Cüneyt, güne başlarken gelen dinamikliğin getirisi ile kafeteryanın yolunu tuttu. Bu süreçte sabah sporu ve egzersizi yapanlar, yoga çalışanlar ve çeşitli dış aktivite yapanlar ile ayaküstü sohbette etti. Hatta bazıları tıkandıkları noktaları bile sordular.

Bu iyiye işaretti.  

Şirketin genel merkezi ve ARGE merkezinin olduğu kampüste spor alanları mevcuttu, bu alanlarda bir futbol sahası, basketbol salonu, tenis vb kortları da mevcuttu. Kısacası kalori harcaman gereken aktivitelerin çoğunu önceden planlayıp yaptırmıştı Cüneyt.  

Haftada bir gününün büyük kısmını ise toplanıp ortak aktivite gerçekleştirerek değerlendiriyordu, onun dışında da arada bir araya kaynayarak maç veya basketbol oynadığı da oluyordu. 

Kafeterya her ne kadar adı kafeterya olsa da aslında burası tam donanımlı bir beş yıldızlı restoran gibiydi. Her saat ve haftanın neredeyse her günü sürekli olarak hazırdı, günlük yemekleri de sürekli olarak her yörenin tadından oluyordu. 

Kahvaltıları ise olabildiğince kaliteliydi. Özellikle kozmik teknik çalışanların öğünleri epey fazlaydı. Bu noktada şunu hatırlatmakta fayda vardı, ilk başlarda genetik çözelti nedeniyle Cüneyt’in öğünleri epey fazlaydı, bunun esas sebebi genetik çözeltinin çok hızlı bir şekilde genetik optimizasyonu yapmasıydı. 

Daha sonra Kozmik Teknik çalışan Cüneyt, eskisine nazaran genetik optimize süreci yavaşlamış fakat durmamıştı. Bunun sebebi egzersizler ile kendisini olabilecek en yüksek fiziksel seviyeye getirmesiydi. Fakat bu noktada bile bir oturuşta en az 3 kişinin oburlukla yediği öğünü yerdi. 

Diğer çalışanlar ise genetik optimizasyon çözeltisi kullanmamışlardı ama kozmik teknik sayesinde vücutlarında sabit duran genetik, yavaşça hızlanmaya ve değişmelere başlamıştı. Buna her sabah yaptıkları 10 set egzersiz eklendiğinde genetik olarak değişimleri eskisine nazaran binlerce kat artmıştı. ( Sıradan bir insanda bu rakam saniyede 0.0004 ise şimdi 0.59 gibi düşünün) 

Yani ortalama bir insanın kanser olması için gereken genetik mutasyonun oluşma ihtimali 0,00024 kadar iken bu sigara kullananlarda 100 kat artarak 0,024, buna kanserojen gıdalar tüketenler eklendiğinde bu oran yine katlanarak 0,24 gibi seviyelere ulaşırdı. Bunun açıklaması ise sigara içen ve kanserojen gıda tüketenlerin her 100 kişiden 24’ü kanser olurdu.

Genetik mutasyonların geneli kötü sonuç doğursa da evrimin temeli bu mutasyonlardı.

Kozmik teknik ve egzersizler ise insanı olumlu yönde geliştirecek genetik mutasyonları oluşturma ihtimalini artırıyordu. Mesela sıradan bir insanın kas yapma oranı spor yaparsa milyonda bir olasılıktayken bir anda yüzde 50’lere kadar artırıyordu. 

Kozmik teknikte ise durum her ne kadar bunun gibi olmasa da insanı değiştiren ve güçlendiren özellikler sürekli olarak daha da hassaslaşıyor, genetik olarak daha da iyileşiyordu. 

Üstelik Kozmik tekniğin seviyesi ilerlediğinde bu süreç katlanarak hızlanıyordu. 

Kafeteryada Buğrahan ve Merve’nin de arasında bulunduğu 10 kişilik o çekirdek ekipte kahvaltı yapıyorlardı. Bu süreçte Buğrahan Merve ile çift olmuşlar, fakat bu durum sanki ilk zamanlarındaki gibi değişmeden devam ediyorlardı. Bu noktada iş ile özel hayatı güzel dengelemişlerdi. 

“Patron” 

“Boss” 

Cüneyt’in geldiğini gören ekip el sallamışlar, onu davet etmişlerdi. 

Cüneyt ise büyük bir tepsiyi açık büfe kahvaltılıklar ile doldurmuş onlara doğru geldi ve büyük bir masada onun için ayrılan yere oturdu. 

“Nasıl gidiyor gençler”  

“Patron, her zamanki gibi yine doldurmuşsun tepsiyi..” 

“Valla patron seni görünce daha da iştahımız açılıyor” 

“hahaha” 

“Vücudunuzu yeterince egzersizle yormuyorsunuz, bu nedenle gelişiminiz yavaş. Bence egzersizi daha ağır yapmanız gerekli, benim kadar iştahınız olduğunda her şey normaldir” dedi Cüneyt. 

“Patron, 10 seti yaparken bile canımız çıkıyor, sen bizden yeterince çalışmadığımızı söylüyorsun..” 

“10 set daha başlangıç, ilerleyen dönemde 5 set daha gelecek, bundan sonra herkesin hem sabah hem de akşam egzersiz yapması kuralını getireceğim, size kalırsa gün boyu laboratuvarda yada sınıflarda ders çalışmayla geçirirsiniz” dedi Cüneyt kafasını sallayıp gülerek. 

“Patron, dediklerinde bence haklısın, bu zaman diliminde ben çok sefer egzersiz yapmaya başladım, hem sanki daha güçlendim hem de kafam eskisine nazaran daha berrak. Bir oturuşta koca kitabı adeta ezberlemiş gibi oluyorum.” dedi Buğrahan. 

“Buğrahan, seni adi herif, demek bu yüzden ikinci seviyeye ilk gelebilen sensin ha!” Merve ise onun yanında sinirli bir ifadeyle söyledi. 

“Ben sadece patronun dediklerini uyguluyorum, patron bize egzersize başladığımızda ne kadar çok yaparsanız sizin için o kadar iyi olur dedi” diyerek ellerini çaresiz bir şekilde açtı Buğrahan. 

“Zor olmuyor mu? Ben bile bir seti tamamladıktan sonra nefes nefese kalıyorum, yerden kalkacak halim kalmıyor” dedi Ahmet. Okuldaki hafif tombul halinin aksine body çalışan bir gence dönüşmüştü kendisi, fakat her ne kadar zinde bir bedene sahip olsa da zihniyeti halen tembellikteydi. 

“Esasında ilk seti tamamladığımızda yaşanan o yorgunluktan sonraki 10 dakikada bütün gücünüz yerine geliyor değil mi? İşte ben de bunu düşünerek kahvaltıdan sonra enerjimi tamamlayıp tekrardan egzersizi yaptım. Bu sefer başta az miktarda çıkan siyah pisliklerin daha fazla çıktığını gördüm. Bu patronun dediği özgür radikaller, mineraller yada ağır metallerin vücuttan atımı. “ dedi Buğrahan ve ekledi “Ardından ikinci egzersizin ardından tekrar kahvaltı için karnım acıktı, fakat ilkinin aksine porsiyonlarımın etkisi nispeten daha fazlaydı. Yedikten sonra denemek için tekrardan egzersize başladım fakat bu sefer her tarafım aşırı gerildi ve sancılar hissettim. Bu noktada egzersizi durdurdum. Akşama kadar çalıştıktan sonra aklıma birden egzersizler geldi ve gece tekrardan yapmayı denedim, bilin bakalım ne oldu?” 

“Bu sefer ilk 5 seti düzgün bir şekilde yaptıktan sonra tekrardan sancılarım başladı ve ben de bugünlük limite ulaştım diyerek durdum. Ardından günün yorgunluğu olsa gerek derin bir uykuya daldım. Ertesi sabah uyandığımda vücudumdan atılan pislikleri tekrardan gördüm. Normalde daha önce hiç bu kadar pislik atmamıştım 1 günde. Üstelik vücudum önceki güne nazaran fazlasıyla zindeydi.” 

“Pek anlamasam da spor salonuna gidip ağırlık barlarının yanına gittim, normalde 450 kilo kaldıran ben bir anda 480 kilo kaldırabildim ve fark ettim ki sadece bir günde gücüm 30 kilo arttı.” 

“Hemen günlük meditasyonu yapıp tekrardan egzersizlere başladım ve 10 seti düne göre daha hızlı bitirdim. Kahvaltıdan sonra tekrar 10 set yaptım ve bu sefer sanki yeniden doğmuş gibi ferahladım. Üçüncü kez denediğimde ilk seti yapabildim ama tekrardan sancılarım geldi ikinci setten sonra.” 

“Bu noktada patronun dediğini hatırladım, ne kadar çok çalışırsanız o kadar çok hızlı değişiyor bedenimiz. Şimdi bunu 1 aydır yapıyorum, her sabah toplamda 5 kere 10 set yapar hale geldim. Açıkçası daha fazla set olsa onları da denemek isterim” dedi Buğrahan.  

Ötekiler ise şok olmuş gibi Buğrahana bakıyorlardı. Onlar da bu egzersizleri yapıyorlardı fakat ciddilik dereceleri o kadar da yüksek değildi. 

Fitness için günde bir kere 10 seti tamamlamayı yeterli görüyorlardı. 

Üstelik geçen bu zaman içinde her ne kadar dikkat etmeseler de, sanki Buğrahan diğerlerine göre daha fazla yiyordu? 

 “Harbi mi?” 

Diğerleri şakalaşmayı kesti. Bu ciddi bir olaydı. 

“Buğrahan’ın dedikleri doğru, bu set egzersizler özeldir, vücudun gereken her kasını çalıştırmaya yarar. Size 10 seti verdim ve eğer bunlarda ileri bir seviyeye gelirseniz, egzersizlerin yetersiz olduğunu  anlayacaksınız. Bundan sonraki 5 set ilk 10’a göre oldukça karmaşık ve daha da zor. Buğrahan’ın seviyesi her ne kadar artmış olsa da her sabah en az 10 kere ilk 10 seti yapabilirse diğer 5 seti yapacak hale gelir.” dedi Cüneyt, ciddi bir şekilde. 

“Bu 10 setin içinde vücut koordinasyonu, iç organların çalışması gibi etkenler çok önemli, eğer düzgün bir şekilde bitirmezseniz, bundan sonraki 5 seviyede vücudunu kaldıramaz ve sakat kalabilirsiniz. O nedenle daha ciddi çalışın” dedi. 

Bölüm Sonu