6. Cilt: İsyankar, Bölüm 6

avatar
282 1

Mathias - 6. Cilt: İsyankar, Bölüm 6


6. Cilt: iSyAnQâR
Bölüm 6

"Niye çekiniyorsun lan?" Mival'in kralın yanına giderken bu denli isteksiz oluşu, Mathias'ı iyice meraklandırdı. "Sonuçta öylece bekleyecek değil ya?"

Genç prens, isteksiz bakışlarını ona çevirirken derin bir nefes aldı. "Tabii ki geri çevirmeyecek. Fakat nasıl kabul edeceği sıkıntı."

Dorn ile olan konuşmadan sonra Mathias, Eleanor ve Mival saraya gelmişlerdi. Diğerlerinin saraya girebilmesi pek kolay değildi. Uzun ve parlak zeminli koridorlarda ilerlerken aralarında konuşuyorlardı.

"Durumun ciddiyetini anlayacağına eminim." dedi kadın. "Sonuçta İsyankâr, Antik Hazineler içerisinde bile çok tehlikeli olanlardan biri. Öylece göz ardı edilemez."

"Umarım dediğiniz gibi olur. Hiç inanmasam da bunu umuyorum."

Sonunda kralın taht odasına gelmişlerdi. Önceden gelişleri hakkında krala bilgi verildiği için Conrad çoktan hazırdı. Tahtının bir yanında Prens Tagen, diğer yanında ise Prenses Avelin vardı. Eilif de her zamanki gibi kralın dibindeki yerini almıştı. İçeri giren üçlüyü gördüklerinde bakışları onların üzerinde toplandı.

Gelenler, kralı ve çocuklarını selamladılar. Saçlarındaki beyazlar artmış olan Conrad, onlara rahat olabileceklerinin işaretini verdikten sonra "Prens Mival, buraya gelmendeki sebep nedir?" diye doğrudan konuya girdi.

Sarışın genç yine derin bir nefes aldıktan sonra "Yardımını istemeye geldim, Kral Conrad." diye cevapladı.

"Ne için?"

"İsyankâr... Benim krallığımda ortaya çıktı."

Kral ve çocukları şaşırdılar. Çünkü hepsi adı geçen antik hazine hakkında bilgiye sahipti. Sadece birinin elinde durmasının bile arz ettiği tehlikeyi biliyorlardı.

"Kral Gorus bu konuda ne yaptı peki?" diye sordu Tagen. Her zamanki küçümseyici bakışları yine gözlerindeydi. Hedefinde ise Mival vardı.

"Babam... Onu kontrol etmeye çalıştı ve tüm ailemin ölümüne sebep oldu."

"Yani şu anda, krallığınız yöneticisiz mi duruyor?" Avelin'in sorusu karşısında sarışın prens başıyla onaylamakla yetindi sadece.

Conrad'ın yanındaki prens ise "Hah! Böyle aptalca bir şey de sadece Gorus'tan beklenirdi!" dedi. Mival'in yüzü düştü ama şu anda olduğu yerin bilincindeydi. İçinde olduğu durumun da. Bu sebeple ses çıkarmadı. Zaten babasının yaptıklarını savunmuyordu.

Kral, ona bakmaya devam ederken "Peki bizden ne istiyorsun?" diye sordu. Onlar konuşurken Mathias ve Eleanor da orada bekliyorlardı.

"Sizden, varisi benimle birlikte göndererek İsyankâr'ı bastırmama yardım etmenizi istiyorum."

Kısa bir süre sessizlik oldu. Tagen bu cümleyi duyar duymaz alaycı bir gülümseme yerleştirmişti yüzüne. Conrad ise kısık gözlerle Mival'e baktı sadece. Avelin'in bakışları bir an için Mathias'a kaysa da tekrar konuştukları kişiye döndü.

"Bu oldukça büyük bir istek." dedi kral.

Oğlu da hemen "Suçlu olmayan tek varisi istiyorsun." diye ekledi.

"Evet ama gereken bu. Tarihi biliyorsunuz. İsyankâr'ı bastırmak kolay değil. Ama daha önce hiçbir varis onunla karşılaşmadı. Miraslar ona karşı en büyük kozumuz olabilir."

"Kozumuz? Biz mi yani?" Tagen konuşurken babası onu hiç durdurmadı. "Anlattıklarına göre ortada sizin bir krallığınız kalmadı. Bizden tamamen tek başımıza senin krallığını geri almamızı istiyorsun sadece. Sana baştan bir krallık vermemizi yani."

Mathias'ın yüz ifadesi değişti. Bu nasıl da kötü bir bakış açısıydı! Prens Tagen, Mival'in üzerine gitmekten geri durmuyordu. Normalde de hemen hemen herkesi küçümserdi ama bu seferki zalimlikti. Eleanor da aynı düşüncedeydi.

Mival onlara bakarken "Benim krallığım tamamen çökünce sıra kime gelecek sanıyorsunuz? Goruga'nın kini sadece benim krallığıma mı yani?" dedi sinirle.

"Tabii ki hayır." dedi kral. Fakat varisimizi böylesi bir şey için gönderip göndermeme konusunda kararsızım."

Yıldırım büyücüsü dirseğiyle yanındaki kadını dürttü. Ardından "Ya bana bi' ara tasma falan alalım da kapıya bağlayın beni. Adam resmen eşyaymışım gibi konuşuyor." diye fısıldadı.

"Sessiz ol, Mathias." Böylelikle tekrar önlerine döndüler.

"Bu tür şeylerde krallıkların güçlerini birleştirmesi gerekir." Sarışın prens ısrar etmekten vazgeçmedi. "Şu anda bana yardım ederseniz, ileride ben de size yardım ederim." diye bir teklifte bulundu.

"Bundan kaç krallığın haberi var?" Tagen yeni bir soru sordu. Avelin bu konuda biraz pasif kalmıştı. Çünkü söyleyeceği şeyler kardeşi ve babasıyla çatışacaktı. Onlarla başka insanların önünde tartışmak istemedi.

"Başkahininizden öğrendiğimiz kadarıyla hepsinin."

"Harika. Peki kaçının bir varisi var?"

Mival durdu. Bu çocuk resmen onlara muhtaç olduğunu hissettirmek için böyle söylemişti. Tabii ki onlardan başka kimsenin suçlu olmayan bir varisi yoktu.

"Olayı anlamış gibisin. Diğerlerinin yardımı çok da bir işe yaramayacaktır. İsyankâr sizin krallığınızı yıkacak."

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Diyorum ki, bir anlaşma yapılabilir, öyle değil mi baba?" Prensin sorusu üzerine kral da başıyla onayladı.

"Bir anlaşma yapabiliriz, Mival. Senin isteğin karşısında bizim de senden istediğimiz bazı şeyler olacak."

Sarışın prens dişlerini sıktı. Sinirli bir edayla "Durumu hala tam olarak anlayamamışsınız gibi duruyor. Bana yardım etmeme gibi bir seçeneğiniz mi var?" diye sordu.

"Senden sınırımızdaki birkaç toprağı bize bırakmanı istiyoruz." Kral, isteklerini sıralamaya başladı. "Bu şehirler ve onlara bağlı kasaba ve köylerdeki tüm krallığa bağlı askerler boşaltılacak. Ayrıca, yardımımız sonucunda bize her yıl belli bir miktar vergi vereceksin."

Prens artık dayanamadı. "Benimle dalga mı geçiyorsun sen!? Buraya krallığımı sana sunmaya değil, yardım istemeye geldim!"

"Ses tonunu alçalt, Mival." Tagen tekrar konuşuyordu. "Nerede olduğunu anlamamışsın hala. Babamın seni zindana attırıp çürümeye terk ettikten sonra diğer krallıklarla işbirliği yaparak onu bastırma seçeneği olduğunu unutma. Zaten bitik durumdaki krallığının bize hiçbir faydası olmayacak."

"Bir saniye!" Yıldırım büyücüsü daha fazla sabredemedi ve öne çıktı. Kral ve çocuklarının bakışı ona çevrilmişti. "Neden ona yardım etmiyorsunuz? Sizden yardım istemek için gelmişken bu şekilde zulmetmenizin sebebi ne?" diye sordu.

"Mirasa sahip olman, babamla böyle konuşabileceğin anlamına gelmiyor, varis."

Prensin küçümseyici bakışlarını üzerinde hisseden Mathias, çatık kaşlarıyla ona bakarken "Biz Antik Hazineler'den birini tutan biriyle savaşırken büyük ihtimalle koridorlarda dolanıyordunuz. Bu sebeple neden bizim konuşmamıza müsaade etmiyorsunuz? Sonuçta Kral Conrad da ben de Kutsal Büyü Kristali'ni kullanmış kişileriz. Onun gücüne sizden daha aşinayız." dedi. Prensin yüz ifadesi çirkinleşmişti. Böylesi bir cevap beklememişti. Eleanor da bu kez onu durdurmadı. Hatta bir adım atarak tekrar Mathias'ın yanına geldi.

Onun desteğiyle iyice cesaretlenen genç büyücü "Bir Antik Hazinenin sıradan bir haydudu ne kadar güçlü yapabildiğini deneyimledik biz. Neyse ki o kimseye herhangi bir ustalık vermiyordu da kullanmayı başaramayanlar konusunda endişelenmemize gerek yoktu. Fakat İsyankâr bir de kendi kontrolüne alıp ustalık veriyor. Durum öncekine göre daha da ciddi. Erkenden haberimiz olmuşken neden geri duruyoruz ki?" dedi. "Ansızın burada belirene kadar bir şey yapmayacak mıyız yani?"

Onun sözleri Mival'i etkiledi. "Anlaşılan buradaki herkes aynı değil." dedi. "Bir şeylerin farkında olanlar var."

"Sözlerinize dikkat edin." Conrad da iyice sinirlenmişti. "Mirasa sahipsin diye kendini büyük mü görmeye başladın, evlat?"

"Öyle bir şey demedim, efendim." Mathias yine de saygıyı bir noktaya kadar korudu. "Fakat yardım etmemek veya bu tür isteklerde bulunmak, çıkarlar için böyle bir şey yapmaya gerek yok."

Başındaki tacı hafifçe kenara kayan kral, tam cevap verecekken Danışman Eilif araya girdi. "Efendim, benim düşünceme göre de şu anda bu istekleri istemek için doğru bir zaman değil. Biz bekledikçe Asilik Tohumu yayılıyor olmalı. Durum gittikçe kötüleşmeden önce bir an önce harekete geçme taraftarıyım."

Onu duyan Conrad, birkaç saniye sessiz kaldı. Asilik Tohumu'nu unutmuştu. Eilif'i yanında bulundurmak bu yüzden iyiydi. O olmasaydı, geçen her saniyede İsyankâr'ın yandaşlarının çoğaldığını hatırlayamayacaktı.

"Bir an önce harekete geçmeliyiz tabii ki." diye araya giren Tagen "Anlaşmayı ne kadar çabuk kabul edersen o kadar çabuk harekete geçebiliriz." diyerek Mival'e baktı.

"Yeter artık, Tagen." Avelin sonunda sessizliğini bozmaya karar verdi. "Açgözlülükle konuşmayı bırak artık."

Prensin bakışları kızgınlıkla kardeşine doğru döndü ama aynı bakışlarla karşılaşınca duraksadı. Babasının yanında onunla tartışmak istemediğinden dolayı kralın kendisine destek çıkmasını bekledi fakat bu da olmadı. Eilif'in sözlerinden sonra Conrad konuşmamıştı.

Mathias onun bu sessizliği üzerine "Asilik Tohumu gücüyle adam topladıkça sarf etmemiz gereken çaba artıyor. Boşu boşuna çok fazla can gidecek. Zaten Yoksunlaşma'nın ardından büyücü nüfusumuz neredeyse yarıdan aza indi. Onları da boşu boşuna kaybedeceğiz." diyerek danışmana destek çıktı.

Kral da onu dinledikten sonra Mival'e dönmüştü. Herkes ne karar vereceğini beklerken o "İsteklerden vazgeçmiyorum, Mival." dedi. Herkesin yüzü düşmüştü, Tagen hariç. "Fakat bu konuşmayı daha sonraya bırakacağım." diye eklediğinde ise herkesin yüzü güldü, Tagen hariç.

"Teşekkür ederim, Kral Conrad." Sarışın prens, onu selamladı.

"Harekete geçmeden önce birkaç şey hazırlanacak. Bunlar olurken beklemede kalın. Prens Mival, sarayda kalabilirsin."

"Nasıl isterseniz, teşekkür ederim."

----------

Üçlü, kralın yanından çıktıkları zaman koridorlarda ilerlerken sarışın genç, beyaz saçlı olana döndü.

"İçeride beni desteklediğin için teşekkür ederim, varis."

"Adım Mathias. Ayrıca buna göz yumulamazdı zaten." Elini uzattı.

Onun eline bakan prens gülümsedikten sonra elini sıktı ve "Bunu unutmayacağım, Mathias. Bu iş bittikten sonra, sen ve senin lonca üyelerin, krallığımda daima hoş karşılanacaksınız."

"Teşekkür ederim." Genç büyücü de gülümsedi.

Eleanor onları izlerken "Şimdilik dinlenmelisiniz, Prens Mival. Savaşırken gücünüz gerekebilir." dedi.

"Haklısınız. Her şey için yeniden teşekkür ederim, lonca lideri Eleanor. Yardımınız için minnettarım."

"Buna gerek yok. Yapılması gereken zaten ortada. İsyankâr asla başı boş bırakılmamalı."

Başıyla onaylayan prens, onların yanından ayrıldı ve yanındaki bir muhafızın yol göstermesiyle birlikte kalacağı odaya gitti. O giderken Mathias da yanındaki kadına dönerek "Umarım kalacağı oda zindan falan değildir. Bu krala hiç güvenmiyorum." dedi kısık sesle.

"Hayır, sanmam. Kral Conrad da her kral gibi açgözlülüğe sahip biri. Fakat kabul ettiğini söylediği halde böyle bir şey yapacak kadar alçak değil."

"O Tagen mıdır nedir, ona da gıcık oldum. Boş boş konuşup vesvese veriyor. Ağzının ortasına elma suyu şişesiyle bi' vuracaksın, esnaf tükmüğü gibi yapışacak yere."

"Her neyse artık. Şimdi loncaya dönmeliyiz. Yakın zamanda Ethetiel'e gidiyoruz."

Lonca kartıyla bir geçit istedikten sonra ikili, oradan ayrıldı. Genç büyücü, kralın nasıl bir hazırlık planladığını merak ediyordu. Danışman Eilif'e ise ciddi ciddi saygı duymuştu artık. Sadece mevkisinden dolayı da değil, kişiliğinden dolayıydı bu. Belki de yüksek mevkiye sahip herkes salak salak işler yapmıyordu?

Hikaye İle İlgili Bilgiler #84

Asilik Tohumu, İsyankâr tarafından kesilen bir kişinin kanına temas eden büyülü demirin etkisiyle, onun içindeki ruhun enerjisinin kendi enerji sistemine karışmasından dolayı Goruga'nın isteklerini hissetmesini sağlayan yetenektir. Antik Hazinenin gücünden dolayı bu durum öylesine şiddetli bir güce sahip olur ki kişi buna direnemez. En sarsılmaz iradeler bile Asilik Tohumu karşısında yıkılmadan duramamıştır. Öte yandan, başkasının vücuduna karıştırdığı ruh enerjisi, İsyankâr'ın içinde kendiliğinden yenilendiği için onda bir zayıflık görülmez.

Seviyeler

Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44436 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr