Bölüm 446: Şeytan İmparatoru'nun Mektubu

Editör: Kinyas

Bang!

Parlak bir elektrik ışığı gökyüzünü aydınlattı. Menekşe Yağmuru diğer zombi muhafızını da öldürdü!

Bunu gören siyah zırhlı kaptan kalbinin donduğunu hissetti.

Kaçmak zorundaydı yoksa burada ölecekti!

“Ayrılın ve kaçın!”

Siyah zırhlı kaptan zorlukla bağırdı, mızrağını süpürdü ve baltayı geri iterken arkasını döndü ve kaçtı.

Diğer dövüş sanatçıları da döndü ve kaçmaya çalıştı.

Ateş Baltası Mangası onların böyle kaçmasına izin verecek miydi? Büyüleyici Gölge, Kaba Sakal, Karanlık Kılıç ve diğerleri hemen saldırılarını yaptı. Birkaç siyah zırhlı dövüş sanatçısı vuruldu, kaçmayı başaramadılar.

Chi!

Menekşe Ruhu kılıcını savurdu ve mor bir yıldırım parladı, siyah zırhlı bir dövüş sanatçısını ciddi şekilde yaraladı. Şu anda ağır bir hasar almak, ölmek için orada beklemek anlamına geliyordu.

Lin Ming de birkaç elektrik arkı fırlattı. İki siyah zırhlı dövüş sanatçısını vurdu ve onların vücutlarını uyuşturdu. İri adam güldü ve söyledi. “Vahşi Kargı, çok iyisin!”

Ağır saberını salladı ve bir kafayı daha uçurdu!

“Hassiktir!”

Siyah zırhlı kaptanın kalbi, arkasından sefil bir çığlık geldiğini duyduğunda dondu. Ama yapabileceği hiçbir şey yoktu. Birazcık bile yavaşlarsa Ateş Baltası ona yetişirdi.

“Haha, çok eğlenceli!” Son Zirve Houtian dövüş sanatçısı da Büyüleyici Gölge ve iri adamın ortak çabasıyla öldürüldü. Siyah zırhlı manganın son Xiantian dövüş sanatçısı da Karanlık Kılıç ve Menekşe Ruhu'nun kombine saldırısıyla yok edildi.

Kaptan dışında tüm manga yok edilmişti!

Ateş Baltası, kaptanın kaçışını engelleyemedi. Bu ruhsal ormanda derinlere kadar takip ederse gizli bir tehlikeyle karşılaşabilirdi.

“Askeri ganimetleri kaydedin, sonra gideceğiz!”

Ateş Baltası emrini verdi. İri adam ve diğerleri askeri madalyaları çıkardı ve askeri ganimet puanlarını kaydetmeye başladı.

“Peki ya bu insanlar?” Büyüleyici Gölge savaş alanının köşesinde korkmuş ve titreyen köleleri işaret etti. Bu köleler 20 yaşlarındaydı, 14, 15 görünenler bile vardı. Erkeklerin de kadınların da ince ve narin bedenleri vardı.

“Onları da alın. Orman Perisi ırkından geliyorlar; doğduklarından beri köleler.” Ateş Baltası söylerken iç çekti. Köle olmak için doğan bir ırk gerçekten kederli bir hikayeydi.

“Orman Perisi mi?” Lin Ming geçmişe gitti. İlahi Anka Kuşu Bölgesi'nden ayrıldıktan sonra Gökyüzü Düşüşü Kıtası'nın ne kadar geniş ve karmaşık olduğunu fark etmişti.

“Sevimli ırkıyla kan soyu bağlantısı olanlar var. Sevimli'lerin kadınları da erkekleri de son derece güzel doğar. Güney Denizi Şeytan Bölgesi'ni tamamen yağmalayıp yok ettikten sonra, onların da köleden farkı kalmadı. Yüksek yeteneği olan insanların şeytan sanatları için kullanılmaktan başka çaresi olmadı.”

Lin Ming kalbinin sempati içine girdiğini hissetti. Tutsak bir hayvan gibi yetiştirilmek, bu gerçekten acınasıydı.

“Tıbbi otları toplayalım ve ruh teknesine yükleyelim. Burada fazla kalmasak iyi olur.”

Ruhsal ormanın tıbbi otları iyi materyallerdi; onları burada çürümeye bırakamazlardı.

Ruh teknesine bindiği anda iri adam yedi askeri madalyanın yanı sıra ot yığınına baktı. Yürekten güldü ve söyledi. “Büyük Kardeş, bir ikramiye aldık!”

“Mm, bu sefer gerçekten iyi hasat yaptık ha?” Ateş Baltası ada mutlu gülümsemesini gizleyemedi. “Oh, sormayı unutacaktım. Gücümüz onlardan aşağıda olmasına rağmen nasıl kazandık?”

Ateş Baltası düşman kaptanıyla savaşırken tamamen savaşa odaklanmıştı. Ustalar arasındaki bir savaşta dikkatin biraz dağılması bile felaket anlamına gelirdi; savaş alanında da bu gerçek değişmiyordu.

“Kaba Sakal birçoğunu tek başına öldürdü, ona sor.” Büyüleyici Gölge elleriyle işaret etti. Baştan sonra kadar, o sadece tek bir siyah zırhlı dövüş sanatçısını öldürmüştü.

Kaba Sakal utanç içinde başını eğdi. “Bilmiyorum. Saberımı salladım ve hepsi öldü!”

“Mm?” Ateş Baltası kaşlarını çattı. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Siyah zırhlı dövüş sanatçılarının hepsi yüksek savaş gücüne sahipti.

“Menekşe Yağmuru, sen nasıl kazandın?”

Ateş Baltası, Menekşe Yağmuru'nun tek başına iki Erken Xiantian Âleminin zirvesindeki zombi muhafızlarını öldürdüğünü hatırladı. Yıldırım gücü ceset ve hayaletlere karşı etkili olsa da, etkinin bu kadar büyük olmaması gerekiyordu. Aslında Ateş Baltası, Menekşe Yağmuru'nun iki zombi muhafızı oyalamasından bile mutlu olurdu.

“Ahh... hepsi Vahşi Kargı sayesinde.” Menekşe Yağmuru, Lin Ming'e döndü ve güldü. “Vahşi Kargı, zombi muhafızın gözlerine saldırarak beni kurtardı. Daha sonra vücuduna yıldırım gücü verdi ve dövüş sanatlarımın gücünü artırdı. Vahşi Kargı gerçekten büyük bir tarikattan geliyor; Yıldırım Ruhu benimkinden daha iyi.”

Menekşe Yağmuru bunları söylediği anda herkes şaşırdı. Vahşi Kargı'nın Yıldırım Ruhu, Menekşe Yağmuru'ndan daha mı güçlüydü? Menekşe Yağmuru'nun Yıldırım Ruhu, Yüksek Aşama İnsan Adım Yıldırım Ruhu'ydu. Lin Ming'in Yıldırım Ruhu daha iyiyse, bu onun Yüksek Aşama İnsan Adım'ın zirvesinde bir Yıldırım Ruhu'na sahip olduğu anlamına gelmez miydi? Belki de Dünya Adım'a yaklaşıyordu.

Bir Yıldırım Ruhu, Alev Özü'nden kat kat daha değerliydi. Bir dövüş sanatçısının derin arka planı yoksa bu seviyede bir Yıldırım Ruhu'nu elde etmesi imkansızdı.

Büyük bir tarikat veya aile klanında bile olsa yeteneği yeterli değilse bunu ona harcayarak boşa kullanmazlardı.

Yani tek bir olasılık vardı. O da Lin Ming'in büyük bir tarikatın veya aile klanının zirve yeteneği olmasıydı. Bu türde bir yetenek, Yarım Adım Xiantian Âlemi dövüş sanatçısı gücünde olabilirdi ve Xiantian ustası karşısında bile kendisini koruyabilirdi.

Bunu düşününce herkes şevkli gözlerle Lin Ming'e bakmaya başladı. Bu acımasız ve şiddetli savaşta, mangalarında güçlü bir kişi katılırsa bu hayatta kalma şanslarının artacağı anlamına geliyordu. Ve görünüşe göre Lin Ming'in gelişme potansiyeli de vardı.

“Vahşi Kargı, daha önce ölüm kalım anlarında kalmış olmalısın. Aksi halde bu kadar sakin olamazdın, hedefin benden daha iyiydi!” Menekşe Ruhu, Lin Ming'in iki zombi muhafızının gözlerini vurmak için attığı iki yıldırım atışından bahsediyordu. Bu hamle basit görünüyordu ama Menekşe Ruhu benzer durumda bunu başaramayacağını görmüştü.

“Mm, daha önce birkaç durumun içinde kaldım.”

“Haha, daha önceden söylemeliydin! Beni boşuna endişelendirdin. Henüz gerçek bir savaş görmeyen yeni bir çaylak olduğunu sanıyordum.” İri adam, Lin Ming'in omzuna hafifçe vurdu. Normalde tarikattan gelen bir dövüş sanatçısının büyük savaş deneyimi olurdu. Ancak nadiren gerçek ölüm kalım anlarında kalırdı. Barış zamanlarında onları öldürmeye çalışan aynı seviyede bir kişi olmazdı.

Herkes sevinçli şekilde üsse döndü. Bu savaş sırasında kimseyi kaybetmeden mükemmel bir savaş yaşamışlardı. Ayrıca büyük miktarda askeri ganimet puanı ve tıbbi ot elde etmişlerdi.

Ancak bilmedikleri şey öldürdükleri yedi siyah zırhlı dövüş sanatçısının isminin kaydedilmesiydi. Bu isim listesi birkaç elden geçti ve Güney Denizi Şeytan Bölgesi'nin içinde derin ve izole bir adaya kadar gitti.

Elbette bu liste bahsetmeye değmeyecek kişilerden oluşuyordu.

Pat!

Bir çift uzun tırnak, aşağı inerek kağıdın üstüne vurdu.

“Son 10 günde Güney Ufku Bölgesi ve Beş Element Bölgesi içinde toplam 80 Xiantian dövüş sanatçımız ve 400'ün üzerinde Houtian dövüş sanatçımız öldü!”

Bu elin sahibi yakışıklı ve orta yaşlı bir adamdı. Konuştuğu anda kadınsı bir hava yayıyordu. Bu sesi dinleyince onun kadın mı erkek mi olduğunu söylemek zordu.

“Sorun nedir, bu rakamlardan memnun değil misin?” Kadınsı adamın önünde tembel bir ses geldi; konuşan kişi rahat bir duruş sergileyen büyüleyici bir güzellikti. Giysilerinin hangi malzemeden yapıldığı bilinmiyordu ama parlak ve sıkı siyah bir deriyle sarılmıştı. Yakası çirkin şekilde çok yükseğe kadar çıkıyordu. Yakası ayrıca karının altına kadar uzanıyordu ve yuvarlak büyük göğüslerinin bir bölümünü açığa çıkarıyordu; onu gören herkesin vahşice koşmasına neden olacak şekildeydi. Boğazında küçük bir kırmızı yılan asılıydı. Her seferinde dilini dışarı çıkarmasaydı, bu küçük yılanın bir kolye olduğu söylenebilirdi.

Bu kadın, Güney Denizi Şeytan Bölgesi'nin Batı Bölümü Hükümdarı'ydı. Çok seksi ve büyüleyici görünmesine rağmen aslında inanılmaz derecede acımasız ve vahşiydi; herkesi gözünü bile kırpmadan öldürebilirdi.

“Bu rakamlar kesinlikle yetersiz ama.... hâlâ doğaçlama yapabiliriz. Sonuçta, daha hazır değiliz. Acele etme, acelemiz yok.”

Büyüleyici kadın güldü, kahkahaları gümüş çanlar kadar netti. “Hazırlıkları yaparken acele etmelisin. İşler uzun sürerse yaşlı moruk Mu Fengxian sorunun ne olduğunu görmeye gelecektir!”

“Humph, Mu Fengxian Hayat Yıkımı'nın sadece birinci seviyesinde. Ne olduğunu öğrense bile yapabileceği bir şey yok! Geçtiğimiz yıl Güney Denizi'nde ittifak toplamak ve savaşa hazırlanmak için her şeyini verdi. Savaş Zamanı İttifağı'nı bile organize etti. Güney Denizi Şeytan Bölgemin küçük adaları ve kadınları önemsediğini düşünüyor!”

“Hahahaha!” Büyüleyici kadın çılgınca güldü. “İlahi Anka Kuşu Adası'ndan Mu Qianyu ve Mu Bingyun çiftinin baştan çıkartıcı olduğunu düşünmüyor musun?”

“Bu iki kadın... hehe....” Kadınsı erkek dudaklarını yaladı. “Onları gerçekten istiyorum ama buna değmezler! Ayrıca... yetişimleri de çok düşük. Onlara Dönen Çekirdek Âlemi'ne geçtiklerinde tecavüz etmek çok daha tatmin edici olacak!”

“Ama şunu söylemeliyim ki, yaşlı moruk Mu Fengxian hazırlanmama yardım etmek için çok gayretli. Savaş Zamanı İttifağı'na katılan tüm dövüş sanatçıları iyi gübre görevi görüyor.”

“Mu Fengxian salak birisi değil! Onu hafife alma. Yoksa büyük kaybedersin. Güney Denizi Antik Mistik Âlemi'ne girmeseydik ve Antik Şeytan Kitap Cildi'yle birlikte Şeytan İmparatoru'nun mektubunu almasaydı, bu kadar şeyi öğrenemezdik.”

Büyüleyici kadın konuştuğu sırada kadınsı adamın ifadesi düştü. Antik Şeytan Cildi'nden bahsettiği anda öğrencisi Xuan Ji'yi hatırladı.

Xuan Ji onun kişisel öğrencisi ve büyük torunuydu. Antik Mistik Âlem'e girdikten ve Antik Şeytan Cildi'ni ve Şeytan İmparatoru'nun mektubunu aldıktan sonra kadınsı adam hemen Şeytan Cildi'nin üçüncü katmanını çalışmaya başlamıştı. Yeterince çalıştıktan sonra Xuan Ji'nin çalışabilmesi için Antik Şeytan Cildi'nin ilk katmanını zorlukla düzenleyebilmişti.

Kadınsı adamın 3000 güzelin olduğu bir haremi vardı ve 1000 yaşını geçmişti. Sayısız oğlu, torunu ve daha çok sayıda büyük torunu vardı. Ancak Xuan Ji hepsinden farklıydı. Xuan Ji, mükemmel bir Dev Şeytan kan soyu mirası almıştı. Yeteneği neredeyse sekizinci seviyeydi ve şaşırtıcı derecede yüksek yıldırım köken enerji birleşim oranına sahipti. Antik Şeytan Cildi'nin içindeki kargı sanatlarını çalışmıştı ve sadece Erken Houtian yetişimiyle Erken Xiantian ustasının savaş gücüne sahipti. Güney Denizi Şeytan Bölgesi'nin son 500 yılında gelmiş en büyük yetenek olduğu söylenebilirdi!

Kadınsı adam, Xuan Ji'ye bizzat eğitim veriyordu. Xuan Ji'nin İlahi Deniz Yüce Elderı olmasını ve Güney Denizi Şeytan Bölgesi'nin 3000 yıl önceki refahını geri kazanmasını umuyordu.

Ama serada yetiştirilen çiçekler, yağmura ve rüzgâra dayanamazdı. Xuan Ji 15 yaşındayken, kadınsı adam onu dünyayı deneyimlemesi için göndermişti. Ama Xuan Ji onu hayal kırıklığına uğratmamıştı. Macerası sırasında tek başına Kan Tüketen Şeytan Yıldırımı'nı elde etmişti ve yetişimi Houtian Âlemi'ne ulaşmıştı, gücü çok daha büyük oranda artmıştı.

Ama hiç kimse onun Lin Ming isimli bir genç tarafından öldürülmesini beklemiyordu! Kadınsı adamın yıllar boyunca harcadığı tüm çabaları boşa gitmişti!

Nasıl nefret etmezdi!