Bölüm 1030: Öfkeli Chu Feng

avatar
3019 11

Martial God Asura - Bölüm 1030: Öfkeli Chu Feng


 

Çeviri: Wolfcobain

 

 

"D-Dur." Han Shi dayak yerken birden sert bir ses duyuldu.

 

Bu sesi duyan Chu Feng bir anlığına durdu ve sesin kaynağına baktı. Meydanda beş yaşlı belirmişti.

 

Bu yaşlıların yetiştirmesi zayıf değildi. Hepsi de Dövüş Kralıydı. İkisi birinci seviye, diğer ikisi ikinci seviye Dövüş Kralıydı. Siyah saçlı lider yaşlı ise üçüncü seviye Dövüş Kralıydı.

 

Yetiştirmeleri zayıf değildi ama yüzlerinden düşen bin parçaydı. Sinirli oldukları söylenebilirdi. Bakışlarıyla öldüreceklerdi sanki Chu Feng'i. Yerde, acı içinde yatan Han Shi'ye baktılar.

 

Chu Feng, bakışlarından bu yaşlıların Han ailesinden olduğunu ya da Han Shi'yle bir ilişkileri olduğunu çıkarmıştı. Muhtemelen Han ailesindendi bu insanlar.

 

Chu Feng ayrıca beş yaşlının arkasında üç adam olduğunu gördü. Bu üç adam Han Shi'nin yanındaki adamlardı. Han Shi dayak yemeye başlayınca üçü ne bir şey demişti ne de bir şey yapmıştı. Sessizce oradan ayrılmışlardı. Belli ki gidip durumu yaşlılara bildirmişlerdi.

 

“Oh~~~~~” Yaşlıları gören Han Shi, kurtarıcılarını görmüş gibi tepki verdi. Hemen ayağa kalktı ve siyah saçlı yaşlının önüne kendini attı. Yaşlı gözler ve kırık çenesiyle inleyip duruyordu.

 

Han Shi'nin bu hâlini gören siyah saçlı yaşlı daha da sinirlendi. Chu Feng'e dönüp, "Neden dövdün onu? Burayı neresi sandın sen?" dedi.

 

"Neden mi dövdüm? Kendisine sor istersen." Chu Feng bu insanların buraya iyi niyetlerle gelmediğini, kendisini kolay kolay bırakmayacaklarını biliyordu. Bu yüzden de hiç de dost canlısı olmayan bir ses tonuyla cevap verdi.

 

"Edepsiz! Ona da soracağım tabii ki. Ama şimdi sana soruyorum. Cevap versen iyi edersin. Müritlerden birini böyle dövmenin cezası ağırdır." Diye bağırdı siyah saçlı adam.

 

"Herkesin içinde Han Shi kadın müritlerden birini taciz etti. Böyle bir şey olurken durup da izleyemezdim. Ben de onu durdurdum." Diye cevapladı Chu Feng.

 

"Bir müridi taciz mi etti? Bu bahsettiğini kim gördü?" Yaşlı kaşlarını çatmıştı. Öfkeli gözlerini kalabalığa çevirdi.

 

Bu tehditkâr bakışları gören kalabalık hemen bakışlarını başka yöne çevirdi. Kimse bir şey demeye cesaret edemiyordu, hatta insanlar böyle bir şey olmadığını ima edercesine kafalarını sallıyordu.

 

"Kurban orada yatıyor, kör müsünüz siz?" Kalabalığın tepkisini gören Chu Feng öfke içinde yerde yatan Shen Hong'u işaret etti.

 

Shen Hong'u gören yaşlının kaşları bir daha çatıldı. Sonuçta hepsi Shen Hong'un ne kadar kötü bir hâlde olduğunu görebiliyordu. Gerçekten de taciz edilmiş, aşağılanmıştı.

 

Ama bu durum siyah saçlı yaşlıyı çok da etkilememişti. Shen Hong'un yanına gitti ve ağır bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Doğru mu diyor? Han Shi seni taciz mi etti? Dürüstçe cevap ver. Eğer itiraf atarsan bunun cezası idama kadar gider bilesin. Güney Turkuaz Ormanı müritlerinin ahlaksızlıklar yapmasına izin vermez."

 

Adamın sesi çok ağırdı. Sesin içinde öldürme niyeti bile vardı. Tehditte bulunduğu aşikardı. Ama bir kişi bile bir şey demeye cesaret edemiyordu. Herkes artık bu yaşlıların Han ailesinden olduğunu anlamıştı. Buraya gelmelerinin sebebi Han Shi'nin intikamını alıp, Chu Feng'e bir ders vermekti. Biri Chu Feng'i savunacak olsa onu bekleyen şüphesiz ölümdü.

 

Yaşlının tehditi karşısında Shen Hong kafasını kaldırıp önce Han Shi'ye, sonra da kendisine yardım eden Chu Feng'e baktı. Sonra da bir şey demedi. Kafasını eğip salladı.

 

"Sen..."

 

Shen Hong'un kafasını salladığını gören Chu Feng'in sinir seviyesi iyice patlamıştı. Ona yardım etmese şu an bu durumda olur muydu hiç? Chu Feng Shen Hong'a yardım ederken bir karşılık beklememişti ama böyle bir şey olmasını da beklemezdi. Kadın, Han Shi'ye yardım ediyordu.

 

"Hmph, şimdi ne diyeceksin? Müritlerden birini dövmekle kalmadın bir de diğerine itiraf atıyorsun. Bu ikisi yeter senin canını almama." Shen Hong'un iş birliği yaptığını gören siyah saçlı yaşlı iyice acımasızlaşmıştı. Güçlü bir öldürme niyeti yaymaya başlamıştı.

 

"Shen Hong, Shen Lang. İkiniz ne rezil insanlarsınız. Birinin sizinle uğraştığını bile kabul edemiyor musunuz? Ömrünüz boyunca böyle korkak mı olacaksınız? Ömrünüz boyunca birileri tarafından itilip kakılmak mı istiyorsunuz? Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarına birileri tarafından aşağılanmak için mi geldiniz?" Chu Feng çok sinirlenmişti. Shen Lang ve kardeşine, Güney Deniz Bölgelere dönmüş avazı çıktığı kadar bağırıyordu.

 

Chu Feng, korkak değildi. Harekete geçtiğinde böyle bir sonucun kendisini beklediğini biliyordu. Ama Güney Deniz Bölgelilerin bu kadar da korkak insanlar olmasını beklemezdi. Bu korkaklık Chu Feng'i sinirlendirmişti.

 

Chu Feng'in sorusu karşısında Güney Deniz Bölgeliler kafasını eğdi, cevaplamadı. Shen Hong bile yaşlının tehditlerinden korkmuştu. Nasıl bir şey diyebilirdi ki?

 

"Ben şahit olurum. Ben Chu Feng'in şahidi olurum." Chu Feng tam da yalnız kaldığını düşünürken birden Li Lei ortaya çıkıp ona destek oldu.

 

"Şahit mi olmak istiyorsun? Sen neye şahitlik edecekmişsin?" Li Lei'nin ortaya çıktığını gören yaşlı tekrar suratını asmıştı. Buz gibi bir ses tonuyla konuşuyordu. Soruşu normal değildi. Sanki suçluyu sorguya çeken bir polis gibiydi.

 

"Ben Chu Feng'in şahidi olurum. Han Shi gerçekten de Shen Hong'u taciz ediyordu ve kimse de bir şey yapmıyordu. Shen Hong'un bu hâlini gören Chu Feng daha fazla dayanamadı ve Han Shi'yi durdurmaya karar verdi."

 

Li Lei'nin konuşurken sesi titriyordu. Ter içerisinde kalmıştı. Ne kadar korktuğu belliydi. Ama yine de konuşmuştu.

 

"Şlak." Fakat Li Lei sözlerini bitirdiğinde siyah saçlı yaşlı kolunu kaldırdı ve bir tokatla Li Lei'yi yere serdi. Bu çok güçlü bir tokattı. Tokat Li Lei'nin çenesini parçaladı, kafatası içeri göçmüştü.

 

Bir saniye içerisinde Li Lei mahvolmuştu. Yüzü kan içinde kalmıştı, bilincini kaybetmişti.

 

"Hmph. Kötüyü örnek alıp suça ortak olmak böyle bir cezayı hak eder. Gidin şu ikisini hapse atın. İyi bir ders vereceğim bunlara." Li Lei'yi tokatlayan yaşlı intikam ateşiyle yanıp tutuşan gözlerini Chu Feng'e çevirdi.

 

"Ben senin yedi sülaleni sikeyim!" Li Lei'nin acınası hâlini gören Chu Feng artık öfkesini kontrol edemiyordu. Yaşlılar onu ele geçirmeye çalışırken öyle eli kolu bağlı duramazdı ya?

 

Chu Feng öfke içerisinde bağırarak dokuzuncu seviye Dövüş Lordu gücünü yaydı. Aurası yayılmaya başlayınca birden gök ve yer sallanmaya başladı. Güçlü kudretinden ortaya kuvvetli bir kasırga doğdu.

 

Tüm meydan ve hatta meydanın dışı Chu Feng'in kudreti ve öfkesine boğulmuştu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr