Bölüm 65:

avatar
678 5

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 65:


Tabi 300 ciltlik eserlerin tamamını, buradaki her gencin öğrenmesi beklenemezdi. Onlar kendilerine göre seçtikleri alanlarda uzmanlaşacaklardı. 



Cüneyt’e göre bu durum sadece başlangıçtı. O, Teknoloji Kulesinde gördüklerine göre bundan sonra elinin altındaki bilim adamlarını sınıflandıracak ve onları seviyelendirecekti. 



Ona göre 9 seviyede ve her seviyede 3 aşamada sınıflandırma mevcuttu.  



Bunlar mesela birinci seviye bilim adamlarını doktor, yetkin ve uzman olarak üçe ayırmıştı. 

Kademeler arası da geçişler, genel bilgi seviyesi ve ilerde kurulacak olan bilim kurulu ile belirlenecekti. 



Bilim kurulunun henüz gerçek bir ismi yada altyapısı yoktu, fakat şimdi eğitime başlayan 60 kişilik ekipten olağanüstü olanlar seçilecek, bundan sonra gelen her gruptan yetenekli insanlar seçilecekti. 



İlk gruba Cüneyt bizzat katıldığı için ilk grubun potansiyeli daha yüksekti. Cüneyt’e göre ilk grubu eğer düzgün yetiştirebilirse, bundan sonra gelenleri de yetiştirecek elemanlar çıkabilirdi. 



Gelişmiş medeniyetlerde eğitim çok önemli bir husustu. Bu nedenle eğitime katılacak öğretmenler özenle seçilmeliydi. 



Sıradan, dünya görüşü kapalı, dogma fikirlere sahip insanlar kesinlikle öğretmen rolünü üstlenemezdi. Ancak yeterince hayal gücüne sahip, fikirleri açık, esnek düşünebilen ve meraklı insanlar bu rolü üstlenebilirdi. 



Kozmik enerji tekniğinin bilim adamları için olan versiyonunun esas amacı da buydu. Eğer az miktar mürekkep yalamış bir insana bu tekniği öğretirsen, o kişi bundan sonra bilgiye aç olacaktı.  

Çok geçmeden burada toplanan herkese, Cüneyt tekniği aktarmıştı. 



Kalabalığın garip bakışları arasında ilk yerine dönen Cüneyt “Biliyorum herkesin çeşitli soruları olacaktır, fakat ondan önce herkes kafasını rahatlatsın ve odaklanarak meditasyon yapsın” dedi. 



Çok geçmeden herkes oturduğu yerden odaklanmaya başladı. 



10 dakika sonra bazı kişiler tekniği kullanabilmeyi başarmıştılar bile. 



Cüneyt şöyle bir baktığında bu kişileri gördü. Bunlardan bazılarını ismen biliyordu. Kendisi işe alım sınavlarını okurken ona doğru gelen ve soru soran gruptu bunlar. Yanlış hatırlamıyorsa içlerinden Buğrahan tam puan almıştı. 



Kafasını onaylar şekilde sallayan Cüneyt diğerlerine de bakmaya başladı. 



Zaman ilerledikçe diğerleri de ilk oturuşa geçebildiler. 



Ortam sessizleşmişti. Daha doğrusu dışarıdan geçen araçların motor sesi ve işine doğru giden işçilerin garip bakışları altında ortam sessizdi denebilirdi. 



Çok geçmeden ilk oturuşu tamamlayan kişiler gözlerini açtılar. Fakat Cüneyt onlara sessiz olun işareti yaptığını gördüklerinde oturdukları yerde kalmaya devam ettiler. 



Havalar Mayıs ayında sıcak olduğundan ve şirketin onlara verdiği spor kıyafetleri bir şort ve tişörtten ibaret olduğundan ilk geldiklerinde epey üşümüşlerdi. Fakat bu meditasyondan sonra adeta yanıyor gibiydiler. Buna ilk oturuştan sonra vücutlarından ter ile attıkları çeşitli siyah maddeler de eklendiğinde iyice rahatsız oluyorlardı.  



Bu nedenle Cüneyt, daha önceden hazırlattığı ıslak havluları onlara dağıtmıştı. Şimdi ise sadece yüzlerini silip oturdular. 



1 saatin sonunda neredeyse herkes ilk oturuşunu tamamlamıştı. 



Ayağa kalkan Cüneyt “Bu meditasyon, zihninizi açacak ve düşünce kabiliyetinizi artıracaktır, fakat meditasyon tek başına yeterli değildir. Bundan sonra size gösterdiğim hareketleri yapın” dedi ve egzersiz hareketlerini yapmaya başladı.  



Buradaki elemanların üniversiteden yeni mezun olan gençler olduğu ve daha önce spor faaliyetlerinde bulunmadığı dikkate alınırsa Cüneyt’in egzersizleri onlar için epey yüklüydü.  



Fakat yine de Cüneyt ilk iki set egzersizi onlara yaptırmıştı. 



Yarım saatin sonunda metlerin üzerinde soluk soluğa yatan grubu gören Cüneyt “Şimdi nefesinizi aldıktan sonra fakültenin içinde bulunan duş yerlerinde duşunuzu alın ve güzel bir kahvaltı yapın” dedi. 



Fakülte Cüneyt’in isteklerine göre bir büyük 24 saat açık restoran, hamam ve çeşitli okuma odaları ile donatılmıştı. 



Grup hemen yerlerinden kalkıp gösterilen yerlere gittiler. 



Açıkçası onlar da epey meraklıydılar. Daha önce hissetmedikleri kadar berrak bir zihne sahiptiler. Ayrıca vücutları enerji doluydu. Ancak bundan ötürü de çok acıkmışlardı. 



Duş ve kahvaltının ardından ilk derse başladılar. Daha doğrusu ilk kendi derslerine.  



Cüneyt’in rolü sadece yedek öğretmendi. Herkesin kendine ait bilgisayarları vardı ve ciltlerce kitap zaten bilgisayarda kayıtlıydı. 



Cüneyt, kitabı sadece kağıtla basılmış kitaplardan okuyan insanlardan değildi, ilerde de ekibine bilgi olduğu sürece her yerden okunması gerektiğini aşılayacaktı. 



Sadece fiziksel kitaplardan bilgi almak ve öğrenmek, kısacası pek verimli bir şey değildi. İlerde trilyonlarca nüfusa sahip olan medeniyetler olacaklardı ve herkesin bilmesi gereken bilgi içeriği on binlerce kitaplara anca sığabilecekti. Kitaplarla kendini sınırlamak tam bir aptallıktı. 



Fakat okuma odalarında bir sürü eğitici kitaplarda mevcuttu. Hobi olarak kullanılabilirdi. Bunlar arasında Felsefe kitapları, bilimsel içerikler hatta ünlü bilim adamlarının tarihi değiştiren makalelerinin orjinalinin kopyaları da vardı.  



Sırf bu kütüphaneyi doldurmak için Cüneyt göz kırpmadan 10 milyon dolar kadar para harcamıştı. 



 

*** 



İlk ders ya da ilk iş günü geçtikten sonra hem Cüneyt’in hem de diğerlerinin hayatı bir rutine girmişti. 



Her gün işe erken saatte geliyorlar, meditasyonunu ve egzersizlerini yapıyorlar ve ardından öğrenimlerine devam ediyorlardı. 



Zamanla bu grubun yaptıkları Organize sanayi bölgesindekilerin dikkatini çekmişti. Sonuçta sanki okul işletiyormuş gibi bir hava vardı ve tesadüftür meditasyon ve egzersiz saatleri burada çalışan işçilerin işe gidiş saatleriyle çakışıyordu. 



Her gün bir sürü kişi geçici bilimsel akademinin kampüsünün dışında birikiyor ve içerideki faaliyetlere bakıyorlardı. 



60 kişilik grupta 20 kişi kadar kız vardı ve onların spor kıyafetleri içindeki görüntüleri, bu işçilerin gözlerini süslüyordu. (Her ne kadar saçma gelse de bir Anadolu şehrine gidip şort giyip egzersiz yapın bakalım sanayi bölgesinde, anlarsınız) 



Bunların dışında grubun içinde de iyi olanlar yavaş yavaş kendilerini göstermeye başlamışlardı bile. 



Her ne kadar Fen fakültelerinin üniversite sınavında alım puanları Mühendisliklerden düşük olsalar da Fen fakültelerindeki gruptan olağanüstü yetenekler çıkmaya başlamıştı bile. 



Bunlardan bazıları tam puan alan Buğrahan ve son 10’a kalan öğrencilerdendi. Onların dışında geçme puanının sınırlarında alan bazı öğrencilerin de sanki pandora kutusu açılmış gibi performans göstermeye başladılar. 



Ahmet, Buğrahan’ın en yakın arkadaşı, Cansu, içlerinde en düşük puanla gelen kız öğrenci de bunlardan niceleriydi. 



Her gün bu kişiler Cüneyt’in yanına gelip anlamadıkları veya sormak istedikleri soruları ona soruyorlardı. 



Zamanla Cüneyt’in bilgisi yanında ona gıpta etmeye başlayan grup, Cüneyt’i adeta bir Ordinaryus gibi görmeye başlamıştı. 



Cüneyt ise kenarda gelen kişileri hem not alıyor, hem de onlarla ilişkisini yükseltiyordu. 



*** 



Akademi bir kenara dış dünyada da Akıllı Asistan ve Camera Master Pro’nun yankıları halen devam ediyordu. 



Camera Master Pro’da gerçekleşen güncelleme her ne kadar uygulamayı başka bir noktaya taşımış olsa da dışarıda pek konuşulan yada daha doğrusu Akıllı Asistanın gölgesi altında kaldığı için tartışılan bir gündem değildi. 



Zaten rüştünü daha önce kanıtlamış olduğundan belki de çok fazla dikkat çekmemişti. 



Öte yandan Akıllı Asistan büyük bir başarı yakalamış, ilk başlarda ortaya çıkan söylentiler ise yok olmuştu. Sonuçta herkes Asistanın yapabildiklerini görmüş ve zamanla ‘Yapay Zeka bizi ele geçirecek’ düşüncesi ortadan kalkmıştı. 



Bir haftalık deneme sürümü süresi de dolmuş ve paralı üyelikler başlamıştı. 



Toplamda 1.5 milyar telefonda kullanılan Akıllı Asistan’ın deneme sürümü bittiğinde paralı olarak devam edenlerin sayısı ise akıl almaz seviyedeydi!! 


 

Bölüm Sonu 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44401 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr