Bölüm 35 : Çıldıran Profesör

avatar
1011 7

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 35 : Çıldıran Profesör


Kayseri, Türkiyenin büyük şehirlerinden biriydi. Sanayi kenti olduğundan dolayı altyapısı tamdı. Bu nedenle Cüneyt’in oturduğu mahal de zenginlerin de oturması sebebiyle fiber optik altyapısı tamdı. 



Cüneyt, zaten evi aldıktan hemen sonra 1000 megabayt indirme hızlı ve 100 megabayt yükleme hızlı bir internet bağlatmıştı. Her ne kadar her ay ocak yakan faturalar gelse de bu gerekli bir şeydi.  



Cüneyt, Asena ile basit diyaloglar gerçekleştirdiğinde yapay zekanın anlık durumunu çok iyi kavradı. Malzeme kaliteli olsa da elinde imkan olmayan bir yapay zeka idi. Bu nedenle internete bağlaya karar verdi. 



Kabloyu taktıktan sonra “İnterneti kullan ve derin öğrenme gerçekleştir” dedi.  



Ardından sessiz sedasız çalışan mini süper bilgisayardan sanki canavar çıkmışçasına yüksek sesler gelmeye başladı. Bu durum normaldi. İşlem kabiliyeti bir anda hızlanmıştı. 




“Lider, teknik altyapı şirketine ulaşıp indirme hızını değiştirmeli miyim?” diye sordu Asena çok geçmeden. Belliydi ki o kadar yüksek hızlı internete rağmen altyapı sorunları yapay zeka için endişe vericiydi.  



“Fark edilmeden yapman mümkün ise yap” dedi Cüneyt. 



“Tamamdır!” dedikten sonra dolaptan gelen ses bir kademe daha artmıştı. Aradan biraz zaman geçince sesler artık dayanılmaz seviyeye ulaştığını gören Cüneyt, dayanamayıp odadan çıkmaya karar verdi. 



Her ne kadar Türk mimarileri evler için bir garaj yapmıyor olsa da kömürlük ve kiler gibi kullanım odaları mevcuttu. Cüneyt’in kurduğu sistem evin bu odalarındaydı. 



Fakat şimdi havalar serin olsa da içerideki sıcaklık artmaya başlamıştı. Bu nedenle odaya soğutucu klima almak istedi Cüneyt. 



*** 



Mehmet  15 günlük süre sonunda neredeyse her gün endüstriden, finans camiasından ve bazı ünlü kişilerin ziyaretleriyle meşgul idi. Fakat bu zaman zarfında yöneticiliğini ortaya koymuş ve stabil bir çalışma düzeni ayarlamıştı.  



Ilk başlarda 15 olan yazılımcı sayısı diğer teknik personeller ile birlikte 40’a kadar ulaşmıştı. Çekirdek ekibinden burada kalacak kişiyi ayarladıktan sonra diğer dört kişi ile birlikte Kayseri’ye taşınmaya karar verdiler.  



Patronlarının söylediklerine göre büyük hamleler geliyordu. 



“Gençler, işlerinize devam edin. Şirketin ihtiyaçları gelecekte her alanda artacaktır. Bu nedenle kişi ne kadar kıdemli kişi olursa o kadar büyük yerlere gelebilir. Biz yokken işleri sallamamazlık yapmayın, uzaktan toplantılarımız devam edecektir” dedi Mehmet, ayrılırken bir gaza getirme konuşması yaparak. 



“Siz hiç dert etmeyin Mehmet bey, elimizden gelenin en iyisini yapacağız” dedi öne çıkan genç bir kadın. İçlerinde bu zaman diliminde seçilen CTO idi bu kişi.  



*** 



“Aslı!! Naptın yavrum bu zaman içinde? Bizi çok korkuttun” dedi Sinem, içlerinde her ne kadar ana akım olmayan bir genç olsa da kişisel ilişkilerde görünüşte en samimi kişiydi. 



“Aslı, kalkmana gerek yok, sen yaralısın” dedi Aslı’nın kendileri geldiğinde oturur pozisyona geçmesini gördüğünde Derya. 



“Ben iyiyim kızlar, abartacak bir şey yok. Sadece kollarım biraz acıyor o kadar” dedi Aslı.  



“Ne demek iyiyim, tamı tamına 1.5 ay boyunca komada kaldın Aslı! Kendine dikkat etmelisin, bu sefer çok şanslı kurtuldun” dedi Zeynep. Diğerlerine göre biraz daha soğuk kişiliğe sahipti. Fakat endişesi yönünden incelendiğinde söyledikleri Aslının yararına olduğunu bildiklerinden kimsenin yüz ifadesi değişmedi. Sanki alışmıştılar. 



“Hastane de çok sıkıldım. Her gün sabahtan akşama kadar televizyon izliyorum, doktor kendi başıma tuvalete bile gitmeme izin vermiyor. Ellerim bu haldeyken telefonumu da kullanamıyorum, kızlar beni buradan çıkarmaları için annemleri ikna edebilir misiniz?” dedi Aslı, acınası bir ifade takınarak. 



“Ayşe teyzenin yaptıkları bence gayet doğal, o senin iyiliğini düşünüyor, bence de hastanede kalmalısın Aslı” dedi Derya, her neresinden bakarsan bak içlerinde en mantıklı düşünebileni oydu.



 

“Derya, bunu bana nasıl yapabilirsin? Hem senin yüzüne ne oldu? Bir deri bir kemik kalmışsın?” diye sordu Aslı. 



“Haha, hiç sorma, Derya’cım terk edilmenin sancısını çekiyor Aslı” dedi yanda Sinem. 



“Gerçekten mi? Nasıl? Nerede? Kim? Ne zaman?” diye sorular sordu Aslı, sanki yeni bir dünya keşfetmiş gibiydi. 



Derya içlerinde en oturaklı denilebilecek kişiydi, hedefleri yüksekte olan idealist biriydi. Her zaman akademiden yüksekleri hedeflerdi. Tabi ki onun gözüne girebilecek kişi böyle biri olmalıydı.  



“Saçmalamayın kızlar, onlara inanma sen Aslı, bu aralar Tuğçe’nin projesiyle uğraşıyoruz ondan dolayı pek düzgün uyuyamıyorum” dedi Derya, agresif bir şekilde olayları netleştirmek istercesine. 



 

“Tuğçe mi? Şu senin takipçin kız değil mi? Neler oluyor? Uzun zamandır proje ile çalışıyorsunuz?” dedi Zeynep. Derya daha önce bahsetmişti böyle bir işle uğratığını. Fakat onun yapısını bildiklerinden diğerleri çok fazla irdelememişlerdi. 



Fakat kız arkadaşlarının halinin günden güne kötüye gitmesini duyunca meraklanıp sordular.  



“Hiç sormayın, Tuğçe Elektronikçi biliyorsunuz, ben de bilgisayar mühendisliğindenim. Bir gün beni buldu ve geliştirdikleri insan eline bire bir uyan bir robotik kol projesini anlattı. Bu tarz projeler düynanın her yerinde olsa da kimse programlamayı açık bir şekilde paylaşmadı. Bu nedenle benden kodlama hakkında yardım istedi. Fakat uzun süre sonunda gelebildiğimiz şey, basit bir mekaniyle çalışan basit bir kol” dedikten sonra derin bir iç çekti Derya. 



“Kol mu? Neden sadece kol?” diyerek sordu Aslı. Diğerleri de ona sorarcasına bakıyordu. 



“Aslında sadece kol demek hatalı olur. Sadece kol olsa da en azından 200 tane sensör kullanan bir bir cihaz. Tam anlamıyla beden özürlü kişilerin durumunu iyileştirmek için düşünülmüş bir proje. İnsan elini taklit etmese de onların hayatlarını iyileştirebilecek bir şey, onun bu isteğini duyduktan sonra reddedemedim. Fakat şimdi bir arpa boyu yol almadık” dedi Derya.


Proje düşündüğünden daha zorlu çıktığını kabul etmeliydi. Birçok hesaplama ve çözülmesi gereken şeyler vardı. Bunlarla uğraşmaktan yüzü solmuştu. Diğerlerine sorduğunda profesyonellerden yardım almasını önerenler olmuştu. Fakat bu durumda proje bir üniversite projesi olmuyordu. 

Bilinenin aksine Derya bu tarz şeylere çok önem veren bir insandı. Dışarıdan yardım alacaksa da gider profesyonellerin kurslarına kayıt olurdu.  



Diğer kızlar da Deryanın halini gördüklerinde iç çekti. Onlar arkadaşlarının huyunu biliyorlardı. Muhtemelen kendi kendisini zorluyordu Derya. 



“Belki de Cüneyt’ten yardım alabilirsin?” dedi Sinem kısık bir sesle. 



“Cüneyt? Cüneyt kim? Yoksa Deryanın yavuklusu mu?” dedi Aslı, cümlenin içinde bir erkek ismini duyduğunda. Tanıdığı çevrede hatırladığı kadarıyla böyle birisi yoktu. 



“Yoksa Aslı sen hatırlamıyor musun Cüneyt’i?” dedi Zeynep garip bir ifadeyle. 



“Hayır, ilk defa duydum” dedi Aslı. Aslında amnezi geçirdiğini odadaki herkes biliyordu, fakat ailesini ve arkadaşlarını tanıyordu, tam olarak neyi unuttuğu ise sadece okul ile alakalı şeylerdi. 



“Bu nasıl mümkün olabilir? Senin gece gündüz dertlendiğin analiz ödevini yapan kişi Cüneyt” dedi Sinem. 



“Bir dakika, beni aydan beri arayan şu okul hocasının sebebi bu mu yoksa?” dedi Aslı. 



Aslında Aslının hastaneye yatırıldığı ve uyandığı zamana kadar olan süre dışında gerçekleşen bir olay daha vardı. O’da üniversite profesörünün Aslı’ya ulaşma çabasıydı. Sanki bir ilaç yutmuş gibi yaşlı bir adam gece gündüz Aslı’yı arıyordu. 



Bunun için ekonomi bölümüne gidip ders sırasında öğrencilere bile sormuştu. Neyse ki Zeynep durumu bildiğinden Aslı’nın annesinin telefon numarasını vermişti Profesöre. 



Fakat olaylar bundan sonra daha da ilginçleşti. Yaşlı profesör sürekli olarak Aslı’nın durumunu sormaya başlamıştı. Neredeyse her gün arıyordu. 



Tabi bu durumun sebebi aşikardı. Her ne kadar ekonomi profesörü olsa da matematiği sıradan bir doktora öğrencisi seviyesindeydi. Bu nedenle ödevin içeriklerini anlamamıştı. Arkadaşlarına sorduğunda diğer iktisatçılar da anlamamıştı terimleri. Bu nedenle üniversitenin istatistik bölümüne gidip sordu. 



Fakat sonuç daha da vahimdi. İstatistikçiler formülleri ve analiz araçlarını gördüklerinde Aslı’nın hocasına cevap vermemişler, deli gibi başka bir mevzuyu araştırmaya başlamışlardı.  



Bu durumu gören profesör Ufuk, çok geçmeden Alının tezinin olağanüstü olduğunu anlamıştı. Dört bir yandan problemleri çözmeye çalışsalar da bir noktaya kadar anlıyorlardı. 



Aslında Cüneyt’in kullandığı matematik seviyesi de o kadar ileri değildi. Sadece mantık yürütme şekli, birbiriyle bağımsız değişkenleri kullanıp anlamlı ifadeler çıkarması gibi noktaları bir kişinin çıkıp neden diye açıklaması gerekiyordu. 



Aslı, sözleri söylediğinde odadaki herkesin ifadesi garipti. 


 

Bölüm Sonu. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44405 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr