Bölüm 5: James Clerk Maxwell

avatar
1128 11

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 5: James Clerk Maxwell


Not : Bazı arkadaşlar düşünecektir, karakter okula vs gitmekte, pandemi süreci yaşanmakta bu nasıl mümkün olur diye, arkadaşlar hikaye paralel evrende geçmekte ve sadece 2020 yılındaki bir normal ilerlemeyi düşünün. Pandemi yok, bu nedenle sadece tarihi hatırlayın ve bilin yeterli. 

** 

 

Cüneyt yaşlı adamın söyledikleri karşısında şok olmuş ve kafasında binlerce soru olmasına ve kafası karışmış olmasına rağmen yaşlı adam onun bu halini görüp “ Genç adam, eline olmayan değişkenleri düşünmeyi bırak, önemli olan senin gelişimin ve geleceğin” dedi. 

 

Bu söz Cüneytin içinde bulunduğu kargaşadan ve zihin bulanıklılığından çekip çıkmasını sağladı. Anında uyanan Cüneyt, yaşlı adamın dediklerinin tamamen doğru olduğunu düşündü.  



Onun şu anda odaklanması gereken başka şeyler vardı ve hayatta değer verdiği insanlar vardı. O, öncelikle kendini, daha sonra çevresini ve en nihayetinde ülkesini değiştirecekti.  



 

Tam bir NLP uzmanının gereksiz gaz vermesi gibi bir hayali olsa da bunu başarabilecek özgüvene sahipti. 



 

Bu nedenle sabah sporuna saat 7 olana kadar devam etti ve ardından turizm şirketine geri dönüp kişisel bilgisayarını aldı.  



 

Ardından saatin daha erken olduğunu görüp hemen Altunizadedeki yurduna dönmek için yola koyuldu. 



 

KYK yurtlarında kişisel banyo, kişisel çamaşır yıkama makinesi, kişisel buzdolabı gibi lüksler yok idi. Onun yerine neredeyse her kişisel alan toplumsal kullanım alanına aitti.  

Buna banyolarda dahildi. Üstelik banyoların saatleri de belliydi. Daha doğrusu sıcak su saatleri belliydi. Onun dışında şu soğuk günlerde soğuk suyla banyo yapmak intihar gibi olurdu.  

Bu nedenden ötürü sabah uyandığında o kadar kirli olmasına rağmen sadece elini yüzünü yıkayıp ıslak havlu ile kişisel temizlik yapıp yurttan ayrılmıştı. 




Şimdi ise sıcak su saati geldiğinden bir an önce yurda dönüp kalabalık olmadan temizliğini yapmak istiyordu. Sonuçta spordan da epey terlemişti. Neden kişisel bilgisayarı yanına aldığı ise bunun nedeni hırsızlığı engellemekti.  

Cüneyt çok dikkatli bir bireydi. Kendi görüşüne göre değerli olabilecek her eşyasını yanından ayırmıyordu. Her ne kadar 7-8 yıllık bir bilgisayarı kimse iplemez gibi görünse de Türkiye gerçekleri açıktı. Bu nedenle hem okula, hem geziye hem de kişisel bir aktivite de her zaman yanında taşırdı. Tabi banyoya laptopla giremezdi. Bu nedenle kişisel dolabına kişisel eşyalarını kitledikten sonra hemen duş almaya gitti. 


 

“Ohh..” uzun süreli bir kirlilik hissinden kurtulduktan sonra Cüneyt, ilk defa kişisel alanın olmasını düşündü. Yurtta kalmak önceden olsa mecburiyetti, ekonomik koşulları ortadaydı, fakat kendisi artık teknoloji kulesine sahipti ve kafası eskisine nazaran bir hayli hızlı çalışıyordu. 


 

Marmara Üniversitesinin Makine Mühendisliği ATY 40 binlerde alıyordu. Bu demek oluyordu ki Cüneytin önünde 40bin kişi kadar daha çalışkan ve muhtemelen daha zeki insanlar mevcuttu.  

Tabi Cüneyti eğer şimdi sınava soksan o sınavı yerdi muhtemelen ama artık çok geç idi.  



*** 


Yurttan çıkıp temiz kıyafetleri ile okula geldiğinde saat 9 a yaklaşıyordu. Bugün herhangi bir dersinin olmamasına rağmen okula gelmesinin sebebi hem ders çalışmaktı hem de kütüphanenin internetiyle sosyal medyaya videolarını yüklemek istemesiydi.  


 

Sınav ayları yaklaştığından kütüphanedeki yoğunluk artmıştı, fakat Cüneyt güzel bir yer bulmakta çok gecikmedi. Hemen bir tek kişilik yere oturdu ve bilgisayarını kurmaya ve yanında getirdiği ethernet kablosuyla internete bağlamaya başladı.  

 


Wireless erişimi de mevcuttu ama özel bir protokol kullandığından wireless ile interete girildiği vakit bazı sitelere erişim engeli vardı. Özellikle sosyal medya ve bazı video paylaşım sitelerine wireless ile giriş yapamıyordun.  

Ethernette ise eduroam’a bağlanarak normal bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi internette gezinti yapabilirdin. 


 

 

Cüneyt kurulumu yaptıktan sonra bilgisayarı açtı ve yaşlı adamın söylediği gibi wireless i aktif etti. Ardından daha önce görmediği bir programı masaüstünde gördü ve o programı aktif ettiğinde yaşlı adam sayesinde zihnindeki gördüğü videoların bilgisayara gelmeye başladığını gördü. 


 

 

Videoların içeriği çeşitliydi. Dışardan bakan bir birisi gördüklerini bir Holywood blockbuster videosu gibi görebilirdi, yada yüksek paralar harcanmış animasyon projesi olarak görebilirdi.  Videolarda yaşlı adam sağ olsun altyazılar ve tanıtıcı içeriklerde mevcuttu. Her biri tam olarak 59.59 saniye gibi acaip bir sınırlandırmada mevcuttu.  

Cüneytin tek yapması gereken içeriği her türlü olan bu videoları sırayla tiktok ve youtube hesabına eklemeye başlamaktı, birde tabi etiketlemek.  



Çok geçmeden ilk olarak 5 video ekledi ve etiketlemeyi bitirdikten sonra derin bir oh çekip “ Yaşlı adam, bana yazılım hakkında kitaplar ve içerikler verebilir misin?” dedi. 

 

“Sana tavsiyem doğrudan yazılım veya doğrudan herhangi bir disipline girmemen. Önce temellerini güçlendirmelisin, ondan sonra belirli bir disilpine geçmelisin” dedi yaşlı adam, Cüneytin aksine o, her bilimin ve bilimsel alanın nasıl ilerlediğini biliyordu. 


 

Cüneyt ise yaşlı adamın kendisini reddetmesini beklemiyordu, ancak yaşlı adamın söylediklerinin haklılık payının yüksek olduğunu da biliyordu. Bu nedenle “ O zaman nereden başlamam gerekli?” diye sordu. 


 

“Dünden bu güne sizin medeniyetin bilimsel ilerlemesini ve felsefik gelişimini listeledim, kolaydan en zor kısma kadar toplamda 9000 kitap, her kitapta ise yaklaşık 1000 sayfa içerik mevcut. Genç adam bu kısımdan başlamalısın” dedi yaşlı adam, sanki basit ve önemsiz bir şeymiş gibi. 

 

“Yuh..istemsizce yüksek sesle bağıran Cüneytin etrafındaki ders çalışan diğer kişiler ona baktı. 



 

“Pardon”...  



Cüneyt kısa süreli bir utangaçlığın ardından dişini sıktı ve Yaşlı adamın onun için hazırladığı kitapları okumaya karar verdi.  


Kitaplar temel olarak metot öğretiminden temel matematiksel ifadelere, fizikten, kimyadan ve önemli diğer doğa bilimlerinden oluşuyordu. 


Hazırlık ders kitaplarının aksine matematiğin nasıl kullanılacağını, nasıl bir olayın matematiksel ifade edilebileceğini, nasıl problemlerin çözülebileceğini en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu. 


 

Cüneyt ise öte yandan ya okuduğu şeyler çok farklı bir tarz ile anlatıldığından yada çok kolay olduğundan kendini alamadı. O, dış dünyaya bağımsız hareket ederek görünürde PC ekranında matematik formullerine bakıyor, zihninin derinliklerinde ise farklı bir zaman akışı diliminde bilimsel bilgiye dalmış ne var ne yok silip süpürüyordu.  

 


Genetik Optimizasyon Çözeltisi ise kendini göstermiş, okuduğu şeylerde saniyede 10 satırı bir göz hareketiyle okuyor, içeriğini ise çok geçmeden anlıyordu. Zamanla beyni bu yüksek hızda çalışmanın sonucunda daha da iyi noktalara evriliyordu. 

 

“haha, demek öylemiş..” 



“vay be bu burada işe yarıyormuş..” 



“bunu bize hiç söylemediler..” 



“bu da ne alaka” 

 

Zamanla gördüğü bilgiler ve açıklamalar kendi öğrendiği bilgilerden çok ama çok farklı olduğunu gördüğünde Cüneyt istemsizce bu cümleleri kuruyordu.  

 

Yaşlı adamın hazırladığı kitaplar gerçekten hedeflenmiş içerikler idi. Beyni gelişmeyen bir birey bile okusa bu anlatımlar ile çok ama çok farklı bir öğrenim görürdü.  Ezberden uzak ve açık anlatım esasdı. Tabi bunlar sadece temel düzeylerdeydi. 

 

Cüneyt her zaman başkalarından Saturn halkalarının küçük parçalar halinde matematiksel ifade etti”, “Ekonominin matematiksel modelini kurdu”, “Evrenin genişlediğini matematiksel ifade etti  gibi sözler duyardı.  

Fakat ‘matematiksel ifade etti, matematiksel model kurdu’ cümlelerine anlam veremezdi.



O, üniversiteye hazırlandığı kitaplarda sayısız soru çözmüş, sayısız ifadeleri incelemiş ve sonuçta oldukça kuvvetli bir matematiğe sahip bir bireydi. Eğer öyle olmasaydı asla mühendislik okuyamazdı. Hele ki bölümünde üst üste 2 yıl boyunca birinci gelmek asla olabilitesi olan bir şey değildi.  

 

Ancak yaşlı adamın hazırladığı şeyleri gördüğünde ‘Gerçek Matematiği’ gördü.  



Aynı Maxwell’in 16 yaşında Saturn’ün halkalarının ancak milyonlarca küçük parçanın bir araya gelerek oluşturabileceği parçaların matematiksel ifadesi gibi heyecanlıydı. 



Kendisinin bilimsel tarihe ve bilimsel kişiliklere karşı bir zaafı vardı. James Clerk Maxwell ise onun hayran olduğu bir kişilikti.  



Her ne kadar 19.yy da yaşamış bir insan olsa da Maxwell, 20.yy daki gelişmelerin en büyüklerini daha yıllar önce matematiksel ifade etmiş, ışık hızının sabit ve elektrik ile manyetik bir alan olduğunu söylemişti.  



Albert Einstain ise James Clerk Maxwell’in bu matematiksel ifadelerini almış ve meşhur olan düşünce deneyleriyle Özel görelelliği bulmuştu. Ardından ise meşhur olan E=MC^2 formülünü çıkarmıştı.  

 

Albert Einstain, Maxwell’e olan hayranlığını her zaman dile getirmiş ve onun bir portresini her zaman çalışma odasında saklamıştı.  

 

Değeri yıllar sonra anlaşılan Maxwell ise bilimsel bir ankette fizikte değeri en önemli Newton ve Einstan’dan sonra 3. kişi olarak tarihe geçmişti.  

 

Cüneyt bu dahi matematikçiye hayran idi. Onun fikirleri, matematiksel görüşü ve daha kendi zamanının dışında vizyonu onu etkilemişti. Aynı Maxwell gibi kendisinin de matematiğe ve bilime katkısı olmasını istiyordu. 

Bölüm Sonu. 

  


Not : Bölüm adını Maxwell'e olan saygımdan ötürü koydum. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44398 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr