Bölüm 21 : Yapay Zeka Hakkında

avatar
1056 9

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 21 : Yapay Zeka Hakkında


Cüneyt bu sefer egzersizlerin ilk 10 serisine kadar devam edebildi, fakat yine de yere yığılmıştı ve kan ter içindeydi. Aslı’nın yavaş bir şekilde duş aldığını bildiğinden gidipte banyonun kapısına yapışmadı. Onun yerine havluyla kendini kuruladıktan sonra kirlenen havluyu kirli çamaşırlara attı. Bu noktada her ne kadar ilk seferinde olduğu kadar kirli özgür radikaller vücudundan atılmamış olsa da yine de hatrı sayılır miktarda siyahlıklar mevcuttu.  


 

Cüneyt kendi de hissediyordu vücudundaki değişiklikleri. Adeta güç patlaması yaşıyordu. Bu sabah kıyafetleri almaya giderken kış günü olmasına rağmen üzerinde sadece tişört vardı ve herhangi bir soğukluk hissetmemişti. Kısaca vücudu artık epey fit olmuştu. 



Çok geçmeden Aslı’da banyodan çıkmış ve üstünü giyiyordu, Cüneyt çok beklemeden banyoya girdi ve ardından ikinci tur kahvaltıya başladılar. 



Kahvaltıda Aslı arada bir Cüneyt’e bakıyor ve bir şeyler söylemek için sanki tereddüt ediyordu, fakat sonunda dayanamayıpSirius hesabı sana mı ait?” diye sordu. 



Birden tamamen farklı bir konuyla alakalı soru duyan Cüneyt şaşırsa da istifini pek bozmadan “Evet bana ait” dedi.


  

“Oldukça fazla takipçin var ileride epey para kazanabilirsin” dedi Aslı. 



“Aslında bu hesapları kuracağım şirket için sermaye oluştursun diye açmıştım.  Kim bilebilirdi ki bu kadar karlı bir iş olduğunu” dedi Cüneyt dürüstçe. 



“Şirket mi? Şirket mi kurmayı düşünüyorsun henüz daha 2. sınıftasın ama” dedi Aslı şaşırarak. Türkiye de gençlerin şirket kurması alışılageldik bir durum değildi. Her ne kadar teşvikler olsa da bir çok insan girişimciliğe yada iş adamlığına soyunmazdı. ABD’de her 10 kurulan şirketten 9’unun battığı gibi bir istatistik vardı fakat bu durum Türkiye’de her kurulan  10 şirketin 15’inin battığı gibi durumdu. Sadece batmakla kalmıyor daha da derinlere batıp varını yoğunu kaybedebiliyordun. 



“Evet, şirket kurmayı planlıyorum. Sirius hesabında gördüğün videolar yapay zeka tarafından otomatik oluşturulmuş videolardır. Kuracağım ilk şirketin işlevi yazılım ile alakalı olacak” dedi Cüneyt. 



“İlk şirketin mi? Daha fazla da kurmayı planlıyorsun yani? Bi dakka, yapay zeka mı dedin?” Aslı şaşırmıştı. Normalde onun babası da bir çok şirketi yöneten bir grup şirketiydi ve halk arasında bilinen holding ti. 



Yapay zeka ise her ne kadar teknolojiden pek anlamasa da Z kuşağına ait bir genç olan Aslı bunun ne olduğunu biliyordu. Fakat içeriğini tam olarak anlamasa da sordu “ Yapay zeka dediğin şey karşına alakalı reklam getiren bir şey değil mi?” diye sordu ve ekledi “ Senin videoların çok kaliteli ve gerçekçi, eğer yapay zeka bunu yapabiliyorsa neden başkaları da yapamıyor” dedi. 



“Yapay zeka genellikle 2’ye ayrılır. Bunlar zayıf yapay zeka ve güçlü yapay zekalardır. Bunlar da kendi aralarında çok gruplara ayrılsalarda temel olarak ayrıldığı iki çeşidi vardır. Bunlar deterministik yapay zeka ve istatistiki yapay zekalardır. Deterministik yapay zekalar alogaritmalarla ve matematiksel formüllerle kurulan modellerle yapılır. Dünyada var olan yapay zekaların çoğu böyledir. Hata payına yer vermediklerinden genellikle tek yada en fazla iki işi birden yapabilirler. Senin bahsettiğin reklam çıkartan yapay zekalar böylelerdir. Bunlara kısaca yapay zeka botları da denir.” Cüneyt bilimsel havaya büründü ve açıklamaya başladı. 



“Diğer zayıf yapay zekalarda istatistiki yapay zekalardır. Matrix filmini hatırlarsan orada gördüğün yapay zeka güçlü bir zayıf istatistiki yapay zekalardır. Bunlar da kendileri makine öğrenmesi yapabilirler ve genellikle işlemlerinde bir hata payı vardır. Büyük sayılar yasasına göre çalıştıklarından maliyetleri çok yüksektir. Mesela bir şirket bir ürün üretmek için bu yapay zekayı kullanacak olursa, yapay zekanın üretim sürecini optimize etmesi milyonlarca kez yapılan üretim optimizasyonuyla ancak gerçekleşebilir ve bunun maliyeti çok yüksek olduğundan genellikle sivil dünyada çok kullanılmaz. Askeri düzeyde yada ulusal güvenlikte yada bilimsel araştırmalarda simülasyonlarda kullanılırlar” dedi Cüneyt. 



“Yani Matrix filmindeki yapay zekalar gerçekten de var öyle mi?” dedi Aslı, Cüneyt’in açıklamasından faydalanarak. 



“Matrix filmindeki yapay zeka istatistiki olduğundan sadece uzun yıllar optimize edilmiş ve yüksek hesaplama kabiliyeti sayesinde bir bilinç gibi düşünebilen bir yapay zekadır. Aslında yapay zeka denebilmek için bile çok zorlama denebilir. Çünkü hatırlarsan aynı hataları yine ve yeniden sisteme dahil edebilen bir yapay zekadır, gerçek hayatta o kadar güçlüsü olmasa bile ona yakın olanlar mevcuttur. Sadece donanımsal zorluklar yüzünden tam kapasite çalışamaz ve yaygınlaşamazlar” dedi Cüneyt. 



“Peki ya senin kuracağın şirket ne ile alakalı olacak? Yazılım şirketi dedin yoksa sen de mi yapay zeka ile alakalı bir şeyler planlıyorsun?” dedi Aslı. Cüneytin anlatmasından sonra kendi düşündüğü şeyin çok farklı olduğunu anladı yada anlamadı, o nedenle konuyu değiştirdi. 



“Tabi ki benim geliştirdiğim yapay zeka her birinden çok farklı olacak. Diğer her türlü yapay zekalar çok büyük işlem güçleri ile küçük işler başarabilirken benimki tam tersine kısıtlı donanımlarla büyük işler başarabilen yapay zeka olacak” dedi ve pek anlatmadı Cüneyt. 



 Esasında yaşlı adamın ileri seviye alogaritmalarını aldığından beridir çalışıyordu ve bir sonuca da varmıştı. İsteseydi gözü kapalı dünyanın en iyi yapay zekasını yazabilirdi bile. Fakat yaşlı adamın alogaritmalarından gördüğü bir şey vardı. O da bu alogaritmalar kendi benliği olan bir yapay zekaya aitti. 



Kısaca yapay yaşam formuydu. Sürekli olarak öğrenebilen, sürekli olarak kendi kaynak kodlarını değiştirebilen ve en nihayetinde nihai formuna ulaşabilen bir yapay zeka idi.  



Medeniyetlerin çoğu gelişim sürecinde robotları kullanarak işgücü farkını kapatmayı amaçlamışlardı. Bu da medeniyetlere büyük kolaylık sağlamış ve medeniyetlerin hızlı bir şekilde seviye atlamasına sebep olmuştu. 

Fakat bunun büyük bir yan etkisi de mevcuttu. Mesela bir medeniyete ait birey basit sayılabilecek işi kendisi yapmak yerine robotlara yaptırıyor, zamanla o iş kollarına ait yenilikçi düşünceler azalıyor, daha ilerleyen zamanda o iş kollarına ait bilimsel gelişmeler duruyordu.  



Böylelikle toplum, farkında olmaksızın bazı konularda yozlaşmaya başlıyor ve bu medeniyetlerin ilerleme ivmeleri kesiliyordu. Böyle medeniyetlerin en fazla ilerleyebildiği nokta 5’inci seviye medeniyetler olabiliyordu. Tabi bu şu anki durum için bile oldukça iyi bir durum denebilirdi. 



Fakat 6’ıncı seviyeden itibaren medeniyetlerin atılım yapabilmesi için en düşük seviyedeki halkının bile yeteneklerinin muazzam olması gerekliydi. Böylelikle daha yetenekli bireyler ortaya çıkartıp daha hızlı büyümeyi düşünürlerdi. 



Bu nedenden ötürü çoğu yüksek seviye medeniyetler belirli bir seviyedeyken yapay zekanın kullanımını ya kısıtlamıştır yada komple kaldırmıştır.  



Cüneyt’in bunları henüz düşünmesi için erken olsa da o, sürekli olarak bu konuya özen gösteriyordu. 

Aslı’nın sorularına gelecek olursak, o seviyedeki yapay zekalar da güçlü yapay zekalar sınıfında yer alsalarda kabiliyetleri donanımsal olarak sınırlıydı.  


 

“Hmm, öyle mi.. dedi Aslı, aslında o da konuyu pek anlamıyordu ama yine de sordu.”Egzersizlerin gerçekten çok faydalı, kendimi çok iyi hissediyorum” dedi. 



“Egzersizler güzel olsa da hergün sadece 1 kere yapmalısın. Daha fazlası zararlı olur senin için” dedi Cüneyt. 



Daha sonra ortalık sessizleşti ve yemek yediler. Arkalarında açık olan TV’den sabah programlarının sesi geliyordu. 



“Dün yaşananlardan kimseye bahsetme. İlerde beni gördüğünde normalmiş gibi davran. Deryalara sakın bu konudan bahsetme! Yoksa gözlerini oyarım” dedi en sonunda Aslı. Saat yavaş yavaş 10’a doğru geliyordu ve o bir an önce okula gidip ödevi teslim etmeyi planlıyordu. Cüneyt’le olan münasebetine ise ilerde karar verecekti. Şimdilik zamana bırakmanın en doğrusu olduğunu düşündü. 



Tamam” Ne diyebilirdi ki Cüneyt? En sonunda kabul etti ve ilerde bir yolunu bulup telafisini yapmayı düşündü bir an için. 




Çok geçmeden Aslı sonunda Cüneyt’in dairesinden ayrıldı. 



*** 



Cüneyt ise evin sahibini arayarak içinde bulunduğu daireyi satın almaya karar verdi. Sonuçta burası onun için özel bir yerdi artık. Her ne kadar ilerde buradan ayrılmayı istese de artık böyle bir mülke sahipti. 



Evin sahibine reddetemeyeceği bir teklifin ardından anlaşarak evin değerinden yüzde 30 pahalı olan 2.5 milyon TL’ye satın aldı. Tabi bu anlaşılan fiyattı, sahibi gurbetçi olduğundan evrak işleri biraz zaman alacaktı. 



“Sonunda yine tek başınayım” diyerek çalışma odasındaki koltukta uzanan Cüneyt, bir kız arkadaşa sahip olmanın fena olmayacağını düşünmüştü. Üstelik pandoranın kutusunu açtığından artık eskisine nazaran biraz daha cinsellik düşünüyordu. Tabi gelişen vücudunun da buna etkisi vardı. 



Aslı ile olan gecelik birlikteliği ona çok şey kazandırmıştı. İlk defa kendini bir erkek birey olarak görmüştü ve artık giyim ve kuşamına özen göstermesi gerektiğine inanıyordu. Eskisi kadar köylü kıyafetler giyemezdi.  



Onun dışında bir kadının varlığı erkek için gerçekten neşe kaynağıydı. Cüneyt uzun zamandır bu kadar zihinsel rahatlamamıştı. Her ne kadar aralarındaki olay teoride kötü olsa da sonuç olarak bir kabullenme vardı. Aslının ona seni henüz kabul etmedim gibi söylemini hatırladığında yüzünde bir gülümseme oluştu ve ayağa kalkıp bilgisayarın başına doğru gitti. 



“İşlemleri belkide biraz hızlandırmalıyım” dedi ve klavyeye dokunmaya başladı..



 

Bölüm Sonu  






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44398 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr