Bölüm 4 : Medeniyet Tohumu

avatar
1132 11

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 4 : Medeniyet Tohumu


Cüneyt Üsküdar sahile geldiğinde saatin erken olmasından da olsa normale göre oldukça az insanla karşılaştı. Tabi işe gitmek için erkenden yola çıkan ve sokak temizliği yapan belediye temizlik işçileri dışında elbette ki oldukça az yoğunluktu. 

Yanında taşıdığı sırt çantasını Harem’de memleketlisi olan turizm acentesine emanet ettikten sonra koşuya başladı. 

İlk başlarda koşu yaparken ısınmayı da hesap ederek önce yavaş sonra hızlı yapıyım dedi ancak vücudunun içten içe spor için yalvardığını hissedince daha da hızlı koşmaya başladı. Ardından olan şey ise yeni bir Hüseyin Bolt’un doğuşuydu. 

 

Çok geçmeden sadece koşarak enerjisini harcayamayacağını gören Cüneyt, hemen bir parka gelerek şınav, barfiks gibi hareketlere başladı. 

“Yaşlı adam, neden bu kadar fazla enerjiye sahibim? Eğer her gün böyle olacaksa durum kötü” dedi. 

 

Yaşlı adam ise zihninde uyanarak “Yediğin şeyler besin değeri olarak neredeyse hiç bir şey! O kadar bisküvi yedin ve üstüne de sadece karbonhidrat içeren simit. Yediğin şeyleri esasında özetleyecek olursak sadece karbonhidrat! Vücudun dönüşüm sağlamak için elbette olabildiğince enerjiye ihtiyaç duyar fakat enerji sadece takviye olarak iş görür, kısaca yediğin besinlerde protein oranı yüksek olması sadece yeterli. Genç adam bundan sonra olabildiğince protein almalısın” dedi.  

 

“Söylemesi kolay yaşlı adam. Benim gelirime sahip birisi simiti bile sayı ile yerken nerden bulacağım proteini? Eğer gıda ihtiyacımı çözebilecek bir yöntem bulamazsam ben, haftaya çıkamayacağımı düşünüyorum, sen ise bana daha fazla et ye diyorsun” diyerek huzursuzluğunu dile getirdi Cüneyt. 

 

“Hahaha, korkma genç adam, ben bir rehberim, elbette rehberimdeki kişileri zor duruma düşürecek hareketler yapmam. Her ne kadar senin gelişiminde doğrudan sana yardım etmek senin gelişiminde kısıtlayıcı faktör olarak görülse de şu an için önemli olan senin birinci seviyede ihtiyaçlarını çözmek olacaktır.” dedi ve ekledi “ Dünden beri medeniyetinizi inceledim ve bilim seviyesini tam anlamıyla anladım. Bu nedenle gelir elde edebilecek bir şey yapmak istiyorsan Online video paylaşımı websitelerine milyonlarca takipçi katabilirsen en azından şimdilik yaşam standartlarını iyileştirebilirsin.”  

 

Yaşlı adamın söylediklerini duyunca Cüneyt’in gözleri parıldadı. Z kuşağına ait birisi olarak sürekli olarak internetle haşır neşir olan Cüneyt, maddi imkansızlıklarına rağmen şu an popüler olan Youtube, Tiktok(Douyin) ve SnapChat gibi web sitelerini takip ederdi. Youtube ve Tiktok ise takipçi kasarak en hızlı para kazanabileceği uygulamalardandı. Öte yandan Instagram ve Facebook gibi sosyal medya uygulamaları da para kazandırırdı, ancak bunlar diğerlerine göre biraz daha uzun vadede olan uygulamalardı.  Sonuçta sponsorluk alması gerekirdi ve çeşitli ürünler tanıtması, satması gerekecekti. 

 

İnternetten satış yapmak her gencin hayaliydi, fakat gerçekler zannedildiğinin aksine ürünü koy alsınlar değil, kargo ücreti, iade ücreti ve şahıs şirketi giderleri gibi pek çok giderlerle kazanç yapabilmek için çok çalışmak ve uğraşmak gerekirdi.  

 

Bir Z kuşağı atasözü derdi ki her satılan 1000 ürünün 995’i gider olurken kalan 5 tanesi kar olarak hesaba geçerdi.  

 
Elbette bu biraz abartılmış olsa da genel olarak sektöre girişlerin ne kadar zor olduğunu gözler önüne koyuyordu.  

 

Öte yandan gelişen ‘Nesnelerin İnterneti’ kavramıyla var olan her elektronik ürünün ortak sunucularla iletişim kurması, E-ticareti geliştirmiş, ticarette sınırları ortadan kaldırmıştı. En azından trend o yöndeydi. Bu dünya üzerindeki trend idi.  

 

Bu nedenle Cüneyt, öncelikle var olan Tiktok  ve Youtube hesabıyla sektöre dahil olmayı düşündü.  

 

“Yaşlı adam, evrende çeşitli uzaylılara ve uzay savaşlarına yönelik kayıtların yada animasyon görüntülerin var mı?” diye sordu. 

 

“Her ne kadar boyutum küçük olsa da uzay ve zaman teknolojisi yardımıyla 1 santimetreküp boyuta 2 astronomik birim kadar alan yerleştirebilen bir medeniyetin ürünü olarak geldim. Bağlı bulunduğum aktif sunucuda var olduğum günden bu yana uzaylıların kayıtları mevcut. Üstelik Kuantum bilgisayar sayesinde işleme hızım da olabildiğince yüksek, genç adam neler düşündüğünü biliyorum. Sana kolaylık olması bakımından var olan internet hesaplarından kısa videolar paylaşacaksın, ben ise sana trafik çekerek izlenmesini sağlarım” dedi yaşlı adam.  

 

Cüneyt ise yaşlı adamın dediklerini duyunca sevindi ve şok oldu. Kuantum Bilgisayar, uzay-zaman sıkıştırması, üstelik 2 astronomik birim kadar alanı 1santimetre küplük bir alana.... 

 

Astronomik birim tam olarak neydi? Güneş ile Dünyanın ortalama uzaklığı 149 milyon kilometre kadardı. Bu orana 150 diyerek 1 Astronomik birim kelimesi kullanılırdı. Her ne kadar Işık Yılı gibi basit bir kelime olsa da bu mesafeleri Dünya üzerinde anlatacak bir kelime yok idi. Dünyanın ekvatoru Çapı 12.7 bin kilometre, çevresi ise 40,5 bin kilometre kadardı. Kabaca hesap ederse dünyanın çevresini 7500 kere dönmek gibi bir şeydi. 

 

“Genç adam, bu kadar heyecanlanmanın gereği yok, ileri seviye medeniyetlerde senin hayal edebileceklerinden daha fazlası mevcuttur.” dedi yaşlı adam ve ekledi “Mesela sen 2 astronomik birimi çok buluyor olabilirsin, ancak benim geldiğim medeniyette bu sayı sadece vatandaşları için teknoloji kulesi üreten devletin biçtiği minimum alandır. Diğer bir deyişle kişinin personel alanı gibidir. Eğer uzay gemilerinin kalkanlarının alanlarını söyleyecek olursak bunlar binlerce hatta yüzbinlerce astronomik birime kadar çıkar. Üstelik uzay teknolojileri içerisinde uzay bükmesi, uzay tutunması, uzay dondurması gibi çeşitli yan teknolojiler de eklidir. Bütün bunlar zamanla olacak şeyler, şimdilik söylemesi bile çok uzak gelecektir.” dedi. 

 

Uzay bükmesi, uzay dondurması...” Cüneyt ise yaşlı adamın dediklerini duyduktan sonra tekrar etmeden duramadı ve yaşlı adama bakıp “ Medeniyetin vatandaşları için personel alanından bahsettin, öyleyse teknoloji kulesi böyle bir şey mi?” diye sordu. 

 

“Haha, genç adam, söylenenlerden asla bir kelime kaçırmıyorsun ha.. Elbette, benim esas adım Teknoloji Kulesi Tohumudur. Neredeyse her gelişmiş medeniyetin kendi vatandaşlarına ait birer benzersiz kimliği olur. Medeniyetsel Tohumlar ise bu anlamda ortaya çıkmış bir şeydir. Yüksek seviyede bir medeniyete sahip bir birey, daha önce de dediğim gibi hem bilimsel hem de kültürel anlamda çok ileri seviyede olmak zorundadır. Medeniyetlerin seviyesi ilerledikçe geleneksel eğitimler çoğu anlamda yeni teknolojiler araştırmaya doğru evrimleşirken vatandaşların her birinin eğitilmesi Medeniyetsel Tohumlar sayesinde olur. dedi yaşlı adam. Cüneyt ilk defa böyle bir kavramla karşılaşmış ve medeniyetlerin düşünce yapısı hakkında gıpta edercesine düşünürken yaşlı adam devam etti “ Zamanla Medeniyetsel Tohumlar sadece kimlik ve eğitimin dışında yeni görevler edinmeye başladı. Mesela her vatandaşın tek başına veya az sayıda kişiyle bir kalması durumunda medeniyeti küllerinden yeniden doğurabilecek bir bilim ve teknoloji veritabanı oluşturuldu. Böylelikle medeniyet küllerinden yeniden doğabilecekti. Elbette bu Medeniyetsel Tohumların DNA seviyesinde bir koruma mekanizması da mevcuttu, üstelik sadece DNA değil kuantum bağlılığı teknolojisi sayesinde yapay zekanın dışarısında müdahele olmadan asla açılmaz ve asla kendi medeniyetin bireyi dışında aktif olmazdı “ bu noktaya kadar yaşlı adam yüzünde karmaşık bir ifadeyle “ Normalde ben evrende kendi medeniyetime ait bir birey bulmak için rastgele gezmekteydim, fakat nasıl olurdu da birinci sınıfa ait bir medeniyet olan İnsanoğlu medeniyetine geldim, halen anlamış değilim” dedi.. 

 

Bunları duyduğunda Cüneyt daha da şok olmuştu!  

 

Bölüm Sonu 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44400 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr