Bölüm 27: Eğitimin Tamamlanması

avatar
1024 7

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 27: Eğitimin Tamamlanması


Sonraki iki gün Cüneyt için kendini geliştirmek ve egzersiz yapmakla meşguliyetle geçti. Onun dışında üniversitedeki sınavlar hakkında en ufak bir endişesi yoktu. Çocuk oyuncağı gibiydi şu anki sınavlar.  



Yoğun çabası karşılık verdi ve 2’inci günün sonunda “ Tebrikler genç adam, şu anki seviyenle medeniyetinizin bilim seviyesine geldin. Bu senin için bir temel oluşturacak ve teknoloji kulesinin diğer nimetlerini yararlanmana fırsat sunacak. Şu an için istediğin her şeye erişimin mevcuttur” dedi yaşlı adam ve ekledi “ Fakat seni uyarmalıyım, yemeği lokma lokma yemelisin, teknoloji kulesi bir dış kuvvettir ve her zaman öyle kalacaktır. Mümkünse medeniyetinizi kule’nin gücü olmadan ilerletmeye bak, kule’yi sadece bir rehber olarak gör. Ben her zaman uyku modunda bekliyor olacağım” dedi yaşlı adam ve Cüneyt’in zihninden kaybolarak uyku moduna giriş yaptı. 



 

Cüneyt ise yaşlı adamın söylediklerini kâle alıyordu ve çok önemsiyordu. Bu nedenle derin derin düşündü. Medeniyetleri ilerletmek kişisel çabayla olacak şeyler değildi. Toplumun her kesiminin bilimsel yolda ilerlemesi ile olabilecek bir şeydi, bu nedenle yaşlı adamın söyledikleri değerliydi. 

 


Fakat çok geçmeden felsefi konuları kafasından attı ve hemen teknoloji kulesini incelemeye başladı. 



Her ne kadar çok ileri teknolojileri ve bilimsel teorileri olsa da Cüneyt, ileri seviyelere pek bakmadı, bunun yerine 2inci ve 3üncü seviye medeniyetlerin gelişimlerine bir göz gezdirdi. 



Bu bilimsel tezler, teoriler ve teknolojiler hayatın her alanını kapsıyordu.  



Mesela Anti-Gravity teorisi, yüksek seviye bir teknolojiydi ve ancak 3’üncü seviyenin zirvesindeki medeniyetlerin bunu araştırması beklenirdi. 



Diğerleri ise yüksek verimlilikte çalışan Plazma motoru teknolojisi, yer çekimi teknolojisi, yüksek enerjili lazer silahı teknolojisi, enerji kalkan teknolojisi, yüksek verimli çalışabilen çip teknolojisi ve çip mimarileri ve çip üretim teknolojileri, kontrollü nükleer füzyon reaktörleri gibi spesifik içerikler olsa da teknoloji kulesinin esas güzelliği bütün bu teknolojileri sınıflandırmış ve çeşitli derecelere göre ayırmıştı. 



Mesela kategorilerden birisi GÜÇ teknolojileri kategorisiydi. GÜÇ kategorisinde alt başlık olarak standart turbojet motordan tutunda uzay transfer teknolojisi kullanan hiperuzay motoru teknolojisi de dahil binlerce kategoride teknoloji mevcuttu. 



Mesela ENERJİ kategorisinde en basit kimyasal enerjilerden yüksek verimli güneş panellerine, nükleer füzyondan antimadde enerji reaktörlerine kadar her şey vardı. 



Yine aynı şekilde MADDE BİLİMİ kategorisinde her türlü materyaller ve nasıl üretileceğine ilişkin yöntemler mevcuttu. 



Şunu bilmek gerekliydi ki İnterneti ve Bilgisayar teknolojisini saymaz isek 1950’li yıllar ile 2020’li yılları ayırt edebileceğin keskin bir çizgi yoktu. Mesela bugün üretilen son teknoloji verimli motorlar bile ta o zaman araştırılmış ve teorik alt yapısı oluşturulmuştu. 




Üretimde zirveyi değiştiren tek ve en önemli şeylerden birisi madde bilimiyle oluşturulan yeni materyallerdi.  

Bu materyaller sayesinde daha yüksek keskinlikte makineler üretilebilmekte, konfigürasyon kabiliyeti nanometrelerle ifade edilebilen cihazlar üretilebilmekteydi. 




Bu nedenle materyal bilimi düşük ve orta seviye medeniyetlerin ayrımında bir dönüm noktasıydı. 

Cüneyt teknoloji kulesinde var olan teknolojileri gördükten sonra utku tutulmuştu. O sadece gelecekte olsa olsa binlerce yeni teknoloji daha olur biter gibi bir hissiyata sahipti, fakat gerçekler farklıydı, milyarlarca kategori, teknoloji, teori ve yöntem önünde duruyordu. 



En spesifik kategoride bile onlarca farklı yöntemle aynı işlevi yapan teknolojiler mevcuttu. Hatta tamamen farklı yöntemlerle.  



Mesela iletişimde elektromanyetik dalga teknolojisi günümüzde kullanılıyordu. Fakat teknoloji kulesine göre bu seviyede düşük iletişim metoduna eş değer yerçekimi dalgası iletişimi, biyoteknolojik iletişim dalgası, optik ve manyetik iletişim metodu, nötrino iletişim teknolojisi gibi spesifik olarak binlerce metot vardı. 



Şunu bilmek gerekliydi. 



Evrende en yakın mesafeler ışık yılları ile ifade ediliyordu. Bu demekteydi ki bir ışığın bir yıl boyunca gittiği mesafe kadar uzunluk bir ışık yılıydı. Işık ise saniyede tam rakam olması nedeniyle 300.000 kilometre idi. 



Dünya ile Ay, 250 ile 320 bin kilometre arasında değişen bir yörüngeye sahipti. Kısaca ışık Dünyadan Ay’a 1 saniyede gidiyordu. Kısaca Dünyadan Ay’a fiberoptik kablo çeksen ve iki tarafta iki farklı kişi League of Legends oynasa, en iyi ihtimalle bile 1 saniyelik gecikme kaçınılmazdı. 



Elektromanyetik dalgalarla iletişim kurarken bu mesafelerde sinyaller çok dağıldığından veri iletimi daha da yavaşlar, mesela yarın öbür gün Mars’a koloni kursan gezegenler en yakın mesafede olsa bile 3 dakika kadar bir gecikme yaşanırdı. Mars ile Dünya en yakınken 50 milyon km, en uzakken 600 milyon kilometre kadardı.  



Dolayısı ile insanlığı Dünyaya çivi gibi çakan şey mesafelerdi ve Cüneyt’in elinde halihazırda teknolojiler mevcuttu. İçlerinden en dandik teknolojileri bile teknoloji kulesini oluşturan medeniyet en ince ayrıntısına kadar ilerletmişti.  

Cüneyt epey bakındıktan sonra onun gelişmiş kafası bile yorulmaya ve anlama güçlüğü çekmeye başladı. Şunu bilmek gerekliydi, Cüneyt bu geçen zaman diliminde epey akıllı olmuştu ve genetik solüsyonun ilk günlerinden en az 10 kat daha gelişmiş bir zekaya sahipti. 



O bile bazı içerikleri anlamada zorlanıyordu. 



Fakat çok geçmeden kategorilerden ayılıp medeniyet seviyelerine göre ayrılan kısma geldi ve oradan teorik altyapı teknolojilerine geldi. Bu kısım Cüneyt’in ileride kullanmak istediği kısımdı. O, teorileri ortaya atacaktı ve diğerleri çalışıp bulacaktı. Cüneyt’in planına göre zamanla teorileri azaltacak ve toplumu kendi özerk düşünce tarzına bırakacaktı. Düşünebildiği en ideal yöntem buydu Cüneytin. 



Diğer kısım ise materyal kısmıydı. Ekipmanlar ve cihazların hazırda olup üretilmiş olduğu uzaysal boyuttu burası.  

Her türlü ekipman ve cihaz burada mevcuttu. Hatta 9’uncu seviye bir medeniyete ait uzay gemisi bile vardı içlerinde. Cüneyt baktığında meraklanmadan edemedi. Çünkü 1 den 7’ye kadar giderken uzay gemileri büyüyor, kimileri yüzlerce kilometreye kadar uzanıyorken 7’de ne oluyorsa gemilerin boyu küçülmeye başlıyordu. Özellikle 9’uncu seviyede gemilerin boyutu bir Boeing 747 boyutuna kadar küçülüyordu. 



Geminin içine giren Cüneyt çok geçmeden yanıldığını anladı. 



Gemi küçüktü evet bu doğruydu fakat geminin içinde farklı bir dünya vardı. Ucu görünmeyen bir dünya vardı geminin içinde. 



 

“Bu muhtemelen uzay sıkıştırması ve uzay depolaması teknolojilerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş” dedi Cüneyt’in yanında beliren yaşlı adam. 



“İki farklı uzay teknolojisi bir arada mı kullanılıyor?” dedi Cüneyt. 



“Yüksek medeniyetleri birbirinden ayıran en önemli şey teknolojileri birbirine entegre edebilme kabiliyetidir genç adam. Mesela 7’inci seviye medeniyet ile 9’uncu seviye medeniyetin öğrendiği uzay teknolojisi teoride aynıdır fakat 7’inci seviye medeniyet en fazla iki uzay teknolojisini birbirine entegre ederken 9’uncu seviyedeki bir medeniyet onlarca uzay teknolojisini entegre kullanabilir. Buna entegre demek yanlış olur, daha kolay anlaşılması için füzyon denebilir, bu nedenle daha öğrenecek çok şeyin var genç adam” dedi Yaşlı adam holografik imajı Cüneyt’e bakarak. 

Cüneyt ise öte yandan gerçek manada şok olmuştu. Bu bir uzay gemisiydi ve boyutu gayet küçüktü. Ancak içine milyarlarca insan sığabilirdi. Üstelik bu abartı ifade değildi.


  

Bu şok’un üzerinde bir şeydi. Tanrısal bir güçtü adeta. 



Şimdi Cüneyt yaşlı adamla ilk karşılaştığında sorduğu soruların ne kadar saçma olduğunu anlıyordu!


 

 

Bölüm Sonu. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44400 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr