Bölüm 1026: Bir Kırıntı Bile Bırakma

avatar
2895 13

Martial God Asura - Bölüm 1026: Bir Kırıntı Bile Bırakma


 

Çeviri: Wolfcobain

 

 

"Hangi .mcık attı bunu?" Herkesin içinde böylesine aşağılanan Shen Lang çok sinirlenmişti. Hemen kalabalığa dönüp bağırmaya başlamıştı.

 

"Woosh." Ama daha sözlerini bile bitiremeden bir tabak kendisine doğru uçtu. "Şangır." Tabak paramparça olmuş, Shen Lang'ın yüzünü kanatmıştı. Burnu bile kırılmıştı. Yakışıklı yüzü mahvolmuştu.

 

"Tanrım bu da ne?" O sırada herkes saldırıyı gerçekleştiren kişiyi gördü. Özellikle de Chu Feng'in yanında duran Li Lei'nin gözleri kocaman açılmıştı, dili bağlanmıştı. Orada hayretler içerisinde duruyordu, yüzündeki şoku 5 km öteden görmek mümkündü.

 

Herkes şoklar içerisindeydi. Çünkü hepsi Shen Lang'ı bilir ve tanırdı. Shen Lang, Güney Deniz Bölgesinin iyi bilinen birinci derece uzmanlarındandı. Ama Chu Feng'i kimse tanımıyordu.

 

Fakat Chu Feng'in saldırısı oldukça düzgündü. Acımasız bir saldırı olduğu bile söylenebilirdi. Bunu fark eden insanlar Chu Feng'in güçlü biri olduğunu anlamıştı.

 

Ama yine de Shen Lang'ın ne kadar sinirli biri olduğu içlerine işlemişti. Bu yüzden Chu Feng kim olursa olsun Shen Lang'ı düşündüklerinde Chu Feng'in başının büyük belaya gireceğini düşünüyorlardı.

 

Herkes hayretler içerisindeyken Chu Feng yerdeki Shen Lang'a baktı. Adam acınası bir hâldeydi; yüzü gözü kanlar içindeydi. "Ben yemek yerken sessiz olacaksın. Bir daha konuşursan dilini keserim senin," dedi Chu Feng.

 

Sonra da hiçbir şey olmamış gibi sandalyesine oturdu, tabağını önüne çekti ve yemeğini yemeye devam etti. Sanki kasıtlı olarak Shen Lang'ı kızdırmak ister gibi ağzını şapırdatıyordu. Çıkardığı seslere katlanmak mümkün değildi. Kulakları tırmalıyordu.

 

Ama yine de kimse bir şey demeye cesaret edemiyordu. Herkes Chu Feng'in yemek yiyişini izliyordu. Yüzlerinde şaşkınlık ve korku vardı.

 

Aradan bayağı bir vakit geçtikten sonra Shen Lang ancak tepki verebildi. Ayağa kalktı ve yanağına dokundu. Elinin kana bulandığını gören Shen Lang o kadar öfkelenmişti ki titriyordu adeta.

 

Kimseye bir şey demeden Chu Feng'e döndü ve "Yürek yemişsin sen yürek. Sen bekle." dedi.

 

Sözlerini bitiren Shen Lang yemekhaneden çıktı. Herkesi şaşırtmıştı gerçekleşenler. Ne de olsa Shen Lang Güney Deniz Bölgesinde sinirli biri olarak tanınırdı. Bu yaptıkları mizacına uymuyordu.

 

Fakat sonraki olanlar daha da şaşırttı insanları. Hatta insanlar onu küçümsemeye başlamıştı.

 

Yemekhaneden ayrılan Shen Lang kısa bir süre sonra geri döndü. Ama bu sefer yanında bir yaşlı vardı. Bu, Güney Turkuaz Ormanının yaşlılarından biriydi. Shen Lang gidip olanları bir yaşlıya ispiyonlamıştı.

 

"Kim dövdü bu çocuğu?" İçeri giren yaşlı çok heybetliydi. Yüzü kan içerisinde olan Shen Lang'ın yanında duruyor, yemekhaneye sert gözlerle bakıyordu.

 

Yemekhanedeki insanlar tek bir kelime bile etmiyordu, hepsi kafalarını eğmişti. Kimse konuşmaya cüret edemiyordu. Hiçbiri Chu Feng'e bakmaya da cesaret edemiyordu. Chu Feng'i ispiyonladıkları takdirde başlarına bir şey gelmesinden korkuyorlardı. Bu insanların hepsi zayıf ve korkak insanlardı.

 

"Ben dövdüm." Kimse bir şey demeye cesaret edemese de Chu Feng ayağa kalkıp yaptıklarını itiraf etmişti.

 

Chu Feng ayağa kalktığında yaşlı bilincini yaydı. Chu Feng'i bilinci tamamen kaplamıştı. Chu Feng'in yetiştirmesini çözmek istiyordu. Ama beşinci seviye Dövüş Lorduydu yaşlı, Chu Feng'in yetiştirmesini nasıl anlayabilirdi ki?

 

Chu Feng'in yetiştirmesini anlayamamıştı ama yine de gözleri parlıyordu yaşlının. Chu Feng'in sıradan biri olmadığını anlamıştı. En azından yemekhanedeki insanlara kıyasla çok sıradışı biriydi Chu Feng. Sadece yetiştirmesi değil, işleri halletme şekli de sıradışıydı. Ölüm karşısında bile sakin kalabilmesi, o dingin bakışları... Bunlar normal bir insana ait özellikler değildi.

 

Bu yüzden yaşlı, Chu Feng'e bir şey yapmadı. Sakince sordu, "Neden dövdün?"

 

"Yemek yerken çocuğun teki ses çıkarıyor diye zorla yerden yemek yedirmeye kalkıştı. Biri böyle bir şey yaparken ben öyle hiçbir şey yapmadan oturup izleyemem. Bu yüzden ona bir ders vermeye karar verdim." Chu Feng yerde diz çökmüş olan çocuğu gösterdi. Çocuğun gözlerinde hâlâ yaşlar vardı.

 

"Böyle bir şey oldu mu?" Chu Feng'in dediklerini duyan yaşlı bakışlarını Shen Lang'a çevirdi.

 

"Ben, yani..." Shen Lang lafı geveliyordu. Nasıl cevap vereceğini bilememişti.

 

"Şlak." Yaşlı uzun kolunu salladı ve Shen Lang'ın suratına okkalı bir tokat indirdi.

 

Hiç de güçsüz bir tokat değildi. Shen Lang kendi etrafında 180 derece döndükten sonra yere çakıldı. Bir elini tokatı yiyen yanağına koyan Shen Lang masum gözlerle yaşlıya bakıyordu. Bir şeyler demek istiyordu ama cesaret edemiyordu.

 

"Asıl suçlu olan sensin. Yaptığın şeyi kabul edemiyorsun bile. Başına bela açıyorsan sonuçlarına katlanacaksın. Çöp kadar değerin yok." Diye bağırdı yaşlı. Sonra da kolunu salladı, arkasını döndü ve yemekhaneden çıktı.

 

Shen Lang ise bir şey diyemiyordu. Ayağa kalktı, o da yemekhaneden çıkıp gidecekti.

 

"Dur." Ama Chu Feng arkasından öfkeyle bağırdı.

 

"Ne, ne istiyorsun?" Shen Lang çoktan Chu Feng'in sıradan biri olmadığını anlamıştı. Yaşlı bile Chu Feng'in tarafını tutmuştu. Chu Feng'e bir şey yapmaya nasıl cesaret edebilirdi ki? Bu yüzden Chu Feng'in öfkeli sesini duyunca içini bir korku sarmıştı.

 

"Yerdeki yemeği ye önce. Geride bir kırıntı bile bırakırsan kafanı kırarım." Bunları söyleyen Chu Feng tekrar masasına oturdu ve yemeğini yemeye devam etti.

 

Chu Feng'in bu kadar sakin olduğunu gören Shen Lang uzun bir süre bir şey yapmadan durdu. Ama sonrasında çıkışa doğru gitmeye cüret edemedi. Parçaladığı masasına döndü ve yerdeki yemekleri topladı. Sonra da yemekleri yemeye başladı.

 

Çok hızlı yiyordu yemekleri. Göz açıp kapayıncaya kadar yerdeki yemekleri bitirmişti. Yemeğini bitirdikten sonra ağzını sildi, bakışlarını insanlara çevirdi ve "Ne diye bakıyorsunuz? Yemek yiyen birini hiç mi görmediniz?" diye bağırdı.

 

Sözlerini bitirdikten sonra Shen Lang hızla yemekhaneden ayrıldı.

 

Shen Lang'ın gittiğini gören Li Lei hemen Shen Lang'ın yemek yediği yere koştu. Etrafı inceledikten sonra bir kahkaha patlattı. Güldükçe gülüyordu. Güle güle Chu Feng'in yanına geldi ve "Chu Feng kardeş harikasın. Herif cidden de geride bir kırıntı bile bırakmamış," dedi.

 

"Heh." Li Lei'nin dediklerini duyan Chu Feng güldü. Ağzındaki yağı sildikten b "Korkmanıza gerek yok dostlar. Yemeğinizi yiyin, soğumasın." dedi.

 

Sözlerini bitiren Chu Feng Shen Lang'ın uğraştığı adamın yanına gitti. Kolunu uzatıp ayağa kalkmasına yardımcı oldu. Sonra da yemekhanenin çıkışına doğru yöneldi. Bunu gören Li Lei hemen onun yanına geldi.

 

Chu Feng ve Li Lei gittikten sonra herkes birbirine bakmaya başladı. Sonra da oturup yemeklerine devam ettiler. Ara sıra birileri başını kaldırıp Chu Feng'in oturduğu yere doğru hayranlıkla bakıyordu.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44226 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr