Bölüm 57 : Atomik Matriks Bataryalar, Kuantum Bilgisayar

avatar
728 4

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 57 : Atomik Matriks Bataryalar, Kuantum Bilgisayar


Dünyada, basın toplantısının yankıları sürerken Cüneyt, evde televizyonun karşısında rahatlıyordu. Arada bir gündeme bakan Cüneyt, son zamanlarda yaşanan gündem değişikliklerine bakarak ülke durumunu da takip ediyordu. 



Televizyon kanallarında her zaman olduğu gibi bilimden uzak, dünyada yaşanan gelişmelerden bihaber programlar devam ediyordu. 




“Lider, proje tamamlandı” dedi Asena çok geçmeden. 



Proje, esasında kuantum bilgisayardı. Her ne kadar zor ve ulaşılmaz gibi görünse de esasında Cüneyt için kolaydı. Cüneyt, planlarını bilgisayara girmiş, Asena’ya söyleyerek endüstriyel robotların yardımı ile tamamlatmıştı.  



Fakat her ne kadar kolay olursa olsun, esasında çok uzun ve binlerce parçadan oluşan bir projeydi. Endüstriyel robotların muhteşem hızıyla bile günler sürmüştü. 



“Güzel” dedi Cüneyt, ayağa kalktı ve saatin ne kadar geç olduğuna dikkat etmeden doğrudan dışarı çıktı.  



20 dakikalık bir yolun ardından fabrikanın olduğu yere gelen Cüneyt, akşam bekçilerini selamladıktan sonra fabrikanın içine girdi. 



İçeride birçok robot, üretim bandı ve daha nice değişik makineler vardı. Fakat bunların hepsinin dışında büyük bir kutu ortada duruyordu. Kutunun boyu 2 metreküp kadardı. 



“Lider, gönderdiğiniz taslağa göre tamamlandı, kutunun çevresi aslında daha kısa olsa da etrafını elektromanyetik dalgalara karşı koruyan bir çeper ile sarıldı. Bu ise boyutunun bu kadar artmasına neden oldu” dedi Asena. 



Cüneyt’in taslağına göre böyle bir bilgisayarın boyutu aşağı yukarı 1 metreküp kadardı. Yardımcı donanımlar da hesaba katıldığında boyut biraz daha artardı.  



Fakat kuantum bilgisayarlarının çalışma prensibi, dışarıdan bakan bir gözlemci olmaması için özel bir materyal ile sarılmıştı. Cüneyt, bu materyali doğrudan teknoloji kulesinden almıştı. Sonuçta dışarıdan radyo teleskop veya başka bir malzeme kullanarak kutunun içine baktığın zaman, kuantum bağlılığı durumunda olan atomların süperpozisyonları değişecek, kutu adeta bir işe yaramayan bir hale gelecektir. 



Cüneyt, kutu bilgisayarın yanına geldi ve etrafına iyice baktı. Gri metalik renge sahip dış kaplamanın neredeyse tamamı pürüzsüzdü. Sadece Asena’nın HDD’sini bağlayacak ve enerji alacak noktası vardı fazladan. 



Cüneyt, kutunun yanına geldi ve elleriyle kavradı. Ağırlık olarak neredeyse 2 ton kadardı. Fakat Cüneyt, ilk seviyenin sınırlarına yaklaşmış, kas gücü ise neredeyse 15 tona yaklaşmıştı.  



“Güzel, robotları kullanarak bilgisayarı benim konutuma götür şimdilik, yeni laboratuvarın tamamlanmasının ardından oraya taşırız” dedi. Sonuçta evi açık adresti ve güvenli değildi.  



Yaptığı bu makinenin çalınması hiçte hoş olmazdı. 



“Tamamdır, lider” dedi Asena ve çok geçmeden diğer robotlar kutunun yanına gelip çeşitli malzemeleri bağladılar. Ardından daha önce Cüneyt’in aldığı nakliye aracına koydular. 



Tekrar eve gelen Cüneyt, akşamın karanlığını fırsat bilerek makineyi, şimdiki Asena’nın bulunduğu odaya koydu ve ardından gerekli bağlantıları yaptı. 



“Asena, seni birazdan kuantum bilgisayara aktaracağım. İçeride basit bir arayüz programı var, yeni evine geçtiğinde etrafı düzenlemeyi unutma” dedi ve HDD’yi söktü. 



Daha sonra kuantum bilgisayarın olduğu yere gelip bağlantıyı yaptı. 



Kuantum bilgisayar başladıktan sonra ortam sessizleşti. Kuantum bağlılığı ve özel bir cihaz yardımı ile dışarıdaki bilgisayara bağlı olan Asena, sessizleşmişti.  



10 dakika sonra evin ağına bağlanan Asena “Taşınma işlemi tamamlandı, Lider” dedi. Fakat dışarıdan bakan birisi konuşmada sanki duygular varmış gibi hissederdi.  



“Asena, pi sayısını hesaplar mısın?” dedi Cüneyt. 



“Tamamdır, Lider” dedikten sonra daha önce kullandığı bilgisayarın ekranında hesaplamalar başladı. 



Daha ilk saniyeden itibaren 10 üzeri 125 lere ulaşan hesaplama, hızını kesmeden devam ediyordu. Bu bile şu anda kuantum gücünün ne kadar yüksekte olduğunu gösteriyordu.  



2019 yılında Google, 2 yıllık bir hesaplama sonucunda 34 trilyon basamağı hesaplamıştı. Bu bile 10 üzeri 25 lere tekamül ediyordu. Google, bunu başarabilmek için bulut  

hesabında yüzbilerce bilgisayarın gücünü kullanmış, ardından birçok süper bilgisayarı da eklemiş ve 2 yıl sonunda buraya ulaşmıştı. 



Fakat Cüneyt’in kuantum bilgisayarı daha ilk saniyeden 10 üzeri 120 lerden başlamış, geçen her saniye ise bu sayı artıyordu. Şu anda bile 10 üzeri 300 lere kadar ilerlemişti. 



“Tamamdır, yeterli” dedi Cüneyt. 



Normal şartlar altında yapay zekaların en iyi çalışabileceği yerler kuantum bilgisayarlardı. Bu sayede insan beynini anlık simüle eder ve insan gibi düşünebilirdi yapay zekalar. Fakat Cüneyt’in kullandığı HDD’de bir kısıtlama vardı.  



Her ne kadar önceki sınırlarından kurtulsa da yapay zeka, bazı işlevleri yapamıyor, Cüneyt’in söylediklerinin dışına çıkamıyordu. 



“Asena, Endüstriyel robotların ve inşaat makinelerin üretimine başla” dedi ve kendisi bilgisayar konsolunun yanına geldi.



 

“Tamamdır Lider” 



Cüneyt’in şu anda yapmaya çalıştığı şey, Atomik Matriks Batarya olarak bilinen bir fiziksel batarya türüydü.  



1959’da ortaya atılan bir teoriye göre atomların fiziksel özellikleri kullanarak orbitlerinde elektrik saklanabileceği fikri ortaya çıkmıştı.  



Fakat bu teori her ne kadar kağıt üzerinde çalışıyor olsa da iş üretmeye geldiğinde işler değişiyordu. 



Sonuçta bazı metallerin atomik düzeyde simüle edilip el ile tek tek ayarlanması çok zor ve yüksek hassasiyet isteyen bir işti. 



Nanometre düzeyinde işlemler günümüzde de yapılıyordu. Mesela silikon gofretler, özel ultraviole ışınlar ile küçük çipler haline geliyordu. 



Fakat burada işler kısaca yöntemin doğruluğuydu. Litografi makinesi gofretlerin üzerine adeta bir fotokopi makinesi gibi işleme yapıyordu. 



Cüneyt’in durumunda ise durum farklıydı. Ultrasonik makineler yardımı ile nanometre boyutunda hassasiyetli işlemler yapılabiliyordu. Yapay zekanın çok yüksek hesaplamaları sayesinde gerçekleşen işlemler, eskiden olsa çok zor olurdu. Fakat Kuantum bilgisayarın gücüyle hesaplamalar daha basit hale gelmişti. 



Hidrojen atomunun simülasyonunu yapan Google şirketi, bunu 6 aylık bir süperbilgisayar hesaplaması sonucu yapmıştı. 



Cüneyt’in bataryalar için kullandığı elementlerin çoğu metalik elementlerdi ve her birinin onlarca protonu, elektronu ve atom altı parçaları vardı.  



Bunları tam manasıyla simüle etmek, eğer normal bir bilgisayar kullansaydın yıllar sürebilirdi. Mesela hidrojen 1 atom numarasına sahipti ve simülasyonu 6 ay kadar sürmüştü.



Eğer helyum’u simüle etseydin bu süre yaklaşık 2 katı artacak, en az 1 yıl kadar sürecekti. 

Cüneyt’in kullanacağı Bakır, Demir, Magnezyum ve Nikel gibi madenlerin en düşüğünün onlarca kat fazla atom numarası vardı. Simüle etmeye kalksan 40-50 yıl kadar sürerdi. 



Cüneyt, teknoloji kulesinden bildiği için hangi alaşımların kullanılacağını biliyordu. Birkaç madeni kullanarak simülasyon programını yazdı ve Asenaya başlaması için komut verdi. 



Asena’da saniyeler içinde simülasyonu tamamladı ve an itibariyle üretilebileceğini söyledi. 



Tabi Cüneyt bitmiş ürün istemiyordu. Daha çok derleyici olarak bilinen bir kalıp makinesi yapıyordu. Bu makine tozsuz, vakumlu bir ortamda çalışan bir kutu gibiydi. Esas amacı, içine eriyik olarak dökülen alaşımların şeklini ayarlayıp mühürlemekti. 



Bu makine sayesinde ortalama 5 dakikada bir batarya üretilebilecekti.  



Atomik Matriks Bataryalar fiziksel bataryalardı ve kapasiteleri muazzamdı. Tek kusurları yavaş şarj etme süresiydi. Tabi bu Grafin bataryalara ve son çıkan Lityum bataryalara göre yavaştı. Yine 8-10 saatte tam şarj olabiliyordu. 



Bugün elektrikli araçlarda kullanılan bataryanın yoğunluğu yaklaşık 230 kWh kadardı. Bu yoğunluk sizi şaşırtmasın efektif olarak kullanabildiğin miktarı bunun yarısıydı. 



En iyi optimizasyonda bile bu sayı en fazla 180’e kadar çıkıyordu. Tesla arabalarının bataryaları da en iyi optimize edilen Panasonic bataryalardı. 



Üstelik kullanım süresi boyunca bu bataryalar her doldur boşaltta bozuluyor, uzun süreli kullanımda bile en az %50 si bozunuyordu. 



Asidik bataryaların ortak sorunu buydu. Bunu engellemek için Lityum bataryalar, parmak boyutunda piller gibi binlerce üretiliyor, büyük bloklar halinde arabaların kasislerine yerleştiriliyordu. 



En gelişmiş Lityum batarya blokları bile en azından 300 kilo kadardı. 



Atomik Matriks Bataryalarda ise enerji yoğunluğu minimum 1000 kWH kadardı. Cüneyt, şu anda sadece birinci nesil batarya üretmişti. Sonuçta üretim teknolojisi de bir yere kadardı. Medeniyet tamamen gelişmeden ve özel hassasiyette motorlar, nanorobotlar üretilmeden bu sayı en fazla bu kadardı.  



ATM’lerin en iyi özelliği neredeyse sonsuz kere kullanılabilmesiydi. Elektriği çok yüksek oranda deşarj olabiliyordu. Çok yüksek verimlilikte olduğundan eğer son çıkan Tesla araçta kullanılsa, şarj olmadan en az 2000 kilometre yol alabilirdi.  



10 saatlik bir şarj sonunda tekrardan 2000 kilometre yol alabilen bu bataryalar, Cüneyt’in gelecek planları için çok önemliydi. 



 
Bölüm Sonu 



 

Not: Açıkçası daha ayrıntı vererek anlatım yapacaktım fakat dün çok sıcaktı ve sanırım başıma güneş geçmiş. Baş ağrısı ve iç bulantısıyla bilgisayarın başına zor oturup bölüm yazabildim. 

Ayrıca Matriks bataryalar gerçekten de teoride olan şeyler. Fakat çıkarıp teorisini yazmak istemedim. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44401 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr