Bölüm 37 : Lider (İlk Part)

avatar
905 8

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 37 : Lider (İlk Part)


Cüneyt, gelen mesajı görünce garip hislerdeydi. Daha önce mesajlarında hafif bir soğuk tavır sergilemişti Derya’ya. Ondan sonra da pek konuşmamışlardı. Derya’nın entelektüel bir aileden geldiğini, gururlu birisi olduğunu biliyordu, bu soğuklaşma karşısında onu geri aramayacağını düşünmüştü. Fakat şu an gelen mesajla Cüneyt şaşırdı. 



“Merhaba Cüneyt, nasılsın?” demişti mesajda Derya. 



5 dakika kadar kararsız kaldıktan sonra aralarında bir şey olmadığını, onu açık açık reddetmenin küstahlık olacağını düşündüğünden Cüneyt karar verdi ve “İyiyim Derya, sen nasılsın?” dedi. Daha önce konuşurken hitap etme şekli ‘siz’ idi. Şimdi ise daha yakın bir ifadeyle söyledi. 



Telefonun öteki ucunda Derya’da gelen mesajdaki değişiklikleri hissetti.  



“Ben de iyiyim, Aslı’yı ziyaret ettik, adını epey andık” dedi. 



“Aslının durumu nasıl?” dedi hemen Cüneyt, mesaj gelir gelmez.



 

Onun bu kadar hızlı cevap verdiğini gören Derya, daha önceki düşüncelerini de hatırlayıp Cüneyt’in Aslı’ya biraz fazla ilgisi olduğunu fark etti. Birden tehlike hissine kapılan Derya “Aslının durumu gayet iyi, fakat bir sebepten dolayı seni unutmuş” dedi. Aslında okul hayatını unuttu diyecekti, fakat içindeki tehlike hissiyle acil cevap verdi. Mesaj iletildikten sonra pişman oldu ve hemen silmeliyim diye düşündü. 



Fakat artık çok geçti, telefon elinde bekleyen Cüneyt, gelen mesajı görmüş, iki tık mavi çoktan yanmıştı. 



İçi rahatlayan Cüneyt “Çok şükür iyi oldu. Hafızası yerine gelecektir ileride” dedi. Ardından sadece Aslı’yı konuşmamak için “Doğru, herhangi bir şey mi oldu?” dedi. 



Fakat mesajları gören Derya’nın da ruh hali gayet kötüydü. ‘illa bir şey mi olması lazımdı’ diye düşündü ve tam sinirlenip Cüneyt’le konuşmayı bitirecekken birden arkadaşı Tuğçe’nin projesini hatırladı. Şu an yaşadıkları çıkmazı tekrar gördü. Dişini sıktı ve “Aslında senin yardımına ihtiyacımız var Cüneyt. O gün bana yazılımı bildiğini söyledin, bizim şu anda epey zorlandığımız noktalar var” dedi. 



Cüneyt ise Derya ile aralarına mesafe koymak bilinciyle hareket ediyordu, fakat açık açık reddetmenin ileride Aslı’nın yanındayken onların arasını bozabileceğini düşünüp zorla olsa da “Evet, yazılımda iyiyim, ne oldu tam olarak?” dedi. 



Ardından ikisi proje hakkında detayları konuştular, Cüneyt durumu tam olarak anladı.  



“Bu dediklerinin çözümü kolay, asıl sorun prototip’i görmem lazım, bazı değişiklikler gerekebilir” dedi. Ardından Kayseri’de olduğunu hatırladı “Fakat ben şu anda Kayseri’deyim. Burada şirket kurdum, yakın zamanda İstanbula gideceğim.” dedi. 



Aslında İstanbula bir yada iki hafta sonra gidecekti. Verdiği soruların çözümü ve işe alım mülakatlarını kendi yapacaktı. Prof.Muzaffer ile konuşmuşlar, anlaşmışlardı. Okul ona yer gösterecek, sınavda gözetmen olacaktı.  



Fakat düşününce İstanbulda da bazı işleri vardı.  



“Sorun değil, teslim tarihine daha bir ay var. Ondan önce istediğin zaman buluşuruz” dedi Derya öte yandan. İçinden Kayseride ne yapıyor bu diye düşünmedi değil. 



“O zaman anlaştık” dedi Cüneyt. 



Daha sonra çok fazla konuşmadan iletişimi bitirdiler. 



Şu an öğle saatiydi ve egzersizlerine devam edecekti Cüneyt. Dün eve klima sistemi almıştı. Yapay zeka, mini süper bilgisayarla evin kilerinde öğrenimine devam ediyordu.



 

Cüneyt ise egzersiz yapacaktı. 



Fakat son egzersize geldiğinden beridir artık vücudundan kirli özgür radikaller atılmıyordu. Sadece terliyordu. Üstelik eskisi kadar da zorlamıyordu onu. 



“Yaşlı adam, fiziksel olarak sınırıma mı ulaştım? Artık eskisi kadar zorlanmıyorum egzersizlerde” dedi. 



“Genç adam, beklediğimden çok daha hızlı ilerledin. Şu anda bir insanın gelebileceği sınırdasın. Bu noktadan sonra yaptığın egzersizler seni sadece zirvede tutmaya yarayacaktır, sana herhangi bir gelişim sağlamayacaktır.” dedi.



 

“Demek öyle, ben de artık öyle hissediyorum” dedi Cüneyt. Bu yalan değildi. İlk başlarda vücudu çok şekilsizdi. Şimdi ise kasları güçlenmiş, vücudu şekle girmişti. Boyu 190 santimde sabitlenmiş, gövdesi de tam bir vücut geliştiriciler gibiydi. 



Fakat o kadar abartılı kasları yoktu Cüneyt’in. Her tarafı esnek, nazif ve narindi. Tabi kadınsı anlamında değildi. 



İsteseydi dünyadaki en esnek hareketleri bile yapabilirdi Cüneyt. 



“Bu noktada genç adam, sana önerim ‘Lider’ tekniğini uygulaman. Kozmik enerji tekniği an itibariyle senin en zirvede olduğun şekilde başlayacak, gelecekte zirvelere ilerleyebileceksin” dedi Yaşlı adam. 



Fakat Cüneyt, geçen zaman diliminde teknoloji kulesinin her yerini incelemişti. Neresine baktıysa teknik ile alakalı bir şey görmemişti.  



“Nasıl başlıyoruz yaşlı adam” dedi Cüneyt. 



“Kozmik Enerji tekniği, evrenin etrafa saçılan enerjisini toplayarak kendini geliştirme sanatıdır genç adam. Sizin biliminizde ‘Karanlık Enerji’ dediğiniz şeydir tam olarak. Bu enerji maddeyi şekillendirir, yıldızları ve galaksileri tutar. Evrenin gelişip büyümesine yardımcı olur.” dedi yaşlı adam “Tabi bu teknikler ‘evrenin sınırları’’nı aşabildiğinden özel olarak hazırlanmış materyaller ile saklanır ve mühürlenir. Bu materyali kullanan kişi, kullandıktan sonra tekniğin sahibi olur, materyal ise yok olur. Düşünce boyutunda olan şeyler diğerlerine aktarılabilir, fakat ne elle tutulur bir şey ne de gözlemlenebilecek bir şey olduğundan diğerlerine aktarılamaz. Ancak ‘Lider’ yetkiyle aktarabilir.” dedi yaşlı adam. 



“Nasıl bu kadar gizemli olabilir? Elle tutulamayan, gözle görülemeyen, gözlemlenemeyen bir şeyi nasıl olur da başkasına öğretirsin?” dedi Cüneyt. Ona kızmamak gerekirdi. Sonuçta böyle bir şey akla ve mantığa aykırıydı. Nasıl bildiğin bir şeyi birine öğretemezdin? Çok saçma bir durumdu. 



“Bilmediğin daha çok şey var genç adam. Mesela geçmişte kim yıldızların ve gezegenlerin ‘uzay’ denen yerde olduğunu bilirdi? Herkes onların Dünya’nın kubbesinde asılı duran sabit şeyler olarak biliyordu” dedi ve ekledi “Fakat ileri seviye medeniyetler her anlamda evrenin sırlarını çözmüş medeniyetlerdir genç adam, onların bildikleri şeyler ile nasıl içinde bulunduğun seviyeyle kıyaslarsın?” dedi. 



“Haklısın yaşlı adam, üzgünüm. Bu aralar öğrendiğim şeyler ile çok kibirli oldum. Fakat neresinden bakarsan seviye 2 medeniyetin bile içinde çok geri birisiyim. Hele ki yüksek seviyeler...” dedi Cüneyt. Bir özeleştiri yapmıştı. Gerçekten de bu aralar konuştuğu ve karşılaştığı kişilerle arasında dağlar kadar fark olduğunu anlamıştı ve zamanla bilinç altında onlardan yüksekteyim fikri oluşmuştu. 



Onlardan yüksekteyim fikri yaşlı adama göre yanlış olmasa da bu düşünce zamanla kibire yol açmıştı. Bu tehlikeli bir durumdu. Neyse ki Cüneyt fark etmişti. 



“Güzel genç adam, hatalarının farkında olmak, onları düzeltmek olgun bir düşüncedir. İleri seviye yaşam formları gereksiz işlerle uğraşmazlar, onlar her zaman düşünerek, gelişerek hareket ederler” dedi yaşlı adam Cüneyt’in değişimini onaylayarak. 



“Öyleyse zihnine odaklan genç adam” dedi yaşlı adam. 



Ardından Cüneyt, zihnine odaklandı. Normalde teknoloji kulesinin her yerine sahipti. Fakat gidemediği tek bir bölge vardı. Özel donanımlarla kısıtlıydı. Bu nedenle Cüneyt’in oraya bakınması bile aklına gelmiyordu. 



Fakat yaşlı adam yetkiyi verdiğinde Cüneyt, daha önce gördüğü 3 bölgenin dışında dördüncü bir bölge olduğunu keşfetti. 



“Bu noktaya doğru yürü genç adam” dedi yaşlı adam. 



Ardından Cüneyt, harekete başladı ve o noktaya gitti. 



Yaşlı adamın dediği bölgeye gittikten sonra etraf karardı, sanki başka bir boyutta gibiydi Cüneyt. Havada asılı duran ve hafif ışık yayan bir şey vardı, tam olarak ne olduğunu göremiyordu Cüneyt. Fakat gri ışık yaydığını hissetti.  



“Burası uzay ve zamanın dondurulduğu özel bir nokta, amacımıza ulaştıktan sonra kendiliğinden kapanacaktır” dedi yaşlı adam. 



“İlerle, git ve tohumu al” dedi yaşlı adam. 



Cüneyt ise çok düşünmedi, yürüyerek ışığa yaklaştı. Yaklaştıkça materyalin neye benzediğini gördü. 



Bir kemikti! 



Neyin kemiğiydi tam olarak bilmese de kemik gri renkli ışık yayıyordu.


  

Elini uzattı ve kemiğe dokundu. 



*çatırt* 



Dokunur dokunmaz sanki bir mühür kalkmış gibiydi, kemik ise direkt olarak Cüneyt ile birleşti, yada Cüneyt öyle sanıyordu. Fakat onunla birlikte bir anı yığını kafasında belirmeye başladı. Sanki teknoloji kulesinin tamamından fazla bilgi kadar bilgi ona akın ediyordu. Bu durum Cüneyt’in kafasının ağrımasına neden oluyordu. 



Şimdi yaşlı adamın neden 39 egzersizin tamamını yapmadan başlama dediğini anlamıştı. 

Eğer ilk gün buraya girseydi kafası patlardı! 



 

Bölüm Sonu 



Not: Çoğu kişinin düşündüğü gibi wuxia novellerinde geçen canavarların kemiği değil arkadaşlar. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44404 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr