Bölüm 41: Kozmik Tekniği Öğretmek

avatar
821 7

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 41: Kozmik Tekniği Öğretmek


Mutlu bir akşam buluşmasının ardından ertesi gün olmuştu. 



Cüneyt, saat sabaha karşı 5 te uyanmış, etrafına o hatıralarındaki odasına bakmıştı. Kız kardeşi ile aynı odadaydı. Normalde de odaların düzeni böyleydi fakat Cüneyt üniversiteye gittiğinde bu oda tamamen Büşra’ya kalmıştı. Cüneyt’in zamansız gelişi nedeniyle bir yer döşeği yapmışlardı. 



Cüneyt kardeşinin uyurken haline baktı ve yataktan kalkıp elini yüzünü yıkamaya gitti.  



Sabah erken saat olduğundan daha güneş doğmamıştı. Fakat İstanbul’a göre nispeten doğuda ve yüksek rakımda bir yerde olduğundan güneş çok geçmeden doğacaktı. 



Cüneyt kişisel temizliğini yaptıktan sonra spor için aldığı kıyafetlerini giyip evden dışarı çıkmaya karar verdi. Fakat anne ve babası içeri odada sabah ibadetlerini yapıyorlardı. Onları korkutmadan selamladıktan sonra dışarı çıktı. 



Hava her ne kadar karanlık olsa da şafak sökmeye yakındı, Cüneyt havadaki temizliği ciğerine çektikten sonra egzersiz yapmaya karar verdi. Isınma hareketleri ve 39 seri hareketi hızlı bir şekilde tamamladıktan sonra koşu yaparak yüksek bir noktadaki tepeye çıktı. 



Evlerinin bulunduğu yerden biraz uzak olsa da trekking yaparak tepeye geldi ve temiz bir yer bulup oturdu. 



Dünkü ilk oturuşundan sonra vücudunun derinliklerindeki tokluk hissi kaybolmuş, acıkma hissi gelmişti. Fakat vücudunda dünkü enerjinin büyük bir miktarı dolanıyordu. 



Çok geçmeden odaklanan Cüneyt, o fark etmeden 2 saat boyunca tekniği uygulamıştı. Gözünü açtığında çoktan güneşin doğduğunu gördü. 



Bugünkü ritüelinden sonra içindeki enerjinin miktarının arttığını, doyma noktasının ise yukarı çıktığını gördü. Kısaca üst sınırı artmıştı. 



“Eve gitmenin zamanı geldi” dedikten sonra oturduğu yerden kalkıp eve doğru ilerledi. 



Eski insanlar erken kalkmayı alışkanlık edinmişlerdi. Kısacası sabah 8 dediğin vakit ailedeki herkesi güne başlarken görürdün. Tarlada çalıştıkları zaman daha da erken kalkarlardı. 



Cüneyt’in ailesi de bu alışkanlıktaydı. Güne erken başlarlar, sabah haberlerini seyrederlerdi. Bu onların alışkanlığı olmuştu. Cüneyt’in televizyon izleme huyu yoktu ama evde ses çıkaracak bir aygıtın olma fikri ona bu sebeple aşılanmıştı. 



Büşra’nın okulu 08:30 da başladığından ailecek erkenden kahvaltı ettiler. Ardından Cüneyt kardeşini okula bıraktı. Okul çok uzakta değildi fakat etrafta başkalarının arazisi olduğundan tali yolu takip ederek en azından 30 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Cüneyt kardeşini bırakmakta ısrarcı oldu. 



Cüneyt, kız kardeşinin okula gitmesini pek istemiyordu. Bu resmen zaman kaybıydı. Ona göre kardeşini yanına alıp onu eğitmesi daha mantıklıydı. Fakat bunun olması için kozmik tekniği ailesinin önce öğrenip belirli bir seviyeye gelmeleri gerekiyordu. 



Diğer bir durum ise anne ve babası yaşlı olmasalardı topraklarının adamlarıydılar. Onları yıllarca yaşadıkları topraklardan alıp başka bir yere taşınmasını istemek onların hemen kabul edebileceği bir şey değildi.  



Cüneyt’in yapması gereken şey, tekniği ailesine öğrettikten ve onların sağlıklarını belirli bir seviyeye getirdikten sonra onları ideolojik olarak bilgilendirmekti.  



Bu ileri seviye medeniyetlerde olması gereken bir şeydi. Kişilerin bulundukları yerle katı duygular beslemesi iyi bir şey değildi. Kişiler yeni maceralara, yeni hayatlara alışkın olmalıydılar.  



Cüneyt’in fikri de buydu. Ailesinden başlayarak çevresini, zamanla toplumu değiştirmeyi planlıyordu. 



Arabayla merkeze geldiğinde zamanın da erken olmasından dolayı daha büyük AVM ler açılmamıştı, fakat ondan önce sahaflar açıktı. Cüneyt, birçok felsefe ve tarih kitabı almayı planlıyordu.  



Felsefe ve tarih bir kişinin fikirlerini değiştirmenin, onun dünyasını açmanın en etkili yoluydu. Piyasada bir çok tarihçi vardı ve her biri bilgi dezenformasyonu yapıyordu. Cüneyt’e göre işin aslını doğrudan kaynaklarla öğrenmek en güzeliydi. 



Halil İnalcık, İlber Ortaylı gibi tarihçilerin yazdığı tam set Türk tarihi kitapları vardı, onun dışında Immanuel Kant, Platon gibi felsefecilerin kitapları septik düşüncenin temelleriydi. 

Albert Einstain bir konuşmasında onu bilime item şeyin çocukken okuduğu Arı Us’un Tenkiti olduğunu söylemişti. Bu bile felsefenin ne kadar önemli olduğunu gösterirdi. 



Etrafta 2 saat dolaştıktan sonra Cüneyt onlarca kitap satın almıştı. Arabasının bagajı ve arka koltukları tamamen kitaplarla dolmuştu. Evlerinde televizyon sehpası aslında bir kitaplıktı ve ortasında televizyon vardı, fakat kitap yoktu. Standart Türk ailesiydi işte. 



“Oğlum, bu kitaplar ne? Kim okuyacak” dedi annesi Cüneyt’in eve poşet poşet kitapları getirdiğini gördüğünde. 



“Merak etme anne, bu kitaplar çok lazım şeyler. İleride sizler de okuyacaksınız” dedi Cüneyt.  

“Biz nerden bilelim kitap okumayı” dedi annesi. 



Öte taraftan babasının kitapları gördüğünde tepkisi farklıydı “ Bu yaştan sonra benim okuyacağım tek kitap (siz anladınız onu)” demişti. 



Fakat Cüneyt onları aydınlatmaya kararlıydı “Anne, baba, böyle konuşmayın. Bu zamandan sonra gelirimiz her zaman artacak. İleride yaşamımız daha kolay olacak. Eskisi gibi basit yaşamayın. Sizin zamanınızı daha kaliteli geçirmeniz için bu kitapları okumanız sizin iyiliğinize” dedi fakat dedikleri biraz söylemek istediklerini tam yansıtmıyordu. 



“Oğlum güzel diyorsun da ben daha önce bir kitap bile okumadım, nasıl bu kadar fazla kitabı okuyayım” dedi annesi. 



“Sorun yok, bir yerden başlamak gerekiyor, hem siz de bu kitapları okuduğunuzda seveceksiniz” dedi Cüneyt.  



Normalde 40-50 yıl yaşamış bir birey hayatında eğer hiç kitap okumadıysa ve hayatı bir rütin işlere girdiyse, o kişinin beyni gelişmeyi durdururdu. Gençliklerinde olduğu gibi hevesli olmazlar, bilgiye aç hiç olmazlardı. Bunun esas sebebi uzun süre kullanmadığın beyin bölgeleri gelişip güçlenmezdi. Bu nedenle hafıza da zayıflardı. 



Eğer sen böyle bir kişiyi iyice aydınlatıp ona gerçekleri söyleseydin bile aradan zaman geçtiği vakit o kişi eski haline dönerdi. 



Fakat kozmik teknikle güçlenmeye başladığında beyin de çalışmaya başlıyordu. Zamanla kişilerin normalde vakit geçirdiği boş işler onu doyurmayacaktı. Mutlaka bilgiye açlık çekeceklerdi. 

Cüneyt ailesine 3. kategoride bulunan beyni güçlendiren tekniği aktaracaktı.  



“Fakat oğlum, nasıl vakit bulacağız? Bütün gün işlerimiz oluyor, akşama anca boş zaman bulabiliyoruz” dedi yine annesi. İçlerinde değişikliğe en çok direnen annesiydi. Ona göre zaten rütin hayatları yeterince ‘dolu’ idi. 



Fakat gerçekten yaşamları o kadar sıkışık mıydı? 



Cüneyt çok fazla bu konu hakkında durmadı, babasına bakarak “Baba, anne hazırlanın hastaneye gidiyoruz. Tam vücut kontrolü için randevü aldım” dedi. 



Cüneyt’in onların konuşmalarına cevap vermediğini gören ebeveynleri çok fazla ısrar etmediler. Onlara göre Cüneyt değişmişti. Eskisi gibi değildi sanki. 



Cüneyt’in de yardımıyla özel bir hastaneye gelip ebeveynlerine tüm vücut check up yaptırdıktan sonra zaten gün bitime yaklaşmıştı.  



Neyse ki durum çok ciddi değildi. Tabi bu Cüneyt’e göre. Hastane raporuna göre ailesinin onlarca kronik hastalığı vardı. Fakat bunların hepsi kozmik teknikle kaybolacak şeylerdi. Özellikle annesinin astımı teknik karşısında çok zayıftı. 



Dışarıda güzel bir yemek yiyip akşama doğru eve geldiler.  



*** 



“Anne, baba, Büşra, yanıma gelin size bir şey söylemek istiyorum” dedi vakit biraz ilerlediğinde. 



Artık zamanı gelmişti.  



“Ne oldu oğlum? Bir şey mi var” koltukta oturan babası sordu. 



Annesi ve Büşra ise endişeli bir şekilde ona bakıyorlardı. 



“Önemli bir şey anlatacağım size, şöyle oturun” dedi Cüneyt ciddi bir ifadeyle. 



Onun ne şekilde ciddi olduğunu gören 3’lü ciddileşip aynı koltukta oturdular. 



Cüneyt ise ayağa kalktı ve onların karşısına geçerek “ Bu dünyada görünenden çok farklı şeyler var. Bazı doğaüstü şeyler...” anlatmaya başlamıştı. 



Aralıksız 2 saat derdini anlattıktan sonra açıkçası ailesi Cüneyt’in deli olduğunu düşündüler. 



Onların yüz ifadesini gören Cüneyt neler düşündüklerini biliyordu. 



“Size bunu kanıtlayım, Büşra, git mutfaktan eski yemek tepsisini getir” dedi Cüneyt. 



2 dakika sonra yer sofralarında kullanılan bir metre çaplı eski bir yemek tepsisi getirdi Büşra. Ardından ailesinin karşısında tepsiyi eline alan Cüneyt, yüzünde gülümsemeyle tepsiyi bükerek ailesinin şok olmuş bakışları arasında sıkıştırıp bir top bilye haline getirdi. 



“Şimdi söylediklerime inandınız mı?” dedi. 



Bölüm Sonu.  

 

Not: Aslında uzatıp bükecektim bu konuyu da sonra havaların çok sıcak, nemli ve baskın olduğunu düşünerek kısa kestim. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44404 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr