Bölüm 46 : Ciddiyetsizlik

avatar
746 4

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 46 : Ciddiyetsizlik


Derya’ların evinde yaşananlar bir kenara Cüneyt otelden ayrıldığında saat 9’du. Otelin kendi spor salonu ve kahvaltısı olduğundan burada egzersizlerini yapmıştı. 



Bugün Trump Tower’daki şirket ofisine uğrayacaktı. Fakat ondan önce uğramak istediği bir yer vardı. 



İki saatin sonunda işlerini bitiren Cüneyt, ofise gitmeye karar verdi. 



Çok geçmeden de ofise gelen Cüneyt, ofise girdiğinde içerideki havanın biraz farklı olduğunu hissetti. 



Saat 12’ye yaklaşıyordu ve içeride toplasan 12 kişi vardı. Bu kişilerde bir bilgisayarın başında toplanmışlar Cüneyt’in geldiğini bile hissetmemişlerdi. 



“Neler oluyor burada” dedi Cüneyt. 



Onun sesini duyanlar irkildiler, ve arkalarına baktıklarında Cüneyt’i gördüler. 



“Cüneyt bey, hoş geldiniz. Neden daha önce haber vermediniz?” dedi CTO olarak görev yapan 24-25 yaşlarındaki genç bir kadın. 



“Planımda yoktu, burada işim olduğundan bir uğrayım dedim. Neler oluyor? Neden hala 3 kişi eksik?” diye sordu Cüneyt, içinden ‘sana mı soracağım’ dedikten sonra. 



 

“Cüneyt bey sorunumuz var.. Programımız ABD’de bir vatandaşın telefonunun galerisindeki fotoğrafları sızdırmakla itham ediliyor.. Bütün büyük teknoloji sitelerinde haber olarak geçiyor şu anda..” dedi genç kadın. Genç kadının adı Betül’dü. Kendisi bilgisayar mühendisliği mezunu ve epey iş bilen birisiydi. Bu kadar yazılımcının içinden sıyrılıp Mehmet’in gözüne girmişti. 



Cevabı alan Cüneyt sinirlendi. Açıkçası bu büyük bir olaydı ve CEO’dan ses seda yoktu. Her ne kadar Kayseri’ye gitmiş olsalar ve bazı işlerle uğraşsalar da bir şirketin CEO’sunun en azından böyle bir haberi takip etmesi gerekiyordu. 



Buradaki yazılımcılar genç kişilerdi ve piyasayı bilmiyorlardı. Kısacası cahillerdi. Fakat Cüneyt’in mantıksal analizleri çok iyiydi ve neler olup bittiğini hemen anladı. 



ABD kişisel verilere değer veren bir ülkeydi ve vatandaşlarının en nefret ettiği şeylerden birisi özel hayatlarının çalınmasıydı. 



Bizim programımız dünya genelinde geçen zaman diliminde 1 milyarı geçmiş, 800milyon aboneli kullanan vardı. Böylesine güçlü para emen bir programın böylesine bir zaman diliminde bu tarz haberlere konu olması iç açıcı bir durum değildi. 



“Ne zaman oldu bu olay?” dedi Cüneyt. Kızmanın anlamı bu noktada yoktu. 



“İki gün önce oldu Cüneyt bey. İlk başlarda sadece Reddit forumlarında söylentiden ibaretti fakat dün geceden bu yana bir çok teknoloji sitesinde başlık olarak geçiyor..” dedi Betül biraz korkmuş bir ifadeyle. Cüneyt her ne kadar normal bir soru sormuş olsa da ifadesi onda ciddi baskı yapıyordu. 



Gerçekten de Cüneyt iki gün geçmiş olduğunu duyduğu vakit daha da sinirlendi. Ofisteki diğerleri ise nefesini tutmaya ve sanki askerde içtimadaymış gibi dimdik ayaktaydılar. 



Belliydi ki birileri arka planda kitleleri yönetiyordu. Siber saldırının değişik bir boyutuydu bu. Kitleleri troll ordularıyla yöneterek basit meseleyi toplumsal boyuta büyütüp en nihayetinde büyük hale getirmekti.  



Cüneyt emindi, bir sonraki aşama yerel bir mahkemede programın adına dava açılacak, dava sürecinde ise Google programı ‘geçici’ olarak kendi Play Store’sinden  kaldıracaktı. 



Bu kadar vahim bir meselede bu grubun davranışları sanki olayların farkında değilmiş gibiydi. 



“3 kişi nerde” dedi Cüneyt. 



“Cüneyt bey, şey... Arkadaşlar nerede tam olarak bilmiyorum...” dedi Betül. Açıkçası o da korkmuştu. Cüneyt son derece sakin olmasına rağmen şiddetli bir baskı kuruyordu onun üzerinde. 



“Sen CTO değil misin? Personelin nerde olduğunu nasıl bilmezsin?” beklenen oldu ve Cüneyt, Betüle sordu. 



“Aradım Cüneyt bey, fakat diğerlerinin telefonuna ulaşılmıyor.. Muhtemelen metrodadır....” dedi Betül kısık bir sesle. 



“Daha önce geç kalan oldu mu? Bana düzgün cevap ver yoksa bu senin için hiç hayırlı olmaz” dedi Cüneyt. Açıkçası cevap almasa bile neler olup bittiğini az çok tahmin edebiliyordu. 



Resmen keyif çatıyordu burada çalışanlar. Kafalarına göre çalışıyorlar, kafalarına göre geliyorlar, kafalarına göre bir olay olduğunda oradan oraya gidiyorlar.. 



Ciddiyetsizlik tavan yapmıştı.



Cüneyt onlara aylık 20 bin lira para veriyordu, bu parayla İstanbulda çok rahat yaşayabilirlerdi.



Öyle ki bu insanlar biraz fazla rahat yaşıyordu. 



Cüneyt her ne kadar sabah saati belirlememiş olsa da iş başlangıç saati 10’u geçmemek üzere hesaplanmıştı. Nitekim saat 12’te 10 vardı. 



“cırt” tam o esnada ofisin dış kapısı açıldı ve gıcırtının sonucunda herkesin odağı yer değiştirdi. 



Kapıdan gelen 3 kişi vardı. Ellerinde de Starbucks’a ait birer plastik kahve bardağı. Sırtlarında çanta vardı. Gelenlerin biri kız ikisi erkekti ve Cüneyt keskin duyularıyla daha ofis dışında gülüşüp şakalaştıklarını duymuştu.  




Özel hayatlarındaki işleri bir kenara olmakla birlikte konuşurken ‘rahat iş’ gibi ifadeler kullanmışlardı. 



İçeri giren üçlü, ortamın farklı olduğunu hemen anladılar. 



Kafalarını çevirip baktıklarında Cüneyt’in ciddi bir ifadeyle CTO’yu ifadeye aldığını gördüler.  



Anında yüzleri solan üçlü, ellerindeki kahve bardaklarıyla kalakaldılar. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Kapının çevresinde herhangi bir masa da yoktu, çöpte. Ellerindeki ikonik kahve bardağı ile birlikte kalmış, laubali tavırları bir anda kesilmişti. 



“Anlaşılan kahve içmeden yeterince uykunuz açılmıyor?” dedi Cüneyt. Kafasını çevirip CTO’ya baktı ve “böyle davrananlar hakkında işlem yaptın mı?” diye sordu. 



“Cüneyt bey... daha önce uyardım.. Fakat söylediklerimi dinlemediler.. Ben de onların hakkında tutanak tuttum..” dedi Betül.  



“Kaç kişi böyle” dedi Cüneyt. 



Nasıl cevap vereceğini bilemeyen CTO’nun ifadesini görünce Cüneyt anlamıştı. Bunun anlamı herkes böyleydi. 



Cüneyt derin nefes aldı, iki büyük derdin arasında şimdi bir de bu eklenmişti. Bu kadar boş vermişlik, özensizlik, profesyonellikten uzak hareketler. Düşündükçe sinirlenen Cüneyt, sakin kalarak “Kamera kayıtları nerede? Tuttuğun tutanakları da getir” dedi.  



Betül ve odadaki diğerleri zaten içe doğru sıçıyorlardı. Onlar her ne kadar şimarık topluluk üyelerinden olsalar da Cüneyt’in yazılım yapma aşamasındaki kabiliyetlerini çok iyi biliyorlardı. 



Onlar hiçbir şey yapmıyorlardı kısaca. Bir çocuğu getirip oturtsan onların yaptığı işin aynısını yapabilirdi. 



Çok geçmeden kamera odasına gelen Cüneyt, merkezi sisteme bağlı kameradan son 10 güne ait kamera kayıtlarını aldı ve bir USB belleğe kaydetti. Daha sonra CTO’nun tuttuğu tutanakları inceledi. 



Neredeyse herkes bir sefer uyarı almıştı. Bazıları ikişer kez. Bazıları ise 10 kez almıştı. 



Cüneyt şöyle bir inceledikten sonra telefonunu çıkardı ve Mehmet’i aradı. 



“Alo, Cüneyt bey merhabalar”  



“Finans departmanına ve hukuk departmanına haber ver, İstanbul ofisteki çalışanların hepsini işten at” dedi Cüneyt sade bir tonla. 



“Bir sorun mu var Cüneyt bey?” Normalde güler yüzle telefon açan Mehmet, Cüneyt’in ifadelerini duyunca ciddileşti.  



“Bir sorun değil çok sorun var, dediğimi yap” dedi Cüneyt açıklama ihtiyacı olmadan. 



“Anlaşıldı, Cüneyt bey. Fakat işten çıkarma tazminatı...” dedi Mehmet, fakat konuşmasının ortasında Cüneyt onu keserek “Ne tazminatından bahsediyorsun? Daha 3 ayını doldurmamış personel işe belirlenen saatin dışında geliyor, bir de tazminat mı alacak? Eğer öyle bir talepleri olursa avukatlık bürosunun eli armut mu topluyor? Git, sonuna kadar hukuka başvur, ellerimde geç geldiklerine yönelik kayıtlar var” dedi sinirlenerek Cüneyt. 



Mehmet şimdi gerçekten Cüneyt’in ne kadar sinirli olduğunu anlamıştı. Yasalara göre 1 yıl çalışan kişi tazminat alabilirdi. Cüneyt’in kontratında bu süre insiyatif olarak 6 ay olarak belirtilmişti. 



“Anlaşıldı Cüneyt bey. Başka bir arzunuz var mıdır?” dedi ciddi bir tonla Mehmet. 



“ABD’deki olaydan haberin var mı?”  



“Cüneyt bey, bu olayın arkasında muhtemelen yatırım şirketlerinin parmağı var. Son görüşmemizde artık oyun oynamak istemediklerini söylediler, size bir hafta önce söylemiştim, herhangi bir hareket yapabilirler diye, fakat siz okulda proje ile meşguldünüz.” dedi Mehmet. 



Şimdi hatırlayan Cüneyt, hakikaten bir hafta evvel telefon almıştı. Ancak o zaman ultrasonik motorları üretmek için deneyler yapıyordu, ileri bir tarihe ertelemişti. 



“Yabancı bankalarda ne kadar para var? Hepsini benim İsveç hesabıma aktarın, bir miktar likidite kalınca endüstriye haber salın, birinci tur A finansmanı %10 hisse miktarı üzerinden yatırımcı aradığımızı söyleyin, şimdilik bunlar ortamı stabilize eder” dedi Cüneyt.



Bunu daha önce düşünmüştü, %10 yazılım şirketinin finansman olarak kullanmak sorunu kökten çözmese de ona bir miktar zaman verirdi. Grup şirketine bağlı bir kabuk şirketi olduğundan yüzde 10 luk kesim aslında hiç birşeydi. 


Aslında Cüneyt bu insanlarla uğraşır, sonuna kadar diklenirdi, fakat onun emelleri farklıydı. Onun hayalleri bu dünyanın ötesinde yatıyordu.




“Anlaşıldı Cüneyt bey, ben hemen yapıyorum” dedi Mehmet öteki taraftan. Daha sonra telefonu kapattı. 




Fakat odadakilerin yüz ifadeleri çok değişikti. 




Bölüm Sonu. 




Not : 



Esas Offshore Şirketi(%100) > İkincil Offshore Şirketi(%100)


İkincil Offshore Şirketine ait Şirketler;


Sirius Yazılım (%90 Cüneyt, %10 Planlanan Finansman)


İleride Açılacak başka şirkerler (%100 Cüneyt)



Finansman, İngilizcede Financing A Round diye geçer. Şirket halka arz edilmeden önce hisselerini A, B, C, D, E, F, .... H gibi turlarda finansman eder. 


Şirket limited yada özel kişi şirketi olduğundan finansman sonucu eline hisse alanlar yönetim kurulu üyeliğine direktör ataması yapamaz. Şirketler yine Cüneyt'in son söz sahibi olur.


Mesela B round Financing dediğinde diyelim ki yüzde 10 finansman yapıldı.


Bu noktada Cüneyt'in %90 hissesi 9 eksilerek %81'e, %10 da 1 eksilerek 9 a düşer.


Yeni durumda 81 + 9 + 10 olur.


Eğer Nasdaq çift finansmanı tek holdingi yöntemi uygulanırsa,


Mesela 

Cüneyt %50 hisse satsa fakat bu B Hissesi olsa, ve bu da A hissesinin %10'u olsa


Bu durumda Cüneyt'in gerçek şirket hissesi yüzde 90, B hissesi ise (sadece finansman, yönetme ve oy kullanma hakları yok) %100 üzerinden %50 si finansman edilmiş olur.


Esasında %95 Cüneyt'in gibi görünebilir, ancak %95 ten fazlası Cüneyt'in olur.


Bazı şirketler finansman elde edebilmek adına birden çok borsada işlem görürler.


Mesela Alibaba, ABD'de NASDAQ'ta halka arz edilmiştir. Fakat NASDAQ'ta toplanan hisselerden yüzde 10luk kısmı aynı zamanda B hissesi olarak Hong Kong'ta %100 olarak halka arz edilmiştir.


Türkiye'nin borsa sistemi buna izin veriyor mu bilmiyorum ama dünyadaki büyük borsalar bu şekilde işlem yapıyorlar. 





 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44398 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr