14 Eylül 2020, bu günü Türk medeniyeti tarihi asla unutmayacaktı. Medeniyeti güçlendirip çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne taşınacağı tarihti bu tarih.  

İlk olarak akşam 9’da bütün dünyada Sirius Mobil Yazılım şirketine ait iki uygulamada sıradan bir bildirimle Yıldızların Işığında bilim dergisinin artık yayında olduğu bilgisi ve yayının bulunduğu web sitesinin adresi verildi.

İlk başlarda dünya üzerindeki milyonlarca insan merak edip baktı, fakat çok geçmeden bilimsel makale olduğunu görüp siteden ayrıldılar. 

Fakat diğer insanların aksine meraklı kitleler de vardı.  

Amerika’dan, İngiltere’den, Fransa’dan, Çin’den, Japonya’dan ve bunun gibi bir çok ülkeden meraklı kişi verilen web sitesine girdiler. 

Derya’da Akıllı Asistan uygulamasını kullanıyordu. Haberlerde Cüneyt’in şirketinin finansman yaptığı ve rekor para ile bu işlemin gerçekleştiğini biliyordu. Şirketin sahibinin Cüneyt olduğunu da biliyordu. 

Her ne kadar Cüneyt TV karşısına geçip bir demeç vermese ve ekonomi köşelerinde röportaj vermese de şirketin sahibinin ismi televizyonlarda birkaç gün boyunca geçmişti. Daha sonra unutuldu ve Mehmet’in çeşitli aktivitelerde, davetlerde ve röportajlarda boy göstermesi ilgiyi dağıttı. 

Şu an bile Türkiye’de Mehmet’in adı ünlenmiş, en başarılı CEO’lar arasında sağlam bir konum bile kazanmıştı. 

Derya’nın kendisi eskiden Iphone kullanıyordu, fakat onun gibi birisi için telefon değiştirmek zor değildi. Nitekim bilgisayar mühendisliği bölümünde okuyordu ve idealist olmasının getirdiği tarzdan dolayı sürekli olarak bir Android telefonu vardı. Sonuçta Linux için program yazdığı da oluyordu. 

Fakat Cüneyt faktöründen midir bilinmez son zamanlarda telefonunu değiştirmiş, Samsung Galaxy S20 CMPRO modelini kullanmıştı. 

Evet, geçen bu zamanda telefon üreticileri de telefonlarının adlarının sonuna Camera Master Pro bizde var demek için telefon modelleri çıkarmışlardı. 

Sıradan S20 modeli normalde S20, S20+ ve S20Ultra idi. Fakat Cüneyt faktörü işin içine girdiğinde bu modeller S20, S20+, S20CMPRO Edition gibi modellere evrilmişti. İçlerinde en yüksek performansta donanım olan telefonun adı da S20CMPRO modeliydi.  

Her ne kadar küçük telefonları sevse de Derya, bu sefer gidip 6,7 inçlik dev telefonu tercih etmişti. 

Telefona gelen bildirimi takip ederek web sitesine giren Derya, siteye Samsung’un kendi web tarayıcısından girmesine rağmen çok hızlı ve optimize edilmiş bir site buldu. 

Fakat telefondan bakmak istemediğinden Laptobunu çıkarıp sitenin adresini tarayıcıya yazdı. 

Ardından site her ne kadar dünyanın her yerinden trafik çekse de çok hızlı bir şekilde açıldı. 

Sitenin arkaplanında animasyon, animasyonda ise uzayın muhteşem görüntüleri vardı, hatta bazı yıldızlar yakın olduklarından çıkan parlamaları, güneş rüzgarlarını görebiliyordun. 

Daha sonra önüne iki seçenek geliyordu. Bunlardan birisi Bilim Meraklısı, ötekisi ise Akademik’ti. 

Merakına yenik düşen Derya ilk olarak Bilim Meraklısı seçeneğini seçti. Hemen ardından site animasyonu değişerek bir gezegenin yüzeyine geldi ve orada basit bir animasyon ile derginin içinde bulunan makaleleri herkesin anlayacağı dilden anlatan ve gösteren bir içerik başladı. 

İçeriği istediğin gibi seçebiliyor, animasyon adeta bir Unreal Engine gibi davranıyor ve içerikler arası geçiş sağlıyordu. 

Temel olarak ise başlıklar Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Materyal Bilimi, İktisat, Tıp, Felsefe ve son olarak ta Bilgisayar Bilimleri idi.  

Cüneyt temel başlıkları seçerken bilgisayar bilimini özel olarak eklemişti. Her ne kadar fizik ve bir nebze olsun kimya ile alakalı olsa da gelişen teknoloji ve ilerleyen zamanın getirisi ile bilgisayar biliminin ayrı bir başlık altında ele alınması gerekliydi. 

Belki de bölümü ile alakalı olduğundan ilk olarak Bilgisayar Bilimi’ni seçen Derya, çok geçmeden kendisini son teknolojik bir medeniyetin olduğu animasyon gezegeninde buldu. 

Daha sonra bir insan animasyonu ortaya çıkarak herkesin anlayacağı dilden başladı anlatmaya. İlk olarak bilgisayar tarihinden, daha sonra matematik ile elektrik anahtarlarının nasıl yön verilerek bir bilgisayar haline getirildiğinden gibi şeylerden bahsetti.  

Bu içerik başlangıçtı ve yayınlanan makaleler ile alakası yoktu, fakat popüler bilim veriyordu.

Dolayısı ile herkesin anlamakta güçlük çektiği şeyleri basit metaforlar ile anlatıyor, neyin nasıl çalıştığını gösteriyordu.  

Aslında bu içerik bile epey kaliteli bir içerikti.  

Anlatıcının komik anlatım tarzı, anlatırken gösterdiği 3 boyutlu örnekler, animasyonun kalitesi, tek kelime ile muhteşemdi. 

Fakat bu kısmı izlemek istemeyenler olabileceğinden bu kısmı geç seçeneği de vardı. 

Derya ise bunu seçmedi, o, animasyonları keyifle izledi. 45 dakikalık bir animasyonu seyrettikten sonra 5 farklı makale ile karşılaştı. 

Biraz ciddileştikten sonra makalelerin çok geçmeden makine dilini etkin kullanma yöntemleri, işletim sistemi mimarilerinin yapılması, şifreleme, protokoller vb teknik konular üzerine olduğunu gördü.  

Normalde bu içerikler oldukça profesyonelce içeriklerdi ve her birisinin mantığını anlatmak için 100 sayfadan fazla makaleler yazman gerekliydi. Fakat animasyon burada bitmiyordu ve içeriğin ne olduğunu, hangi sorunun çözümünde faydalı olacağını, neden böyle bir ihtiyaç doğduğunu gibi noktaları kısa kısa anlatıyordu. 

Eğer IQ’nuz 100 ve üzerindeyse çok rahatlıkla bazı şeyleri öğrenebilirdin. 

Derya kendisini animasyonlara kaptırmış, geçen zamanı unutmuştu. Oturduğu pozisyonda rahatsız olan Derya, saatine baktığında sabaha karşı 01:30 olduğunu gördü ve esneyerek yatağına döndü. Kafasında ise hala animasyonlarda anlatılanlar vardı. 

*** 

Derya’nın aksine bir çok insan direkt olarak Akademik seçeneğini seçmiş, diğer seçeneğin aksine beyaz kağıda yazılmış küçük ve kalabalık yazılar görmüştü. 

Göze en iyi hitap eden resimler ise bazı grafikler, matrisler yada benzersiz matematik sembolleriydi. 

Fakat bu durum Akademiyi seven kişileri pek yormasa da diğer insanların sıkılıp siteyi terk etmesine neden oldu.  

Onların dışında Akademiden insanlar ise kendi alanları ile alakalı noktalara baktılar.  

Ancak burada da herkes Derya kadar şanslı değillerdi.  

Cüneyt bütün bilimi sıfırdan ve temelden başlattığı için Fizik, Kimya, Biyoloji, Materyal Bilimi gibi ana başlıkları inceleyenler çok geçmeden son derece ‘çöp’ denilebilecek içerikler ile karşılaştılar. 

100 yıl önce yapılan deneylerden, 60 sene önce bulunan malzemelerden, herkesin bildiği basit biyolojik olaylardan ve buna benzer içeriklerden oluşuyordu bütün dergi.  

Her ana başlıkta toplamda 5 farklı makale olsa da derginin sayfa sayısı rekor düzeyde olan 1500 sayfaydı! 

1500 sayfalık bir içeriğe ‘dergi’ demek saçma olurdu. Fakat ‘Yıldızların Işığında’ dergisi bunu gerçekleştirmişti. 

Üstelik derginin giriş bölümünde açıkça haftalık yayınlanır diye ibare vardı.  

Bu demek oluyordu ki her hafta bir bu kadar içerik yayınlanacaktı? 

Her biri çeşitli alanlarda meşguliyeti olan Akademi insanının nerede vakti olacaktı da bu kadar uzun içeriği, üstelik küçük puntolar ile sıkı sıkı yazı içeriği okuyacaktı? 

Akademi insanlarının hayat boyu öğrenme, sürekli olarak bilimsel yayınları takip etme, yeni şeylere açık olma gibi özellikleri vardı ama her şeyinde bir sınırı vardı. 

Çok geçmeden Akademi camiasının %99’luk kesimi içerikleri okumayı bıraktı. 

Bilgisayar bilimi ve Matematik alanına bakanlar ise çok mutluydular.  

Bölüm Sonu