Bölüm 187: Azik’in Uyarısı

avatar
2156 23

Lord Of Mysteries - Bölüm 187: Azik’in Uyarısı


 Çevirmen: Dnightshade

 

Elçinin eylemleri onu o kadar şaşırtmıştı ki, Klein beş dakika sonra ancak nefes alışverişini düzene sokabildi. Sakinleştiğinde eğilip mektubu yerden aldı.

 

Bay Azik, hafıza kaybından dolayı bir Beyonder olarak yeteneklerinin büyük bir kısmını kullanamıyor olsa da, böyle bir elçi gönderebiliyor durumda olması, Dizi 7 ya da 6 seviyesinde bir Beyonder ile başa çıkabilecek kadar güçlü olduğu anlamına geliyor olmalı. Klein neşelenmişti.

 

Ancak mektubu hemen açmadı. Uyku Tılsımlarının bulunduğu cebine düzgünce yerleştirdi.

 

Araç sonunda Daffodil Sokağı’na ulaşmıştı. Klein araçtan inip sürücü Cesare’e baktı, adamın yüzünde oldukça rahat bir gülümseme vardı, olan sıra dışı şeyleri fark etmemiş gibi görünüyordu.

 

Bu nedenle Ruh Görüsünü aktif hale getirip onu kısa bir süre daha inceledi, ancak herhangi bir tuhaflık yoktu. Böylece içi rahat bir şekilde evine doğru yürümeye başladı.

 

Binanın önüne geldiğinde ikinci kattaki borulara ve balkona bakıp birkaç saniye düşündü. Sonunda, beyefendiliğinden ödün vermemeye, odasına ulaşmak için borulara tırmanmaya kalkışmamaya karar verdi. Kan lekeli kıyafetlerine gelince, yarın hepsini Blackthorn Güvenlik Şirketi’ne götürecek ve polis departmanı aracılığıyla temizlenmeleri için profesyonellere ulaştıracaktı. Böylece hizmetli Bella’yı ve kır kardeşi Melissa’yı da şok etmemiş olurdu.

 

Klein, ikinci kattaki penceresinden atlamadan önce ters kilidi kaldırmıştı. Gecenin bir yarısı olduğundan herkesin uyuyor olması işine geliyordu, sessizce kapıyı açıp ağır adımlarla içeri girdi.

 

Ana kapıyı kilitledikten sonra rahat bir oh çekip yine ağır adımlarla ikinci kata çıktı.

 

Kapısı kilitli olan odasının önüne geldiğinde, sakin bir şekilde bir tarot kartı çıkardı. Kartı kapının aralığına sokup hafifçe çekerek, kendi tasarladığı özel kilidi kolayca kırdı.

 

Odasına girdikten sonra kapıyı tekrar kilitleyip kıyafetlerini çıkardı.

 

Hırsız gibi hissettim… Klein gülerek başını iki yana salladı. Tabancasını da sessizce çıkarıp yastığının altına gizledi.

 

Sonunda tüm bunları bitirip rahatladığında gaz lambasını yakıp masanın başına geçti. Mektubu çıkarıp dikkatle okumaya başladı.

 

“Geç cevap verdiğim için üzgünüm. Geçmişimin izlerini aramakla meşguldüm. Birkaç eski öğretmen ve öğrenciyle de buluştum, buluşmalar çok uzadı.

 

Mektubunu okuduğumda, son iki gündür başımdan geçenlere sonunda bir anlam verebildim. Polis, kaldığım oteldeki tüm odaları aradı. Gece biri gizlice otele sızmış. Evet, Beyonder güçlerine sahip olan biri.

 

… Demek gazetelerde sık sık karşılaştığımız Tuğamiral Kasırga Qilangos Backlund’a sızmış ve önüne geleni öldürüyor ha… Hatırlıyorum, peşinde olan yalnızca Loen Krallığı değil, adam Feysac İmparatorluğu’nun, Intis Cumhuriyeti’nin ve Feynapotter Krallığı’nın da aranılanlar listesinde, hepsi başına para ödülü koymuş…”

 

Ee, para ödülü ne kadarmış? Klein’ın aklından geçen ilk soru bu olmuştu. 

 

Ancak Azik başka bir konuya geçtiğinden, Klein sorusuna cevap bulamamıştı.

 

“Anlattığın Çoban özellikleri hiç yabancı gelmedi, sanki bir yerlerde görmüş gibiyim, ancak nerede olduğunu hatırlamıyorum. Eski hayatlarımın birinde falan karşılaşmış olmalıyım. Anımsayamıyor olmak gerçekten çok sinir bozucu.”

 

Eh, Çoban konusu Bay Azik’in ilgisini biraz çekmiş. Bunu kullanarak bana yardım etmesini sağlayabilirim. Evet, bu gerçekten de tesadüfi… Hayır, bu tesadüf falan değil, kaçınılmaz!

 

Bay Azik’in bin yıldan uzun süredir yaşadığı ve büyük ihtimalle Yüksek Dizi bir Beyonder olduğu sonucuna varılabilir. O halde, büyük olasılıkla önceki yaşamlarında pek çok farklı Beyonder’la karşılaşmış olmalı. Daha kendine has özellikler taşıyanlar da aklında daha çok yer etmiş olabilir… Yani, aşinalık hissi duyacağı tek şey Çoban değil, Gölgesiz, İblis Avcısı ya da Muhafız da ona tanıdık gelebilir…

 

Bay Azik’in, bir Dizi’nin yeteneklerine benzer yeteneklere sahip mistik bir nesneye aşina olması ve bununla ilgilenmesi olası… 

 

Klein, ilk başta şüpheli yaklaşsa da, artık sonuçtan çok daha emindi.

 

Tekrar mektuba dönüp okumaya devam etti.

 

 

“Sorduğun kurban verme ritüelinin bazı kısımlarını hatırladım, muhtemelen bende derin bir izlenim bıraktıklarından. Belki de önceki yaşamlarımdan birinde bir rahiptim…

 

Yalnız sana bir şeyi hatırlatmam ve seni uyarmam gerekiyor, söz konusu kurban ritüelleri olduğunda çok dikkatli olmalısın. Güvenliğini şeytani tanrılara ya da gizli, gizemli varlıklara emanet edemezsin. Onların bizim gibi vicdanları yoktur.

 

Ayrıca, doğruyu yanlışı ayırt etme duyun çok kuvvetli olmalı, şeytani tanrılar ve iblisler genellikle, kendileri için gayet zararsız görünen kimlikler yaratırlar. Bence, varlığına tam olarak vakıf olmadığın bir şeyi kurban etmemelisin, yoksa sonunda kurban giden kendi ruhun olabilir.”

 

Daha basitçe söylemek gerekirse, şeytani tanrılar ve iblisler başka bir form alır, kendilerini güvenilir olarak gösterirler… Tıpkı internette insanların birbirini kandırdığı gibi… Klein bu hikayeleri önceki yaşamından hatırlıyordu, bazen erkekler internette kendilerini kadın olarak tanıtıp kadın gibi giyiniyorlardı, ancak yüz yüze buluşulduğunda gerçekler ortaya çıkıyordu. 

 

Kurban verme ritüelini kendi adına yapacak olması, Azik’in önerilerini kulak ardı etmesine sebep olmayacaktı tabii. Bu nedenle bu önemli notları zihninin bir kenarına not etti.

 

 

Azik, dikkat edilmesi gereken birkaç noktadan daha bahsettikten sonra bildiği kurban ritüelini hızla açıklamıştı;

 

“Öncelikle bir ritüel hazırla. Sembolleri, kurbanı sunacağın tanrıya ya da Ortodoks olmayan gizemli varlığa göre seçeceksin. Kurbanı sunacağın tanrının alanından olan bitki ve mineralleri kullan. Tabii önceden hazırlık yaparak bunlardan kutsal yağlar, merhemler ve kokular da elde edebilirsin.”

 

Semboller mi? Klein donup kaldı. Kendisinin – bu çağa ait olmayan Aptal – sembolünün ne olduğunu bilmediğini fark etmişti.

 

Ancak kısa süre sonra aklına, yüce saraydaki sandalyesinin arkasındaki karmaşık semboller geldi. Gizliliği temsil eden göz bebeksiz bir göz ve değişimi temsil eden çarpık çizgiler.

 

Benim sembolüm bu olmalı, ya da daha doğrusu, gri sisin üzerindeki dünyada beni sembolize eden şey. Benim alanım çok daha basit o halde – yalnızca gizlilik, değişim ve iyi şans… Ancak bundan o kadar da emin olamam, önce denemem gerekecek… Sembol yanlışsa bile, fahri adımı doğru zikredersem kurbanın hedefi başka bir varlığa kaymayacaktır. 

 

Olabilecek en kötü şey, ritüelin başarısız olması. Bundan eminim… Klein’ı kafasında yavaş yavaş bir plan oluşmaya başlamıştı. Bir kez daha heyecanla mektuba döndü.

 

“İkincisi, kurban ritüelinin belirli bir zaman içinde yapılması gerekliliği olup olmadığından emin olmalısın. Sonrasında normal ritüel sürecini takip ederek fahri isimleri ve ritüelin dualarını okuyacaksın.

 

Unutma, Jotunca, Ejderhaca, Elfçe ya da eski Hermes dilini kullanmalısın. İlgili varlıkla doğrudan iletişim kurabilmen için bu dillerin doğal gücü sana yardımcı olacak. Kullanacağın duaları sen belirleyebilirsin, ancak duanın içinde olması gereken bazı kritik terimler de var: ‘dua,’ ‘fark etmek,’ ‘sunmak,’ ‘krallık,’ ‘kapılar’ ve ‘açık.’

 

Son olarak da, büyünün doğal güçleriyle bağlantı kurabilmek için, belirli bir maneviyat kalitesine sahip malzemeler kullanman gerekiyor. Bu, ilgili varlığın bulunduğu krallığın kapılarına açılan bir tünel oluşturmana yardımcı olacak. Eğer varlık teklifinle ilgileniyorsa, kurban ritüeli tamamlanmış kabul edilir.

 

Bu adım şart değil. Söz konusu varlık, sunduğun kurbanla ilgilenmesini sağlayabilirsen, sen duayı okumayı bitirip sabit bir tünel oluşturduğunda ‘O’ da sana krallığının kapılarını açacaktır. 

 

Tabii nispeten daha ılımlı olan gizli tanrılar bunu nadiren yaptığından, bu genellikle tehlike anlamına gelir. Yalnızca şeytani tanrılar ve iblisler amaçlarına ulaşmak için doğrudan dualara cevap verir.”

 

 

Maneviyat bakımından güçlü materyaller… Acaba yalnızca duaları okumak, Çağrı Kapısı’na benzer bir kurban tüneli açmamı sağlar mı? Gri sisin üstündeki dünyanın yeteneklerini kullanabilir miyim ki…

 

Evet, önce bunu deneyeceğim, başarısız olursam yeraltı pazarına gidip gerekli materyalleri alırım. Beyonder malzemelerine ihtiyacım var mı? Materyalin belirli bir seviye maneviyata sahip olması yeterlidir, değil mi?

 

O sırada Klein’ın aklına anonim hesabındaki 300 pound geldi. Ayrıca zulasında on poundun üzerinde para da birikmişti.

 

Beyonder malzemeleri ve maneviyat içeren materyaller aynı şeyler değildi. Örneğin Hood Eugen’den geriye kalan mavi kalp bir Beyonder malzemesi, kara pullar ise maneviyat içeren bir materyaldi.

 

Klein mektubu okumayı bitirdiğinde parmaklarını birbirine sürterek bir maneviyat kıvılcımı yarattı. Kağıdı yakıp küllerini çöpe döktü.

 

Saat zaten çok geç olmuştu, Klein’ın ritüeli bitirmek için acelesi yoktu. Önce bir plan yapacak, üzerinden geçmesi gereken her şeyi inceledikten sonra da uygulamaya koyup deneyecekti.

 

Eksikliklerini, uzun zaman önce aşağı yukarı anlamıştı. Planlaması gereken şeylerde oldukça temkinli ve mantıklı davranıyordu, ancak olaylar planlarının dışında geliştiğinde, yalnızca iyiyi düşünüyor, kötü olasılıkları göz ardı ediyordu.

 

Onun bu durumu, acele işe şeytan karışır deyimiyle de basitleştirilebilirdi… Klein elleriyle yüzünü kapattı.

 

 

Ertesi gün, Manda Altındaki Cezalandırıcılar ve Makinecilik Kolektif Zihni ile çoktan iletişime geçmiş olan Dunn Smith, görevleri atamaya başladı.

 

Klein da görevini almıştı. Lanevus’la bağlantısı olan insanları araştıracaktı.

 

Ancak hem onun önerisi, hem de Gece Kuşları’nın politikası sebebiyle, Lanevus’un daha önceden tanıdığı insanlardan sorumlu değildi.

 

Tabii Klein hala dövüş derslerine devam ediyordu. Dunn onu bu soruşturmanın lideri olarak görevlendirmemişti zaten.

 

 

 

 

Backlund, Hillston Bölgesi. Ahırı ve bahçesi olan bir binada.

 

Geniş çeneli, koyu yeşil gözlü Qilangos’un, karşısında baygın bir adam vardı. Qilangos hızlı bir şekilde adamın kıyafetlerini çıkarıp kendi üstüne geçirdi.

 

Sonra da aynanın karşısına geçip kendisini inceledi, bu sırada, sol elindeki siyah eldivenin seğirmeye başladığını fark etmişti. Eldivenin arka tarafında, giderek çoğalan çarpık çizgiler beliriyordu.

 

Birkaç saniye sonra, Qilangos’un vücudunu ince bir ışık tabakası sardı. Kasları, derisi ve kemikleri tuhaf bir dönüşüm geçiriyordu.

 

Kısa süre içinde, az önce yerde baygın yatan adama dönüşmüştü, boyu, görünümü ve hareketleri aynıydı!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr