Bölüm 24 : Bir başlangıç hikayesi

avatar
1017 6

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 24 : Bir başlangıç hikayesi


Mesaj geldiğinde Cüneyt’in kanı bir anlığına dondu. Ekrana bakarak dondu da denebilirdi. Kafasından birden Aslı ile tanıştığı ve bu kuralsız genç kızın yaşam sevinci dolu hali geldi. Fark etmeden telefonu tuttuğu elini sıktı ve ekranın çatlamasına sebep oldu. 



Neyse ki kendine geldi, ancak telefon kullanılamaz haldeydi, hemen bilgisayar aracılığı ile Whatsapp uygulamasına bağlandı ve Derya’ya sordu “Çok geçmiş olsun, herhangi bir gelişme var mı?” diye sakinleşerek. Bu noktada soğukkanlı olmak daha mantıklı olurdu. 



“Henüz bilinci yerine gelmedi ancak vücudunda öyle çok hasar yok, sadece kolları kırılmış ve kazadan sonra kafasını çarptığından  beyin travması geçirebileceği üzerinde duruluyor” dedi Derya, o durumun farkında değildi bu nedenle arkadaşa anlatır gibi anlattı. 



“Hangi hastanede şimdi, zaman bulduğumda bir geçmiş olsuna gitmek isterim” dedi Cüneyt, aslında bu riskli bir soruydu, o kimdi? Derya’ya göre sadece bir yoldan geçendi. 



Hakkaten Derya Cüneyt’İn mesajını gördüğünde şaşırdı, fakat arkadaşça bir mesaj olduğunu düşünerek “Şu anda halen yoğun bakım ünitesinde, ailesi dışında kimseyle görüştürmüyorlar, biz bile ailesinin yardımıyla yanına giriyoruz, senin gelmen pek bir şey değiştirmez, ancak yinede gelirim diyorsan Göztepe Medikal Park hastanesindeyiz” dedi. 



“Teşekkürler, mutlaka bir ara uğrarım” dedi Cüneyt. Daha sonra bilgisayar başında derin düşüncelere daldı. Teorik olarak Cüneyt’in şu andaki bilgisi bütün tıp profesörlerinin teorik bilgisinden fazlaydı. Sonuçta yaşlı adam dünyadaki bütün gelişmeleri Cüneyt için hazırlamıştı. 



Bu nedenle Cüneyt derin düşüncelere daldı, daha sonra ayağa kalktı ve üzerine düzgün bir kıyafet giyip dışarı çıktı. Saat akşam geç olduğundan bugün hastaneye gitmek pek doğru olmazdı. Bu nedenle kafasını rahatlatmak adına dışarı çıktı ve Moda sahiline gitmeye karar verdi, belki de yaşlı adamla orada tanıştığından o nokta onun kafasını rahatlatıyordu. 



Fakat çok geçmeden ne otobüs ne de herhangi bir toplu taşıma bulabildi. Şansına yoldan geçen taksiyi çevirdi ve onunla devam etti.  



“Belki de bir araç almanın zamanı artık geldi” diye düşündü içinden. 



 

*** 



Sahilde taşın üzerinde oturup elinde tiryakisi olmadığı sigarayı tüttürürken derin düşünceler denizindeydi Cüneyt. Daha önce hiç sigara kullanmamıştı, fakat bu haberden sonra kendisi biraz kaybolmuştu denilebilirdi. 



“Poah. Öhöhö..” derin bir nefesten sonra öksürüğe yakalandı. 



Fakat burada denizi seyretmek düşüncelerini ferahlatmış ve planlarını hizaya koymuştu. 



“Öncelikle acilen bir Off-shore şirket kurmalıyım” 



“Ardından başka bir Off-shore hesabıyla çapraz hissedarlık almalıyım” 



“Daha sonra ülkede adıma has bir limited şirket kurup Off-shore şirketi aracılığıyla yüzde yüz hissesini satın almalıyım.” 



“En nihayetinde diğer Offshore şirketiyle bu Offshore şirketinin hisselerini yüzde yüz almalıyım” 



“Böylelikle yarın öbür gün şirketin başına bir iş gelirse yeniden toparlayabileceğim bir b planı olur” 



“Endüstriyel gelişimi yüksek olmayan gözden uzak ama denizlere sahili olan bir yerde işe başlamalıyım” 



“İstanbulda fırsatlar ne kadar çok olsa da arsa burada çok pahalı, kiralayarak şirket kurmak istemiyorum, her şeyin bana ait olması gerekli”  



“Bankalarla uğraşmayı da istemiyorum” 



“Profesyonel bir kişi gerekli yönetmek için” 



Cüneyt bunları kafasında daha önce de kurmuştu, fakat son zamanlarda bilgisi arttığından dolayı olayları daha farklı görüyordu. 



Aslı’nın durumu hakkında ise endişeleniyordu, fakat yaşlı adamın varlığı sayesinde yaşadığı halde her türlü kurtarabileceğinden emindi. Sonuçta Seviye 2 medeniyetler tıpta ve rejenerasyonda epey ileri seviyedeydiler şimdikine göre. Kısacaani ölüm olmadığı sürece gerisi kolaydı. 



Cüneyt’in düşünceleri git gide berraklaşırken şafak sökmeye başlamıştı bile. Bugünden sonra o, artık planlarını gerçekleştirecekti. 



*** 



Öğleden sonra yabancı bir aracı şirket aracılığı ile offshore şirketinin kuruluşunu gerçekleştirdi, ardından başka bir aracı kurumla diğer offshore hesabına çapraz hissedarlık verdi. 

 


Daha sonra hızını kesmeden iş arama websitelerine girdi ve üniversiteden yeni mezun mühendislik ve fen fakülteleri için ilan verdi. 

 


Fakat kendisinin çabası bir noktaya kadar iş görürdü, bu nedenle bu web sitelerinin veritabanını hackleyerek onların içinde profesyonel ve etiğe uygun 5 kişiyi belirledi ve onlara iş daveti maili attı. 

 


İçlerinden 4’ü İstanbulda büyük bir şirkette halihazırda görev yapmaktaydı. Birisi ülkenin en büyük e ticaret websitesi’nin CEO’su iken diğerlerinin de altta kalır yönü yoktu. Hepsi temelde yurt dışında okumuşlar, yabancı şirket yönetme deneyimleri olan hırslı kişilerdi. Cüneyt, bu kişilerin geçmişini incelediğinde bu kişilerin hırslarını ve ihtiraslarını gördü. 



Kısacası şu an mail attığı 5 kişi her ne kadar büyük bir şirkette çalışıyor olsalar da daha da büyük noktaları hedefleyen idealist kişilerdi. 



Cüneyt onlara kişisel iletişim adresleri yoluyla mail atmış, uygulamanın bir en fazla 5 kere kopyalanabilen bir prototip’ini göndermişti.  



Davet için ise butik bir kafe’de yer belirlemişti. 



Aynı gün akşam saati Cüneyt, kafede oturmuş gönderdiği kişilerin ona cevap verip vermemesine bakıyordu. 

Bu yöntemi Cüneyt bilerek seçmişti. Hayatta fırsatlar her zaman karşına çıkmazdı. Çıkan fırsatları değerlendirebilenler her zaman üst kademelere ilerlemişlerdi. 



Cüneyt’in davetinde Cüneyt’in adı geçmiyordu ve kurulacak şirketin bir girişim olduğu yazıyordu. Eğer yönetici adayı şirketin geleceğini gönderilen prototipten anlayamazsa zaten gelmesine gerek yoktu. 



Cüneyt bu geçen zaman zarfında bir çok felsefe ve psikoloji kitabı okumuştu, bu nedenle insan düşüncelerini ve hırsını az çok biliyordu. Bu nedenle böyle bir anonim metot geliştirmişti. 



Fakat gerçekler Cüneyt’in yüzüne tokat gibi çarpmak üzereydi, akşamın en verimli saatleri geçmiş daha gelen yoktu.  



Tam da ayağa kalkıp gitmek üzereyken “Pardon, Bay C’nin masası burada mı?” diye bir ses duydu. 



*** 



Mehmet Köseoğlu, 40 yaşında dışarıdan her neresinden bakarsan bak bir başarılı bireydi. Kendisi Boğaziçi İşletme’den mezun olmuş ve Cambiridge’te doktorasını tamamlamış akademik olarak donanımlı bir bireydi. 



Okul hayatından sonra Türkiyeye geri dönmüş ve bir startup şirketiyle geleceğini elinde tutmaya karar vermişti. Bu nedenle ilerleyen zamanı da hesap ederek bir teknoloji trendi olan bulut hizmetleri ile alakalı bir sektöre girmişti. 

Sektöre girmesinin esas sebebi geleceği parlak bir iş olmasının yanı sıra şirketin kurucusu Boğaziçi Üniversitesi mezunu zengin birkaç genç idi.  



Gençlerle anlaşmak kolaydı ve onların tek eksikleri profesyonel bir yöneticiydi.  



Mehmet, bu gençlerle konuştuktan sonra anlaşmışlar ve hemen 2010 yılında şirketi kurmuşlardı. Şirket büyük fırtınalar atlatsa da çok hızlı büyümüş ve 2020 yılında başarısı halen dillerde olan bir şirketti.  



Fakat bu başarı Mehmet’in kişisel emeği değil de diğerlerinin teknolojisi olarak görülmeye başlanmıştı. Sonuçta teknoloji ortadaydı ve Mehmet’in tek yaptığı müşteri bulmak gibi görünüyordu. 



Bu durum ilk başlarda gülüp geçinmesi gereken bir durum olmasına rağmen zamanla söylentiler azalması gerekirken daha da artmış ve Mehmet’in şirket içi itibarı sarsılmıştı. 



Bu noktada Mehmet safça sadece söylenti diye düşünmemiş, söylentileri yayan bir destekçi olduğunu fark etmişti. Tabi düşündüğü gibi de olmuş söylentiler zamanında şirketi kuran 3 genç ortağın ağzından yayılmıştı. 



Şirkette gerçek bir hissesi bulunmayan Mehmet’in bu durumdan şikayetçi olmaması için ona dolgun maaş teklif edilmişti. Bu maaş stabildi ve her yıl enflasyon oranında artıyordu. 



Fakat şirket büyüdükçe kurucuların gözünü bir başarı hikayesi bürümüş, bütün krediyi kendilerinin sanmışlardı. Bu nedenle Mehmet, istenmeyen adamdı. 



Tabi Mehmet’in de artık eskisi kadar isteği ve arzusu kalmamıştı. Sonuçta 10 yıla yakın çalışmış ve büyük bir servet biriktirmişti. Fakat öyle emekli olmak ta istemiyordu. Bu nedenle iş teklifi alırsa değerlendiriyordu. 

Şansına bugün kişisel mail adresine Bay C adında birinden mesaj gelmişti.  



Mesajı açıp kısa yazıyı gördükten sonra ilk başlarda umudunu yitiren Mehmet, profesyonel etik gereği mesajı okumaya karar verdi.  



Mesajı okuduğunda gözlerinin içinde görülmeyen bir alev parladı ve söndü. 



Daha sonra mail’e eklenen ek dosyayı indirdi ve USB belleğe attı. 



Kendisi başarılı ve elit bir birey olarak Apple ürünleri kullanıyordu, bu nedenle deneyecek bir fırsatı yoktu. 

İşten normalden erken çıkan Mehmet, bir telefoncudan 5 farklı model Android telefonu almıştı. Telefonların hepsi en düşük modelden en yüksek modele kadar değişkenlik gösteriyordu. Fakat geliri milyonlar ile ölçülen Mehmet için bu hiçbir şeydi. 



Evine gelen Mehmet, uzun yıllar boyu teknoloji sektöründe olmasının getirdiği el alışkanlıklarıyla, hemen 5 telefonu açtı ve USB bellekte bulunan programı yükledi.  



Ardından telefonların kendi kameralarıyla ve programın kamerasıyla çekimler yapan Mehmet, gözlerine inanamadı.  



“Mükemmel bir yazılım” 



Sonuçta heyecanlanan Mehmet, böyle demekten duramadı. 



“Neler oldu canım, neden bu kadar heyecanlandın?” diye karısı sordu. Eşinin sorusu üzerine uyanan Mehmet, saatine baktı ve “Lanet girsin” diye hemen çeketini alıp evden yürümeye başladı. 



Tam da evden çıkacakken “Bu akşam geç gelebilirim hayatım, büyük bir iş teklifi aldım” dedi ve arkasına bakmadan çıktı. 



Kendisi adreste verilen yere uzak bir yerde oturuyordu ve İstanbulun trafiğinde oraya belirlenen saatte gitmek çok zor olacaktı. 



 

Bölüm Sonu. 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44398 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr