul edeceğinden şimdilik bu gerçeği saklamak en uygun olandı. 



Hakikaten 500 yıllık süreyi duyunca bile grubun içinden insanların yüz ifadesi şok olmuşçasına değişmişti.  



“Ayrıca meditasyon sonucu insan vücudunda var olan gereksiz genler, hastalığa sebep olan şeylerin neredeyse tamamı düzelecek, sağlıklı bir birey haline geleceksiniz. Burada söylemek istediğim, her ne kadar siz bu tekniği yapıyor olsanız da aile bireyleriniz tekniği ve egzersizi yapmıyorlar. İleride onların da meditasyon ve egzersizler yapmalarını planlıyorum. Fakat öncelikle sizin onları Kayseriye yada daha sonra şirketimizin gelişmesiyle yer alacağı şehirlere gitmeleri gerekli” dedi Cüneyt. 



“Bunu şimdilik beyin fırtınası toplantısına açmayı planlıyorum, seviye 2 bilim adamı olabilenlerin ailelerini şimdiden meditasyona başlamaları için çağıracağım, o nedenle çok fazla endişelenmeyin. Siz rahat bir şekilde bilimin yolunda devam edin, gerisi kolaylıkla gelir.” dedi Cüneyt. 



“Çok teşekkürler patron..” 



“..” 



Çoğu kişi Cüneyt’e olan minnettarlığını dile getirdi. Bu noktada Cüneyt’e olan minnettarlıkları, daha önceden olan saygılarına ek olarak adeta sarsılmaz bir güven ve bağlılık oluşturdu. 



İlk başlarda işsizlikten ve gelecek kaygısından kurtuldukları için büyük bir minnettarlıkları vardı, daha sonra Cüneyt’in bilgisi ve meditasyonların varlığı, onların bilinç altında Cüneyt’e karşı büyük bir saygı beslemelerine neden oldu. Şimdi ise artık sevdikleri de bu imkanlardan yararlanabilecekti, bu ise Cüneyt’e olan derinden saygıyı tekrardan alevlendirdi ve artık onların herhangi bir negatif düşünce kalmamıştı. 



Bu ise Cüneyt’in istediği bir şeydi. Her ne kadar burada bulunan ekipten fire verilmeyeceğini garanti edebilse de gün geçtikçe sayıları artıyordu. Daha şimdiden 800 kişi olmuşlardı ve Türkiye’nin her yerinden iş başvurusu yapanlar, işe alım yapanlar devam ediyordu. İlk 300 kişilik grupta olduğu gibi onlarla birebir ilgilenememişti Cüneyt. Onun yerine işe daha önce girenler dolaylı yoldan etkileşimdeydiler.  



Bu ise arada bir katman tabaka oluşmasına neden olmuştu. Aradaki katmanın varlığı, işe sonradan girenlerin Cüneyt’e karşı olan saygıları ve minnettarlıklarının seviyesini bir miktar düşürüyordu. 

Her ne kadar durum kritik olmasa da bu bir başlangıçtı. İleride daha farklı insanlar gelecek, her grubun içinde aynı şekilde bağlı kalacağı garanti edilemezdi. 



Üstüne dışarıdan farklı şirketlerden gelen iş teklifleri, burada çalışanların %100 olarak burada devam etmelerini garanti etmezdi. Fakat şimdi aileleri de bu teknenin içine girmişlerdi.  

ARGE merkezinin ve genel merkezin yanında Akademi binası da inşaat halindeydi. Bu bina bittiğinde Mimarsinan Organize sanayide açılmış geçici okulu kapatıp buradan tek bir yerden hizmet vermeyi planlıyordu Cüneyt.  



Böylelikle yeni gelenlerin eğitimi daha da kolaylaşacak, sayısal veya sosyal bilimler arasındaki ayrım ortadan kalkacaktı. 



(Şu andaki bilim adamları grubunun yeni üyeleri ARGE merkezinde eğitim görüyorlar) 

“Tamamdır, artık işimizin başına dönelim, Ahmet, teste başla” dedi. 



Bunu duyunca insanlar hemen bugünün ana karakterine odaklandılar. 



Kocaman fabrikanın merkezine yakın bir yerde kurulan bir çalışma sahasının etrafında bir çok test aygıtı, bir platform ve platformun üzerinde ise yaptıkları ‘bebek’ vardı. 



2.4 metre uzunluğunda ve 80 santim çapındaki bu motorun görüntüsü, sıradan jet motorlarına benzese de bazı farklılıkları vardı. Bunlardan en birincisi kullanılan malzemelerdi. Cüneyt bu noktada elini geri tutmamış ve kuklaların yardımı ile alabildiği nadir metalleri kullanarak istediği düzeyde alaşımlar yapabilmişti. 



Pervanelerin bıçakları da özel bir açı ve yüksek hassasiyetle kesilmiş, motorun iç mekanizması ise farklı seviyede çalışan ultrasonik motorlar ile desteklenmişti.  



Sıradan bir jet motorunun dışında yakıt enjeksiyonu, kontroller gibi bir çok kablo ve küçük yakıt boruları olurdu. Ancak Cüneyt ve ekibinin motorunda dışarıdan bakıldığında görülebilen karmaşık bir kablo düzeni yoktu. Daha çok tek parça silindir gibi duran bir motordu. Ancak içerisinde epey yüksek teknoloji vardı. 



“Hazır, başla” dedi Ahmet ve ekibi test bilgisayarları ve çeşitli mühür mekanizmaları kullanarak işe başladılar. 



Çok geçmeden motorun pervane bıçakları dönmeye başladı. Bıçaklar dönmeye başlamasıyla ve yüksek devirlere çıkmasına kadar olan süreçte bile dışarıya herhangi bir ses vermiyordu. Fakat hava akımı başladığından itibaren ortada hava akımından kaynaklı uğultular oluşmaya başladı. 

İtki verileri motorun titreşimiyle sürekli yükseliyor, gövde çalışma sıcaklığı da hızla birkaç bin santigrat dereceye çıkıyor ve kuyruktaki sıcaklık yükseliyordu, ancak gövde dışındaki sıcaklık hiç yükselmedi. Açıkçası, yeni malzemenin ısı yalıtım performansı çok iyi idi. Motorun içindeki sıcaklık ne kadar yüksek olursa olsun iletilemez, ancak güçlü bir itme oluşturmak için kuyruktan boşaltılabilirdi. Yakında, tüm motor giderek daha fazla titreşmeye başladı. Açıkçası, işin sınırına ulaşmıştı. Kuyruktan çıkan sıcak hava zamanla daha da görünür bir plazma halini almış, ilk başlarda kızıla kayarken zamanla mavileşmiş ve en sonunda turkuaz renginde parlak hale gelmişti.  



Motorun test edildiği yerden epey uzakta olmalarına rağmen Cüneyt ve ekibi sıcaklığı hissediyorlardı. Ayrıca fabrika içinde her ne kadar kapıları açık olsa da ısı artmış, motorun gövdesinin mühürlendiği yerde sert titreşimler oluşmaya başlamıştı. 



Motoru mühürleyen mekanizmayı da ekip uzun uğraşlar vererek oluşturmuşlardı. 250 tonluk kilit sağlayabilen bir mekanizmaydı. 



“Ağırlık 1021 kg, maksimum itme 77 ton, normal itme 54ton, gövdenin iç çalışma sıcaklığı 4000 santigrat derece Celcius, kuyruk alevinin maksimum sıcaklığı 7000 santigrat derece Celcius ve ortalama sıcaklık 6000 derece Celsius..” Profesyonel verilerden oluşan her bir öğe ekranda tek tek görüntülenmeye başladığında ekranları inceleyen Ahmet dili tutulmuşçasına bu sözleri söyledi. 

Ahmetin konuşmasını duyanlar kulaklarına inanamadılar. Buradaki tek motorun bu derece bir itki oluşturması tek kelime ile ‘mucize’ idi.  



ABD’nin gurur duyduğu F22 Raptor savaş uçağının itkisi motor başına 16 ton kadardı. Bu itki kuvveti ise maksimumda yalnızca 4 dakika dayanabiliyordu. 



Fakat şimdi yapmış oldukları motorda itki kuvveti 77 tonluk maksimuma ulaşmış, sıradan çalışma itkisi ise 54 tona ulaşmıştı. 



8 dakika sonra motordan kara dumanlar yükselmeye başlamıştı. Bunu gören ekip bir şeylerin ters gittiğini anladılar. 



“Çabuk, motorun gücünü kesin, acil durum ekipleri soğutma işlemine başlasın” dedi Cüneyt yüksek sesle. 



Motoru güçten kestiğinde inanılmaz bir hızda pervane bıçakları yavaşladı ve durdular. Bu da ultrasonik motorların bir başka özelliğiydi. İstediğin akımı vererek motor bıçak hızlarını düşürebilirdin. 



Özel soğutucu sıvı ile motorun soğutma işlemi başladı. 



“Patron, bu güç inanılmaz. Eğer maksimum seviyede biraz daha dayanabilseydi iyi olurdu...” diye geldi Buğrahan. 



“Önemli değil. Bu zaten materyallerin gelebileceği limittir. Daha ilerisini istemek en azından şimdiki mantıkla zor olacaktır..” dedi Cüneyt. O da motorun verileri konusunda mutluydu. 


Bölüm Sonu






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44406 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr