2. Cilt: Antik Hazine, Bölüm 8

avatar
346 0

Mathias - 2. Cilt: Antik Hazine, Bölüm 8


2. Cilt: Antik Hazine
Bölüm 8

"İyi iş, beyler." dedi Eleanor, ikiliyi överken. Dorian ve Mathias loncaya gelince buldukları her şeyi anlatmışlardı. Genç yıldırım büyücüsü her ne kadar bir şey olmamış gibi güçlü durmaya çalışsa da birini öldürmüş olmak onu etkilemişti.

"Vakit kaybetmeden oraya gitmeliyiz." Garvin düşüncesini belirttiği zaman diğerleri de ona hak vermişti.

"Cesetleri bulmaları uzun sürmeyecektir." dedi Eva.

Tavon ise "Eğer iki Büyücü Çırağı ve bir de Büyücü Ustasından oluşan devriyeleri varsa çok da güçlü değiller demektir. Veya bu bir tuzaktır." diye cevapladı.

Tuzak olabilme ihtimali onları endişelendirmişti. Fakat Dorian "Öyleyse hazırlıklı gidelim. Acele etmezsek elimizdeki fırsatı kaçırırız." dedi.

"Pekala, herkes hazırlansın! Savaşa gidiyoruz!" Eleanor emrini verdikten sonra kendisi de hazırlanmak için odasına çıktı. Herkes aynısını yapmıştı.

Mathias, o hazırlanırken Dorian'a bakıyordu. "Daha fazla insanı mı öldüreceğiz?" diye sordu aniden.

Şişman büyücü bir an için durakladı ve ona baktı. Onun birini öldürmekten bu kadar etkileneceğini düşünmemişti. Yine de biraz düşününce onun gibi insanları güldürmeye çalışan birinin bu durumdan ne kadar etkilenebileceğini tahmin edebilirdi.

"Mathias," diye söze başladı. "Yaptığımız ve yapacağımız şeyin doğruluğunu savunmuyorum; ama bunun gerekliliğiyle ilgili seninle günlerce tartışabilirim...

"O madenden çıkarılan cesetleri gördün. Sence onlar bunu hak etmiş miydi? Haydutlar böyledir. Kendi istekleri için başkalarının canını almaktan çekinmezler. Bu dünyada mahlukatlardan daha kötü bir canlı varsa, o da insandır."

Yıldırım büyücüsünün dikkatini çektiğini görünce devam etti. "Biz öldürmeseydik şimdi ne olacağını söyleyeyim mi sana? Emin ol ki tüm lonca bizim cesetlerimizi bulabilmek için o bölgeyi araştırmaya giderdi. Dünya böyledir, Mathias. Bu dünyada iyi diye bir şey yoktur. Herkes grinin farklı bir tonu. Kimi siyaha yakın, kimi ise beyaza. Yaptığımız şey can almak olsa da biz almasaydık onlar alacaktı. Kimse senden önüne geleni öldürmeni beklemiyor. Ama biz iyi bir nedenle oradayken ve iki taraftan birisi ölmeliyken, neden biraz bencil davranmayalım? Biz de ölmeyi hak ediyoruz; ama onlar daha çok hak ediyor."

Bu konuşmanın genç büyücü üzerindeki etkisi büyüktü. Birkaç saniye yere baktıktan sonra kendi zırhını düzeltti. "Elimden geleni yapacağım."

----------

Herkes hazırlanmış ve aşağıda toplanmışlardı. Toplamda 8 kişilerdi. Herkes bu görevde bulunacaktı çünkü her şeye hazırlıklı olmaları gerekiyordu.

"Eva." Eleanor kendisini seslenince geçit büyücüsü madenin yakınlarına bir geçit açtı. Geçen sefer oraya gitmiş olan ikili yolu gösteriyordu. Madenden geçip ormanın içinde kapağı buldukları yere geldiklerinde şişman büyücü durdu. Yerde sadece balyozlu adamın cesedi vardı.

"Bekleyin, iki ceset olması gerekiyordu." O bunları söyleyince Mathias kötü hissetti. Çünkü o büyücüye saldıran kendisiydi. Öldürememiş olmasından dolayı başlarına açılacak her belanın sorumlusu oluyordu.

"Kapak nerede?" Eleanor bir cesedin kayıp olduğunu öğrenince içeriye bir an önce girmek istedi. Genç büyücü parmağıyla işaret ettiği anda bir eliyle kapağı kavrayıp bir anda açtı.

Aşağıya giden uzun bir merdiven vardı. En dibinde meşale ışıkları görünüyordu. Lonca lideri, zırh eldivenlerini eline iyice geçirip enerjisini aktararak hazır hale getirdikten sonra hızla merdivenleri inmeye başladı. Onun hemen arkasından Tavon gidiyordu. İkizler de onları izliyorlardı. Eva da inmeye başlarken Dorian, Mathias'a döndü.

"Mathias, buna hemen alışamazsın. Kendini anında moda sokmaya çalışma. Bu zamanla aşacağın bir şey." diye tavsiyede bulunduktan sonra o da inmeye başladı. Genç büyücü derin bir nefes aldı ve onların peşinden gitti.

Aşağı kata indikleri zaman gördükleri manzara biraz şaşırtıcıydı. Burada kimse yoktu. Bir sığınak olduğu belli olan mekanın içinde onlardan başka kimse yokmuş gibi görünüyordu. Grup yine de her ihtimale karşı hazırlıklı olmak adına dikkati elden bırakmadı.

Dönüşüm Büyücüsü demir merdivene dokunarak bedenini demirle kapladı. "Önden ben gideyim." dedi sadece loncadakilerin duyabileceği bir sesle. Şüphesiz ki onun fiziksel savunması loncanın en iyisiydi. Büyü direnci onun kadar olmasa da oldukça güçlüydü. Bu nedenle Eleanor izin verdi.

Dorian önden giderken mekanı inceledi. Her yerde eşyalar vardı. Burası yaşamaya hazır bir yerdi. Meşalelerin de hala yanıyor olmasına bakılırsa, terk edileli uzun zaman olmamıştı. Ayrıca farklı odaları var gibi duruyordu. Duvarlarda birkaç kapı vardı.

Tüm lonca dikkatle onun peşinden geliyordu. Şişman büyücü burada kimsenin olmadığına karar verince odaları kontrol etmek için bir kapıya doğru yöneldi. İkizler de silahlarını çekmiş hazırda bekliyorlardı. Mathias'ın da elinde hançeri vardı bu kez.

Dorian kapılardan birini açmak için elini uzattı. Onu biraz ittirdi ama açılmadığını gördü. Onlar kilitli olduğunu düşünürken kapının çekilerek açıldığını fark etmişti. Genç büyücü bu durumu görünce elini yüzüne vurdu. Zaten heyecanlıydı, bir de üzerine böyle heyecan arttırıcı şeyler ona pek de yaramıyordu.

O, kapıyı çekmeye başladığı anda içeriden birisi tekme attı kapıya. Çok da sağlam olmayan kapı kırılıp yerinden çıkmıştı. İçerideki haydut elindeki kılıcı şişman büyücünün yüzüne doğru sapladı. Lakin kılıç daha yerini bulamadan Admon'ın oku onun beynini delerek duvara mıhlamıştı.

Tüm kapılar bir anda açıldı ve her odadan birkaç haydut çıktı. Tüm lonca üyeleri ortada toplanırken etrafları yaklaşık 20 haydut tarafından çevrilmişti. Onları pusuya düşürmenin zevkiyle gülüyorlardı. Hepsi silahlarını çekti. Bu dar alanda büyü kullanmak düşmanlarından çok kendilerine zarar verirdi çünkü.

"Bakın," dedi Eleanor, haydutlara. "Sadece liderinizi istiyoruz. Eğer onu teslim ederseniz size dokunmayız. Ha, yok eğer biz yeterince yaşadık diyorsanız bizim için sıkıntı yok."

Haydutlar ona cevap bile vermeden saldırıya geçtiler. Admon ve Mirabel daha onlar saldırmaya yeltendiği anda iki kişi daha öldürmüşlerdi. Eva elinde tuttuğu sadece ucu sivri olan bir kılıcı kendi üzerine gelen birinin karnına sapladı. Bu sahneyi gören Mathias, Dorian'ın gerçekten de doğruyu söylediğini fark etti. Bu dünyada iyi diye bir şey yoktu. Herkes grinin farklı bir tonuydu. Bunun kanıtı da hep güleryüzlü olan, loncada bir fincan kahveyle birlikte kitap okuyan bu kızın az önce birini öldürmüş olmasıydı. Üstelik kılıcını bir başkasına saplamak için hazırlanıyordu.

Mathias, kendi boynuna savrulmuş bir bıçaktan son anda kurtuldu. Ona saldıran haydut durmadı ve tekrar tekrar elindeki silahı kullandı. Savuşturma konusunda deneyimli Mathias'ı bile zorlamaya başladı bu saldırı. Zaten alan dar iken adam normalden daha hızlı olan bir silah kullanıyordu.

"Çarpma!" Hançeri elinde tutuyor olsa da büyü kullandı. Büyüsü adamı bir saniyeliğine duraksattıktan sonra tam tekrar saldıracakken gözünden giren bir ok, başının arkasından çıktı. Haydut önce dizlerinin üzerine çöktü, sonra da yere yığılıp hareketsiz kaldı. Genç büyücü başını okun geldiği yöne doğru çevirdiğinde Admon'ın ona bakmadan ok atmaya devam ettiğini gördü. Az önce hayatını kurtarmıştı ama pek önemsiyora benzemiyordu.

Eleanor, kendisine savrulan bir kılıca yumruk atınca kılıç paramparça oldu. Onun özel silahının her bir darbesi Büyücü Kralı gücü barındırıyordu. Birinin karnına yumruk attığı zaman, haydut büyük bir ağız dolusu kan kusmuş ve yere düşüp kalmıştı.

Tavon elindeki ince kılıcı oldukça usta bir şekilde kullanıyordu. Onun hareketleri sanki soyluların yaptıkları kılıç dövüşleri gibiydi. Her bir hareketi zarif ve ölümcüldü. Kendisine saldıran birinin önce elini keserek silahını düşürdü, sonrasında ise kılıcını kalbine saplayarak hayatına son verdi.

Garvin elindeki gürzü birinin kafasına geçirdi. Başı yarılan adam yerde kıvranırken altından bir duvar çıkarak onu kendisi ve tavan arasında sıkıştırıp kemiklerini kırmıştı. Mathias haricinde hiç kimsenin öldürmekle sıkıntısı yok gibiydi.

Kısa süre içerisinde haydutların tamamı öldürülmüştü. Savaş sesleri kesildiği zaman Eleanor "Herkes iyi mi?" diye sordu. Sorunun asıl hedefinin genç yıldırım büyücüsü olduğunu anlamak için alim olmaya gerek yoktu.

"Ben iyiyim." dedikten sonra mavi saçlı erkeğe dönerek "Teşekkürler, Admon." dedi beyaz saçlı büyücü. O ise sadece başıyla onaylamakla yetindi. Açıkçası loncadan birinin hayatını kurtarmayı çok da önemli bir şey olarak görmüyordu.

"Etrafı arayalım. Bir şeyler bulabiliriz." Tavon'un emriyle herkes etrafa dağıldı. Eşyaların içini karıştırıp bir şeyler aradılar ama işe yarar hiçbir şey yoktu.

"Bir şey yok. Acaba lideri de aralarında mı öldürdük?" Garvin sordu.

"Hayır," dedi Tavon. "Bunlar Büyücü Ustalarıydı. Silah kullanmayı da bilmiyorlardı. Liderin bunlardan biri olmasına imkan yok."

"Haklısın." dedi yabancı bir ses. Yavaşça alanın en sonundaki kapı açıldı. O an fark etmişlerdi aslında hala kapalı olan bir kapının olduğunu. Tahta kapı yavaşça açılırken içinden 5 kişi çıktı. Bunlardan birinin saçı mor renkteydi ve "Lider onlardan biri değildi." diye devam etti konuşmasına. Herkes tekrardan savaş pozisyonuna girmişti.

Dorian, Mathias'ı dürterek "İşte bunlar 4 Büyücü Büyükustası ve bir de Büyücü Üstadı." dedi. "Tehlike arz eden düşmanlar işte bunlar."

Mor saçlı adam bir adım öne çıkarken "Lider benim. Adamlarımın neredeyse hepsini öldürmüşsünüz. Size fazla sert davranacağım için beni suçlayamazsınız." dedi ve belindeki hançeri çekti.

Onun silahı farklı görünüyordu. Genişliği kılıçtan bir parmak daha uzundu. Kesici kısmı cam gibi bir şeyden yapılmıştı. Silahın geri kalanıyla alakası yok gibi duruyordu. Ama haydut lideri silahı eline alınca cam gibi görünen kısım bir anda aşırı ısındı ve kızgın demir rengine döndü.

"O silaha dikkat edin. Kesici kısmı Ruh Demiri'nden yapılmış. Karşımızdaki bir ateş büyücüsü. Bu nedenle enerjisini bıçağa aktarınca Ruh Demiri onun özelliğine bürünüyor." Tavon loncayı bilgilendirdikten sonra tekrar mor saçlı adama baktı. "Soylu Amelia Belet'e ait olan madene yaptığınız saldırıda öldürdüğünüz işçiler ve çaldığınız eşyadan dolayı sizleri yakalamaya geldik. Zorluk çıkarmaman senin yararına olacaktır."

Haydut lideri bir kahkaha attı. "İyi de, madene biz saldırmadık ki? Neden gidip Gölge Katili'nden hesap sormuyorsunuz?"

"Gölge Katili mi?" Eleanor bir an durdu.

"O da kim?" Mathias meraklıydı ama bir süre cevap gelmedi. Tam artık cevap gelmeyeceğini düşünürken Admon yüzünde öfkeli bir ifadeyle "Para için her şeyi yapabilecek psikopat bir seri katil." dedi.

Mirabel ise mor saçlı adama bakıyordu. Onun da yüzünde aynı öfke vardı. "O adamın madene saldırmasının tek sebebi ona ödeme yapmanız olabilir." dedi.

"Ah, haklısın. Küçük bir ödeme yapmış olabiliriz." Mor saçlı adam gülümsemesini bozmadan kabul etti. "Siz de adamlarımın hayatı için ödeme yapacaksınız. Saldırın!"

Onun emriyle birlikte 4 Büyücü Büyükustası saldırıya geçti. Ellerini ileriye doğru uzatarak dört farklı elementten saldırılar yollamışlardı. Ateş, su, toprak ve tahta.

Tüm saldırıları engelleyen ise önce Garvin'in duvarı, sonra ise Dorian'ın demirle kaplı bedeni olmuştu. Toprak duvarı geçmeyi başaran saldırıların azalmış gücünü şişman büyücü göğüslemişti.

"Saldırın!" Eleanor da emrini verince tüm lonca hücuma geçti. Bu sefer yıldırım büyücüsü de geri durmayacaktı. Sonuçta kusmasına neden olan şeyin sorumluları karşısındaydı. Diğerlerinde şüphe edebilirdi ama bu adam ölmeyi hak etmişti.

Büyücü Büyükustaları silahlarını çekip öne çıktıkları zaman lider de çıkmıştı. Onunla savaşan kişi Eleanor idi. O, bir Büyücü Kralı olmasına rağmen haydut lideri fazla çevikti. Saldırıdan kolayca kurtulup bıçağı lonca liderinin bacağına savurdu. O sıcaklıktaki bir silahtan yara almak hiç iyi olmazdı. Bu yüzden Eva tam zamanında bir geçit açarak lideri çekti.

"Kaçıyor musun?" Mor saçlı adam alay ederken gülümsemesini korudu. "Ben küçüklüğümden beri haydıtların arasındayım. Sizin burada öldürdüklerinizin 10 katı insan öldürmüşlüğüm var. Kolay lokma mı sandınız beni? Yiyebileceğinizden büyük olduğumu göstereyim."

Haydut lideri elini yatay bir şekilde savurduğunda ortaya çıkan ateş dalgası, adamlarının yaptığından çok daha büyük bir saldırıydı. Toprak duvar onu tamamen engellemeye yetmeyecekti.

"Bir an hiç ateş kullanmayacaksın sandım." Eleanor tüm ateşin önüne tek başına geçerken konuşmuştu. Ateş dalgası ona çarptığı zaman bir anda tamamı onun bedenine çekildi ve kadın yanmaya başladı. Buna rağmen canı acıyormuş gibi görünmüyordu.

"Sıcaklıksa sıcaklık! Ateş kontrolü olan tek kişi sen misin sanıyorsun!?" Lonca lideri sinirlenmişti. Eldivenlerini birbirine vururken ileri atıldı. Mathias o anda hatırladı, lonca liderinin Yakın Saldırı Sınıfı Ateş Büyücüsü olduğunu.

Mor saçlı adam bu büyü karşısında afalladı. Saldırısını kendisini güçlendirmek için kullanabileceğini hiç düşünmemişti. Onun bedenindeki ısı şu anda bıçağın üzerinde olandan yüksekti. Bu durumda sıcaklık avantajı tamamen tersine dönmüştü. Şimdi haydut liderinin alacağı bir darbe ciddi hasara neden olacaktı.

Bu sırada diğer 4 Büyücü Ustası, oldukları yerde debeleniyorlardı. Lonca üyeleri onlara saldırmıyordu. Ortada hiçbir şey yokken yerde bir o yana bir bu yana yuvarlanıyorlardı sadece. Tabii ki bu düşünce Tavon'un onlara baktığını görene kadardı. Bir Büyücü Üstadı ve Zihin Büyücüsü olarak, 4 Büyücü Büyükustasını gerçekmiş gibi hissedilen illüzyonlarıyla yere sermek ona göre basitti.

Herkes onların savaşını izliyordu. Lonca lideri ve haydut liderinin... Eleanor yüksek bir saldırı gücündeydi. Mor saçlı adam ise oldukça çevikti. Bu nedenle kadının saldırılarını sürekli savuşturabiliyordu. Fırsat bulunca da kendisi saldırıyordu ama bu sefer de o, onun saldırılarını engelliyordu.

Bu savaş böyle devam ederken Mathias aklına gelen bir fikirle tüm Enerji İpçikleri ile adama bağlandı. Haydut lideri bunu fark etse de iplerden kurtulamadı çünkü enerjisini savunmaya odaklayacak zamanı yoktu. Eleanor durmadan öfkeyle saldırıyordu.

Tüm ipçikler bağlanınca "Çarpma." diye bir ses duyuldu ve pek çok küçük yıldırım mor saçlı adamın bedeniyle buluştu. Çarpılan adam güç seviyesinden gelen büyü direnci sayesinde çok bir şey hissetmedi ama bir anlığına durmuştu. Bu da onun en büyük hatası oldu. Lonca liderinin yumruğu onun tam yüzüne oturup metrelerce savrularak yere düşmesine neden oldu.

"Aferin, Mathias." Eleanor onu övdükten sonra mor saçlı adamın yanına gitti. Ağzında diş kalmamış olan adamın yüzünün bir tarafı da ciddi şekilde yanmıştı. Acıya direnerek oturduğu yerde doğrulup üzerine gelen kadına baktı.

"Ben acıyla terbiye edilerek büyüdüm. Bu acı benim için hiçbir şey." dedi gözlerini kaçırmadan.

"Bak buna sevindim işte. Zaten bize canlı lazımdın." Eleanor durumdan hoşnut görünüyordu. Bedeni saran alevler yavaşça kayboldu.

"Beni yakaladığını mı sanıyorsun? Rüyanda görürsün." Mor saçlı adam iki eliyle de ateş dalgaları fırlattı yine. Lonca lideri, üzerine gelen ateşi emmeye hazırlanırken dalgalar onu teğet geçip yerde kıvranan 4 haydut ile buluştu. Acıları gerçeğe dönen adamlar saniyeler içinde acı dolu çığlıklarla can verdiler.

Eleanor bu durumu görünce mor saçlı adama doğru dönmüştü ki bir anda onun altında bir geçit açıldı ve adam oradan kayboldu. O gider gitmez geçit kapanmıştı. Lonca liderinin yüzü öfkeyle dolmuştu.

"LANET OLSUN!" diye haykırırken duvara yumruk attı. Tüm gücüyle attığı bu yumruk, geniş çatlakların açılmasına ve durmadan ilerlemelerine neden olmuştu. Sığınak sallanmaya başlayınca tepeden birkaç parça taş düştü. Lonca üyeleri bir geçitle orayı terk ettiklerinde tüm yeraltı sığınağı çökmüştü. Lider ise hala burnundan soluyordu.

"Pekala, loncaya dönüyoruz. Herkesin biraz dinlenmeye ihtiyacı var. Bir sonraki adımımızı tartışmalıyız." Tavon, konuştuktan sonra Eleanor'u sakinleştirmeye çalışmıştı.

Hikaye İle İlgili Bilgiler #23

Ruh Demiri, çeşitli madenlerin büyüyle karıştırılıp Simyacı Ateşi'nde pişirilmesiyle elde edilen bir materyaldir. Enerjiyi üzerinde barındırıp onun özelliğine bürünebilmesiyle ünlüdür. Simyacılardan satın alınabilen bu materyal oldukça pahalı olmakla birlikte ancak usta bir demircinin elinde istenilen şeye dönüşebilir. Silah yapımında hataya yer yoktur. En ufak bir hatada Ruh Demiri'nin içindeki madenler ayrışır ve elinizde sadece çöp kalır. Bu sebeple başarılı bir işleyişten geçerek silah haline getirilmiş Ruh Demiri çok değerlidir. Ruh Demiri eklentili silahlar, ancak zenginlerin hayal edebileceği şeylerdir.

Seviyeler

Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44424 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr