Bölüm 69 :

avatar
647 4

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 69 :


ARGE merkez binasının tamamlanmasının ardından Cüneyt, organize sanayi bölgesinde kurduğu geçici akademiye 1 haftalık tatil verdi. Sonuçta insanların yeni evlerine yerleşmesi ve eşya alması gerekecekti. 



Evleri ise önce gönüllülük esasına ardından da basit bir kura ile şimdilik 300 kişiye verdikten sonra onların yerleşmesini beklemesi gerekiyordu. 



Bunların dışında Zincidere’ye gelen fiber optik altyapısı’nın da bir yeni hat ile yeni yere çekilmesi gerekliydi. Bu da internet sağlayıcı firmanın yapacağı işti.  



Normal şartlarda kimsenin gitmeyeceği şehirden uzak bu noktaya devletin çok çalışkan  kurumu gelip altyapı döşemezdi fakat Cüneyt bu iş için sağlam bir para ödemişti. 



 

Fiber optik alt yapının yanı sıra dağ yolunu da yenilemek gerekliydi. Bunun içinde para konuşmuştu. 



Yeni binaların havalandırılması, alt yapıların tamamlanması, yeniden yerleşme gibi işlemler bir hafta kadar sürmüştü. 



Bütün bunlar olurken Cüneyt öte yandan bir sürü yüksek hassasiyetli makine ve cihazları sipariş etmişti.  



Sadece bu cihazların faturası bile 1 milyar doları bulmuştu. Aslında bu malzemeleri kendileri de yapabilirdi ancak bu çok uzun zaman isteyen şeylerdi. Para ile çözülüyorsa neden olmasın durumu vardı. 



Bu nedenle Seiko, Siemens, Bosch, Honda ve BYD gibi firmalardan bir sürü yüksek teknoloji tezgahlar, laboratuvar malzemeleri ve cihazlar alındı. 



Siparişler konusunda Türkiye’nin stratejik konumu nedeniyle teslim süresi nispeten kısaydı. Özellikle Çin ve Japon ülkeler, kendi malzemelerini Avrupa’ya satabilmek için Türkiye’de depo olarak aldığı yerler vardı ve eğer siparişlerde  olan malzemeler olursa en geç 3 günde getiriyorlardı. Eğer burada yoksa sipariş süresi 21 günü bulabilmekteydi. 



Bunların yanı sıra Cüneyt bu hafta rütininin dışına çıkmış, merkez binasında kendisi için ayrılmış laboratuvarda çok gizli işler yapıyordu. 



Her ne kadar diğerleri için aygıtları satın alsa da bunun esas sebebi Cüneyt’in Asenanın varlığını ve robotların dış dünyayı bilmemesini istemesiydi. 



Kısaca göz boyamaydı. 



Kendi laboratuvarında bunlara gerek yoktu. 



Asena, internet üzerinden bir sürü şirketin veritabanına erişebiliyor, onların bütün verilerini anında alabiliyordu. 



Ayrıca yapay zekanın seviyesi çok yüksek olduğundan kendi de makine ve cihazları geliştirebiliyordu. Fakat bunları yapabilmesi için Cüneyt’in emri olması gerekliydi. 



Şimdi ise Cüneyt emir vermiş, bir sürü, dünya üzerinde önümüzdeki 50 yıl kadar bulunamayacak aygıt, cihaz ve teknolojik aygıtlar doğmuştu. 



Cüneyt’in bu sürede amacı insan derisine neredeyse %99 benzer silikon malzeme üretmekti. Bunu yapabilmek için tek katmanlı grafin teknolojisini de kullanması gerekiyordu. Sonuçta insan eli elektronik olarak devre tamamlayan elemandı. Silikon tek başına  bunu gerçekleştiremiyordu.



Eğer ilerde yapacağı insansı kopya robotlar X-Ray den geçecek olursa yada herhangi bir tablet bilgisayar kullanmak isteseler bu sadece silikon malzeme ile olacak bir şey değildi. 



Bunların yanı sıra her ne kadar gelişmiş VR çipi gibi olmasa da beyin sinyallerini aktarmayı sağlayan bir biyoçip üretmeyi deniyordu. Bunu bilgisayar kullanmak gibi basit işler için yapabilmişti fakat ilerde kişinin anılarını ve aklından geçenleri simüle etmesi kolay olmayacaktı. 



Her ne kadar Asena’nın muhteşem hesaplama kabiliyeti olsa da yinede zaman alan işlemlerdi. 



*** 



Bütün bunlar olurken zaman akıp gitmiş ve çoktan bir haftalık süre dolmuştu.  

Yer değiştirme işlemleri bittiğinden yeni merkez binaya ve akademiye canlılık gelmişti. Sonuçta 300 kişilik bir bilim adamı ekibinin yanı sıra şirketin üst düzey yöneticileri de merkez binada çalışmak için gelmişlerdi. 



Altyapı ve yollar yapıldığından bugün Cüneyt, Asena’nın merkez kuantum bilgisayarını kendi laboratuvarının -20’inci katına taşıyordu. 



Sonuçta kendi evinde durması bir güvenlik ihlaliydi. 



Organize sanayide geçici olarak oluşturulan akademi ise şimdilik doğa bilimi dışındaki yetiştirmeler için kullanılıyordu. 



Sonuçta İşletme, İktisat, Hukuk, Kamu Yönetimi gibi bir çok sosyal bilimlerin eğitimi burada yapılacaktı. Onların diğerleri ile aynı ortamda olması şimdilik gereksizdi. 



Ancak her ne kadar sosyal bilimlerden olsalar da onların da eğitiminin içeriğinin genel merkezde çalışanlardan az kalır yönü yoktu. Üstelik içlerinden bilimsel yoldan ilerlemek isteyen olursa Cüneyt onları da yanına alabilirdi. 



Bunun yanında Matematik olmazsa olmazdı. Kaliteli ve mantıklı bir insan olabilmenin esas yolu matematiği iyi bilmekti. Sadece metinler okuyarak yönetici olamazdın. Bunların dışında ise basit fizik, kimya, biyoloji gibi dersleri de biliyorlardı. 



Cüneyt bunlara her ne kadar ‘basit’ diye adlandırsa da esas mevzu böyle değildi. Eğer akademiden 1. seviyeyi tamamlayıp kalifiye olabilen elemanlardan herhangi birini çıkarıp herhangi bir üniversiteye koysaydın o bölümü rahatlıkla geçebilirlerdi. 



Bunun nedeni kozmik tekniğin ilk aşamasını öğrenmeleri ve bunun yanında 10 set egzersizlerin etkisi çok büyüktü. 



Bu zaman zarfında gelen her öğrenci zaten kendi okulunda yeterli başarılı öğrencilerdi. 

Cüneyt onları işe alabilmek için zamanından ayırmış, onların da diğerleri gibi girdiği bir sınav hazırlamıştı. Her ne kadar içerik farklı olsa da sınavı geçebilenlerin üniversitede yetişen en iyi elemanlar olduğu gerçeği değiştirilmezdi. 



Çalışma tecrübesi, staj gibi işlere Cüneyt güvenmiyordu, o, her noktada ipleri elinde tutmak istediğinden kendi elemanını kendi yetiştiriyordu. 



Bunu yaparken de kişilerin performanslarına göre maaşlarını ayarlıyordu. 



Dışarıdan bakan birisi Cüneyt’in bu durumuna aptal diyebilirdi. 



Sonuçta işe aldığın kişiler sana değer katmıyordu, yiyip içip öğreniyorlardı. Üstelik sürekli olarak seni meşgul ediyorlar, onların çalışmaları için gereksiz fon ayırıyordun. 



Şimdi bile Buğrahan gibi kendini gösteren kişilerin maaşları yıllık 1 milyon tl’ye varmıştı.



Bilimsel akademiden yetişenlerin en düşüğü 700 bin maaş almaktaydı. 



Sosyal bilimler akademisinde yetişenlerin ise aldığı rakamlar biraz daha düşüktü. Onlarda da içlerinden iyi fidanlar kendini göstermiş, maaşları şimdiden yıllık 500 bin civarında olmuştu.



 

Hatta hukuk mezunu bir genç adam, okulu bile 3 yılda bitirmiş, buraya geldiğinde ise Cüneyt’in verdiği bütün eğitimleri en hızlı şekilde öğrenip herkesi şaşırtmıştı. 



Şunu bilmek gerekliydi, sosyal bilimler akademisi açılalı daha 2 ay olmuştu ve şimdiden 1. sınıf kalifiye belgesini alabilen biri çıkmıştı. 



Gerçekten de Türk milletinin içinde keşfetmeyi bekleyen bir cevher vardı. 



Böyle potansiyeli olan bir milletin 2020 yılında dünya tarihine etki edememesi gerçekten zor bir işti fakat bu gerçekti. 



Bunları düşündüğünde Cüneyt’in öldürme arzusu güçleniyordu. 



Ne kadar hain, vatanı satan, pislik insan varsa silip süpürmek istiyordu. 



Bunu yapacaktı da! 



Türk milleti yıllarca tarih yazmış bir milletti. Tarihin her aşamasında çağlara etki etmiş, ulusların kaderini ya doğrudan etkilemiş yada dolaylı yoldan etkilemişti. 



Fakat her şey Simla inancını öğrendiklerinde ve giderek Raab’laştıkça değişmişti. Şimdi bile batı ülkeleri Türkiye dendiğinde aklında Orta Doğu Raab ülkeleri ile eş değer bir kültürde, inançta ve yönetim şeklinde yaşıyor sanıyordu. 



Bunun esas sebebi ise Çin’de yapılan reformlardan sonra toprak derebeyleri ile milletin ordusunun gerçekleştirdiği reformların Türkiye’de gerçekleştirilememesiydi. 



Türkiye tarih olarak 1900 yıllarında kurulmuştu ve esasında küçük bir kitle Osmanlı askeri’nin fikri yeni bir ülke kurmaktı. 



O zamanlar yaşanan savaşlar halkı çok yormuş, savaşları yerel olarak yenmiş olsak ta dünya savaşının sonucu olarak yenilen tarafta kaldığımızdan sonuçlar tehlikeli olmuştu. 



Bu durumda halkın bilinci tam manasıyla dünyada olup bitenleri görmemişti. Ancak ne zaman yabancı birlikler işgal için topraklarımıza geldiklerinde yaşanan katliamlar, tecavüzler ve daha bir çok aşağılayıcı olaylar neticesinde bir kuvva hareketi çıkmış, bunu ise eli kitap tutmuş, dünyayı bilen ve yeni dünya düzenini görebilen Osmanlı Subayı Mustafa Kemal görmüş, bir yeniden diriliş hareketini başlatmıştı. 



Mustafa Kemal’in ilk düşündüğü şey Osmanlı’nın merkez hükümetinin tamamen yabancıların kontrolüne girdiğini görüp yeni bir hükümet kurmak olmuştu. 



Bunu ise Kars Simla Şuralarında halkı örgütleyerek, ardından ise Amasya genelgesiyle memleketin durumunu halka bildirerek yapmıştı. 



Daha sonra 8 yıl süren savaşlar neticesinde Cüneyt’in de içinde bulunduğu şimdiki Türkiye’yi kurmuştu. 



İlk başlarda bebek Türkiye’de arz kaynaklı politikalar benimsenmiş, bir çok şeker fabrikası, tuz fabrikası, iletişim teşkilatları gibi temel kurumlar oluşturulmuştu. 



Finansal olarak ise çiftçiyi desteklemek için Z bankası, işverenleri desteklemek için İ bankası, finansal stabilite için ise Milli Reasürans şirketini kurmuştu. 



Fakat her feodal devletin sorunlarından olan toprak ağalarına karşı yeterince sert davranmamış, kendisinin ölümünden sonra bu ağalar 1950’de iktidara gelmiş, bu ağaların oluşturduğu parti ise Türkiye’nin yerli kazanımlarını bir bir yok etmişti.  



Bundan sonra 70 yıl boyunca tek tük diğer görüşlerden kişiler başa gelse de en azından 50 yıl kadar bu tarz gruptan insanlar baştaydı. 



Bugün bile sözde seçimle gelen kişilerin çoğu ya aşiret lideriydi ya da toprak ağalarıydı. 



Bu, Cumhuriyet tarihinden beri karşılaşılan en hassas zamandı. Şimdi bile bir sürü insan Mustafa Kemal’in heykellerine saldırıyor, onun sahte anılarını anlatan sözde ‘şahitler’ çıkıyordu. 



Cüneyt şöyle bir araştırdığında piyasa da sahte tarih ve belgeler sunan binlerce tarih kitabı, aykırı düşünce savunan örgütler görmüştü. 



Cüneyt, demokrasiye inanacak kadar aptal biri değildi. Ona göre bu sistem çok aşırı saçma ve rasyonallikten uzaktı. 



Yaşlı adam ona toplumların irrasyonel olduğunu söylemiş olsa da toplumları yönetenlerin rasyonel olması gerektiği konusunu aklından çıkarmaması gerektiğini söylemişti. 



Bu nedenle bir ameliyat şarttı! 



Bölüm Sonu 

 

Not : Alevlendi Cüneyt! 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44403 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr