Bölüm 1017: Senin İçin Bunu Yaparım

avatar
3736 14

Martial God Asura - Bölüm 1017: Senin İçin Bunu Yaparım


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Kharsmi

 

"Ah Lil Lian, işte bugün ufkun genişledi ve yeni şeyler deneyimledin. Güçlülerin nasıl yöntemleri olduğunu gördün."

 

"Umarım bundan ders alır ve ileride insanları dış görünüşüne göre yargılamazsın. İyi olanların öyle kolay kolay ezilemeyeceğini anlamışsındır umarım. Ayrıca biri sırf senden düşük bir yerden geliyor diye senden zayıf olduklarını da sanma."

 

"Bugün Chu Feng gibi biriyle karşılaştığın için şükret, sana zorluk çıkarmadı. Başka biri olsaydı sırf söylediğin kaba şeylerden dolayı kemiklerin şu kemik yığının arasında olurdu." Diye nasihatte bulundu Luo Dede.

 

Luo Dedenin bu dediklerini duyan Luo Lian daha da kuvvetli titremeye başladı. Kendi kemiklerinin oradaki yığın içinde olduğunu düşününce korkusu daha da kuvvetlenmişti.

 

"Gıcır~~~”

 

"Abla."

 

O sırada evin kapısı birden açıldı. Yarı açılmış kapıdan küçük bir kızın sesi duyuldu. Bu Lil Ru'nun sesiydi.

 

"Lil Ru, dışarı gelme." Luo Lian'ın yüz ifadesi yine değişmişti. Birden endişe içinde bağırmaya başladı.

 

Çünkü o sırada avlunun dışı tam bir kan gölüydü. Gerçekten de dehşet bir manzara vardı. Yetiştirmeci olmasına rağmen dayanamıyordu Luo Lian. Lil Ru gibi küçücük bir çocuk nasıl dayanabilirdi?

 

Ama bir düşününce Luo Lian'ın yüzünde büyük bir neşe belirdi. Neden Lil Ru'nun dışarı gelmesi hakkında endişeleniyordu ki? Lil Ru'nun gözü kör olmuştu. Nasıl böyle düzgün yürüyebilirdi? Demek ki gerçekten de Chu Feng Lil Ru'nun gözlerini iyileştirmişti.

 

"Abla, neden gelmeme izin vermiyorsun? Yoksa bensiz oyun mu oynuyorsunuz? Hayır ben de oynayacağım." Luo Lian'ın sesini duyan Lil Ru çok sevinmişti. Hemen kapıyı açtı ve dışarı fırladı.

 

Bu da Luo Lian'ı iyice panikledi. Durumu hemen unuttu ve Luo Dedenin göğsünden fırladı. Sonra da tüm Dövüş Sanatı Becerileriyle kapıya doğru aceleyle gitti, Lil Ru'nun kapıyı açmasını engellemeye çalışıyordu.

 

"Lil Ru, bir şey olduğu yok. Hemen gel buraya." Ama o sırada Chu Feng'in sesi duyuldu. Lil Ru'nun sesi duyulur duyulmaz kapının önünde belirmişti. Ve çoktan kapıyı açmıştı.

 

"Sen." Bunu gören Luo Lian'ın yüz ifadesi yine değişti. Hemen bakışlarını dedesine çevirdi. Ama kafasını çevirince hayretler içerisinde kaldı.

 

Avlunun dışına bakınca kan dolu sahnenin tamamen kaybolduğunu gördü. Her şey eski hâline dönmüştü. Kollar, bacaklar ve kanlar kaybolmuştu. Kan kokusu bile yoktu.

 

Tekniklerini Luo Lian'ın aklı almıyordu. Bir an içerisinde Chu Feng her şeyi gizlemişti. Bu çok fazla güçlü değil miydi?

 

Chu Feng'in teknikleri karşısında hayretlere düşen Luo Lian bakışlarını Chu Feng'e çevirdi. Lil Ru'nun Chu Feng'in kucağında olduğunu fark etti. Lil Ru'nun gözlerinde hiçbir yara izi yoktu, hatta eskisinden de parlaktı. Lil Ru o sırada neşe içinde Chu Feng'le oynuyordu.

 

"Chu Feng ağabey çok güzel bir rüya gördüm." Dedi Lil Ru masumca.

 

"Ne rüyası gördün bakalım?" Diye sordu Chu Feng gülümseyerek.

 

"Rüyamda ablamla Timsah Canavar Dağına gitmiştik. Ama sonra kötü adamlarla karşılaştık. O adamlardan biri gözlerimi oymak istedi." Diye anlattı Lil Ru. Anlatırken eli kolu durmuyordu.

 

"Bu rüyanın nesi güzelmiş ki? Belli ki bir kâbus bu." Dedi Chu Feng kafasını sallayarak.

 

"Güzel bir rüya. Sonra benim koruyucum belirdi. Tüm kötü adamları yendi ve sonra gözlerimi öptü ve dedi ki bundan sonra gözlerim daha da güzel olacakmış."

 

"Sonra da uyandım hemen gittim aynada gözlerime baktım. Gözlerim gerçekten de daha güzeldi. Chu Feng ağabey sen o koruyucuya çok benziyorsun he." Dedi Lil Ru birden ciddi ciddi.

 

"Öyle mi? O zaman ben de senin koruyucun olayım, tamam mı?" Diye sordu Chu Feng.

 

"Tamam tamam! Ne güzel! Chu Feng ağabey benim koruyucum olacak! Oley~~~” Chu Feng'in dediğini duyan Lil Ru sevinçten dans etmeye başlamıştı. Çok mutluydu.

 

Chu Feng'in gülümseyerek Lil Ru'yla konuştuğunu gören Luo Lian düşüncelere dalmıştı. Birden aklına dedesinin nasihatleri geldi, ne kadar da haklıydı.

 

Kendisi iyileri suistimal eden ve kötülerden korkan biriydi. Görünüşü sert olsa bile kalbi zayıftı. Chu Feng ise zayıfı koruyan biriydi. Görünüşü dost canlısıydı ve kalbi güçlüydü. Chu Feng'e kıyasla gerçekten de kendini bir çöp gibi hissetmişti.

 

Lil Ru uyandıktan kısa bir süre sonra Chu Feng Luo Dedeye buradan taşınmalarını önerdi. Luo Dede de deneyimli biriydi, Chu Feng'in tavsiyesinin mantıklı olduğunu biliyordu. Bu yüzden de bu tavsiyeyi reddetmedi.

 

Chu Feng gerçekten de çok hızlı hareket ediyordu. Bunu dediği gün hemen Luo Dede ve diğerlerini başka bir şehre taşıdı. Bu yeni şehirde onlara düzgün bir ev aldı. Lil Ru bu yeni evlerini çok sevmişti. Luo Dede de evi çok beğenmişti. Surat asan bir Luo Lian vardı.

 

Çünkü yoldayken Muhteşem Sırmalı Şehirden geçmişlerdi. Şehirden geçerken Muhteşem Sırmalı Şehrinin kaos içinde olduğunu gördüler. Sokakları cesetlerle doluydu. Hepsi çok kötü bir şekilde ölmüştü. Cesetlerin arasında şehrin kapılarına bağlanmış bir genç vardı. En kötü şekilde ölen bu gençti. Bu genç Zhao Shaoqiu'ydu.

 

Bu işin arkasında Gizli Kan Kilisesinin olduğunu tahmin etmek çok da zor değildi. Gerçekten de bu kilise insanlık dışı zalim bir gruptu . Masum olanlara bile kıymışlardı. Bu canavarlar insan öldürmekten zevk alıyordu .

 

Bu dehşet sahneyi gören Luo Lian Chu Feng'e daha da hak vermeye başlamıştı. Chu Feng'in cidden de Gizli Kan Kilisesinin kökünü kazıması gerekirdi. Yoksa daha da fazla insan zarar görecekti.

 

"Chu Feng, sana bir şey sormak istiyorum. Sorabilir miyim?" Dedi Luo Dede.

 

"Ne sormak istiyorsun Luo Dede? Sor bakalım." Chu Feng, Luo Dedeyi çok seviyordu. Luo Dede, Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında sevdiği ilk kişi olabilirdi.

 

"Doğru tahmin ediyorsam yetiştirmen çok kuvvetli olsa gerek. Güney Deniz Bölgesinin en iyi uzmanıydın herhalde. Benim merak ettiğim Dövüş Kralı aleminde olup olmadığın." Diye sordu Luo Dede.

 

"Efendim ben daha sadece sekizinci seviye Dövüş Lorduyum." Diye cevapladı Chu Feng dürüstçe.

 

"Sekizinci seviye Dövüş Lordu." Bunu duyan Luo Dedenin gözlerinde hayal kırıklığı belirmişti.

 

"Efendim övünmek için falan böyle demiyorum ama sekizinci seviye Dövüş Lordu olsam da bazı yeteneklerim var. Sıradan bir ikinci seviye Dövüş Kralını bile yenebilirim." Dedi Chu Feng gülümseyerek.

 

"Emin misin?" Bu sözleri duyan Luo Dedenin hayal kırıklığına uğramış gözleri yeniden parladı. Sanki karanlık bir vadideyken tekrar ışığı görmüştü.

 

"Luo Dede istediğin bir şey varsa söyle. Yapabiliyorsam ve kötü bir şey değilse sana yardım ederim." Diye söz verdi Chu Feng. Luo Dedenin kendisinden bir isteği olduğunu anlamıştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr