Bölüm 17 : Bu Ziyaret Amacını Aştı

avatar
1091 10

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 17 : Bu Ziyaret Amacını Aştı


Cüneyt çok geçmeden evine geldi ve basit bir toparlanmadan sonra gerekli olan belgeleri açıklamalarıyla birlikte pdf formatına dönüştürdükten sonra  bilgisayardaki whatsapp üzerinden Aslı’ya gönderdi. 


 

Daha sonra basit bir ısınma hareketleri yaptıktan sonra yaşlı adamın eğitim programına kendini kaptırdı. Okuduğu kitap sayısı son günlerde azalmıştı ancak geçen 4 katı zaman farkı sayesinde miktar olarak yine dengeyi koruyordu. 


 

Şimdiden matematikle alakalı her şeyi bitirdiğinden doğrudan doğa bilimlerine geçmektense yaşlı adamın

tavsiyeleri üzerine felsefe okumaya başladı.  


Felsefeyi daha önce de duymuştu fakat pek ilgilenmiyordu. Ancak yaşlı adamın derlemeleri sağ olsun gerekli olan her nokta eksiksizdi ve bir filozofu anlamak için onlarca kaynak taramak gerekmiyordu. Bu nedenle felsefenin doğuşundan, insanlık tarihinden, Yunan filozoflarından ve Rönesans düşüncelerinden epey etkilendi. 



Adeta ufku genişleyen Cüneyt, bu insanların nasıl olurda binlerce yıl evvel bunları düşündüğünü aklına bile getiremiyordu.  



Eğer bu insanların etik ve ahlak anlayışları bu kadar yıl önceden ileriyse nasıl oluyordu da binlerce yıl karanlık çağda yaşıyorlardı? Bilim metodolojisi ta antik Yunan’da apaçık ortaya dökülmüştü. Günümüze bir takım deneysellik ve gözlemler gibi metotlar getirilmiş olsakta insanoğlu felsefenin altın çağını o zamanlar yaşamıştı. 



Fakat nasıl olurdu da bir medeniyet ilerleyememişti? Rönesans zamanı düşünürlerin tekrardan Yunan felsefesine dönmeleriyle Rönesans oluşmuştu fakat aradaki önemli bir detay eksikti! 


 

Evet, düşündüğü vakit Cüneyt cevabı yavaşça bulmuştu. Eksik olan şey bilimsel ilerlemelerdi. Düşünce tarzı olarak ilerlemişlerdi bu doğruydu fakat kendilerini koruyabilecek güçlü askeri güce sahip değillerdi.  



Barbarlar tarafından talan edilmişler ve bir daha toparlayamamışlardı. Modern silahların ortaya çıkışından önce binlerce yıllık bir soğuk demir çağı vardı. Güçlü olmak fiziksel yeteneklere dayanıyordu. Ancak modern silahların çıkışıyla fiziksel güç yavaşça geri plana itilmeye ve sonunda teknoloji ileri plana çıkmaya başlıyordu. 



Buna ABD’nin hava savunmasında kullandığı F22 savaş uçağı en iyi örnekti. Hem radara yakalanmayan hem de hareket kabiliyetinin çok yüksek olmasıyla bu savaş uçağı ABD’nin dünyanın lideri pozisyonunda kalmasına önemli katkıda bulunuyordu.  



Yine aynı şekilde İnternet’in yayıldığı ve 12 kök server’in bulunduğu yer ABD idi. İstediği an iletişim altyapısını kesebilirdi. Üstelik telefonların iletişimde kullandıkları IP4 ve CDMA gibi protokoller ABD tarafından belirlenmişti. 



 

 

Üstelik ABD’yi kuran halklar tarihten ders çıkarmışlar, teknolojiyle birlikte kültürel ve felsefi olarak ta halen dünyanın ilerisindeydiler. 



 

 

“Bunların hepsi zamanla değişecek” dedi Cüneyt. O da biliyordu kolay olmayacaktı bu süreç.  


 

** 


 

Cüneyt yaşlı adamın zihnindeki çalışma odasında bilgi denizinde yüzerken Aslı, Beşiktaştaki evinde Cüneyt’in attığı pdf dökümanı inceliyordu. 



Bilgisayar ekranında da açık olmasına rağmen kağıda da bastıran Aslı, elinde kalem saatlerdir anlamaya çalışıyordu.  

Evet, Cüneyt haklıydı. Aslı’nın lise matematik altyapısı çok zayıftı ve gördüğü her sembol uzaylı yazısı gibi geliyordu.  

Evde Zeynep ve Sinemle birlikte kalıyorlardı ve Derya ise arada bir onları ziyaret ediyordu. 



Sonuçta bu üçlü aynı okuldaydılar ve birbirleriyle eskiden beridir arkadaştılar. Aileleri pek kendileri gibi dost olmasalar da en azından tanışıktılar.  



Evleri Beşiktaşın Levazım mahallesinde lüks bir daireydi ve fiyatı 10 milyon lira kadardı. Fakat apartmanın emlak sahibi Aslının babası olduğundan kızına okul okurken kalacak yer olarak kullanması için vermişti. Şunu söylemek gerekirdi, Aslı’nın babası içlerinde sonradan zengin olsa da Aslı’nın babasının toplam serveti aralarındakilerden en büyüğüydü. Şimdi bile ülke çapında büyük projeleri devam ediyordu.  



Fakat babası Zeynep ve Sinemle birlikte kalması şartıyla buna izin vermişti. Bu da zaten onun işine geliyordu. 



“Zeynoo, senin matematiğin kuvvetliydi bana anlat ne olur”  



“Sinem, sen sayısal bölüm okuyorsun bana yardım et lütfen”  



Evin içinde Aslı iki tarafa da oynuyordu. Zeynep İşletme okurken Sinem ise Mimarlık okuyordu. Bu nedenle ikisine sürekli olarak yalvarıyordu.  



“Bence sen Cüneyt’i aramalısın. Hem o demedi mi lazım olursa ara diye” Sinem daha fazla dayanamadan bir seçenek öne sürdü. 



“Doğru ya haha, neden onu aramıyorum ki, fakat saat geç oldu gidip gelmek zor olacak” dedi Aslı. 



“Geç olsa ne olur, Anadolu yakasında da nasılsa evin var, orada kalırsın en olmadı. Cüneyt o kadar para harcayabilen birisi, muhtemelen kendine ait bir dairede kalıyordur. Bu nedenle onun geç kalmasından endişelenme. Asıl sen kendinden endişelen” diyerek Sinem Aslı’ya bir ‘sen anlarsın ya’ bakışı attı. 

 

“Hah, bu köylü kötü bir insana benzemiyor, üstelik Derya’ya karşı hisleri var muhtemelen bir şey yapmaz” dedi Aslı. Fakat o da içinden farklı planlar kuruyordu. Mesela Cüneytle biraz eğlenmeyi planlıyordu. “Neyse ben hazırlanıyorum o zaman çok geçmeden çıkmam lazım” dedi ve koşarak odasına doğru yöneldi. 

Zeynep ve Sinem ise umutsuz genç için kafalarını salladılar.  


 

Çok geçmeden Aslı hazırlandı ve kimseye görünmeden evden çıktı. 2020 model Audi A1 marka kırmızı otomobiline binip Boğaziçi köprüsünden karşıya geçmeye doğru yola çıkmıştı bile.. 


 

*** 


 

Cüneyt ise gelen telefonla derin ders çalışma odasından uyandı ve gelen aramayı görünce baş ağrısı hissetmeden duramadı fakat yinede telefonu açtı. 



“Alo”  


 

“Cüneyt, bana yardım et” karşıdan yalvarmalı bir ses gelmişti. 


 

“Neler oluyor, bir şey ters mi gitti” Cüneyt ise acil bir şey olduğunu düşünerek korktu ve endişeli bir tonla sordu. 



“Bana attığın şeyleri gün boyu anlamaya çalışıyordum fakat olmadı, yarın akşam okul çıkışında teslim etmiş olmam gerek. Lütfen bana yardım et” dedi Aslı, telefonda yalvarmalı bir tonla. 



Açıkçası Cüneyt kızların ağız oyunlarına karşı bir zaafı vardı. Daha önce bir tecrübesi olmadığından bunun bir oyun olduğunu düşünmedi. Fakat dünyanın sonu gelmiş gibi de düşünmedi. Telefonla konuşurken masada duran saate baktı ve saatin 19:34 olduğunu gördü. Saat erken dese erken değildi geç dese geç değildi.  



Fakat dişini sıktı ve “ Tamam o zaman bir yer belirle, ben geliyorum” dedi. 



“Dışarı olmaz, sessiz sakin bir ortam lazım ve ben dışarıda çalışmayı sevmiyorum, senin evin yok mu?” dedi Aslı telefonun öteki ucundan. 



“Ahem, genç bayan bir akşamüzeri bir bekar ve yalnız yaşayan erkeğin evinde olmak sanırsam pek doğru olmaz” dedi Cüneyt.  



“Kes, sanki Deryayı kenara bırakıp bir şey yapabilecek gibi konuşuyorsun” dedi içinden Aslı, fakat Cüneyte “ Ben kız olarak endişe etmiyorum sen bir erkek olarak neyi düşünüyorsun? Adresi gönder bana şu an Kadıköydeyim dedi.  

Çaresiz kalan Cüneyt ise adresi paylaştıktan sonra onu karşılamak için kıyafetini giydi ve aşağı indi.  



15 dakika sonra kırmızı Audi minibüsyolunda kenarda duruyordu. Bu saatlerde park etmek çok zor olduğundan Cüneyt sitenin anahtarıyla park alanını açtı ve Aslı’nın otomobilinin girmesini sağladı. 



“Tekrardan merhabalar Cüneyt” dedi arabadan iner inmez Aslı. 



Şunu söylemek gerekirdi ki bu kız açıkça giyinerek gelmişti. Üzerinde Slim fit omuz dekolteli bir kazak, altında mini siyah fırfırlı bir etek ayaklarında da diz kapağına kadar olan bir uzun topuklu bot giymişti. Siyah deri ceketi de arabada misafir koltuğundaydı.  



Bu kıyafetler bir erkeğin kadında en seksi bulduğu kıyafetlerdi. Özellikle omuz dekoltesi ve mini etek minyon tipli Aslı’ya çok yakışmıştı. Minyon olmasına rağmen boyu 172 santimdi, en azından kısa değildi. Tam orantılıydı. Topuklu botlar sağolsun boyunu yükseltmiş, Cüneytin burun hizasına kadar gelmişti.  



Cüneytin boyunun 190 cm’ye yaklaştığını unutmamak gerekirdi. Normalden de uzundu.  



Cüneyt, Aslıyı baştan yukarı gözleriyle inceledi, onun gözlerini üzerinde hisseden Aslı’da içten içe mutlu oldu. Sonuçta hangi kadın güzel olmayı ve takdir edilmeyi beğenmezdi? 



“Oh, merhaba. Saat az kaldı, çok fazla vakit kaybetmeyelim.” Dedi Cüneyt kendine gelerek. Ardından “Yemek yedin mi?” diye sordu. 



“Oh, yok hayır, aceleyle çıktım vakit bulamadım” dedi Aslı. 



“Dışarda bir yere gidip yemek yemek çok vakit kaybettirir, en iyisi eve söyleyelim gelsin, istediğin bir şey var mı?” diye sordu Cüneyt, göz ucuyla önündeki güzelliği seyrediyordu. 



 

“Umm, pizza söyle, uzun zamandır karışık pizza yemedim” dedi Aslı. 



Cüneyt ise pizza yada başka bir şey şu an için fark etmiyordu, telefonu açtı ve kaydedilmemiş 0216 ile başlayan numaralardan birini aradı. Cüneytin hafızası çok iyiydi, bu nedenle numaralardan kimin neresi olduğunu çok iyi hatırlıyordu. Buradan nasılsa ayrılacağım düşüncesiyle de numaraları kayıt etmemişti.  



“Alo, evet ben Cüneyt GÖKTÜRK, Ziverbeyden, daha önce 5er 10ar pizza söylemiştim, evet, aynen, bize toplamda 10 pizza 5 tanesi et ürünleri olsun, diğerleri de karışık yap sadece peynirli olmasın yeterli, evet, iyi günler” dedi ve telefonu kapattı. Aslı ise yanında aramada konuşulanı duyunca şaşırdı. Evde misafir olabileceğini düşündü ve birden kıyafetlerini düşününce utangaç hale geldi. 



“Neden 10 tane söyledin?” Eninde sonunda dayanamayıp sordu.  



“Ah, benim porsiyonum biraz büyük, sen bir tanesini yerken diğer 9’u benim” dedi Cüneyt. Bu noktada rol yapmanın faydası yoktu. O gün Fransız restoranında az yemişti ama orada bir topluluk vardı. Bugün ise belki de Aslı’yı kendine yakın gördü, saklamak istemedi. 



“Ooh” Aslı ise öte yandan hem rahatlamış hem de garipsemişti.  



“Neden buradan bir ev tuttun. Bu binaların içi küçük olur” dedi konuyu değiştirmek için. 



“Aslında nerde tuttuğumun önemi yok, üniversiteye yakın olsun yeterli  dedi. 



Çok geçmeden asansöre bindiler ve Cüneyt’in 8’inci kattaki dairesine girdiler.  



İçerisi bir bekar erkek evi için son derece temizdi. Üstelik sanki günlük bakım yapılıyormuş gibiydi. Onun dışında oturma odası çalışma odası gibi kullanıldığından sadece modern bir koltuk ve çalışma masası vardı. Çalışma masasında da dev iki bilgisayar ekranı, yanında da açık halde bulunan 2 bilgisayar vardı. Oda oldukça sadeydi. Yerler temiz, koltuklar temiz, sanki hiç öyle erkek evi gibi değildi. Koltuklarda kırışıklık bile yoktu.  



“Ben geliyorum sen istersen koltukta biraz dinlen” dedi ve odadan çıkarak yan odadan demonte bir masa getirdi. Masa 80-120 boyutlarında sade bir masaydı ve birkaç vida ile Cüneyt hızlıca kurdu. Ardından yine yan odaya gitti ve sandalye getirdi. Sandalyelerde gold sandalyelerdi. Son zamanlarda moda olan oturması rahat ahşap sandalyelerdi. Beli sabit tuttuğundan oturmak için gayet idealdi.  



 

Bütün bu işlemleri yapması 15 dakika kadar sürdü. Aslı ise Cüneyti kenardan seyrediyordu. Botları çıkardığından bacakları doğrudan görünüyordu. Oturma pozisyonundan eteğin kısalması bacak görüşünü daha da belirgin ediyordu.  



“Her şey hazır, şimdi yemeklerin gelmesini bekleyelim” dedi ve tam oturacakken kapı çaldı. Pizzacı yakındı ve büyük bir zincir marka olduğundan hızlıca getirmişlerdi. Kapıyı açıp gelen 2 kişiden pizzaları alan Cüneyt, masanın üzerine koydu ve her birini açmaya başladı.  



“İçecek bir şey alır mısın?” diyerek sordu.  



“Kola” 



“..” 


**



“Uzun zamandır pizza yememiştim, kalori hesabı yapmaktan yoruldum” dedi Aslı. Öte yandan Cüneyt bütün pizzaları yemiş, Aslının yarım olan pizzasını da araya gitmesin diye yemişti. Biraz aşırı doygun hissediyordu. 



“Aslı, biraz bekleyebilir misin? Yemekten sonra egzersiz yapıyorum da sindirime yardımcı oluyor” dedi. 



“Egzersiz mi? Bende bakabilir miyim?” dedi Aslı. 



“Olur” Cüneyt’in saklayacak bir şeyi yoktu.


  

Yan oda bir yoga odası gibiydi. Yerde sadece halı, duvarda da asılı Led TV vardı. Aslı kenarda duvarın dibinde duran ikonik sandalyeleri gördü ve gidip oturdu. 



Çok geçmeden Cüneyt, tüm vücudunu saran sıkı spor kıyafetleri ile odaya girdi ve rütin ısınma hareketleri yapmaya başladı. 



Daha sonra değişik zor hareketleri yapmaya başladı. 



Aslı ise kenarda Cüneyt’in harmoni içinde hareket ettiğini gördü ve adeta dans ediyormuş hissine kapıldı.  



“Bu hareketler tam olarak ne?” 



“Neden bu kadar terledin?”  



“Vaay, vücudun ne kadar esnek”  



Kenarda Aslı sürekli olarak yorumlar yapıyordu. Neyse ki Jimnastik hareketleri zaman alan bir süreç değildi. 15-20 dakikada 7 set hareketi bitirdikten sonra Cüneyt kan ter içinde kalmış, Aslı’dan temiz havluyu almıştı. 



“Bu hareketler özel hareketler, vücudun neredeyse her kasını çalıştıran ve beyin ile vücudun koordine olmasını sağlayan özel hareketlerdir. Üstelik beyin açmaya da yardımcı olur” dedi. Elinde koca bir matarası ile su içerek. 



“Beyni çalıştıran egzersiz mi?” Aslı ise sadece beyinli kısma odaklanmıştı. 



“Faydaları saymakla bitmez. Bu hareketleri rütin yaparsan gücün en az 3 kat artar ve ömür boyu fiziksel hastalıklara yakalanmazsın. Fakat hareketleri yapmak çok zor, ben bile 15-20 dakika dayanabiliyorum.” dedi Cüneyt dürüstçe. 



“Aynı satış temsilcisi gibisin, az kalsın beni kandıracaktın Cüneyt” dedi Aslı. Bu kadar özellik bir arada olur muydu hiç? 5 kavanoz bal ile kansere çare videoları çeken dolandırıcılar gibiydi Cüneytin tavrı. 



“İster inan ister inanma, sana tavsiyem bu hareketleri yapman, kendin faydalarını görünce çok şaşıracaksın” dedi ve ekledi “ Ben hızlı bir duş alıyorum, en fazla 5 dakikaya başlayalım” dedi Cüneyte göre gayet normal şeylerdi bunlar. 



Aslı ise yüzünde kızarıklık oluşmuş ve Cüneyt’in köylü tarzına küfrediyordu. 



** 


 

5 dakika sonra Cüneyt ferahlamış bir şekilde temiz kıyafetlerle dediği gibi saatinde gelmişti. Onun bu halini gören Aslı, bu 5 dakika öncesinde Cüneyt’in havluyla dolaşabileceği hayali bile kurduğu için ne kadar aptal olduğunu anladı.  



Fakat çok geçmeden derse başladılar. Cüneyt Aslının seviyesini birkaç soru sorarak tespit etmişti. Ardından en basit seviyede derse başladı. Sanki şiir okuyormuş gibi beraber ders çalıştılar.  



Aslı ilk başlarda buraya gelmekle pek umut taşımıyordu. Sonuçta son gün gelmiş çatmıştı. Fakat zaman ilerledikçe o bile anlamıştı. Cüneyt gerçekten çok kaliteli ve anlaşılır anlatıyordu. Aslının soruları her ne kadar aptalca olursa olsun en ince ayrıntısına kadar örnekler vererek anlatıyordu.  



Zamanla ikisi birbirlerine yakınlaştıklarının farkına varmadan ders çalışmaya devam ettiler. 



 

Saat ilerledi ve 8 oldu 9 derken saat sabaha karşı 1’e geldiklerinde Cüneyt’in tekniği sağolsun Aslı tam olarak anlamıştı. Hatta Cüneyt kendisine en baştan anlattırarak teyit bile etmişti.  



Normalde umudu olmayan Aslı’nın Cüneyt’e olan hayranlığı artmıştı. Neşeli olan Aslı bütün endişelerini unutmuş ve keyfi yerine gelmişti.


  

Bugünlük bu kadar yeterli, daha fazla çalışmak zor olacaktır” dedi Cüneyt Aslıya bakarak. Onlar bu zaman diliminde fark etmemişlerdi fakat epey bir vücut teması kurmuşlardı. Cüneyt’in başını çevirip sormasıyla Aslı da Cüneyte bir anda bakınca göz göze geldiler.  



Aralarındaki mesafe 15 santim kadar yakındı ve birbirlerinin gözünün içine bakarken bir anda Cüneyt içgüdüsüne yenik düştü ve eğilip Aslıyı o pembe dudaklarından öptü. 



Zaten Cüneyt’e genetik  düzeyde ilgi duyan Aslı esasında kıvama gelmişti. Sadece ilk hareketi bekliyordu. Bazen kızlar böyledir. Bütün şartlar tamam olsa da ilk hareketi diğerinin atmasını beklerler.  



Cüneyt’in içgüdüsel olarak ona yakınlaşıp öpmesi fitili ateşleyen etmen olmuştu. İkisi de beceriksiz olmasına rağmen deli gibi öpüşmüşler, Aslı Cüneyt’in kafasını elleriyle tutarak sanki onunla birleşmek istercesine hareket ediyorlardı.


  

Bu noktada freni patlamış bir arabayı bayır aşağı giderken durdurmak ne kadar zor ise onların durumu da öyleydi.  

Çok geçmeden öpüşmenin yetmediğine ve daha ileri gitmeye başlarken Cüneyt, Aslıyı prenses gibi tutup yatak odasına doğru götürdü.  

 

Bölüm Sonu. 

 

Not : Yarın bölüm olamayabilir. 3 günlük tatile gitmeyi planlıyorum.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44404 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr