Bölüm 229: İki Kötüden Daha Az Kötü Olanı

avatar
1787 31

Lord Of Mysteries - Bölüm 229: İki Kötüden Daha Az Kötü Olanı


Çevirmen: Dnightshade

Meursault'un cansız bedeni yerde öylece yatıyordu, gözleri hala açık, ancak bakışları boştu.

Boğazının yarısını kesmiş olan yara aslında inceydi, ancak Beyonder özelliğinin yoğunlaşmasıyla biraz daha genişleyip parçalanmıştı.

Aynı zamanda, inkontinans sebebiyle bedeninin alt kısmından kötü bir koku yayılıyordu.

Klein elinde kızıl, jölemsi nesneyle öylece cesedi izliyordu, ne yapacağını bilmez haldeydi.

Genel anlamda üç seçeneği vardı. Birincisi, olay yerini temizleyip yaralarını kapatmak ve polisi arayıp meşru müdafaa yaptığını bildirmekti. İkinci seçeneği, geceyi bekleyip cesedi kanalizasyona atmak ve hiçbir şey olmamış gibi davranmaktı. Üçüncü seçeneği ise, buradaki hayatını derhal terk etmek, başka bir bölgeye kaçıp yeniden adını değiştirmekti.

İlk seçenekteki sorun, Klein'ın hala pek çok sırrı olan illegal bir vatandaş olmasıydı. Polise haber verirse, kimliğiyle ilgili sıkıntı doğrudan gün yüzüne çıkabilirdi. İkinci seçeneğe gelince, bunu yaparsa her gücü korku içinde polisin kapıya dayanmasını bekleyerek geçirecek, kapı her çaldığında korkuyla yerinden sıçrayacaktı.

Ayrıca Meursault'u buraya gönderen büyükelçi, sağ kolunun ortadan kaybolduğunu fark ettiğinde muhakkak adamlarından birini Klein'ın evine gönderecekti. Bu durumda, Klein'ın karşısında Dizi 7 ve/veya Dizi 6 seviyesinde bir Beyonder olacaktı. Şu anda karşı karşıya olduğu grup bir ülke, güçlü bir ülke olabilirdi.

Üçüncü seçenek, tüm risklerden kaçınmasına olanak tanıyan en akıllıca ve en güvenli seçenek gibi gibi görünüyordu, ancak bunun da bir dezavantajı vardı. Klein buradan kaçmayı seçerse büyük ihtimalle resmi gazetede, arananlar listesinde yayınlanacaktı. Dahası, polise ve gazetelere onun görünümünü tarif edenler, yan komşusu Bayan Sammer ve avukat komşusu Jurgen olacağından, Klein'ın kılık değiştirmemiş, kendi hali resmedilecekti. Aranıyor ilanı yayınlandığında, yalnızca Backlund bölgesiyle sınırlı olsa bile, muhtemelen Daly ve diğer Gece Kuşları Klein'ı tanıyacaktı. Bu da Klein'ın başına daha büyük bir sorun açardı.

Bütün bu olaylar Ince Zangwil ve Mühürlü Eser 0-08'le ilgili olduğundan, yaşadığı öğrenilirse yüksek rütbeli diyakoz seviyesinde bir uzmanın Klein'ı bulmaya gönderilmesi olasılığı çok yüksekti.

 

 

 

 

Elbette üçüncü seçeneğin başka bir yöntemi daha vardı, bu da cesedi saklayıp delilleri kanalizasyona attıktan sonra kaçmaya çalışmaktı. Ancak yine de büyükelçi Klein'ı bulamadığında hakkında arama ilanı çıkartabilirdi. Zmanger çete üyelerine polise haber verme emri verir ve Backlund'un resmi kuvvetlerini kullanarak onu arayabilirdi - ve bu şekilde Klein'ı bulabilirse, sonuç ikinci seçenekten farksız olurdu.

Klein hızlıca durumu değerlendirdikten sonra bir karara vardı: Kehanet...

Zaten şimdiden meylettiği bir seçenek vardı, iki kötüden daha az kötü olanını seçmek istiyordu. İlk seçenek nispeten daha az risk taşıyor ve bir dereceye kadar Klein'ın inisiyatifi eline almasına olanak tanıyordu. Bu şekilde ifşa olarak, resmi grupların dikkatini çekebilir ve büyükelçinin sonraki eylemlerini dizginlemesine sebep olabilirdi.

Hemen bir kağıt ve kalem çıkarıp kehanet ifadesini yazdı. Sol bileğindeki zinciri çıkarıp kağıdın üzerine doğru sallandırdı.

"Polise başvurmalıyım.

Polise başvurmalıyım."

...

İfadeyi sessizce tekrarlayıp gözlerini açtığında ruh sarkacının hafif bir şekilde saat yönünde döndüğünü gördü.

Yani cevap pozitifti!

Diğer iki seçeneği de kehanetle sorgulayıp iki olumsuz cevap alan Klein'ın artık tereddütü kalmamıştı.

Hemen siyah eldivenlerini takıp cesedi aramaya başladı. Adamın üstünden keskin bir hançer, biraz para, bir paket sigara, bir çakmak ve birkaç ıvır zıvır çıkmıştı.

Klein, diğer her şeyi yerine koyduktan sonra eldivenlerini çıkarıp hançeri aldı ve orijinal şeklini bozmak için Meursault'un boğazındaki yaraya sapladı.

Sonra yeniden eldivenlerini takıp Meursault'un elleriyle hançeri çekti.

Bütün bunları hallettikten sonra Meursault'un Beyonder özelliğini, kendi yaptığı tılsımları, tarot kartlarını, kan lekeli sözleşmeyi, kehanet ifadelerinin yazılı olduğu kağıtları ve üzerinde taşıdığı materyallerin hepsini toplayıp bir kese kağıdına doldurdu.

Gereken her şeyi topladığından emin olduktan sonra bir ritüel düzenleyerek kendisine çağrıda bulundu.

Azik'in bakır düdüğü yanındayken kendisini çok daha güçlü ve maddesel hissediyordu. Özel ruh halindeyken kese kağıdını alıp çağrıyı sonlandırdı ve böylece gri sisin üstündeki dünyaya dönmüştü.

Gerçeklikten getirdiği nesnelerin bulunduğu kese kağıdını Aptal'ın yüksek sırtlı sandalyesinin arkasına bıraktı, şimdilik Azik'in bakır düdüğünü de burada saklayacaktı. Sonrasında derin bir nefes alıp düşüş hissini zihninde canlandırarak bedenine döndü.

Klein'ın kan lekeli sözleşmeyi ve kehanet ifadelerinin yazılı olduğu kağıtları yakmamasının sebebi, polisin vakayı özel bir ekibe devredeceğinden ve böylece güçlü bir Beyonderın kehanet kullanarak durumu çözeceğinden korkmasıydı.

Ancak gri sisin üstündeki dünyanın koruması varken, Ebedi Yanan Güneş bizzat gelse bile gerçek bir yanıt elde edilemezdi.

Dizi 8'e geçişiyle maneviyatının büyük ölçüde güçlenmesinden sonra haftalık inceleme ve özetlerini gri sisin üstündeki dünyaya götürmesinin sebebi de buydu.

Şu anda, daha fazla şüphe çekmeyi ve derinlemesine araştırılmayı göze alamazdı!

Klein maneviyat duvarını dağıttığında aniden esen rüzgar ritüalistik materyallerden kalan kokuyu da yok etti. Şu anda, mistisizm ve Beyonderlarla alakalı evde kalan tek şey Klein'ın önünde sessizce yanan mumlardı.

Ancak bunlar da sıradan malzemelerdi. Çağrıyı yönlendirdiği kişi yine kendisi olduğundan, çok da titiz olmasına gerek yoktu.

Ve bir aile evinde mumların olması gayet normaldi, aile tek bir bekardan oluşsa bile.

Klein mumları söndürüp evin uygun yerlerine yerleştirdikten sonra altın cep saatini çıkardı, Meursault'un ölümünün üstünden kaç dakika geçtiğini ve polisin gelmesinin ne kadar süreceğini hesaplamaya çalışıyordu.

Soruşturmaya Beyonderların dahil olması ihtimaline karşılık, Meursault'un ölümünün üstünden bir saat geçmiş olduğundan emin olmak istiyordu.

Mistisizm alanında ve ruh iletişimi konusunda, bu oldukça önemli bir noktaydı. Bir saatten sonra, ruhla iletişim kurulsa bile alınabilecek bilgiler oldukça kısıtlı ve belirsiz olurdu. Örneğin, medyumluk ritüeli aracılığıyla Meursault'u öldürenin Sherlock Moriarty olduğu öğrenilebilirdi, ancak bu eylemin sebebi ve diğer detayları öğrenilemezdi.

Vakaya atanan Beyonderın, bu ölümde Beyonder parmağı olup olmadığını sorgulaması ise Klein'ı hiç endişelendirmiyordu, çünkü asıl faktör, yani kanlı sözleşme şablonu, gri sisin üstündeki dünyadaydı.

Kehanetler gri sisin üstündeki gizemli alanın müdahalesine maruz kalacağından, rakip Beyonderın önsezi yetenekleri bile kısıtlanmış olacaktı.

Neyse ki ben de bir profesyonelim... Gerçekten Moriarty olmuş gibi hissediyorum... Klein, herhangi bir sorun olmadığından emin olmak için sahneyi bir kez daha inceledikten sonra gözlerini saatten ayırmadan bir ileri bir geri volta atmaya başladı.

Vakit geldiğinde altın çerçeveli gözlüğünü takıp birkaç dakika daha bekledikten sonra kapıyı açıp evinden çıktı.

Backlund'da hava çoktan kararmıştı, yağmur damlacıkları parlayarak sokak lambalarının altına dökülüyordu.

Orta sınıf bir mahalle olan Minsk Sokağı'nda genellikle devriye ekipleri olurdu. Bu nedenle Klein'ın yetkili birini bulması çok uzun sürmemişti.

Apoletlerinde yalnızca birer yıldız bulunan düşük rütbeli iki polis memuru görmüştü. Silahları ve copları olan memurlar, şemsiyelerinin altında etrafı izliyorlardı.

"Memur bey! Bir suçlunun saldırısına uğradım!" Klein oyunculuk yeteneklerini konuşturmaya başladı.

Onun dağınık görüntüsü, memurların durumu ciddiye almasına sebep olmuştu. İkisi de hemen alarma geçip coplarını çıkardı.

"Nerede?" Diye sordu yuvarlak yüzlü, kahverengi gözlü memur.

Klein evini işaret etti.

"Gizlice evime girip beni öldürmeye çalıştı!

Mücadele ederken yanlışlıkla bıçakladım onu, öldü!"

Öldü mü...Memurlar aralarında bakıştıktan sonra şüpheli bakışlarını Klein'a çevirdiler.

"Bizi evinize götürün."

"Tamamdır!" Klein, felaketten kurtulmuş gibi davranarak iki memuru 15 numaradaki evine getirdi, kapının önünde telaşlı bir tavırla anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtı.

Polis memurları ilk önce kaotik sahneyi, sonra da yerde yatan cesedi görmüştü. Merhumun boğazındaki iğrenç yarayı ve kanlı hançeri de fark etmişlerdi tabii.

"Olay yerinin haline bak, ben hemen gidip müfettişe haber vereceğim," dedi diğer memur yuvarlak yüzlü arkadaşına.

"Pekala." Yuvarlak yüzlü, kahverengi memur bakışlarını Klein'a çevirdi, ihtiyatlı tavrı mimiklerinden ve beden dilinden belli oluyordu.

Haber vermeye giden memur, çok geçmeden yanında siyah beyaz kareli üniforma giyen, apoletinde üç yıldız olan bir çavuş ve iki diğer memurla birlikte geri döndü.

Memurlar olay yerini inceleyip ipuçları ararken, kısa, kahverengimsi sarı sakallı çavuş da Klein'ı bir kenara çekmiş sorular soruyordu.

"İsim."

"Sherlock Moriarty. Altı aylık kira makbuzum burada." Klein gerekli belgelerin hepsini önceden hazırlamayı ihmal etmemişti.

Çavuş belgelere kısaca göz attıktan sonra devam etti, "Mesleğiniz nedir?"

"Özel dedektifim."

Çavuşun kaşları çatılmıştı, "Merhumu tanıyor muydunuz? Size neden saldırdığını biliyor musunuz?"

"Tanıyorum. Adı Meursault, Zmanger çetesinin celladı." Klein, çavuşun başka soru sormasını beklemeden anlatmaya devam etti, "Geçen günlerde, Ian Wright adında bir genç, eski işvereni Dedektif Zreal Viktor Lee'yi araştırmam için benden yardım istedi. Meğer işin içinde Zmanger çetesi ve Meursault da varmış.

Onun peşine takıldım ve gizlice, önemli gibi görünen bir beyefendiyle buluştuğunu öğrendim. Meursault ona, 'büyükelçi' diyordu." Çavuşun yüz ifadesi değişmişti, Klein'ın beklediği tepki de tam olarak buydu.

"Büyükelçi... Gerçek adını biliyor musunuz?" diye sordu çavuş ciddi bir tonda.

"Bilmiyorum, ancak resmini gördüm, bir daha karşıma çıksa kesinlikle tanırım." Bu gerçeği saklamasına hiç gerek yoktu. "Bu sabah, Meursault evime gelip beden Ian Wright'ın peşine düşmemi istedi. Meslek ahlakım sebebiyle onu reddettim ve öğleden sonra eve geldiğimde Meursault'un saldırısına uğradım, beni neredeyse öldürecekti. Neyse ki dövüş becerilerim iyi, hızlı tepki verebildim."

 

 

 

 

Çavuş bir süre düşündükten sonra birkaç detayı daha sordu. Klein, olan biten her şeyi neredeyse bütünüyle anlatmış, ancak Meursault'un boğazına sapladığı şeyi sözleşme şablonu değil hançer olarak söylemişti.

"Evet... Bizimle karakola gelmeniz gerekiyor, otopsi sonuçlarını, olay yeri soruşturması sonuçlarını ve ilgili tarafların sorgularını bekleyeceğiz." Çavuşun dikkatinin dağıldığı belli oluyordu, gerekli prosedürü oldukça üstünkörü bir şekilde sürdürüyordu.

Şu anda, zihnini meşgul eden tek bir düşünce vardı:

Bu dava, yabancı bir büyükelçiyle ilgili önemli bir davaydı!

Durumu hemen üstlerine bildirmesi gerekiyordu!

O sırada aklına sorması gereken bir şey daha gelmişti, dalgın bir şekilde Klein'a baktı, "İnancınız nedir?"

"Buhar ve Makinecilik Tanrısı," dedi Klein bir an bile tereddüt etmeden.

Fırtınalar Tanrısı Kilisesi'nin Backlund merkezi Cherwood Bölgesi'ndeydi, yani burada Beyonderlarla ilgili olaylar olduğunda vakalar genellikle onlara teslim ediliyordu, tabii olaya karışan kişilerin de Fırtınalar Tanrısı'na inanıyor olması gerekliydi.

Ne olursa olsun Gece Kuşları'ndan olabildiğince uzak durması gereken Klein'ın Tanrıça'yı hayal kırıklığına uğratmaktan başka seçenği yoktu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr