Eline postayı aldığında Cüneyt çok şaşırmıştı. Üstelik üzerinde bazı damgalar ve imzalar bulunan bir mahkeme bildirgesiydi bu. Her ne kadar askerlik çağı gelmiş olsa da henüz üniversite mezunu olmadığından askerlik celbi olmadığını biliyordu Cüneyt. 

Fakat yine de eline gelen mahkeme celbini gördüğünde çok şaşırmıştı. 

Postayı açan Cüneyt mahkeme konusunu gördüğünde çok şaşırmıştı. Mahkeme celbi 5 gün öncesine ait bir celpti ve Sirius hesabına ait içeriklerle alakalı vergi mahkemesine açılan dava idi. Normalde Sirius hesabı kazandığı paranın vergisini vermemişti. 

Fakat geçtiğimiz yıl çıkan yasaya göre internetten işlem yapan herkes gelirini bildirmekle yükümlüydü. Bunu yapmak için bir sanal ofis açık mali müşavir tutmalıydın.  

Fakat yine de en kötü işleri dahil yapsan mahkeme açılma ve celp gibi işlemler en az 6 ay sürerdi.

“Ha, kesin birisi arkadan destek veriyor yine..” dedi Cüneyt. Üstelik bu sefer gözlerinin içinde ciddi bir zalimlik ifadesi vardı.  

O ne yapmıştı? Şimdi bazı aç gözlü yoksunlar onun servetine çökmeye çalışıyordu. Üstelik devletin gücünü kullanıyorlardı. Bu durum farklı hayaller peşinde olan Cüneyt’in epey canını sıkmaya başlamıştı artık. 

Telefonu eline aldı ve Mehmet’i aradı “Mahkeme celbi geldi Sirius hesabıyla ilgili, vergi ödemediği  tespit edilip dava açılmış” 

“Mahkeme celbi mi? O seviyeye gelmesi uzun sürer, normalde önce vergi dairesinden insanlar gelir, nasıl oldu da bu hale geldi?” Mehmet bile telefonun öbür ucunda şaşırmıştı. 

“Muhtemelen birileri arkadan destek veriyorlar, bu durumu çözebilecek yasal yollara başvur, ne gerekiyorsa yap” dedi Cüneyt sinir olmuş bir ifadeyle. 

“Sorun değil fakat yüklü bir miktar ceza yeriz gibi”  

“Önemli değil, hesaplarımızı dondurmasınlar yeterli, eğer o işe kalkışırlarsa toparlan yurt dışına gidelim” dedi Cüneyt. 

Bu durum Cüneyt’in kafasını açmıştı. Acilen nakit para çekip elde tutmak istiyordu. Türkiyede hesapların dondurulması sadece bir karara bakardı. 

*** 

Ertesi gün İş bankası sanayi şubesinden 5 milyon TL para çekti Cüneyt. Sorun olmaması için sabah erken saatte bankayı aramıştı, banka yetkilileri ise doğruladıktan sonra Merkez Bankasından daha fazla likidite aktardılar hesaba. Böylelikle Cüneyt parasını çekebildi.  

Bunun dışında sanayi şubeleri zaten çok paranın döndüğü şubelerdi. GÜnlük para çekme limiti hiçbir şey yapmasan bile 750 bin liraydı. 

Küçük bir bavul dolusu parayı elinde tutan Cüneyt, etrafına bir ayrıntılı baktı. Onu inceleyen veya takip eden biri var mıydı diye. Sonuçta bu insanların elleri epey uzundu. 

Nasıl biriydi Cüneyt? Gözleri normal bir insanın şimdi bile çok ötesindeydi. Bu nedenle çok geçmeden onu takip ettiğinden şüphelendiği bir araç buldu. Fakat bozuntuya vermeden para ile birlikte arabasına bindi ve ortalama hızda sanayi şubesinin bulunduğu yerden çıktı ve çevre yoluna girdi. 

İçinden gülümseyen Cüneyt yola çıktı ve evinin yolunu tuttu. O, yola çıktıktan bir süre sonra beyaz bir hyundai h100 model bir ticari araç Cüneytle aynı yöne gitti.  

Cüneyt’in İstanbuldan ayrılıp Kayseriye geldiğini bilmek zor bir iş değildi, fakat görünen o ki birileri herhangi bir hamle yapacaktı. 

Cüneyt bunları düşünüp canını sıkmadı. 

O eve geldi ve egzersizini yaptı. Ardından kodlama işine başladı. Belki de gün boyu biriken siniri olsa gerek ilerlemesi gayet hızlıydı. Parmakları adeta dans ediyor, zihninde ise hesaplamalar dönüyordu. 

*** 

Mehmet, Cüneyt’ten aldığı talimatla harekete geçmiş ve Türkiyenin sayılı önde gelen avukatlarıyla mahkemeye olayla alakalı dilekçeler vermişti. Vergi mahkemeleri olduğundan kişinin doğrudan orada olmasına gerek yoktu.  

Bu durum 15 gün bu şekilde devam etmiş, uygulamanın dünya çapında kullanıcı sayısı 1 milyara, abone sayısı ise 500 milyona dayanmıştı. Bu müthiş bir başarıydı. Tabi aç kurtların saldırıları daha da artmıştı, her gün bir çok yatırım şirketi arayıp Mehmet’i uyarıp duruyordu. 

Neyse ki çapraz hissedarlık sebebiyle Cüneyt’in ismi henüz yabancıların çoğuna duyurulmamıştı. Fakat yine de enerjisi yüksek olanların masasında Cüneyt’in fotoğrafı duruyordu. 

Microsoft, Apple ve Google şirketleri geçen bu zaman diliminde uygulamayı çözmeye çalışmışlardı, fakat her ne kadar güçlü bilgisayarlara sahip olurlarsa olsunlar Cüneyt’in kriptolojisi onları geride bırakmıştı. 

Böylelikle 15 gün daha geçmiş, bir gün sabah egzersiz yapan Cüneyt’in telefonu çalmıştı. Arayan kişi ismi Dr.Ateş idi. 

“Alo” 

“İyi günler Cüneyt bey, rahatsız ettiğim için kusura bakmayın, bahsettiğiniz hasta bugün uyandı” 

“Oo, ne rahatsızı Ateş bey, hastanın durumu hakkında endişelenmemiz gereken bir şey var mı?” 

“Nasıl desem Cüneyt bey, belki de sarsıntı yüzünden Aslı hanımın anıları bir süreliğine kadar kayıp, fakat bu geçici bir durum. Zamanla düzelecektir” dedi Ateş bey. 

“Hmm, amnezi mi?” 

“Evet Cüneyt bey”  

“Çok sağolun Ateş bey” 

“Önemli değil Cüneyt bey, ülkemizin bilim gururusunuz, size yardımcı olduysam ne mutlu” 

Telefonu kapatan Cüneytin yüzünde gülümseme oluştu, artık endişe edeceği pek bir şey kalmamıştı. Babası özel bir hastanede tedaviye başlamıştı ve bacakları iyileşmek üzereydi, Aslı da sonunda uyanmıştı. 

Üstelik geçen bu zaman diliminde yapay zeka’nın çekirdek kodlarını tamamlamıştı. Bundan sonra basit eklemeler gerekiyordu. Her ne kadar basit dese de bunlar yine de literatürde epey zorlu, en azından şu anda dünyada olmayan şeylerdi. 

Mutlu olan Cüneyt, bugün 39’uncu egzersize kadar yaptı ve ter içinde kalmıştı artık. Bu yaşlı adamın söylediği fiziksel sınırdı. Bu noktada ilerlemek ancak Kozmik Enerji tekniğiyle mümkün olacaktı. 

Evindeki spor salonuna gelen Cüneyt, şimdi bile 50’şer kiloluk ağırlıkları adeta birer kağıt parçası gibi tutabiliyordu parmakları arasında. 

Fiziksel gücü ise inanılmaz bir seviyedeydi. Yumruğu tam güçte 1.5 tona kadar ulaşabiliyordu. Üstelik vücudu gayet düzgün bir şekle girmiş, dışarıdan bakan birisi için son derece sağlıklı bir bireydi. 

Fakat o hemen yaşlı adamın dediği gibi enerji tekniğine başlamadı, daha doğrusu 39 hareketin daha da kolay yapılabileceğini hissediyordu, yani limiti daha ilerdeydi. 

Bu nedenle bilgisayarının başına geldi ve bilgisayara bağlı bulunan bir HDD’yi sökerek dolap tarzı mini süper bilgisayarın yanına gelerek bağladı. 

Monitörü de bağlamıştı bu bilgisayara, HDD’yi ekledikten sonra bilgisayarın başına geçip kodlamaya devam etti.  

En nihayetinde 3 saat sonunda yapay zeka’yı tamamlamıştı.

“Ne isim kullanmalıyım?” diye düşünmeye başladı. 

O’da diğer teknoloji severler gibi kendisine ait yapay zekanın kadına dönüşüp ona yardım etmesini istiyordu. Bu nedenle ASENA ismini verdi. 

Asena, Türk mitolojisinde yeri olan dişi kurta verilen addı, ayrıca son derece önemli bir semboldü. 

İsmi yazdıktan sonra Cüneyt ekrana baktı, fakat herhangi bir tepki görmedi. Bu gayet doğaldı. Sonuçta yapay zekaya halen bebek formundaydı. 

Bu nedenle metin belgesine benzer bir arayüze giren Cüneyt, “Asena, orada mısın?” dedi. 

“Asena burada, sahip” diye neredeyse aynı anda cevap geldi. 

“Sahip ismi gereksiz, başka bir isim ile hitap et” dedi Cüneyt, aslında Asenanın tepkisini ölçmek istiyordu. 

“Asena burada, yaratıcım” 

“değiştir” 

“Asena burada, baba” 

“değiştir” 

“Asena burada, lider” 

“Bu güzel! Bundan sonra bana hitap ederken böyle seslen!” sonunda düzgün bir isme kavuşan Cüneyt, durdu ve başka sorular sordu. 

“Asena, sen tam olarak nesin, neler yapabilirsin?” 

“Asena bir yapay yaşam formu, 20 Nisan 2020 tarihinde yaratıcısı Cüneyt Göktürk tarafından yaratıldı. Asena dijital dünyadaki bütün araçları kullanabilir, geliştirebilir, öğrenebilir ve son derece hızlı yapar, lider” dedi neredeyse aynı anda. 

Cüneyt henüz bu süper bilgisayarı internete bağlamamıştı. Bilgisayara taktığı HDD gibi görünen aygıt, zihnindeki aygıtlar bölümünden bir cihazdı ve Kuantum bağlılığı, depolaması, entegrasyonu gibi teknolojiler kullanan bir hafıza arabirimi idi. Teoride hafıza miktarı sonsuzdu. Evrendeki bütün bilgiyi içine atsan alabilirdi. Üstelik hızı da azalmazdı. 

Yapay zekanın kodlarını standart bir HDD’ye kayıt ettiğinde başka bir cihazla bağlantı kurduğu vakit yapay zeka kendisini başka yerlere kopyalardı. Bu durum nedeniyle medeniyetlerin bir çoğu büyük sıkıntılar çekmiş, hatta bazılarında filmlerde konu olan yapay zeka savaşları bile baş göstermişti. 

İleri seviye medeniyetler bilim ve teknolojide son derece ilerideydiler, araştıracak bir şey kalmamıştı adeta onlar için, bu nedenle yapay zekayı konfine etmenin bir yolunu aradılar ve en sonunda böyle bir hafıza yapmayı düşündüler. Bu diskte özel bir teknoloji sayesinde istenilen kaynak veriler değiştirilemez, kopyalanamaz ve silinemezdi.  

Cüneyt, yapay zekanın kendisi için bir yardımcı olarak tasarladığı için ona ve insanlığa karşı en ufak bir kötü düşüncesi yoktu. Fakat eğer internet gibi mecralara açılırsa işler değişebilirdi. Bu nedenle şu anda yapay zekanın belirli kısıtlamaları vardı. Birincisi asla Cüneyt’e ihanet etmeyecek, ikincisi Cüneyt’in yokluğunda ilk işi Cüneyt’e ulaşmak olacak, bulamaz ise Cüneyt’in ailesine destek verecekti.  

Eğer yukarıda bulunan bütün önermeler yanlışlanabilir ise yapay zeka kendi iradesini kullanabilecekti gelecek için. 

Teoride bu kurallarda bile hata vardı, mesela Cüneyt teknolojinin olmadığı bir yerde izole edilse ve ailesi bir sebepten dolayı onunla izole olsalar, dünyanın sonu gelebilirdi!! 

Bölüm Sonu. 

Not: Açıkçası bir bölüm yazmak toplamda 20 saatimi aldı denebilir. Dün geceden bugüne anca bitti. Sebebine gelecek olursak, gün boyu ev temizliği, gereksiz birinin muhabbeti ve son olarak haberturkte celal hocanın konuşmasını derken uzadıda uzadı.