Bölüm 61 : Beklenmedik Teklif

avatar
801 5

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 61 : Beklenmedik Teklif


“Siz tanışıyor musunuz?” dedi Turgut, Aslı ile Cüneyt’in halini görünce. 



Aslı’yı bir anda görünce şaşıran Cüneyt hemen cevap veremedi bu soruya, açıkçası o da sürpriz yaşıyordu. Her ne kadar enerjiyi kullanarak çevresinde 100 metrede olan biteni görse de bilerek ve isteyerek bakmıyordu. 



Ancak hemen kendine gelen Aslı,” Cüneyt benim üniversiteden arkadaşım, ödevimi bitirmemde yardımcı oldu baba, ayrıca Derya’lar da tanıyor” dedi. 



“Oh, o zaman iyi, ayakta kalmayın buyurun oturun, Cüneyt bey sizde buyrun” dedi Turgut, çok fazla düşünmeden. 



“Turgut amca, bana Cüneyt deseniz yeterli olur, Aslı ile tanışığız” dedi Cüneyt kendine gelerek. 

“Haha, o zaman Cüneyt, tekrardan teşekkürler iş için” dedi. 



Aile 4 lüsü büyük yemek masasına oturdular. Cüneyt ile Aslı tesadüfen yan yana geldiler. 




 

Sohbet tarafların birbirini tanıyanlardan olması nedeniyle daha da samimileşti. Her ne kadar garip bir sohbet ortamı olsa da bu Cüneyt için, Turgut ve Ayşe hanım pek bir şey hissetmedi. Öte yandan Aslı, konuşmaya arada bir katılıp birkaç kelime ediyordu. 



Ortam iyileştiğinden konuşmalar da açıklaşmaya başlamıştı. 



“Neyse ki bu kriz döneminde senin siparişini aldık Cüneyt, eğer sen olmasaydın muhtemelen bu kadar yıllık çalışmalarım boşa gidecekti” dedi Turgut. 



“Hayırdır Turgut amca bir sorun mu var?” dedi Cüneyt. 



“Senden saklamak istemiyorum Cüneyt, sen bilgili bir adamsın, açıkçası sektörde birisi bizim kalemimizi kırmış. Nereye gitsek, ne yapmaya çalışsak bir sorunla karşılaşıyoruz. İlk başlarda rakiplerimin yaptığını düşünüyordum ama Aslı’nın kazasından sonra fikrim değişti. Rakiplerim her ne kadar her şeyi yapabilecek insanlar olsa da onlarla aramdaki hukuk 40 yıla dayalı. Muhtemelen arka planda birileri benim servetime göz koydu” dedi Turgut samimi bir ifadeyle. Konuşmada Cüneyt’in uluslararası akademik camiadaki rolünü öğrenmişti. Genç yaşta bu seviye başarıya sahip insanlar para ile değişebilecek insanlar değildi. Üstelik her ne kadar Aslı pek konuşmamış olsa da Cüneyt ile olan tavırları, aralarındaki ilişkinin normal olmadığını gösterir gibiydi.  



Aslı konuşurken Cüneyt pür dikkat dinliyor, Cüneyt konuşurken de sürekli olarak Aslı’nın tavırlarını inceliyordu. Her ne kadar dışarıya göstermemeye çalışsa da Cüneytin davranışları yıllardır piyasada her türlü insanla tanışan Turgut’un gözlerinden kaçmamıştı. 



Gerçekten de Aslı’nın kazasının işiyle ilişkisini öğrendiğinde Cüneyt’in ifadesi ciddileşti. Bir anda sanki vahşi bir hayvanın avlanmadan önceki hali gibi bir hale büründü. Masadaki samimi sohbet havası ciddi bir şekilde değişti. Öyle ki muhabbete pek katılmayan Ayşe hanım ve küçük kardeş Melek bile hissetti. 



“Bu doğru mu Turgut amca?” dedi Cüneyt. Açıkçası kazanın bir ‘kaza’ olduğunu düşünmüştü Cüneyt, bu nedenle Aslı güvende olduğu sürece herhangi bir sorun yoktu. Fakat görünen o ki olaylar düşündüğünden daha da karmaşıktı. 



“Ne yazık ki öyle, kazayı yapan arabanın sahibinin hayatını inceledim. Sıradan bir memur ailesi fakat son zamanlarda bir yeni bir lüks araç satın aldı ve oturdukları evi değiştirdiler. İlk başlarda kendi birikimi vardır dedim pek önemsemedim ama geçen arkadaşımla konuşurken ondan laf aldım.” dedikten sonra Turgut’unda ifadesi ciddileşti “Görünüşe göre birileri bana gözdağı vermeye çalışıyor.” dedi. 



“Son zamanlarda herhangi birinin hoşuna gitmeyen bir şey yaptın mı Turgut amca?” dedi Cüneyt. 



“Açıkçası benim pozisyonumda olan birisi ne yapsa birilerini öfkelendirir. Ancak ben her zaman denge siyasetinden yanayım. Yaptığım işlerde her zaman siyahlar da para kazanır. Bu nedenle sektörde adım en güvenilir iş insanı diye bilinir. Fakat görünen o ki artık insanlar, aldıkları payların miktarından memnun değiller. Çeşitli vesilelerle sürekli olarak sorun çıkarıyorlar. Yaptığım projelerde çalışanlarıma saldırdılar, iş makinelerimi kundakladıkar, işçi primlerini gelenektendir nakit para olarak veririm, onu bile çaldılar.” dedi Turgut ve ekledi “Normalde iş dünyasında siyahlar ile beyazlar vardır Cüneyt, tam manasıyla beyaz olan bir iş yerine dışarıdan kimse müdahele edemez, eğer ederse karşısına devleti almış olur. Fakat ne yazık ki son yıllardır bu düzen değişti. Birçok dürüst iş insanının servetine çöktüler, ailesini katlettiler, ocaklarını söndürdüler. Bunu yapan insanların sayısı önceden bir elin parmaklarını geçmezken şimdilerde bütün piyasa bu insanlardan oluşuyor.” dedi  



“Ben de bunu fark ettiğimde son yıllarda onlara bir miktar para vererek zaman kazanmaya başladım. Fakat yakın zamanda rakiplerimden bir firmanın hisselerinin yarısı bu kişilerin eline geçti. Duyduğum kadarıyla herhangi bir pay da ödememişler hisseler için, kısaca şirketine çökmüşler. Rakibim olan Zafer inşaat, benimle birlikte sektöre başlayan birisi, uzun yıllar boyunca çalıştı ve çok emek sarf etti. Fakat geçtiğimiz aylarda yurt dışına çıktığını öğrendim. Kendisi şu anda başka bir ülkeden vatandaşlık alıp Türk vatandaşlığından da çıkmak istiyor” dedi iç çekerek Turgut.



 

“Bu adamların ne adalete, ne hukuka ne de iş akdine saygıları var Cüneyt, kanun bunları koruyor. Her türlü pis işleri yapıyorlar fakat bizim bunlara karşı koymamıza karşı her taraftan engellerle karşılaşıyoruz, korkarım o ki bunlar başkentten destek alıyor” dedi ve ekledi “Normalde bu zor zamanda şirketimiz bankadan aldığı kredileri ödeyemez hale gelmiş, kapital zinciri kırılmak üzereydi. Normalde kredilere karşı verdiğim ipoteklerin düşük fiyattan satılmasını bekliyordum ama senin işin sayesinde şimdilik durumu düzeltebildim” dedi. 



“Turgut amca, eğer bana güveniyorsan, yetenekli adamlarını ve kadronu alıp inşaat firmanı satmanı öneririm, gelecekte çok büyük değişiklikler olacak, bir miktar parayı alıp kenarda beklemeni öneririm.” dedi Cüneyt daha fazla dinlemeden. 




“Oh, söylesene Cüneyt, sen de iş yapıyorsun, seni rahatsız eden olmadı mı hiç?” dedi Turgut. 



“Turgut amca açıkçası beni de buldu bu insanlar, fakat benim taktiğim iti itle korkutmak oldu. Şirketimi grup şirketi haline getirip yüzde 10 hissemden feragat ederek ABD’deki konsorsiyumların birine sattım, o adamlar para kazandıkları sürece isimlerine zarar vermek istemediklerinden herhangi bir hareket yapmazlar. Eğer yerel it havlarsa uluslararası kurt kafasını koparır” dedi Cüneyt. 



“Oh, bu pek güzel fikirmiş Cüneyt, fakat benim şirket aile şirketi olduğundan hisseler ailemin adında, daha önce birilerinden böyle bir şeyler duymuştum fakat pek dikkate almamıştım. Görünen o ki ben de yaşlandım.” dedi ve iç çekti Turgut, açıkçası Türkiyede yıllardır iş yapmasına rağmen Turgut bey, bir iş adamı sayılamazdı uluslararası camiada.  



Türkiyede parası olan her insana ‘başarılı’ damgası, ‘büyük iş adamı’ gibi yaftalar yakıştırılıyordu, fakat gerçek öyle miydi? 



Uluslararası şirketlerin her birinin finansal, endüstriyel teknikte, uluslararası hukukta ve ülkelerin gücünü kullanarak diğer ülkelere baskı yapmak gibi bir sürü yetenekleri vardı.  



Mesela sen Türkiyede iş yapan bir ABD’li şirketin işine çökmeye kalkarsan ABD’den ülke çapında nota yer, yerel paran ABD doları karşısında çakılır, ekonomin dibi görür, büyük şehirlerinde terör eylemleri gerçekleşirdi. Üstelik bunların hepsi sadece basit bir ‘uyarı’ olurdu. 



Eğer işler ciddiyete binerse, gelecekte torunlarının ödeyebileceği büyük ‘vergiler’ ve kapitülasyonlarla karşılaşırdın. 



En kötü ihtimalde Suriye’ye dönerdin. 



ABD’nin dünya polisi statüsü Hollywood propagandası gibi değildi. 


Üstelik gerçekten başarılı bir iş adamı demek tam manasıyla bir 'kurt' olmak demekti.



“Doğru ya, neden şirketi satmamı istiyorsun Cüneyt, sen akıllı adamsın” dedi Turgut, açıkçası Cüneyt değilde birisi 40 yıllık çabasının sonucunu git sat deseydi onu dinlemezdi bile. Fakat Cüneyt te farklı bir hava vardı. Sanki bütün bunları cebinden çıkarabilecek kadar önemsiz görüyordu. 



“Turgut amca, yalan söylemeyim, önümüzdeki yıla kalmadan çok büyük reformlar yolda. Halk ve yeni kuşaklar ülkenin şu anki durumundan rahatsızlar, bunu her yönetici biliyor. Önümüzdeki dönemde radikal önlemler alınacak ve bir çok şey değişecek” dedi Cüneyt, çok ayrıntıya girmeden. 

“Öyleyse şirketi elimde tutmak daha iyi olmaz mı? Neden satıyorum?” dedi Turgut. 



“Emlak sektörü gereğinden fazla büyüdü, ülkenin kaynaklarını çok fazla tükettiler. Gelecekte sektörü çok büyük engeller bekliyor. Eğer zamanında ayrılmazsan çok yüksek oranda vergiler, yaptığın projelerden ekstra standartlar ve daha birçok bu tarz olaylarla karşılaşırsın. Turgut amca, sana tavsiyem olabildiğince likidite alıp kenara çekilmen, reformdan sonra gelecek kalkınma planında teknoloji sektörü başta olacak, akademiden aldığım verilere göre devlet bir çok teknoloji patentini halka verecek. Bu zaman geldiğinde çok para ve yetenek lazım olacak. Emlak sektörüyle teknoloji sektörü aynı değildir. Emlakta bir kere kazanırsın, teknolojide ise her aşamada kazanırsın, fakat yatırımlar çok büyük olur” dedi Cüneyt.  



Aslı’nın olayını duyduktan sonra açıkçası Cüneyt’te bir sürü kişinin ‘kalemini’ kırmıştı. Yaşlı adama göre gereksiz merhamet kendine zarar vermekle aynı anlama gelirdi. Buna Asena’nın planı da eklenince Cüneyt bir yol ayrımına geldiğini biliyordu. 



Önünde kanlı bir yol vardı. 



Fakat bu yolu şimşek gibi hızlı ve bir kılıç gibi keskin geçecekti. 



Gerçekten de Cüneyt’in dediklerini duyduktan sonra Turgut düşünmeye başladı. Aslı, Ayşe hanım ve Melek iş meselelerine çok karışmazlardı, bu nedenle pek konuşmadılar. Masada bir sessizlik oluştu. 



“Öyle olsun Cüneyt, dediğini yapacağım, şirketi tamamen satmayı düşünüyorum. En kötü ihtimalde bile 9 nesle yetecek param var olacak. Artık eskisi gibi saçlarımı dökmeme gerek kalmaz” dedi Turgut, sanki büyük bir karar verdikten sonra rahatlamış gibiydi. Yüzündeki kırışıklıklar bile rahatladığından sanki gitmiş gibiydi.  



“Turgut amca, bana güven, bu verdiğin karardan çok memnun kalacaksın. Aslı ile birbirimiz seviyoruz, onu senden istiyorum Turgut amca, Ayşe teyze” dedi ciddi bir tonla. 



Cümlenin ilk başını duyan Turgut pek fazla düşünmedi masada duran su bardağını aldı ve içti, Cüneytin dediklerini sadece rütin bir cevap olduğunu biliyordu ancak son kısmı duyduğunda.. 



‘Öhö.. Öhö...” birden içtiği su boğazına kaçtı. 


 

Bölüm Sonu 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44399 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr