Çevirmen: Dnightshade

Bay Kapı… İsimlendirme tarzı benimkine çok benziyor… Acaba fırtına ortasında, karanlığın derinliklerinde kaybolan bu zavallı adamın gerçek adı ne ve hangi Diziden. Yoksa, İmparator Roselle’in tahmin ettiği gibi, bu adam şeytani tanrılardan ya da iblislerden biri mi… Klein yarı alaycı bir tonda sessizce güldü. Dördüncü Dönem’in tarihi onun da ilgisini çekmişti.

“Dördüncü Dönem’deki meşhur ‘Dört İmparator Savaşı’nı biliyorum, ancak detaylar ve savaşta yer alan ana karakterlerle ilgili bilgilerim, büyük kiliseler tarafından paylaşılan bilgilerle sınırlı. Mesela Solomon İmparatorluğu’ndan Karanlık İmparator’un da bu konuya dahil olduğundan haberim var.

Bugün, Bay kapı sonunda sorularıma cevap verip diğer üç imparatorun da kimler olduğunu anlattı. Tudor Hanedanlığı’nın yarı deli Kan İmparatoru, Trunsoest İmparatorluğu’nun Gece İmparatoru ve Güney Kıtası’nın, aynı zamanda Ölüm olarak da bilinen Yeraltı Dünyası İmparatoru.

Bay Kapı’nın açıklamalarına göre, bu savaş tüm dünyanın durumunu değiştirmiş, Karanlık İmparator, Kan İmparator ve Gece İmparator birer birer düşmüş. Yeraltı Dünyası İmparatoru ise oldukça kazançlı çıkmış.

Ayrıca Bay Kapı, yüzyıl süren ‘sindirme’ sürecinin ardından Ölüm’ün delirdiğini, ancak aynı zamanda da güçlendiğini de anlattı. Bu nedenle Ölüm, İlkel Şeytaniçe ile işbirliği yaparak Kuzey Kıta’nın başına bir felaket getirmiş. Tabii bu onun bizzat şahit olduğu bir şey değil, her ay gerçek dünyaya geldiğinde duyduğu bir şeymiş.”

“Ölüm delirmiş, ancak aynı zamanda da güçlenmiş!

Tanrılar da mı delirebiliyor?

Ne korkunç bir cümle!”

“Ancak bu benim tahminlerimi de doğruluyor. Beşinci Dönem’den önce, o tanrılar gerçek dünyayı sık sık ziyaret ediyor, Kuzey ve Güney Kıtalarındaki duruma doğrudan müdahale ediyorlardı. Hatta Ölüm gibi, bizzat kendi bedenleriyle bile gelebiliyorlardı.

Bay Kapı’ya, kendisinin de Dört İmparator Savaşı’na katılıp katılmadığını ve katıldıysa nasıl bir rol üstlendiğini sordum. Tabii yedi tanrının bu savaştaki konumunu ve oynadıkları rolü de merak ediyordum.

Bay Kapı sorularımı cevaplamadı. Yalnızca, Dördüncü Dönem’deki seçkin güçlü kimselerin sayısının hayal gücümün sınırlarını aşacağını söyledi.

Ayrıca, iki yasadan da bahsetti, bunlardan biri Beyonder Özellikleri Dayanıklılık Yasası. Diğeri ise, çok gizli ve eski kuruluştan öğrendiğim bazı şeylerle ve gözlemlediğim bazı olaylarla tutarlı olan Benzer Dizi Beyonder Özellikleri Muhafaza Yasası.

Heh, buradan pek çok ilginç sonuca varılabilir, olası açıklamalar insanı dehşete düşürebilir. Örneğin, aynı yolu takip eden çok fazla Yüksek Dizi Beyonder olduğunda, Düşük Dizi Beyonderların azalması gibi…”

“… Beyonder Özellikleri’nin kaynağı sabitti. Artış ya da azalma olması mümkün değil. Bu gerçekten de, tüm tanrıları yaratmış, her şeyi bilen ve gücü her şeye yeten bir Tanrı olduğu ve her şeyin kaynağının ‘O’ olduğu anlamına mı geliyor?”

Bu, Klein’ın karşısına çıkan en uzun günlük içeriğiydi. Toplam iki sayfa kaplıyordu, orijinal halinin önlü arkalı yazıldığını tahmin etmek zor değildi. 

Çok fazla bilgi… Klein sessizce iç çekti.

Normal bir şekilde mezun olmuş bir tarih öğrencisi olarak daima, Solomon İmparatorluğu, Tudor Hanedanlığı ve Trunsoest İmparatorluğu’nun, yeni bir siyasi sonuçtan önce belirli bir derece iyileştirmelerle birbiri ardına geldğine inanmıştı.

Ancak şaşırtıcı bir biçimde, Bay Kapı’nın açıklamaları bir şeyi gayet açık ve net bir şekilde ortaya koyuyordu – bu üç imparatorluk aynı anda var olmuştu!

Bugün, onun dileğini yerine getirmesine yardım ettim… Acaba Dört İmparator Savaşı sırasında, Ölüm gerçek bir tanrı olmuş muydu? Bay Kapı’nın açıklamalarından bu soruya cevap bulmak zor. İlk varsayımım ancak, Dört İmparator Savaşı’ndan fayda sağlamış olan Yeraltı Dünyası İmparatoru’nun sınırlarını aşıp tanrı olduğu, ancak aynı zamanda da delirdiği olabilir…

Bir tanrının delirmesi gerçekten de korkunç. Yalnızca detayları düşünmek bile insanın kalbini titretiyor! Bilgili İmparator Roselle’in ve bu olaydan bahsederken ‘korkunç’ kelimesini kullanmasına şaşmamalı…

Acaba sözde şeytani tanrılar, deliren Ortodoks tanrıları mıydı?

Bu da, bir gün bu dünyada yalnızca şeytani tanrılar olacağı anlamına mı geliyor acaba…

Aman tanrım, o halde kıyamet durdurulamaz değil mi?

Klein, giderek artan endişelerini belli etmemek için gülümsedi. Hayallerindeki geleceğin artık koyu gri bir tonla kaplandığını hissediyordu.

Aynı zamanda, Karanlık İmparator, Kan İmparatoru ve Gece İmparatoru hakkındaki değerlendirmesi de değişmişti, onların tanrı olmaya yakın, üstün güçlü figürler olduğuna inanıyordu artık.

Belki de bu, Dizi 1’in bir yolun zirvesi olduğu anlamına geliyordur. Bu mantığa göre, Karanlık İmparator’un yüzyıllarca veya bin yıldan fazla yaşaması kabul edilemez olurdu. Bu da orijinal Klein’ın kafasındaki soru işaretlerini açıklıyor.

Antigonus ailesinin defterindeki içerikten, kendi danışmanının bakış açısıyla çelişen bulgular elde etmişti. O, Karanlık İmparator isminin Solomon İmparatorluğu’ndaki tüm imparatorlar için kullanılan bir isim olduğuna inanıyordu… Belki de Karanlık İmparator daima hep aynı Karanlık İmparator olmuştu…

Tabii diğer olasılıkları da göz ardı etmemek lazım. Mesela, İmparator iki ya da üç kez değişmiş olabilir, belki de o yolun Dizi 1’inin adı Karanlık İmparatordur?

Acaba Bay Kapı, Dördüncü Dönem tarihinde hangi isimle tanınıyor… İmparator Roselle, hatalı deneylerinden ve karşılaştığı tesadüflerden bahsederken detay vermemiş, bu da benim, bunu Bay Kapı ile konuşmaya çalışmamı bile imkansız hale getiriyor.

Beyonder Özellikleri Dayanıklılık Yasası ve Benzer Dizi Beyonder Özellikleri Muhafaza Yasası, Kaptan’ın açıklamalarına oldukça yakın bir şekilde açıklanmış. Belki de kullandığı terimi İmparator Roselle’den öğrenmiştir.

Bay Kapı’nın tasvir ettiği iki yasaya göre, pek çok ilginç spekülasyonu ortadan kaldırabiliriz. Mesela, yedi kilisede çok fazla kutsal eser ve Yüksek Dizi Beyonder olduğunda o kadar fazla Düşük Dizi Beyonder olamaması gibi… Ancak bu gerçeklikle ters düşüyor ve tek mantıklı açıklama, tanrılardan gelen ekstra bir armağan?

Mesela, Özelliklerin Korunması Yasası sebebiyle Evernight Ulusu’nun yok edilmesi, yalnızca kaynaklara sahip olmanın, topluluğun başını derde sokmasına neden olduğu anlamına mı geliyor? Yoksa, varlıklarının Evernight yolunun gücünü ciddi şekilde zayıflattığı ve Tanrıça’nın konumunu tehdit ettiği söylenebilir mi?

Mesela, teorik olarak, bazı Mühürlü Eserler aynı zamanda iksir ana malzemesi olarak da kullanılabiliyor, hatta bazen direkt iksir bile sayılabiliyorlar. Tabii bunun için eserlerin tehlikelerden ve delilikten arınmış olması gerekiyor.

…

Ortaya çıkarılan belgelerde Dördüncü Dönem’den, ‘Tanrılar Çağı’ olarak bahsedilmesine şaşmamalı. Demek bu çağda, tanrıların sık sık ziyaret ettiği kaydedilmiş.

Beyonderların ritüalistik büyülerden edindiği cevaplar olmasa, belki de çoğu tanrıların varlığından şüphe edecekti…

Kafasında pek çok soru işareti oluşan Klein, aniden mistisizm aleminin derinliklerine daldığını hissetti.

Kalan dört sayfaya göz attığında, içeriklerde Bay Kapı ile ilgili bir şey olmadığını görüp hayal kırıklığına uğramıştı.

Palyaço yetenekleri ve yüzünü gizleyen gri sis duygularını gizlemesine yardımcı oluyordu. Bu nedenle, çaktırmadan onu gözlemlemeye çalışan Audrey bile herhangi bir tuhaflık fark etmemişti.

Klein kısa süre içinde kaotik duygularını dizginleyip üçüncü sayfaya geçti:

“10 Eylül. Çok uzun zamandır dayanıyorum, ancak artık kendimi tutamayıp söyleneceğim.

Bilgin yolunu seçerek büyük bir aptallık etmiş olmalıyım, değil mi?

Tabii bu, en büyük avantajımı geliştirmemde ve kilisenin bana büyük önem vermesinde etkili oldu. Ancak büyük bir sorunum var, ilk birkaç Dizi, dövüş için gerekli olan herhangi bir Beyonder gücüne sahip değil. Bu alanda tek kaynaklarım mistik nesneler ve dış yardımlar.

Örneğin, Dizi 9 Bilgin yalnızca hafıza, öğrenme ve pratik beceriler konusunda olağanüstü ustalık getiriyor.

Dizi 8 Arkeolog ile birlikte güçlü bir fizik ve tarihi bilgi geliyor, ancak bunlar yalnızca bazı ritüalistik büyülerde yardımcı oluyor.

Dizi 7 Eksper, yalnızca gizemli nesneleri hızla tanıyarak gizli tehlikelerden büyük ölçüde kaçınabiliyor.

Dizi 6 Zanaatkar ise makinecilik harikaları yaratabilmesine rağmen güçlü Beyonder nesneleri üretemiyor. Ek olarak, ritüalistik büyülerin güçlenmesini sağlıyor. Modern isminin Makinecilik Uzmanı olmasına şaşmamalı.

Kıyaslarsak, Gizemli Gözlemci yolunun Dizi 7’si Büyücü ve Dizi 6’sı Parşömen Profesörü oldukça çekici. Kilise yolun tamamına sahip olsa ve Gizli Bilge var olmasa muhteşem olurdu. 

Ancak, güzel haberler de aldım sonunda. Bir sonraki ilerlememle birlikte, tamamen bana ait Beyonder dövüş güçleri elde edeceğim. Dizi 5’e ilerleyip bir Astrolog olacağım!

Dizi’nin modern adı beni biraz korkutmuyor da değil; Gökbilimci…

Sonunda ben de çok güçlü, deli bir bilim adamı mı olacağım?

Tanrı yardımcım olsun. Üniversite giriş sınavında yalnızca ikinci sınıf bir öğrenciydim!”

İmparator Roselle’in oldukça esprili biri olduğu söylenebilirdi. Son zamanlarda keyfi hiç de yerinde olmayan Klein’ın bile dudaklarının kenarı seğirmiş, hafifçe gülümsemişti.

Sıkı çalış ve her geçen gün biraz daha geliş gerçekten de bilgece bir laf… O sırada aklına, Buhar ve Makinecilik Tanrısı Kilisesi’nin eşsiz özelliği gelmişti.

Dövüş alanında pek fazla Beyonder gücüne sahip olmasalar da, nesneler yapıp kullanmakta oldukça ustaydılar.

Klein yeniden düşüncelerini toparlayıp okumaya devam etti.

“2 Haziran, Krallık tekrar tekrar kaos çıkararak savaşlar başlattı, ancak Feysac İmparatorluğu’nu, Loen Krallığı’nı ve Feynapotter Krallığı’nı tamamen yok etmeyi de başaramadı. Bu nedenle, büyük bir borç batağına girildi, ekonomi çöküşün eşiğinde.

Gözlemlerime göre, insanlar, tüccarlar ve askerler durumdan hiç memnun değil. Tek bir kıvılcım ayaklanmalar başlatacak! Bu benim için bir fırsat.

Ancak çok dikkatli olmam gerekiyor. Sauron ailesi Dördüncü Dönem tarihine tanık oldu ve çok büyük ihtimalle ailede Yüksek Dizi Beyonderlar var. Kilisenin desteğine ihtiyacım var, aynı zamanda da Ebedi Yanan Güneş Kilisesi’nden zımni sözleşme almalıyım.

Hemen ortaya çıkamam. Önce asilerin düzeni yok etmesini bekleyip sonra da kurtarıcı rolü üstleneceğim. Konsolos Roselle Gustav. Bu ismi sevdim.”