Bölüm 42 : Modern Endüstrinin Temelindeki Şey

avatar
1121 10

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 42 : Modern Endüstrinin Temelindeki Şey


Tekniği birine öğretmek zor değildi. İleri seviye medeniyetler tekniği aktarırken parça parça aktarıyorlardı. Mesela birisine öğrettiğinde, o kişiye sadece ilk seviyeyi öğretirdi. O kişi ilk seviyenin zirvesine ulaştığında sana gelir ve ikinci seviye için gerekli olan kısmı aktarırdın. 



Aktarma metodu ise kısaca tekniği bilen birinin öğreteceği kişinin kafasına dokunup bir süre kendi enerjisini kullanarak aktarmasıydı. NFC transferi gibiydi.  



Aile üçlüsüne de bu şekilde aktarım yapmıştı, onlara nelere dikkat etmesi gerektiğini de söyledikten sonra onları meditasyona geçmesi için uyardı. 



Çok geçmeden evde sessizlik oluştu. Büşra hızlı bir şekilde odaklandı ve karıncalanma, sıcak basması aşamalarına çok çabuk geçti. Fakat annesi ve babası biraz odaklanma sorunu yaşıyorlardı. 



20 dakika sonra Büşra, ilk oturuşundan uyanmıştı. Onun uyandığını gören diğer üçlü Büşra’ya baktılar.  



Üzeri sırılsıklam olmuştu Büşra’nın, ayrıca vücudundan bir miktar da siyah pislik çıkmıştı.  



“Korkmana gerek yok, bunlar vücutta biriken pislikler, zamanla azalacak. Doyma hissine ulaştığında artık devam etme, her gün mutlaka bunu yap, bir noktada tıkanırsan bana söyle” dedi Cüneyt. 



“Tamam abi” dedi Büşra. 



“Git, banyo yap temizlen” dedi ve anne, babasına baktı. 



“Şimdi sıra sizde, biraz daha odaklanın, vücudunuzu özgür bırakın” dedi. 



Bundan sonra biraz uğraştırsa da babası sonunda ilk oturuşu tamamladı. Büşra’nın aksine babasından epey miktarda kirli siyah özgür radikaller çıkmıştı. Ayrıca epey terlemişti. Dehidrasyonu çok fazlaydı.  



Bunun için hazırlanan Cüneyt hemen babasına havlu ve içmesi için su şişesi uzattı. 

Annesi biraz zorluk çekiyordu odaklanmada. Kocasının ve kızının yaptığını görünce o da ciddileşti.  

Neyse ki çok geçmeden o da ilk oturuşa geçebildi. 



Kirler ve terleme ise babası ve kardeşininkinin toplamından daha fazlaydı. Bunun sebebi vücut bakımından annesinin en geride olduğunu biliyordu Cüneyt. 



“İlk oturuşu tamamladınız, bundan sonra her gün mutlaka bir sefer bunu yapın. İleride hastalıklarınız iyileşecek, ömrünüz uzayacak, gençleşeceksiniz” dedi Cüneyt. 



“Şimdi baba, anne, biliyorum uzun süre burada oturdunuz, buraya karşı hisler besliyorsunuz, fakat ileriyi düşünün, benimle Kayseri’ye gelin. Büşra yarın okula gidecek, burada tek kalmayın. Hem benim de sizin hakkınızda endişelenmem gerekmez” dedi Cüneyt. 



Eğer bu akşam yaşadıkları olaylar olmasaydı ciddi ciddi reddederlerdi ailesi. Fakat olanları görünce onlar da ciddileşti.  



En sonunda babası “Oğlum, biz gelmek istemiyor değiliz. Fakat Büşra’nın okulunun ilk yılı bitmek üzere. En azından onun süresi dolmasını bekleyelim” dedi . 



“Tamamdır o zaman, fakat baba, o vakit geldiğinde sözünden dönmeyesin” dedi Cüneyt. En azından şimdilik bir ilerleme kaydetti. 



“Geç oldu, siz de duş alıp yatın” dedi. 



*** 



Ertesi iki gün Cüneyt nispeten sakin bir hayat yaşadı evinde. Her gün annesinin yaptığı lezzetli yemekleri yedi, onları kozmik teknik hakkında bilgilendirdi. 



Bu teknik gerçekten de mucize bir şeydi. Sadece 2-3 günde gözle görülür değişiklikler başlamıştı. Şimdi bile babası bir baston ile ayakta yürüyebiliyordu. Ayrıca annesi biraz daha enerjikti. Sanki astımı gerilemişti. 



Diğer bir değişiklik ise her birinin günlük porsiyonları çok artmıştı. Sadece Büşra bile bir oturuşta en az 2-3 kişilik yemek yiyebiliyordu. Buna anne ve babası eklenince evde sanki bir ordu varmış gibi yemek tüketiliyordu. 



Cüneyt gündelik alışverişe gidiyordu. Fakat bunun uzun vadede çözüm olmayacağını bilen Cüneyt, babasıyla bir günü ayırıp onlara bir araba aldı. 



Babasının hayatı boyunca arabası olmamıştı fakat eski adamlığın getirdiği düşünceyle ehliyet almıştı. Cüneyt onlara dağda taşrada kullanabilmeleri için kesenin ağzını açıp 2020 model Mercedes EQL 400 4 çeker araba aldı. Şanslıydılar, satıcısı acil paraya ihtiyaç duyuyordu ve üstelik Niğde’deydiler.  



Bu iki gün içinde Cüneyt babasına araç kullanmayı öğretiyordu. Her ne kadar ehliyeti olsa da deneyimi çok yoktu. Neyse ki erkekler araba kullanmak için doğmuşlardı. Babası hızlı bir şekilde öğrendi. 



Onun dışında Büşra’nın okuluna giden Cüneyt, Büşra’nın öğretmenleriyle de uzun süre konuştu. Okula bir miktar bağış yaptıktan sonra ayrıldı. 



Aile 3lüsünün yaşantısı çok dramatik değişiklikler göstermeye başlamıştı. Artık eskisi gibi boş boş televizyon seyretmiyorlardı gün boyu. Sadece akşamdan sonra seyretmeye başlamışlardı. Bu da iyi bir başlangıçtı. İlerleyen dönemde vücutları daha da gelişecek, daha da akıllanacaklardı. 



*** 



Cüneyt’in buraya gelmesinden sonraki 4’üncü günde Cüneyt ailesiyle vedalaştı ve İstanbula doğru hareket etti.  



8 saatlik yol sonunda Kadıköy, Ziverbey’deki evine gelen Cüneyt, etrafa baktı ve rahatladı. Ev bu zaman sürecinde havasızdı, onun dışında kirlenmemişti.  



Eve girdikten sonra Aslı’yı ister istemez hatırladı. 



Biraz dinlendikten sonra telefonu eline aldı ve Derya’ya mesaj attı.


 

*** 



Ertesi gün Altıgen kafede daha önce oturduğu masada oturan Cüneyt, Derya ve arkadaşını bekliyordu. 



“Üzgünüm, geciktik” diye bir ses duydu çok geçmeden. Ses her zaman olduğu gibi zarifti. 



Cüneyt arkasından gelen sese yöneldi ve kahverengi uzun saçlı beyaz tişört ve dar pantolonlu Derya’yı gördü. Yanında da gariptir siyah saçlı meşhur anime kızı vardı. Onu bu şekilde görmesi şaşırtmıştı. 



“Önemli değil, ben de yeni geldim” dedi Cüneyt, ayağa kalkıp selamlayarak. Ardından “buyrun” diyerek davet etti. 



Oturduktan sonra Derya “Kusura bakma Cüneyt, seni de bu meşgul zamanında rahatsız ettik fakat gerçekten çıkmazdayız” dedi. İfadesinde hafif acı tat vardı. 



Cüneyt, bundan iki yada üç ay önceki kadar saf birisi değildi. Cümleleri, kelimeleri, ifadeleri okuyan birine dönüşmüştü. Tabi ki Derya’nın konuşmasındaki kokuyu almıştı. 



Fakat fark etmemiş gibi davranarak “Önemli değil gerçekten, benim de okulda işlerim var nasıl olsa bu nedenle her türlü buraya gelecektim” dedi. Bu sözcükleri bilerek seçmişti. 



Tabi bu cümlenin ikinci anlamı da şuydu, ‘eğer sen demeseydin bile gelecektim buraya’. Derya’nın zekası yüksekti, kelimelerin ikinci anlamlarını fark etti. 



Yanında oturan Tuğçe bile ikisinin arasında bir hikaye olduğunu fark etti. Bu nedenle ortamı yumuşatmak için “Cüneyt, Derya’dan duyduğuma göre sen Matematikte ve yazılımda çok iyiymişsin. Bizim de tıkandığımız noktalar esasında bunlar, bize yardım edeceğin için şimdiden teşekkür ediyorum” dedi. 



Derya ise kenarda pekte iyi olmayan bir yüz ifadesi içindeydi. Nedendir bilinmez Cüneyt’in bilerek ve isteyerek ‘kabalık’ yaptığını düşünüyordu. Ayrıca her ne kadar Cüneyt ilk zamanlardaki gibi köylü gibi davranmasa da uzun süredir teknoloji kulesinde kalması ve entelektüel olarak ta ilerlemesi sonucu bir akademisyen havası onun etrafında gizliden gizliye oluşmuştu. 



Bu nedenden ötürü çevresinde olup bitene duyarlıydı ve Derya bunu fark etmişti. Nedendir bilinmez Cüneyt’in şimdiki hali, onunla ilk karşılaştığı zamandaki haline göre çok daha çekici geliyordu. Cüneyt’in konuşurken farkında olmadan yaptığı hal ve hareketleri, onda ölümcül bir etki yaratıyordu. 



“Eğer bugün mümkün ise projenizi görebilir miyim?” dedi Cüneyt. O da bir an önce bu durumdan çıkmak istiyordu. Aslı ile yaşadığı geceden sonra vücudu pandoranın kutusunu açmış gibiydi. Karşı cins ile karşılaştığında içten içe direncini kaybetmeye başlamıştı. Şimdi bile Derya’ya yakın olmasından dolayı ve onun sesini duymasından dolayı direnci iyice zayıflamıştı. 



Bunun nedenini tam olarak bilmese de Derya’nın Aslı ile ilişkisini düşünüp çok fazla Derya’ya bulaşmak istemiyordu. 



“Tabiki, mühendislik fakültesinin karşısındaki proje dersliklerinde bizim yerimiz var, istersen gidebiliriz” dedi Tuğçe.  



“Benim için uygundur” dedi Derya ve Cüneyt ve ayağa kalkıp mühendislik fakültesine doğru yol aldılar. 



Mühendislik Fakültesinin karşısında KOBİ gibi gözüken uygulamalı derslikler ve proje alanları vardı. Genellikle sınav zamanları dolu olan bir yerdi. Öğrencilerden projesi olanların başvurusu kabul edildiğinde okul tarafından kullanılması için bir yer tahsis edilirdi. 



Tuğçe’nin ekibi de buradaydı. 



Altıgen kafe ile Mühendislik fakültesi arası 200-300 metre kadardı. Cüneyt ve diğerleri hemen oraya ulaştılar. 



Tuğçe’nin rehberliğinde KOBİ’lerden birine girdiler. İçeride ortada bir masa, masanın üstünde bir robotik el, kenarda ise laptopları açık uğraşan gençler vardı. Tuğçe ve ekibinin içeri geldiğini görünce bir erkek, hemen yanlarına geldi ve onları karşıladı. 



Derya’yı zaten bildikleri için şaşırmayan ekip, uzun boylu boyu osu yerinde Cüneyt’i görünce şaşırdı. Fakat tanıtımdan sonra hemen işe koyuldular. 



Cüneyt kenarda robotik kolu inceliyordu, diğerleri bilgisayar başında yazılım tartışırken.  

Çok geçmeden Derya, Cüneyt’in onlarla olmadığını fark edip Cüneyt’e baktı ve “Cüneyt, buraya bir bakar mısın, şu kısımları anlamadık” dedi.  



Derya’nın sesini duyan Cüneyt geldi ve bilgisayarın başına oturup dedikleri noktaları inceledi. Çok geçmeden kaşları çatıldı. Daha sonra fare ile IDE programında kayıtlı diğer sınıfları ve tab’ları inceledi. Fareyle epey hızlı bir şekilde oradan oraya geçiyordu. 



Onun bu halini gören diğerleri Cüneyt’in bir layman olduğunu düşünseler de Derya böyle düşünmüyordu. 



“Bir sorun mu var?” dedi Derya. 



“Bir sorun yok, çok fazla sorun var” dedi Cüneyt. Etrafındaki kişilerin ona baktığını gördükten sonra “Öncelikle seçtiğiniz prototipte kullandığınız motorların tipi permament vektör motorlar, bu motorların keskinlik derecesi düşük, elektrik verdiğinizde elektriğin bir miktarı verimsizliğe dönüşerek motorun içinde kalıyor, bu da her kullanımda milimetrik sapmalara yol açıyor. Başta sorun çıkarmasa da eğer robotu 10 dakika işlevsel kullanırsanız verilen komutları algılayamayacak, algılasa bile uygulayamayacak hale gelir.” dedi ve koltuğa yaslanıp “İkinci sorun kaydırıcı olarak kullandığınız malzemelerin fiziksel özellikleri iyi değil, çizimde alakasız ve verimliliği azaltacak bir çok nokta var, diğer sorun ise resistörler...” dedi. 



Diğerleri epey gerilmiş bir şekilde Cüneyt’e bakıyordu. Eğer Cüneyt ünlü biri olmasaydı ve saygınlığı yüksek biri olmasaydı direkt dalacak gibiydiler. 



Öte yandan Tuğçe’nin yüzü utançtan kızarmıştı. Adeta yerin dibine girmişti. Kendini zor tutuyor ağlamaklı hale gelmişti. 



Onun bu hale geldiğini gören Derya daha fazla ortamı germemek adına “Ahem, Cüneyt, biz yazılım hakkında sormuştuk, donanımı şimdilik es geçsek” dedikten sonra Cüneyt’e göz kırptı.  



Cüneyt ise farkına varmıştı, o, sadece alogaritma sorunlarını çözeceğini hatırladı, fakat bilimden gelen biri olduğundan önünde duran şeylere sessiz kalamayıp ağzını tutamadı. 



“Oh, kusura bakmayın alışkanlıktan dolayı donanıma da baktım, yazılımda sorunlar mevcut. Temel olarak kullandığınız yazılım dili işlemi gerçekleştirmek için yetersiz kalıyor, bunun yanında bir çok gereksiz ve anlamsız ifadeler var. Diğer sorun ise....” Cüneyt bir oturuşta neredeyse on çeşit sorun saymıştı.  



Etrafındaki insanlar şimdi daha da utandılar. İçlerinden onları geldiğinde karşılayan erkek öğrenci öne çıkarak “Cüneyt, eğer yazılım senin dediğin gibi yanlış yapıldıysa ne yapacağız? Tekrardan yazmak epey zaman alır, içimizde diğer yazılım dillerini bilen kişiler yok” dedi. 



Normalde proje ekibi robotik kolu Python ile geliştirmişlerdi. Fakat Python dili yetersiz bir dildi. Öğrenmesi kolay, kendi içinde operasyonel araçları olsa da bu dilin dezavantajları hantal çalışmasıydı. Robot gibi anında hareket ettirilebilecek bir cihazda saniyeler önemliydi. Cihazın içindeki yer küçük olduğundan kullanılan yarı iletken çip’te genel kullanım çipiydi.  



Kısacası telefonların işlemcileri genel kullanım çipleriydi. Robotikte de telefondaki çipler kadar ileri seviye olmasa da genel kullanım çipleri kullanılırdı. Bilgisayar ve telefon pazarındaki çipler büyük oligopollerle kapatılmıştı fakat çip dünyası sadece onlarla oluşmuyordu. 



Birçok teknolojik aygıtı çalıştırmak için genel kullanım çipler kullanılırdı. Buna IBMRS1800-6000, Panasonic TMX1-2 gibi modeller dahildi. Fakat nispeten küçük firmalar da bu çipleri üretirdi.



Mesela Raytheon, Analog, AMS, Fujitsu gibi şirketler de genel kullanım çipler üretirdi. 



 

Türkiyede kullanılan genel kullanım çiplerin geneli Tayvan’da TSMC yada UMC şirketlerine ürettiliyordu. Bu şirketlerin çoğunun işlem mantığı, sen dizaynı verirsin onlar üretirdi. Kısacası OEM şirketleriydi. 



Dünyada çip üreten ve OEM yapan bütün şirketlerin ardında sadece 5 ülke vardı. Bunlar BM daimi üyeleriydi. TSMC bile dünyanın en büyük çip üreten şirketi olsa da hisselerinin çoğunluğu ABD’nin, azınlığı ise diğer BM daimi üyelerinindi.  



Bu nedenle Tayvan her ne kadar yüksek teknoloji üreten küçük bir ülke olsa da halkı aynı seviyede refah değildi. Çünkü bu şirketler onların değildi. 



Tuğçe’nin ekibi Çinli BYD grubun genel kullanım çipleriyle ve AMS şirketinin çip resistörleriyle çalışıyordu. 



Kısaca özetlemek gerekirse ucuz malzemelerdi.  



“Yazılımı ben hallederim, fakat bu yine de robot kolda kullandığınız malzeme sorununu çözmez, size tavsiyem Ultrasonik motorlar kullanmanız” dedi Cüneyt. 



Ultrasonik motor, yeni bir teknoloji değildi. NASA’nın uzayda çalışabilecek motor araştırmaları sonucunda 1960’larda geliştirdiği bir motordu bu. Normal Tesla çizimi motorların onda biri kadar küçük iken 2 katı kadar güçlüydü bu motorlar. İnsan sesinin duyamadığı bir frekansta ses çıkardığı için ismi Ultrasonik motor olarak tarihe geçmişti. 



Bu motorlar yüksek teknoloji olması bir yana başka ülkelere satımı kesinlikle yasak olan ürünlerdi.


Bunun nedeni motorların Nanometrik boyutta keskinlikte ve hassaslıkta (Precise) olduklarından yüksek teknoloji makinelerin çalışmasında kullanılırdı.  



Mesela Mercedes neden kaliteliydi? Çünkü Mercedes arabasını yapan kalıplar yüksek hassasiyetle hazırlanmış, parçalar yüksek keskinlikte birleştirilmiş ve bunu seri üretim şeklinde yapmışlardı. 



Motor teknolojisi 1970’lerden bugüne pek değişmese de gelişen şey yüksek keskinlikti. Üretimde kullanılan teknolojilerin artmasıydı. Bunun hepsinin temelinde yatan şey ise Ultrasonik motor idi. 



Bölüm Sonu. 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44402 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr