Bölüm 58: Çobanoğlu İnşaat

avatar
714 3

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 58: Çobanoğlu İnşaat


Ana merkez’in inşaati için gerekli olan işlemleri Mehmet çoktan halletmişti. Arazi tamdı, izinler alınmıştı ve Yıldız Işığı Mühendislik alt şirketi kurulmuştu. Bundan sonra yapılacak olanların çoğu, bu şirket adında yapılacaktı. 



Sonraki birkaç gün çok fazla hammadde, fabrikalardan tutun inşaatin yapılacağı araziye doğru yol almıştı. Yüzlerce harfiyat kamyonu, çeşitli malzemeleri inşaat alanına götürüyordu. 



Cüneyt, Mehmet’in hangi firma ile anlaştığını bilmiyordu ancak duyduğuna göre Türkiye’nin önde gelen bir şirketi olduğunu biliyordu. 



Asena’ya göre, eğer yapı malzemeleri zamanında teslim olursa 1 ay kadar kısa bir süre içinde en azından ARGE laboratuvarları tamamlanabilecekti. Diğer kısımlar ise en geç 3 ay kadar sürede tamamlanırdı.  



Bu nedenle Cüneyt, kalan zamanında ev-fabrika ve inşaat alanı arasında sürdürdü. 



*** 



Turgut Çobanoğlu, 1980’lerden bu yana inşaat sektöründe iş yapan bir iş adamıydı. Fakir bir ailenin 4’üncü çocuğu olan Turgut’un 10 kardeşi vardı. Köy ortamından genç yaşta ayrılıp şantiyelerde çalışmış, kazandığı para ile küçük bir şirket kurmuş ve bir çok ameleyi işe alarak inşaat sektöründe yetenekli ameleleri kullanarak yavaş yavaş işleri büyütmüştü. 



Daha sonra küçük büyük bir çok proje yapan Turgut, Çobanoğlu İnşaat Holding grubunu kurmuş ve 2000’li yıllardan sonra gelen büyük inşaat çağı sayesinde çok büyümüş ve Türkiye’nin en zenginlerinden birisi olmuştu. 



65 yaşına gelen Turgut, fakirlik döneminden kalan aklı olsa gerek halen iş yaptığı yerlere giderek projeleri yerinde görmeyi bir prensip haline getirmiş birisiydi. 



Ancak son aylarda başı beladan kurtulmuyordu.  



Şirketinin bu kadar büyük olmasını istemeyen rakipleri, siyasi sorunlar ve benzeri işler nedeniyle son zamanlarda adeta izole edilmiş, hatta var olan projeleri de soruşturmaya açılmıştı. 



Bu da yetmezmiş gibi ortanca kızı da trafik kazası geçirmiş, hastanede aylarca komada kalmıştı. 

3 çocuğu olan Turgut’un en büyük oğlu Alper, bu sene 35 yaşına gelmişti ve işi devralmak için yeterli niteliklere de sahip değildi. Ancak babadan nesile işler erkeklere devredilir mantığıyla yine de oğlunun önünü açmak için işten elini çekmişti. 



Fakat bu izolasyon sürecinde oğlunun yönetimi onu hayal kırıklığına uğratmış, milyonlarca dolar zarara uğratmıştı.  



İşe yeniden dönmek istediğinde ise ortanca kızı trafik kazası geçirmişti. 



Bütün yaşananların tesadüf olmadığını düşünen Turgut, çeşitli önlemler almış, şirket hisselerinin paylarını kardeşler arasında eşit olarak dağıtma kararı vermişti.  



Bu da yetmemiş gibi çevresindekileri daha da mercek altına almış, çocuklarının hepsine gizli korumalar tahsis etmişti. 



Bu dönemdeki en iyi sayılabilecek olaylardan birisi ortanca kızının hastaneden çıkmasıyla hayatında çok değişiklikler olmasıydı. 



Adeta bambaşka birine dönüşmüştü kızı. Eskiden olduğu gibi davranmıyor, okuluna ve derslerine önem veriyor, hatta boş zamanlarında da kitap okuyordu. 



Kızındaki bu değişiklik onda büyük keyif uyandırsa da yine de endişeleniyordu. Sonuçta 20 yıldır tanıdığı babasının küçük sevgilisi kızı gitmiş, olgun, entelektüel ve zeki bir kız gelmişti. 



Bu nedenle son imzaladığı projelerin yerinde denetlenmesi için geldiği Kayseri’ye eşini ve iki kızını da getirmişti.  



Büyük oğlu ise İstanbulda şirketin başındaydı. 



Normalde bu tarz iş görüşmeleri için ailecek bir yere gitmeyi önerdiğinde kızları ona karşı çıkarlar, hatta onu protesto ederlerdi.  



Ancak nasıl olduysa bu sefer herhangi bir zorluk çıkarmamışlardı. 



Bugün Kayseri’ye gelen aile 3 lüsü bir otelde konakladıktan sonra Turgut, otelden ayrılıp Yıldız Işığı Mühendislik şirketine doğru yöneldi. 



Mehmet’in karşılamasının ardından işin detayları hakkında epey konuştular ve ardından Turgut, yapı malzemelerinin gittiği yeri sordu. 



Mehmet’te çok fazla önemsemeden daha doğrusu bunun doğal olduğunu düşünerek ona eşlik ederek Zincidere’de dağların arasında bulunan yere götürdü.  



Yolda giderken bir sürü harfiyat kamyonu ile karşılaştılar, üstelik yolun kıvrımlı bir dağ yolu olması nedeniyle biraz uzun süre sonra istenilen yere geldiler. 



Açık araziye bakan Turgut, etrafta istiflenmiş yapı malzemelerini ve yük indiren onlarca çalışanı gördüğünde projenin fos olmadığını anlamıştı. 



Ancak gariptir etrafta herhangi bir inşaat görmemişti. 



Bu doğal bir durumdu. Sonuçta malzemelerin olduğu yer ile Cüneyt’in projesinin olduğu yer arasında mesafe vardı. Dağlık arazi olduğundan tepelerden diğer taraflar pek görünmüyordu. Cüneyt, burasını bilerek seçmişti. Eğer itin öldüğü bu yere gelip projenin nasıl olduğunu görmek isteyen istekli biri olmazsa muhtemelen buradaki projeyi iş bitene kadar bulamazdı. 



Ayrıca Asena, gerçek zamanlı olarak uyduları, interneti ve kısaca dijital olabilen her iletişim aracını manüpile ettiğinden ister istemez burada yaşananlar çoğu kişinin gözünden uzak olurdu.



 

Eğer birisi kamera alıp gelir ve etrafta çekim yaparsa ve internete bağlanmadan televizyonda yayın yaparsa durum farklıydı tabi. 



Fakat bu da imkansız bir durumdu.  



Etrafta öyle görünmese de drone’ler uçuyor, sürekli olarak çevreyi gözetiyordu. Eğer herhangi bir terslik olursa doğrudan çözülüyordu. Nasıl çözüldüğüyse sadece Asena’nın bileceği bir işti. 



Etrafı inceleyen Turgut, “Mehmet bey, şunu söylemeliyim ki uzun zamandır böylesine büyük bir sipariş almamıştık. Şirketimiz son yıllarda sürekli olarak para kaybetmekte, bu nedenle envanteri en dolu olan şirketlerden birisiyiz. Birçok projelerimiz iptal edildi, malzeme bakımından diğer herkesten daha fazla malzememiz, cihazımız var. Bizi seçtiğiniz için teşekkürler” dedi ve elini uzatarak Mehmet ile el sıkıştı. 



Mehmet’e bu dönemde gelen malzeme listesinin sadece yapı malzemesi için gerekli olan bütçe 1 milyar doların üzerindeydi.  



1 milyar dolar ne kadar bir paraydı? 



Bir kişi her saniye 1 dolar harcasaydı bu parayı bitirmesi 32 yıl sürerdi. Tırlara 100’er dolarlık banknot olarak yerleştirseydin en az 10 tır alırdı. Tabi Türk Lirasıyla.. 



Ancak böylesine ekonomik durgunluk zamanında bu para Turgut’un bütün dertlerinin çözümü olmuştu. Şirketini borçlardan temizlemiş, servetini ise güvenli bir ortama taşımıştı.  

Mehmet ise Asena yardımıyla bu şirketi bulmuştu. 



Evet, Asena’nın varlığı şirketin üst kademesinde biliniyordu. Sonuçta akıllı asistan vardı ve gayet yüksek bir zekaya sahipti. Ondan daha ileri seviyede bir yapay zekanın varlığını şirket yetkilileri abesk karşılamamıştı. Onlar, Asena’yı sadece Akıllı Asistandan bir tık üstte olarak biliyorlardı. 



“Önemli değil Turgut bey, yaptığımız analizler sonucunda sizin şirketiniz her ne kadar finansal alanda sorunlu olarak gözükse de namınız bu endüstride epey duyulmuş birisisiniz. Sizinle iş yapmak bizi de memnun ediyor” dedi. Açıkçası inşaat sektöründen pek anlamıyordu Mehmet. Fakat şirketin analizleri sonucunda gerçekten bu sonuca varmıştı. 



“Öyleyse size bir teşekkürü borç bilirim Mehmet bey, eğer sizin için de uygunsa şirketin sahibini bir akşam yemeğine davet etmek isterim” dedi Turgut. Açıkçası o da Mehmet’in başkası adına çalıştığını biliyordu. Kendi kaynaklarını kullanarak bu şirketi incelemiş ve ardında gizemli bir başkanın(Chairman, açıkçası başkan kelimesi uygun değil ama yapacak bir şey yok) olduğunu biliyordu. 



“Bu konuda kesin olarak bir şey söyleyemem, izin verirseniz soruyum “ dedi ve evet cevabını aldığında telefonunu açıp Cüneyt’i aradı. Konuşması duyulmaması için ise biraz uzaklaştı. 

“Alo, Cüneyt bey müsait misiniz?”  



“Hayırdır ne oldu Mehmet?” dedi Cüneyt evde meditasyona hazırlanırken. Bugün üst seviyeye atılım için hazırlanıyordu. 



“Cüneyt bey, inşaat malzemelerini aldığımız firma sahibi Turgut bey sizi akşam yemeğine davet ediyor. Normalde direkt geri çevirirdim fakat kendisi Türkiyenin en zenginlerinden birisi, bu nedenle size sormak ihtiyacı duydum” dedi. 



Tam da Cüneyt kararsız kalmış ve reddedecekken karşısındaki televizyonun ekranında kabul et yazısını gördü. Her ne kadar şaşırsa da “Öyle olsun peki, yeri ve zamanı gönderin bana” dedi. 



Cüneyt’in evindeki televizyon, ev ağına ve dolayısı ile Asena’ya bağlıydı. Asena’nın Cüneyt’e karşı herhangi bir kötü düşüncesi olmadığından onun fikirlerini uygulamak iyiydi. 



“Teşekkürler Cüneyt bey, ben size adresi ve saati yollarım” dedi ve kapattı Mehmet. 



“Turgut bey, Cüneyt bey kabul etti adresi ve saati direkt olarak bana yollayabilirsiniz” dedi Mehmet. 



Daha sonra iki adam iş hakkında konuşmaya devam ettiler. 



Öte yandan Cüneyt, şaşırmış bir şekilde “ Asena, neden böyle bir şey yaptın?” diyerek sordu. 



“Lider, bu akşam yemeğine katılmanız sizin için olumlu bir şey” dedi. 



Açıkçası Asena’nın analiz yeteneği ve mantıklı düşünce yapısı çok ilerdeydi. Geçen zaman diliminde Cüneyt’in nerede olduğunu ve ne yaptığını da biliyordu. 



Bölüm Sonu 

 

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44400 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr