Bölüm 60 : Tesadüfi Karşılaşma

avatar
763 4

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 60 : Tesadüfi Karşılaşma


Turgut’un hazırladığı akşam yemeği Radison otelde olacaktı. Kayseri her ne kadar sanayi şehri olsa da insanlarda batı da olduğu gibi iş planlama kültürü yoktu. Daha çok bazı butik mekanlar tercih edilirdi. Mesela Erciyes yolunda kebapçılar veya şehir merkezinde ‘sözde’ 100 yıllık mekanlar vardı. 

Ciddi bir iş görüşmesi için gerçekleştirilebilecek yerler son 5 yılda yeni yeni yapılmıştı. Radisson otel de bu manada Kayseri’ye yeni bir 5 yıldız mantığı getirmişti. 



Tabi Turgut, Cüneyt’in şirketinin ne kadar büyük olduğunu tam olarak bilmese de kendi kaynaklarından araştırdığı ölçütte bu şirketin kendi şirketinden daha büyük ve mal varlığının büyük kısmının ise nakit paraya dayalı olduğunu biliyordu. 



Açıkçası yıllardır piyasada iş kovalayan Turgut, dişini tırnağına katarak onlarca ihale kovalamış, eşinden ailesinden dostundan feragat ederek çalışmış, gelebileceği en yüksek nokta olan 5 milyar dolar gibi bir rakama ulaşmıştı.  



Emtia endüstrisinin sıkça karşılaştığı bir darboğazdı bu. Her ne kadar taşınmaz malların ve özsermayen olsa da ilk 10 milyon dolar barajı bir dönüm noktasıydı. 10 milyondan sonra gelen 1 milyara kadar olan yükselme zaten piyasa etkisiydi. Eğer aptal bir yönetici değilsen eninde sonunda bu rakama ulaşırdın. 



Fakat 1 milyar dolardan sonrası için kazanacağın her para gerçek zorluktu. Çünkü şirketin büyümesi, giderleri, eleman altyapısı gibi sorunlar başgösteriyor, bunlarla çok fazla çaba harcayarak ancak kendini büyütebiliyordun. 



Emlak sektöründe iş yapanların çoğunun sürekli ‘Mega’ proje aramasının sebebi de buydu. Mega projelerde bu teknik yetersizlikleri aşman için daha fazla yatırım ve daha fazla kar hedeflemeyi düşünüyordun. Böylelikle proje tamamlandığı vakit,  eğer proje en düşük kalite standartında olsa bile yatırımından en az 5 katı kadar geri kazanımın oluyordu. 



2008’de ABD’de çıkan bir yasa ile İnternet şirketlerinin varlığı da emtia şirketleri kategorisine alınmıştı. Böylelikle hisse piyasalarında önceden teknoloji stokları olarak bilinen internet, emtia stokları varlık fonlarına geçmişti. 



Bu basit gibi görünen değişiklik sayesinde ‘Unikorn’ denilen şirketlerin doğmasının önü açılmış oldu. Mesela basit bir inşaat firması, eğer kendine has bir CRM yazılımı, kendine has bir BIM yazılımı olursa emtia piyasasında hisse senetleri sürekli günlük limite ulaşıyor, bi bakıyorsun şirketin toplam değeri 100 milyarlar ile ölçülüyordu. 



Bu durum önceden katı olarak bilinen Endüstriyel Yazılım alanını güncellemiş, her şirket internet’e ve bilgisayar teknolojilerine önem vermeye başlamıştı. 



Mesela CRM olarak bilinen Müşteri İlişkileri Yöneticisi programlarını üreten onlarca firma türemiş, bu firmaların yıllık abonelikleri de binlerce dolardan alım ve satım bulmuştu. 



Yine aynı şekilde olan CAD programları, zamanla AutoCAD, SolidWorks gibi şirketler altında üretilmiş, hatta basit muhasebe programları bile bazı şirketler tarafından üretilip milyonlarca dolarlık şirketler haline gelmişti. 



Tabi şirketlerin piyasada işlem gören hisse fiyatları her ne kadar fazla olsa da eğer nakit akışları emtia şirketleri ile yarışır olmazsa, emtia şirketleri her zaman avantajlı olurdu. 



THY şirketi buna örnekti. Piyasa değeri 2.7 milyar dolar olan şirketin, sadece şirket uçaklarının değeri 14 milyar dolardan fazlaydı. Fakat borsa da işlem gören kısmına göre şirketin değeri 2.7 milyar dolarlardaydı. Yarın öbür gün şirket satılacak olsa, şirketin bütün malları, borçları gibi finansal değer gören emtiaları işlem görse ne olursa olsun 2.7 milyar doları kazanacağını gösterirdi. 



ASML şirketi de buna örnek verilebilecek bir şirketti. Kendisi her ne kadar 50 milyar dolar bandında hareket etse de şirketin sahip olduğu üretim teknolojisi, piyasada çarpan etkisiyle yıllık 2 trilyon dolarlık bir piyasayı etkiliyordu. 



*** 



Turgut, akşam yemeği saatine 10 dakika kala otelin girişine inmiş Cüneyt’i karşılamayı beklemişti. Kendisi uzun yıllar sigara içen birisi olduğundan Cüneyt’in gelmesine daha süre var demişken bir sigara yakmıştı. Fakat sigarasını daha içemeden Audi A8L marka bir araç otelin otoparkına girmişti. 



Çok geçmeden Cüneyt, araçtan inmiş ve otele doğru gitmişti. 



Fotoğraflardan bildiği kadarıyla Turgut, Cüneyt’i görüp sigarasını söndürüp onu karşılamak için yanına gitti ve “Cüneyt bey, iyi akşamlar.. Davetimi kabul ettiğiniz için çok teşekkürler” demişti. 

Cüneyt, Turgut’u tanımıyordu fakat ismini Mehmet’ten almıştı. Bu nedenle elini uzatıp “İyi akşamlar Turgut bey, sizi de beklettim kusura bakmayın” dedi ve el sıkıştılar. 



“Haha, önemli değil Cüneyt bey, ben de bir sigara yakıyım diye inmiştim. Hanım içmeme pek müsaade etmiyor da. Buyrun içeri geçelim” dedi ve beraber lobiye doğru ilerlediler. 



Cüneyt, ikinci seviyeye geldiğinden beridir duyularında bir keskinlik oluşmuştu. Enerjiyi kullanıp etrafında 100 metrelik alanı kontrol edebilir bir hale gelmişti. Turgut beyi karşıladığında ister istemez enerjiyi kullanıp onu incelemişti. Çok geçmeden vücudunun durumunu gören Cüneyt, ciğerlerinde siyah noktalar ve kan pıhtılarının olduğunu görmüştü. 



Siyah noktaların anlamı uzun yıllar içilen sigaralardı, Turgut bey için bu normal bir durumdu fakat kan pıhtıları ve kütle oluşumunun anlamı açıktı, Kanser. 



Fakat Cüneyt bir melek te değildi, bu nedenle söyleme ihtiyacı duymadı, onun yerine beraber içeri girdiler ve kısa bir sohbete tutuldular.  



“Cüneyt bey, bir sorun olmazsa eşim ve kızlarım da yemeğe katılacaklar, sizin için uygun mudur?” diye sordu Turgut. 



“Sorun değil Turgut bey, benim için uygundur” dedi Cüneyt.  



“Haha o zaman ben onlara haber veriyim” dedi ve telefonunu çıkarıp kızına mesaj attı. 

Açıkçası ne olur ne olmaz diye iki farklı masa ayarlamıştı Turgut bey, birincisi ailesiyle beraber oturacağı, diğeri ise Cüneyt ile birlikte oturacağı masaydı.  



“Buyrun biz önden gidelim Cüneyt bey, bizimkiler daha sonra gelirler”  



Daha sonra ikisi otel asansörü ile restorana çıktılar.  



İkili bu arada basit sohbete başlamışlardı, daha sonra yemek masasına geldiler ve sohbetlerine devam ettiler. Otelin restoranının manzarası, Kayseri merkezin bir terastan manzarasını alıyordu, akşam ışıkları ve düzenli şehirleşme ile göze hitap eden bir manzarası vardı. 



Cüneyt daha önce pek fazla sohbet ve muhabbet ortamına katılmış biri olmasa da son aylarda epey gelişme göstermişti. Bu nedenle çok geçmeden ikili konuşacak epey konu buldular. 



Turgut beyin piyasa tecrübesi, hayata dair fikirleri gibi konuları Cüneyt’in epey ilgisini çekmişti. Karşısındaki adam ile kendi babasının yaşadıkları tecrübeler benzerdi. Turgut beyin bu derece büyümesinin sebebi ise gençliğinde İstanbula gitmesi ve daha büyük bir platformda iş yapmasıydı.



 

Turgut beye göre de Cüneyt epey bilgili biriydi. Konuşurken karşısındaki insandan epey ağır bir entelektüel hava hissediyordu. Bu bir baskıydı. Sanki karşısındaki bu genç, sıradan bir insan ile aynı tür değil gibiydi.  



Aslında bunun esas sebebi genetik optimizasyon solüsyonu ile beraber ikinci seviye tekniğe ulaşmasıyla Cüneyt’in artık sıradan bir insan olmaktan tamamen çıkmasıydı. Bu baskı genetik boyuttan gelen bir baskıydı. Üstüne bir de Cüneyt’in bilgisi eklendiğinde, baskı sadece entelektüel birinden gelen baskı gibi kalıyordu. 



Fakat samimi sohbet, çok geçmeden aradaki bu görünmez baskıyı gizlemişti, yada öyle görünüyordu. Açıkçası Turgut, hayatında bir çok insanla, profesörle ve bilim adamıyla karşılaşmış, onlarla sohbetler etmiş ve zaman geçirmişti. Fakat Cüneyt’ten gelen ezici hisse daha önce hiç kapılmamıştı. 



Cüneyt ise öte yandan olabildiğince samimi sohbet ediyordu. 



Çok geçmeden ayak sesleri duyuldu ve 3 kişi, restoranda belirdi. Cüneyt’in arkası restoran girişine dönük olduğundan kimin geldiğini görmemişti. Turgut ise Cüneyt’le sohbetinden ötürü pek diğerleri yanlarına yaklaşana kadar hissetmemişti.  



Fakat gelenleri gördüğünde Turgut ayapa kalkarak “ Cüneyt, seni tanıştırayım, bu benim eşim Ayşe, bu küçük kızım Melek ve bu da ..”  



“Cüneyt?” 



“Aslı!!” 



Masadan kalkıp arkasını dönen Cüneyt, Aslı ile karşılaştığında büyük bir sürpriz yaşamıştı. 

Yine aynı şekilde Aslı’da Cüneyt’i görünce şaşırmış ve sürpriz yaşamıştı. 



Öte yandan Turgut bey, Ayşe hanım donakalmış, Melek’in ise herhangi bir özel tepkisi yoktu. 



Bölüm Sonu 

 

Not : Bugün bir bölüm daha gelecek, fakat gelmezse eğer yarın sabah gelir. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44403 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr