Bölüm 71:

avatar
717 3

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 71:


Tabi bu teknoloji bile kusursuz değildi. 



Öncelikle her ne kadar düşük olsa da feda edilen enerjinin bir kısmı boşa harcanıyordu. 



İkincisi ise enerji iletim hızı ışık hızının %96 sı kadar hızda oluyordu. 



Bu yakınlarda çalışacak cihazlar için sorun oluşturmasa da yüksek hızda ve irtifada hareket eden cihazlar için kabul edilemez bir durumdu.  



Mesela Ay, Dünyaya 260 ile 300 bin kilometre arası değişen bir yörüngeye sahipti. 



Bunu kısaca 300 bin kilometre olarak hesaplarsak ışık bile dünyadan aya 1 saniyede gidiyordu. 



 

Cüneyt’in kablosuz enerji aktarımı basit cihazların çalışması için sorun yaratmasa da bazı cihazların çalışma prensibi çok farklıydı. 



Mesela hastanelerde kullanılan MR cihazlarının içinde siklotronlar bulunurdu. Siklotron ise kısaca atom hızlandırıcı denen cihazdı. 



Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi olan CERN’de bulunan çarpıştırıcılar ile benzer bir mantıkla iş görürdü bu siklotronlar.  



Kısaca hassasiyeti yüksek olan cihazların çalışması belirli bir mesafeden, yaklaşık 5000 kilometreden sonra çalışması çok zordu. 



Neyse ki Atomik Matriks Bataryalar vardı. 



Bunların dışında Cüneyt, her ne kadar bir sürü cihaz sipariş etse de onları bir güvenlik duvarı ile koruyordu. 



Japonlar her ne kadar masum ve sevecen bir ırk olarak görünseler de aslında çok aşırı hırslı bir milletti. 



Sattıkları her cihazda bir arka kapı mevcuttu. 



Bu, dünyada bulunan bütün Japon cihazlarının çalışma verilerini toplayarak bir farmlama ile en iyisini üretme biçimiydi. 



Öyle görünmese de Japonlar çok şark kurnazı bir milletdi. 



ABD ve Çin gibi ülkelerin ürünlerinde ise bu durum zaten kabul edilen bir durumdu, yani bu ülkeler saklamıyorlardı bile. 



Avrupa ülkelerinde de durum aşağı yukarı aynıydı. 



Bu nedenle Cüneyt, kendi cihazları için bir altyapı oluşturmanın vakti geldiğini anlamıştı. 



İlk olarak kendi anakart’ını ve genel kullanım çiplerini üretecekti. 



Bunu ise yaparken sıradan üretim yöntemi olan Litografi-Etching-UVEngraving gibi yöntemler ile yapmayacaktı. 



Öncelikle bunu yapmamasının ilk sebebi sadece Litografi makinesinde bile 100 binden fazla patentli teknoloji vardı ve eğer kullanılmak istenseydi lisanslama gerekliydi. 



İkincisi ise yukarıdaki üç işlem genel üretim işlemler bütünüydü. Bunun dışında bir kumun tam manası ile çip haline gelebilmesi için 120 farklı aşama gerekliydi. 



Bu aşamaların ise her biri çok yüksek teknoloji içeren, yüksek teknik bilgisi olan teknikerler ve mühendislerin olması gereken işlemlerdi. 



Dry Etching denilen kısımda saflığı %99 oranından yüksek su kullanılması gerekliydi. TSMC ve UMC gibi şirketler yıllardır üretim içinde olduklarından bunu H2O2 kullanarak yeni bir saflaştırma metodu ile çözmüştü. 



Ayrıca ister doğuda ol ister batıda ol Japon Shin-Etsu kimyasal şirketinin üretmiş olduğu yüksek kaliteli silikon gofreti almak zorundaydın. 



Silikon gofretlerin üretimi bile bela iken daha çip üretmeyi düşünmek çok aşırı saçma bir durumdu Cüneyt için. 



Sadece yukarıda belirtilen şartları sağlamak için en az 10 yıl ve toplamda 10 trilyon dolara yakın bir yatırımın gerekliydi. 



Cüneyt’in planında ise teknoloji kulesi sağ olsun ikinci bir yöntem olan Atom Oyma Makinesi ile çip üretme vardı. 



Atom Oyma Makinesi temelde nano boyutlarda hassasiyete sahip oyma işlemi yapan makineydi. Kısaca bilinen lazer yazıcılara benzer bir mantığı vardı. 



Tabi nanometrik hassasiyetler beraberinde pikometre boyutunu da açabiliyordu fakat o seviyeye gelmek için atomik materyalleri araştırmak gerekliydi. 



Atomik materyalleri araştırabilen bir toplumda zaten klasik transistör ile çalışan çipler kullanmazlardı. 



Atomik materyallerden olan C14 gibi yapay elmasların diğer metal, ametal ve yarımetallerin de çeşitli alaşımları sayesinde onbinlerce yeni ve dayanıklı materyal elde edilir, süperfullnere denilen bir malzeme sayesinde ise foton bilgisayarlar üretilebilirdi. 



Foton bilgisayarların en düşüğü bile çalışma frekansı olarak ThZ seviyesinde olduğundan atomik oyma makinesini üretmek tamamen gereksiz olurdu. 



Tabi bu makine sadece tek çip üretmekte kullanılmazdı. 



Eğer bu makine ile nanorobotlar üretilebilirse ve kablosuz enerji aktarımı, veri aktarımı gibi işlemler ile bu robotlar kullanılarak bilim kurgu filmlerinde görülebilen nanitler üretilirdi. 



Her neyse konu olarak materyal teknolojisi her ne kadar atılım yapmaktan uzak olsa da Cüneyt teknoloji kulesi sayesinde yeterli küçüklükte ve hassasiyetlerde ultrasonik motorlar üretebilirse en azından başlangıç seviyesinde bir atomik oyma makinesi üretebilirdi. 



Her ne kadar başlangıç düzeyde olsa da üretim seviyesi 1 nanometre seviyesini kolaylıkla yakalayabilirdi. Hatta zorlarsan 0,1 nm boyutunda bile üretim yapabilirdin. Fakat şunu bilmek gerekirdi ki H2O olarak bilinen su molekülünün toplam boyutu 0.1 nm kadardı. 



Karbon atomunun toplam boyutu daha küçük olsa da eğer fulleren yada grafin gibi modullerde nanotüpler üretecek olsan ve bunu da transistör olarak kullanmak isteseydin moleküllerin toplam boyutu 0,9 nanometre boyutuna yükselirdi. 

Kısacası en düşük seviyede üretim yapabileceğin transistör boyutu aşağı yukarı 1 nanometreydi. 



Transistör üretip çipe oymak bir kenara çip üretimi sadece bunlardan oluşmuyordu. 



Bilgisayar mimarisini ve işlemci mimarisini de iyi bilmek gerekliydi. 



Bugün PC standartlarında genel olarak x86, ARM mimarileri benimsenmişti. Her ne kadar bazı farklılıklar içerse de bu iki mimarinin temel özellikleri benzerdi. 



Mesela bunlardan bazıları önbellekler olan L1, L2 ve L3 gibi farklı öncelikte çalışan işlemci ön bellekleriydi. 



Bunun yanında bu çiplerin diğer bir ortak özellikleri bir geçici ön bellek ve sabit disk gibi ayrımlara sahip olmasıydı. 



Bilgisayarlar ilk çıktığında üretilen mekanik disklerin okuma ve yazma hızları düşük olduğundan işlemci çipi üreten firmalar bellek olarak kullanılmak üzere daha kalitesiz çipler üretmişti ve bu da RAM olarak bilinen temel bilgisayar parçasını oluşturmuştu. 



Bugün aradan 40 yıl kadar zaman geçmesine rağmen mekanik diskler halen kullanılmakta olduğundan RAM ‘lar halen temel parça olarak kullanılmıştı. 



Cüneyt’in amacı bu parçalardan kurtulmak değildi, ziyadesiyle patentlerden kurtulmak istiyordu. 

Dünyada bazı şirketler, bazı bilimsel görüşleri henüz üretilmiş olmamasına rağmen kağıt üzerinde tamamlayarak patentlerini almışlardı. 



Bu şirketlere patent şantajcısı şirketler denirdi. Mesela basit makinelerin olmadığı bir dünyada kağıt üzerinde kaldıraç çizip bunun patentini alan bir kişi, ilerde son teknolojik ürünlerin içinde kendi patentine benzer bir olgu gördüğünde dava açıp senden çok fazla miktarlarda para isterdi. 



Qualcomm buna verilebilecek en basit örnekti. 



Herkes SnapDragon çiplerin ne kadar kaliteli ve ne kadar hızlı olduğunu söyleyip dururdu fakat esasında başka çare olmadığından insanlar bu çipleri tercih etmekteydi. 



Qualcomm zamanında 1-2-3-4 G bandında iletişim içeren bütün patentleri satın almış, 20 yılı aşkın sürede bütün dünyada monopol bir şirket olmuştu.  



Sen istesen daha hızlı ve kaliteli bir çip üretebilirdin, fakat Qualcomm dan patent alamadığın sürece çiplerin herhangi bir akıllı cihazda kullanılamazdı. 



Bu nedenle şirketler dişlerini sıkıp çiplerini belirli bir ‘koruma ücreti’ karşılığında Qualcomm’a satarak SnapDragon serisi adı altında piyasaya sürüyordu. 



Tabi bu zaman diliminde bu Qualcomm şirketin de eli armut toplamadığından yıllardır süre gelen çok yüksek gelirler ve endüstriden toplanan yetenekli elemanları sayesinde kendi çip birimini kurabilmişti. 



Bugün dünyada kendi çipini üretebilen sadece İntel ve Samsung gibi firmalar vardı. 



Diğerleri ise TSMC, UMC, Texas Instruments gibi sadece OEM işleri yapan şirketleri kullanıyordu. 

Son yıllarda bu gemiye AMD şirketi de Zen mimarisine sahip işlemcileri ile girmişti. Sonuçta son 3 yıldır kârda olan bir şirketti ve kendi litografisini sonunda alabilmişti. 



Cüneyt bunları düşündüğünde “Asena, ARGE departmanına haber ver, 1 saat sonra toplantı salonuna gelsinler, Mehmet’i ve Coşkun’u da çağır” dedi. 



Coşkun sosyal bilimler akademisini 2 ayda bitiren dahi idi. 



Bölüm Sonu 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44398 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr