Bölüm 1025: Büyük Uçan Ekmek

avatar
2912 11

Martial God Asura - Bölüm 1025: Büyük Uçan Ekmek


 

Çeviri: Wolfcobain 

 

 

Li Lei konuşmayı seven biriydi. Heyecanlı ve samimi biriydi. Chu Feng, sorduğu şeyleri cevaplamak istemezse soruyu tekrarlamıyordu. Sonra da zaten Chu Feng'e soru sormayı bırakıp hikayeler anlatmaya başladı.

 

Chu Feng, insanların beden dillerinden ne düşündüklerini anlamayı iyi biliyordu. Li Lei'nin heyecanlı biri olduğu belliydi. Bu yüzden onu sevmişti Chu Feng, onunla arkadaş olmaya karar vermişti. Sohbetleri sırasında Chu Feng kafasındaki karışıklıkları gidermek için birkaç soru sordu.

 

Mesela Cennet Yolu hakkında. Chu Feng, Cennet Yoluna girdiğinde arkasında olanlar Doğu Deniz Bölgesinin uzmanlarıydı. Aralarında Dövüş Kralı olanlar bile vardı. Güney Deniz Bölgesinden gelenlere kıyasla çok daha güçlülerdi.

 

Ama yolu ancak Chu Feng ve Tantai Xue geçebilmişti. Yaşlı Maymun gelip onları Dövüş İmparatoru muhafızdan kurtarmasa Chu Feng ve Tantai Xue bile geçemezdi yolu belki de. Cennet Yolunu geçmenin ne kadar zor olduğu buradan belli oluyordu.

 

Bu yüzden Chu Feng Güney Deniz Bölgesinden gelen bu insanların Cennet Yolundan nasıl geçtiğini anlayamıyordu. Yoksa bir numaraları mı vardı?

 

Li Lei'ye sorular soran Chu Feng sonunda durumu anladı. Li Lei ve diğerlerinin Cennet Yolunu geçmek için bir numarası yoktu; sadece Güney Deniz Bölgesi ve Doğu Deniz Bölgesinin Cennet Yolu arasında büyük farklar vardı. Cennet Yolunda karşılaştıkları testler çok farklıydı.

 

Güney Deniz Bölgesinde Cennet Yolu efsanevi ve mucizevi bir yer olarak görülüyordu. Ama Cennet Yolunda karşılaşılan testler çok basitti. Gök aleminde olanlar Cennet Yolundan kolaylıkla geçebiliyordu.

 

Bu yüzden Li Lei ve diğerleri Cennet Yolundan başarıyla geçebilmişlerdi. Yolda bir kişi bile ölmemişti.

 

Chu Feng bunun dışında Güney Deniz Bölgesinin en iyi uzmanlarının ancak Dövüş Kralı seviyesinde olduğunu da anlamıştı. Güney Deniz Bölgesinin en iyi uzmanı ikinci seviye bir Dövüş Kralıydı.

 

İkinci seviye Dövüş Kralı... Chu Feng dokuzuncu seviye Dövüş Lordu olmasına rağmen sıradan bir ikinci seviye Dövüş Kralını kolaylıkla yenebilirdi. Ama gelin görün ki böylesine bir ikinci seviye Dövüş Kralı Güney Deniz Bölgesinin bir numaralı uzmanıydı. Bir de son bin senedir Güney Deniz Bölgesinde beliren en güçlü uzmandı.

 

Buradan da Güney Deniz Bölgesinde sadece Cennet Yolunun daha kolay olduğu değil, aynı zamanda Güney Deniz Bölgesi uzmanlarının Doğu Deniz Bölgesi uzmanlarına kıyasla çok daha zayıf olduğu da anlaşılıyordu.

 

"Buum." Chu Feng ve Li Lei muhabbet ederken birden yemekhanede bir patlama gerçekleşti.

 

Patlamanın kaynağına baktıklarında bir masanın parçalandığını gördüler. Masayı kıran kişi ise beyaz kıyafetli bir adamdı. Beyaz kıyafetli adamın yetiştirmesi oldukça iyiydi. Dördüncü seviye Dövüş Lorduydu. Güney Deniz Bölgeliler arasında en güçlülerinden biri sayılırdı.

 

Masayı o kırmıştı. Gösterdiği kudret sonucunda biri de geri fırlamıştı. Ama beyaz kıyafetli adam geri fırlayanı affetmemişti. Adama doğru bağırıyordu.

 

"Siktir lan, en son kaç sene önce yemek yedin sen? Açlıktan ölmüş birinin rearkarnasyonu musun sen? Yemek yerken ses çıkarma dedik sana, ama dinlemiyorsun ki! Altı üstü yemek ama domuz gibi it gibi yiyorsun. Ağzını sikeyim senin bir yemek yedirmedin."

 

"Shen Lang ağabey özür dilerim. Vallahi bilerek yapmadım. Kimse bana daha önce yemek yerken ses çıkardığımı söylemedi, alışmışım ben de. Sen söyledin hemen değiştireceğim artık. Vallahi kasıtlı bir şey değildi."

 

Yere yapışan adam hemen ayağa kalktı. Ama adamın gözlerine bakmaya cesaret edemiyordu. Tekrar yere çöktü ve Shen Lang denen kişiden özür dilemeye başladı.

 

"Değiştiremiyorsun demek öyle mi? Değiştirmek zorundasın. Yoksa Güney Deniz Bölgesini ne kadar utandırırsın biliyor musun? Hepimizin yüzünü karartırsın. Sırf senin yüzünden insanlar bizi küçük görür." Diye bağırdı Shen Lang.

 

"Shen Lang ağabey söz veriyorum. Vallahi bu alışkanlığımı değiştireceğim." Adamın çok korktuğu belliydi. Shen Lang'ın dediklerine azcık bile olsa karşı çıkmaya cüret edemiyordu.

 

"Tabii ki değiştireceksin. Ama hemen değiştirmeni istiyorum ben. Gel de ye şunu." Shen Lang avucunu açtı ve yere düşen yemekler eline uçtu. Sonra da yemekleri zorla adamın ağzına soktu.

 

Adam titriyordu. Gözünden yaşlar akıyordu. Ama karşı koymaya cesaret edemiyordu. Herkesin önünde diz çökmüş şekilde Shen Lang'ın ağzına yemek sokmasına izin vermekten başka şansı yoktu.

 

"Şlak." Ama Shen Lang birden adamın yüzüne bir tokat indirip adamı yere serdi. Tokatın gücüyle adam sadece ağzındaki yemeği değil, aynı zamanda kan da tükürdü.

 

"Sana ses çıkarma demedim mi? Sağır mısın lan sen? Yere düşenleri ye çabuk. Ve sakın ses çıkarayım deme. Yine ses çıkarırsan yersin dayağı." Adamın ağzından düşen yemek kanla karışmıştı, gerçekten de mide bulandırıcı duruyordu.

 

İnsanlar olanları sırıtarak izliyordu. Sanki karşılarında bir sirk vardı. Olanlardan hoşnut olmayanlar varsa bile kimse hoşnutsuzluğunu belli etmeye cesaret edemiyordu. İzlemeye dayanamayanlar kafasını çevirmiş yemeklerini yiyorlardı.

 

"Bu Shen Lang vallahi rezilin teki. Sırf birazcık daha güçlü diye... Böyle davranmasına hiç lüzum yok." Chu Feng'in yanında duran Li Lei kendi kendine sessizce söyleniyordu. Shen Lang'ın yaptıkları midesini bulandırmıştı. Ama daha Gök aleminin dokuzuncu seviyesinde olduğu için bir şey yapamıyordu. Elinden gelen tek şey söylenmekti.

 

"Li Lei, bu ekmek hakkında ne düşünüyorsun?" Chu Feng birden masadaki sepetten bir dilim ekmek aldı.

 

"Bayağı güzel ekmek. Özel bir malzemeyle yapılmış, şifalı yani. Normal ekmeğe benziyo ama besin değerleri çok yüksek. Normal birinin yapabileceği bir şey değil. En azından altın cüppeli bir Dünya Spiritistinin elinden çıkmıştır."

 

"Güney Turkuaz Ormanı gerçekten de büyük bir güç. Bizim gibi müritlere bile böyle yemekler veriyorlar, gerçekten de servetleri kocaman olsa gerek." Dedi Li Lein. Bunları derken yüzünde bir gurur ifadesi belirmişti. Güney Turkuaz Ormanı gibi bir gücün müridi olduğu için gurur doluydu.

 

"Apuuh." Li Lei'nin dediklerini duyan Chu Feng gülümsedi. Sonra da ağzını açtı ve ekmeğe okkalı bir balgam attı. Sonra da "Peki ya şimdi?" diye sordu.

 

"Chu Feng kardeş sen sen ne yapıyorsun sen?" Chu Feng'in yaptığı Li Lei'yi çok şaşırtmıştı. Anlamlandıramıyordu.

 

Li Lei'nin yüz ifadesini gören Chu Feng tekrar gülümsedi. Sonra da kolunu geri doğru çekti ve hayretler verici bir şey yaptı. Ekmeği fırlatmıştı. Üstelik Shen Lang'a doğru fırlatmıştı.

 

Ekmeği çok hızlı fırlatmamıştı. Bu olay birçok kişinin dikkatini çekmişti. Ama ekmeği derin teknikler kullanarak fırlatmıştı. İnsanlar havadaki ekmeği gördüğünde Shen Lang da ekmeğin kendine doğru geldiğini görmüştü ve kaçma planları yapıyordu.

 

Ekmek birden garip bir şekilde hız kazandı. Sonra da hayret veren bir şey oldu. Balgam kaplı büyük ekmek dilimi herkesin gözleri önünde Shen Lang'ın yüzüne yapıştı.

 

Ekmek yumuşak gibi duruyordu ama Chu Feng'in tekniği sayesinde demirden bile sertti. Shen Lang'ın yüzüne çarpan ekmek tok bir ses çıkardı, ardından da Shen Lang acı içerisinde bağırmaya başladı. Ekmek onu geriye doğru uçurmuştu. Duvara çarpıp yere çakıldı.

 

Shen Lang yere düştükten sonra ağzını açıp da tükürdüğünde sadece kan değil, tamı tamına altı tane diş de düştü. Onu en çok öfkelendiren şey şişmiş yüzü ve düşmüş dişleri değil de yüzüne yapışan şeydi. Bakınca bir de ne görsün, bu yapışkan şey balgamdı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44349 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr