Bölüm 248: Bekleyiş

avatar
1828 29

Lord Of Mysteries - Bölüm 248: Bekleyiş


Çevirmen: Dnightshade

İki taraf da Helmosuin'in defterinin yerini bildiğinden, bu mesele bu gece sona erecekti... Böylece büyükelçi de intikam alma özgürlüğe kavuşmuş olacaktı... Yaklaşan tehlikenin sebebi bu olabilir mi? Klein, kehanet sonuçlarını ve tuhaf alameti anlamlandırmaya çalışıyordu.

Kötü Söz tılsımına ya da 1000 pounda kiraladığı güçlü korumaya sahip olmasa, ne pahasına olursa olsun karakola ya da Buhar ve Makinecilik Kilisesi'nin Backlund merkezi olan Saint Hierländ Katedrali'ne sığınıp geceyi orada geçirirdi. Böylece olası saldırılardan kaçınarak büyükelçinin öldürülmesini bekleyebilirdi. Gerçi suikastın başarılı olma ihtimalinin yüzde kaç olduğundan bile emin değildi. Yine de o, en kötü sonuca çoktan hazırlanmıştı, bir planı vardı.

Ancak şu anda, kaçması için bir sebep yoktu. Evde kalıp hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi yapacaktı.

Hatta kalbinin derinliklerinde bir yerde, saldırganın kapısına dayanması için sabırsızlanıyordu bile.

Dizi 9 Avcı Meursault'u öldürdüm. Bir daha birini gönderecek olurlarsa, muhakkak en azından Dizi 7 seviyesinde birini göndereceklerdir, hatta belki de Dizi 6 ya da 5. Hatta birden fazla kişi gelmesi bile mümkün, ama onların üstesinden gelebilirsem, formüller ve Beyonder özellikleri elde edebilirim. Böylece kayıplarımın bir kısmını da telafi etmiş olurum... Evet, koruma hanıma şansımın yaver gittiğini ve satın aldığım siyah kulaktan faydalanarak Beyonder olduğumu söyleyeceğim. Sonuçta, çatışma yoğunlaştığında bunu saklamam mümkün olmayacak. Ayrıca, söylediğim şeyin gerçekten pek bir farkı yok. Siyah kulak gerçekten de işime yaradı... O sırada Klein içgüdüsel bir hamleyle elini göğsüne götürüp kızıl ayın sembolünü çizdi.

Tanrıça beni, Kahin yolunu takip eden o Beyonder'dan korusun! Bunları düşünürken başını kaldırıp odayı inceledi.

Korumasını bulmaya çalışıyordu. Onun, hikayenin tamamını duyduktan sonra hiçbir şey söylemeden kaçacağından korkmuştu.

Yemek odasının ışıkları sıcak bir şekilde kahve sehpasını, kanepeleri ve sandalyeleri aydınlatıyordu. Odada Klein'dan başka kimse yoktu.

Giderek tedirginliği daha da artıyordu, ancak tam o sırada, oturma odasındaki gaz lambasının cam yüzeyinde bir yüz gördü. Narin görünümlü, sarışın bir kızın yüzüydü bu.

 

 

 

 

Bu hanımefendi gücünden oldukça emin... Sonunda sakinleşen Klein kendi kendine mırıldandı, "Ben de bir Beyonderım.

Kaspars'ın beni götürdüğü toplantıda bir nesne buldum, bana çok faydalı oldu, ancak yalnızca benim için faydalıydı."

Söyledikleri doğruydu. Hangi yöntemle karşı karşıya kalırsa kalsın, bu cümleler gerçek bir testi geçebilirdi.

Ancak bu iki cümle bir araya geldiğinde, karşıdaki kişi bu faydaların onun Beyonder olmasını sağladığını düşünecekti.

Camın yüzeyindeki kız hafifçe başını salladıktan sonra aniden yok oldu.

Klein'ın yüz ifadesi değişmese de, gizlice rahat bir oh çekmişti.

Ceketini çıkarmadan oturma odasına dönüp gazetesini okumaya başladı.

Bir süre sonra, yeniden zil sesi duyuldu. Bir ziyaretçisi daha vardı.

Bu kim şimdi? Klein yeniden gerilmişti. Ellerini ceplerine atıp tarot kartlarını ve tılsımlarını yokladı.

Gerekli her şeyin yanında olduğundan emin olduktan sonra yavaşça kapıya yaklaştı.

O sırada Palyaço yetenekleri kapının ardındaki görüntüyü Klein'ın zihnine yansıttı, siyah beyaz kareli üniformalı, apoletlerinde üç yıldız bulunan bir çavuş sabırsızca kapının açılmasını bekliyordu.

Kısa, kahverengi sakallı bu adam Sherlock Moriarty'nin nefsi müdafaa davasıyla ilgilenen kişiydi.

Sanırım Jurgen adını söylemişti... Çavuş Faxine miydi? On poundluk kefalet ücretimi yarın ya da sonraki gün almam gerekiyor... Bu adam niye geldi ki? MI9 onu Ian Wright'ı bulması için göndermiş olabilir mi? Ya da, geçici bir süre saklanmam gerektiği, ortada bir tehlike olduğu konusunda beni bilgilendirmeye mi geldi? Klein şaşkın bir şekilde kapıyı açtı.

Backlund'un Batı Bölgesi'ndeki Intis Büyükelçiliği'nin ışıkları yanıyordu. Parfüm ve alkol kokularına hoş melodiler eşlil ediyordu.

Bu gece burada bir balo vardı.

Bakerland, büyükelçilik yaptığı yıllar boyunca sık sık elçilikte balolar düzenlemiş, krallığın bankacılarını, büyük fabrika sahiplerini, hayırseverlerini, tanınmış, güçlü insanları ve avukatları burada ağırlamıştı. Zaman zaman daha düşük rütbeli tüccarlara da balolara katılma fırsatı veriliyordu.

Büyükelçi bu balolarda konuklarına Trier'in refahından ve açıklığından bahsediyor, Intis Cumhuriyeti'nin artık soyluların, bankacıların, fabrika sahiplerinin ve avukatların keyfine göre yönetilmediğini anlatıyordu. Hükümette söz sahibi olmak isteyenlerin parlamento koltukları için yarıştığını ve bu şekilde hükümet politikalarına yön vererek gerçek özgürlüğün ve yüksek statünün keyfini çıkardığını açıklıyordu.

Bakerland, bugün de tam olarak böyle bir balo düzenlemişti. Elinde şarap kadehiyle konukların arasında dolaşıyor, orada olduğunu herkesin gözüne sokmaya çalışıyordu.

Defteri şimdiye dek bulmuş olmalılar... O korkak dedektiften Ian Wright'ın telgraf ofisinde görüldüğünü öğrendiğim anda planlarımı uygulamaya koydum. Şimdi de ödülleri toplama vakti... Bakerland, Aurmir şarabından bir yudum alıp, hava almak için balkona doğru yöneldi.

Kıdemli bir komplocu ve profesyonel bir istihbarat ajanı olan Bakerland, Ian'ın telgraf gönderdiğini öğrendikten sonra onun amirinin amiriyle iletişim kurmaya çalıştığını anlamıştı. Bu nedenle, Feysac İmparatorluğu'nun Backlund istihbarat ekibine sızmış olan iki taraflı ajanını, buluşmanın yerini ve zamanını öğrenmesi için görevlendirmişti.

Sonrasında da, hiçbir şey olmamış gibi davranarak adamlarını Bacardi Sokağı'na, Ian'ı aramaya yollamıştı. Ian'ı bulmayı başarmış ve MI9'un dikkatini çekmişti.

Planına göre, MI9'ın onların da aynı başlangıç noktasında olduğunu düşünmesi için, istihbarat ajanı Ian'ı bilerek serbest bırakmıştı.

Ana rakibini etkisiz hale getirdikten sonra, ifşa olmamış diğer istihbarat ajanlarına, Ian'ı ve Feysac İmparatorluğu'nun 'ekip liderini' pusuya düşürme görevi vermişti. MI9 tarafından fark edilmeden defteri bulmak ve Loen Krallığı'ndan kaçırmak istiyordu.

İşler tam da istediği gibi, pürüzsüz bir şekilde gitmişti, ancak akşam gelen haberler canını sıkmaya yetmişti.

MI9 her şeyin farkındaydı!

Bakerland onları kandırdığını sanarken, MI9 çoktan onun planını çözmüştü!

Rosago varken, bunu kehanetle öğrenmeleri mümkün değil. Ayrıca, MI9 kehanet konusunda hiç iyi değil... Bu da aramızda bir casus olduğu anlamına geliyor... Umarım Rosago onlardan bir adım önde olup defteri Gölge'ye ulaştırmayı başarır... Bakerland'in bu baloyu düzenlemesinin sebebi şüphelerden kaçınmaktı, ancak balo sebebiyle gelişmeleri takip edememek de canını sıkıyordu. Adamlarının işi halledebilmesini umut etmekten başka yapabileceği bir şey yoktu.

Planlarına göre, Rosago başarılı olursa defteri doğrudan başka bir istihbarat ajanına, daha önce görevlendirilmemiş birine teslim edecekti. Sonra da MI9'ı peşine takıp sorun yaratarak dikkatleri kendi üzerine çekecekti. Bakerland, bu süreçte Rosago'dan dedektifi öldürmesini de istemişti.

O dedektif olmasa MI9'un defterden haberi bile olmayacaktı. Her şey harika olacaktı... Zmanger çetesi ile olan ilişkim ifşa olmayacaktı ve ülkeye geri gönderilmeyecektim... Dedektif kaçmaya çalışmadı, MI9'un kendisini korumaya devam edeceğini ve evde kalmanın kaçmaktan daha güvenli olacağını mı düşündü acaba? Bakerland çenesini ovuşturdu.

Aldığı son emre göre, defterle ilgili operasyon tamamlandıktan sonra, tüm istihbarat meselelerini elçilikteki en yüksek rütbeli askeri görevliye devretmesi ve yeni büyükelçinin gelişini beklemesi gerekiyordu.

Ancak Bakerland Backlund'dan ayrılma konusunda isteksizdi. Kötü hava şartlarına ve kirliliğe rağmen, Backlund dünyadaki en müreffeh şehirlerden biriydi.

Ayrıca, buradaki kadınlar kendi memleketindeki kaltakların aksine çok daha muhafazakardı. Onları yatağa atmak, baştan çıkarmak için çabalamak Bakerland için tatmin edici, büyüleyici bir başarıydı. Ne yazık ki şimdi bu güzel kadınlara veda etmesi gerekiyordu... Bütün bu sebeplerden ötürü, planlarını bozan dedektife inanılmaz bir öfke duyuyordu.

Rasago'nun can güvenliğine gelince, Bakerland bu konuda hiç endişeli değildi. Rosago'nun, Yüksek Dizi bir Beyonderla karşı karşıya kalmadığı sürece daima kaçmayı başarabileceğine inanıyordu. Çünkü onun özel Beyonder güçleri vardı.

Düşüncelere dalmış olan Bakerland'in gözleri aniden parladı. Kıpkırmızı bir elbise giymiş genç bir kadının elinde şarap kadehiyle balkonun kenarında durduğunu görmüştü.

Kadının hoş bir yüzü ve nazik bir mizacı vardı. Gür saçları simsiyahtı, açık kahverengi gözleri çok şey anlatıyor gibiydi.

Bakerland yavaş yavaş kadına yaklaşıp onunla sohbet etmeye başladı. Kadının, bir kereste tüccarının kızı olduğunu ve babasının çok varlıklı olmadığını öğrendi, ismi ise Eileen'di.

Bakerland, Intis Büyükelçisi statüsüyle Eileen'in sempatisini hemen kazanmıştı.

Birlikte dans etmeye başladıktan kısa bir süre sonra bedenleri birbirine iyice yaklaşmıştı.

"Güzel hanımefendi, size odamda 1286 Aurmir şarabı ikram etmek isterim."

Eileen neredeyse bir an bile tereddüt etmeden teklifi kabul etti, "Pekala."

Böylece birlikte gizlice balodan ayrılıp ikinci kata çıktılar. Bakerland, korumalarına kendisini rahatsız etmemelerini emretmişti ve şu anda Eileen'le odada baş başaydılar.

Bakerland, daha Aurmir şarabı gelmeden tutkulu bir şekilde Eileen'i kucaklayıp yatağa getirdi.

O sırada eteği açılan Eileen, beyaz tenli, pürüzsüz bacaklarını Bakerland'in beline dolamıştı.

 

 

 

 

Bakerland'in omuzlarında duran elleri ilk başta gayet masum görünürken, aniden uzun tırnakları ortaya çıkmış, damarları şişmişti!

Bang!

Ağzından beyaz köpükler fışkırıyordu.

Bakerland, Eileen'in karnına bir yumruk indirdikten sonra hızla yataktan kalktı. Yüzünde buz gibi bir ifade vardı.

"Seni kim gönderi?" Diye sordu öfkeli bir tonda.

Eileen kalmaya çalıştı, ancak çektiği acı dayanılmayacak boyuttaydı. Bakışları korku doluydu.

Güzel kızın yüzündeki ifadeyi gören Bakerland gülümsedi, "Güzel kadınlara ilgim olduğu doğru, ancak bu sorunumun farkındayım. Bu nedenle, ne zaman güzel bir kadınla tanışsam özellikle dikkatli davranıyorum.

Söyle, seni kim gönderdi?

Direnmeye çalışma. Alevi kullanmada oldukça ustayımdır."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr